E. 2019/1455 K. 2019/1114 T. 4.12.2019

TEMYİZEDEN(DAVACI): F1 Mühendislik Taahhüt ve Ticaret Limited Şirketi

KARŞITARAF(DAVALI): İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı - İSTANBUL

(Kartal Vergi Dairesi Müdürlüğü)

VEKİLİ: Av. K1 - (Aynı yerde)

İSTEMİN KONUSU : Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunun bozma kararı üzerine verilen İstanbul 3. Vergi Mahkemesinin, 10/07/2019 tarih ve E:2019/1282, K:2019/1512sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :

Dava konusu istem:Davacı tarafından, olumsuz mükellefler listesinde yer alan mükelleflerden mal ve hizmet alımında bulunduğunun davalı idarenin 23/11/2015 tarih ve 26783 sayılı yazısı ile bildirilmesi nedeniyle bu mükelleflere ait faturalarda yer alan katma değer vergisinin indirimlerinden çıkarılması suretiyle ihtirazi kayıtla verilen düzeltme beyannameleri üzerine 2012 yılının Ocak, Haziran ve Eylül dönemleri için tarh edilen katma değer vergileri ve hesaplanan gecikme faizleri ile %50 oranında kesilen vergi ziyaı cezaları davaya konu yapılmıştır.

Davacı hakkında kaydettiği faturaların gerçek olmadığı hususu somut veriler ile ortaya konulmadığından ticari ve ekonomik anlamda zorlayıcı nitelik taşıyan idarenin yazısı üzerine verilen düzeltme beyannamesine dayanılarak tahakkuk ettirilen vergiler ve kesilen vergi ziyaı cezaları ile hesaplanan gecikme faizinin hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle kaldırılması yolunda verilen ısrar kararını inceleyen Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunun, 26/12/2018 tarih ve E:2018/1163, K:2018/1028 sayılı kararı:

Mükelleflerin, beyannamelerinde bildirdikleri matrahlara veya bildirilen matrahlar üzerinden tarh ve tahakkuk ettirilen vergilerin ihtirazi kayıt konulan kısmına karşı vergi davası açabilmesine olanak bulunmakta ise de bu istemlerin, yasal süresi içinde verilen beyannameler üzerine tahakkuk edenvergileri kapsadığı açıktır.

Olayda, davacı şirket tarafından, beyanname verme süresi geçirildikten sonra, faturaları kayıtlara intikal ettirilen firmalar hakkındaki olumsuz tespitler nedeniyle söz konusu faturalar kayıtlardan çıkarılarak ilgili dönemlere ait katma değer vergisi düzeltme beyannamelerine konulan ihtirazi kaydın, süresinden sonra verilen beyanname üzerine tahakkuk eden vergiye dava açılmasına olanak sağlayan bir çekince olarak kabulüne olanak bulunmadığından tahakkuk eden vergiler ile hesaplanan gecikme faizinin kaldırılması yolundaki vergi mahkemesi kararında hukuka uygunluk görülmemiştir.

Verginin süresinde tahakkuk ettirilmemesi nedeniyle vergi ziyaı cezası kesilmesi, 213 sayılı Kanunun 341. maddesinin gereği olduğundan, mahkemece yeniden verilecek kararda bu hususun ayrıca gözetileceği de açıktır.

Kurul bu gerekçeyle kararı bozmuştur.

İstanbul 3. Vergi Mahkemesinin, Kurulun bozma kararı üzerine verdiği 10/07/2019 tarih ve E:2019/1282, K:2019/1512 sayılı kararı:

Benzer bir uyuşmazlıkta mülkiyet hakkının korunması ile müdahalenin kamu yararı amacı arasında olması gereken adil dengenin başvurucular aleyhine bozulduğuna dair Anayasa Mahkemesinin 27/02/2019 tarih ve B.No:2015/15100 sayılı kararı mevcut ise de Kurul kararlarına uyulması mevzuat gereği zorunludur.

Mükelleflerinancak süresi içerisinde verdikleri beyannameler üzerine tahakkuk eden vergilere karşı ihtirazi kayıt koymak suretiyle dava açabilecekleri, süresinden sonra verilen düzeltme beyannameleri üzerine tahakkuk eden vergilere karşı dava açamayacakları açıktır.

Katma değer vergisi beyannamelerinin yasal süresinden sonra verilmesi sebebiyle verginin zamanında tahakkuk etmediğinin tartışmasız olduğu olayda, 213 sayılı Kanun'un 344. maddesinin üçüncü fıkrasının, kanuni süresi geçtikten sonra verilen vergi beyannameleri uyarınca kesilecek cezanın yüzde elli oranında uygulanacağı yolundaki kuralı karşısında, davacı adına yüzde elli oranında kesilen vergi ziyaı cezalarında hukuka aykırılık görülmemiştir.

Vergi mahkemesi bu gerekçeyle tahakkuk eden vergiler ve hesaplanan gecikme faizi yönünden davayı incelenmeksizin reddetmiş, vergi ziyaı cezaları yönünden ise davayı reddetmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI :Hakkında herhangi bir inceleme yapılmadan ve kullandığı faturaların gerçek olup olmadığı, kendisi ve fatura düzenleyicileri hakkında her yönüyle incelenerek ortaya konulmadan tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı, süresinden sonra verilendüzeltme beyannamelerinde özgür iradesinin mevcut olmadığı ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI :Cevap verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ K2'NIN DÜŞÜNCESİ : Anayasa Mahkemesinin 27/02/2019 tarih ve B.No:2015/15100 sayılı Anayasanın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiği yönündeki kararı gözetildiğinde usuli kazanılmış hak oluşturmayan vergi mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :

Usul Yönünden:

Davanın incelendiği ilk derece yargı yeri kararının temyiz incelemesi sonunda bozulmasından sonra bozmaya uyulmayarak ilk kararda ısrar edilmesi halinde, bu karara karşı yapılan temyiz isteminin İdari veya Vergi Dava Daireleri Kurulları tarafından inceleneceği ve Kurulların kararlarına uyulmasının zorunlu olduğu 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun amir hükmüdür.

Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunun bozma kararı üzerine vergi mahkemesi tarafından verilen karara karşı yapılan temyiz başvurusu, yukarıda değinilen yasal zorunluluk nedeniyle bozma kararına uygunlukla sınırlı olarak incelenebilecek olup bu incelemenin, bozma kararını veren Kurulumuz tarafından yapılması gerektiğine oyçokluğuyla karar verilmiştir.

Danıştay Üçüncü Daire Başkanvekili K3 ve Kurul Üyesi K4 bu görüşe aşağıdaki gerekçeyle katılmamıştır:

2575 sayılı Danıştay Kanunu'nun 38. maddesinin ikinci fıkrasında, Vergi Dava Daireleri Kurulunun, vergi mahkemelerinden verilen ısrar kararları ile vergi dava dairelerinden ilk derece mahkemesi olarak verilen kararları temyizen inceleyeceği hükme bağlanmıştır. Dosyada temyizen bozulması istenilen karar vergi mahkemesince verilmiş bulunduğundan, temyiz başvurusunun Kurulca incelenebilmesi için, söz konusu kararın ısrar kararı niteliğinde olması gerekmektedir.

"Israr" kararı, Danıştayın ilgili dava dairesince kararı bozulan ilk derece mahkemesinin bu karara uymaması, ilk kararında direnmesidir. Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunun görevi, bu karara karşı yapılan temyiz başvurusu ile ilgilidir. Kurul, bu başvuruyu inceledikten sonra, dairenin bozma kararını uygun görürse, mahkemenin ısrar kararını bozar ve söz konusu kararı ortadan kaldırır. Israr kararı ortadan kalkan Mahkeme, bozma kararına uymak zorundadır. Bozma üzerine verilen vergi mahkemesi kararının temyizi halinde ise inceleme, kararın daire kararına uygunluğu yönünden olacaktır. Bu incelemeyi yapmaya yetkili merci de Vergi Dava Daireleri Kurulu değililk bozma kararını veren dava dairesidir.

Bu nedenle, ısrar niteliğinde bulunmayan kararı temyizen incelemek üzere dosyanın ilgili dava dairesinegönderilmesi gerekmektedir.

Esas Yönünden:

Kararı, Kurulca bozulan ilk derece idari yargı yerinin, bozma kararına uyup bozma kararında gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak yine kararda belirtilen hukuki esaslar doğrultusunda hüküm kurmaktan başka bir seçeneği bulunmamakta ve bu durumda lehine bozulan taraf açısından usuli kazanılmış hak oluşmaktadır. Ancak, uygulamada; kararda, maddi bir hatanın bulunması, yasada geçmişe etkili bir değişiklik yapılması, o konuda sonradan bir içtihadı birleştirme kararı alınması ve kamu düzenini ilgilendiren bir usul kuralı dikkate alınmadan karar verilmiş olması hallerinde ise, usuli kazanılmış haktan söz edilemeyeceği kabul edilmektedir.

Vergi dairelerinin, beyanların düzeltilmesine yönelik müeyyideli yazıları üzerine, ihtirazi kayıtla verilen düzeltme beyannameleri üzerinden yapılan vergi tarhiyatlarına ve cezalara karşı açılan davaların esası incelenmeden reddedilmeleri nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasıyla yapılan bireysel başvurular üzerine Anayasa Mahkemesi, 27/02/2019 tarih ve B.No:2015/15100 sayılı kararıyla; başvurucuların mülkiyet haklarına yapılan müdahalenin ölçüsüz olduğu gerekçesiyle Anayasanın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.

Her ne kadar, Mahkemece, Kurulumuzun 26/12/2018 tarihli bozma kararı uyarınca yeniden yapılan inceleme sonucunda tahakkuk eden vergi ve hesaplanan gecikme faizi yönünden davanın incelenmeksizin reddine, vergi ziyaı cezaları yönünden ise davanın reddine karar verilmiş ise de; Anayasa Mahkemesinin Anayasanın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiği yönündeki anılan kararı ve Kurulumuzun bu konudaki içtihat değişikliği gözetildiğinde salt, bozma kararına uyulmuş olmasından hareketle usuli kazanılmış hakkın varlığından söz edilemeyeceği tartışmasızdır.

Davalı idarenin davacının beyanlarının düzeltilmesine ilişkin müeyyideli yazısına istinaden davacı tarafından verilen beyannameye konulan ihtirazi kayıt dava açma hakkı vereceğinden, aksi yöndeki mahkeme kararının davanın esası incelenerek bir karar verilmek üzere bozulması gerekmektedir.

KARAR SONUCU :

Açıklanan nedenlerle;

1- Davacının temyiz isteminin KABULÜNE,

2- İstanbul 3. Vergi Mahkemesinin, 10/07/2019 tarih ve E:2019/1282, K:2019/1512 sayılı kararının BOZULMASINA,

3- Yeniden verilecek kararda karşılanacağından, yargılama giderleri hakkında hüküm kurulmasına gerek bulunmadığına,

2577 sayılı Kanunun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04/12/2019tarihinde usulde oyçokluğu esasta oybirliğiyle karar verildi.