Dövize endeksli satışlarda KDV ve KVK uygulaması

Dövize endeksli satışlarda KDV ve KVK uygulaması
Sayı: 
B.07.1.GİB.4.99.16.02-130[24-2015]-13899
Tarih: 
28/07/2017
T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
 BÜYÜK MÜKELLEFLER VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
(Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü)
 
   
Sayı :64597866-130[24-2015]- 28.07.2017
Konu :Dövize endeksli satışlarda KDV ve  
KVK uygulaması
        
 
 
 
 
 
   İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, şirketinizce yurt dışından ithal edilen uydu alıcı
sistemlerini fatura tarihinden itibaren iki yıl vadeli olarak dövizli (USD) fiyat üzerinden
müşterilerinize sattığınız, vade ve vade farkı oranının satış anında belli olduğu, iki yıl vade için %
10,25 oranında vade farkı uygulanması konusunda müşteri ile mutabakata vardığınız,  yapılan
bahse konu satış işleminin  şirketiniz tarafından ithalat tarihinde 2 yıl vadeli 3 ayda bir değişken
faiz ödemeli döviz kredisiyle finanse edildiği belirtilerek, vade farkı faturalarının malın teslim tarihi
yerine aylık veya üçer aylık dönemlerde tahakkuk eden tutar üzerinden kesilip kesilmeyeceği ve
dönemsellik ilkesi gereği izleyen dönemlerde beyan edilip edilmeyeceği hakkında Başkanlığımız
görüşü talep edilmektedir.
 
   1- KURUMLAR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:
 
   5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6 ncı maddesinde; kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir
hesap dönemi içinde elde ettikleri safî kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı, safî kurum
kazancının tespitinde, Gelir Vergisi Kanununun ticarî kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı
hüküm altına alınmıştır.
 
   193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde;
ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderlerin safi kazancın
tespitinde indirim konusu yapılacağı hükmüne yer verilmiştir.
 
    Ticari kazancın tespitinde geçerli olan iki temel ilke "dönemsellik" ve "tahakkuk esası" ilkeleridir.
Tahakkuk esası ilkesinde, gelir veya giderin miktar veya mahiyet itibariyle kesinleşmiş olması yani
geliri veya gideri doğuran işlemin eksiksiz tekemmül etmesinin yanı sıra, miktarının ve işlemdenkaynaklanan alacağın veya borcun ödeme şartlarının da belirlenmiş olması gereklidir. Ticari
kazancın elde edilmesi tahakkuk esasına bağlanmış bulunduğundan, bir gelir unsurunun özel bir
düzenleme bulunmadığı sürece, mahiyet ve tutar itibariyle kesinleştiği dönem kazancının tespitinde
dikkate alınması gerekmektedir. Dönemsellik ilkesi ise bu gelir veya giderin ilgili olduğu döneme
intikalinin sağlanması gerekmektedir.
 
   Buna göre, şirketinizce yurt dışından ithal edilen uydu alıcı sistemlerinin dövize endeksli vadeli
satışında vade farklarının satış faturasına dahil edilmesi ve o dönemin hasılatı olarak dikkate
alınması gerekmektedir.
 
   Diğer taraftan, söz konusu satışların finansmanı amacıyla iki yıl vadeli üç ayda bir değişken faiz
ödemeli kredilere ilişkin faiz tutarlarının, faizin tahakkuk ettiği dönemlerde kurum kazancının
tespitinde gider olarak dikkate alınması gerekmektedir.
 
   2- VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN :
 
 213 sayılı Vergi Usul Kanununun;
229 uncu maddesinde, "Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı
meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari
vesikadır."
280 inci maddesinde, "Yabancı paralar borsa rayici ile değerlenir. Borsa rayicinin takarrüründe
muvazaa olduğu anlaşılırsa bu rayiç yerine alış bedeli esas alınır. Yabancı paranın borsada rayici
yoksa, değerlemeye uygulanacak kur Maliye Bakanlığınca tespit olunur.
 Bu madde hükmü yabancı para ile olan senetli veya senetsiz alacaklar ve borçlar hakkında da
caridir."
281  inci  maddesinde  "Alacaklar  mukayyet  değerleriyle  değerlenir.  Mevduat  veya  kredi
sözleşmelerine müstenit alacaklar değerleme gününe kadar hesaplanacak faizleriyle birlikte dikkate
alınır. Vadesi gelmemiş olan senede bağlı alacaklar değerleme gününün kıymetine irca olunabilir.
Bu takdirde, senette faiz nispeti açıklanmış ise bu nispet, açıklanmamışsa Cumhuriyet Merkez
Bankasının resmi iskonto haddi uygulanır."
hükümlerine yer verilmiştir.
Ayrıca   404 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde; " 130 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu
Genel Tebliği ile 217 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde belirtildiği üzere değerleme günü
itibariyle Bakanlığımızca kur ilan edilmediği durumlarda  T.C. Merkez Bankasınca ilan edilen
kurların esas alınması gerekmektedir. Bu şekilde yapılacak değerlemelerde efektif cinsinden
yabancı paralar için efektif alış kurunun (bulunmaması halinde döviz alış kurunun), döviz cinsinden
yabancı paralar içinse döviz alış kurunun uygulanacağı tabiidir."  açıklamasına yer verilmiştir.
 
Bu itibarla, satışı yapılan uydu alıcı sistemlerine ilişkin olarak müşteriler adına vade farkı dahil
toplam satış tutarı üzerinden fatura düzenlenmesi, düzenlenecek faturaların Türk parası karşılığının
hesaplanmasına esas teşkil etmek üzere fatura düzenleme tarihindeki Merkez Bankası döviz alış
kurunun dikkate alınması gerekmektedir. 
Diğer taraftan söz konusu satışlar senede bağlanmış alacak niteliğinde ise söz konusu alacak
senetleri yukarıda açıklandığı şekilde değerleme gününün kıymetine irca olunabilecektir. Söz
konusu değerleme işleminde ise Bakanlığımızca tespit ve ilan edilen kurların kullanılması gerektiği
tabiidir.
 
3- KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:
 
    3065 sayılı Katma Değer Vergisi (KDV) Kanununun;
   -10/a maddesinde mal teslimi ve hizmet ifası hallerinde, malın teslimi veya hizmetin yapılması ile;
10/b maddesinde ise malın tesliminden veya hizmetin yapılmasından önce fatura veya benzeri
belgeler verilmesi hallerinde, bu belgelerde gösterilen miktarla sınırlı olmak üzere fatura veya
benzeri belgelerin düzenlenmesi ile vergiyi doğuran olayın meydana geldiği,
   -20/1 inci maddesinde, teslim ve hizmet işlemlerinde matrahın, bu işlemlerin karşılığını teşkil
eden bedel olduğu,
   -24/c maddesinde vade farkı, fiyat farkı, prim gibi çeşitli gelirler ile servis ve benzer adlar altında
sağlanan her türlü menfaat, hizmet ve değerlerin matraha dahil olduğu,
   -26 ncı maddesinde ise, bedelin döviz ile hesaplanması halinde, dövizin vergiyi doğuran olayın
meydana geldiği andaki cari kur üzerinden Türk parasına çevrileceği,
   hükme bağlanmıştır.
   26.04.2014 tarih ve 28983 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak 01.05.2014 tarihinde yürürlüğe
giren KDV Genel Uygulama Tebliğinin III/A-Matrah başlıklı bölümünde;
            "
   ...          
     5.2.Vade Farkları 
  
   3065 sayılı Kanunun (24/c) maddesine göre, teslim ve hizmet işlemlerine ait faturada ayrıca
gösterilen vade farkları matraha dahil edilir ve işlemin tabi olduğu KDV oranı üzerinden
vergilendirilir.
   Öte yandan, vadeli işlemlerde bedelin zamanında ödenmemesi nedeniyle ortaya çıkan yeni vade
farkları da vadeli satışa konu teslim ve hizmete ilişkin matrahın bir unsuru olduğundan, bu vade
farklarının ayrıca fatura edilmesi ve vadeli satışa konu teslim veya hizmetin yapıldığı tarihte bu
işlemlerin tabi olduğu oran üzerinden KDV hesaplanarak, vade farkı faturasının düzenlendiği
döneme ilişkin beyannamede beyan edilmesi gerekmektedir.
   5.3.Kur Farkları
   Bedelin döviz cinsinden veya dövize endekslenerek ifade edildiği işlemlerde, bedelin kısmen veya
tamamen vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu tarihten sonra ödenmesi halinde, satıcı lehine ortaya
çıkan kur farkı esas itibarıyla vade farkı mahiyetinde olduğundan, matrahın bir unsuru olarak
vergilendirilmesi gerekmektedir.   Buna göre, teslim veya hizmetin yapıldığı tarih ile bedelin tahsil edildiği tarih arasında ortaya
çıkan lehte kur farkı için satıcı tarafından fatura düzenlenmek ve faturada gösterilen kur farkına,
teslim veya hizmetin yapıldığı tarihte bu işlemler için geçerli olan oran uygulanmak suretiyle KDV
hesaplanır.
   Bedelin tahsil edildiği tarihte alıcı lehine kur farkı oluşması halinde, kur farkı tutarı üzerinden
alıcı tarafından satıcıya bir fatura düzenlenerek, teslim ve hizmetin yapıldığı tarihteki oran
üzerinden KDV hesaplanması gerekmektedir.
   Yıl sonlarında ve geçici vergi dönemlerinde, Vergi Usul Kanunu uyarınca yapılan değerlemeler
sonucu oluşan kur farkları üzerinden KDV hesaplanmaz."
   denilmektedir.         
   Buna göre, katma değer vergisi açısından bir malın vadeli veya peşin satılması katma değer
vergisi açısından sonucu etkilememektedir. Mal veya hizmet faturasının kesilmesi esnasında,
müşteriye tanınan vade ve buna bağlı olarak ortaya çıkan vade farkının belli olduğu hallerde bu
farkın bedele dahil edilmesi gerekmektedir.Peşinen bilinen vade farklarına ait katma değer vergisi
asıl işleme ait katma değer vergisi ile birlikte doğmaktadır. Bu nedenle dövize endeksli vadeli
satışlarınızda, satış anında belli olan vade farklarının satış bedeline ve satış faturasına dahil
edilmesi gerekmekte olup, vade farklarına malın satış tarihi yerine aylık ya da üçer aylık
dönemlerde tahakkuk eden tutar üzerinden fatura düzenlenmesi mümkün bulunmamaktadır.
   Ayrıca, bedeli döviz cinsinden belirlenen vadeli satış işlemleriniz nedeniyle ortaya çıkan kur
farklarına yukarıda anılan tebliğ açıklamaları çerçevesinde işlem yapılacağı ise tabiidir.
   Bilgi edinilmesini rica ederim.  
 
 
 
             
           
           
 
 
   
 
 
 
 
 
(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.
(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş isebu özelge geçersizdir.
(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz
dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi
için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.