E. 2019/571 K. 2019/520 T. 3.7.2019
TEMYİZEDEN(DAVACI): K1
VEKİLLERİ: 1-Av. K2
2-Av. K3
KARŞITARAF(DAVALI): İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı - İSTANBUL
(Şişli Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ: Av. K4 - (Aynı yerde)
İSTEMİN KONUSU : Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunun bozma kararı üzerine verilen İstanbul 9. Vergi Mahkemesinin, 31/12/2018 tarih ve E:2018/2351, K:2018/3802sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Davacı tarafından, bir dönem kanuni temsilcisi olduğu F1 Gümrük Müşavirliği Anonim Şirketi'nin ödenmeyen vergi borçlarının tahsili amacıyla banka hesabına konulan ihtiyati haczin iptali istemiyle dava açılmıştır.
Vergi Mahkemesi, amme alacağının asıl borçlusu olmayan temsilci hakkında teminat isteme, ihtiyati haciz ve ihtiyati tahakkuk gibi amme alacağının korunmasına ilişkin işlemlerin uygulanabileceğine ilişkin kanunda açık hüküm bulunmadığı gerekçesiyledava konusu işlemin iptali yolundaki kararının bozulmasından sonra aynı hukuksal nedenler ve gerekçe ile ilk kararında ısrar etmiştir.
Israr kararı, Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunun 17/01/2018 tarih ve E:2017/576, K:2018/12 sayılı kararıyla, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 10. maddesi uyarınca şirket borçlarından sorumlu tutulabilecek olan kanuni temsilcilerin aynı zamanda henüz tahakkuk etmemiş olan şirket borçlarından da ihtiyati haciz aşamasında sorumlu tutulabileceği, bu durumda Vergi Mahkemesince, amme alacağının asıl borçlusu şirketin kanuni temsilcisi olduğunda duraksama bulunmayan davacı hakkında ihtiyati haciz yoluna gidilmesini gerektiren hallerin bulunup bulunmadığı araştırılarak varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmuş, akabinde davacının karar düzeltme istemi reddedilmiştir.
Bozma kararı üzerine uyuşmazlığın esasını inceleyen Mahkeme davanın reddine karar vermiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI:6183 sayılı Kanunda yer verilen teminat isteme, ihtiyati haciz ve ihtiyati tahakkuk işlemlerinin kamu alacağının cebren takip ve tahsiline yönelik işlemler olmadığı, icra işlemlerine başlamadan önce tahsile konu amme alacağının korunmasına yönelik işlemler olduğu, bu işlemlerin kanuni temsilciler hakkında uygulanabileceği yönünde kanunda açık bir düzenlemenin bulunmadığı, diğer taraftan mezkur şirketin diğer bir kanuni temsilcisinin banka hesabına konulan ihtiyati haczin iptali istemiyle açılan davada haciz kararının iptal edildiği ve bu kararın kesinleştiği, temyiz isteminin kabul edilmemesi halinde aynı konu-olay hakkında iki farklı karar ortaya çıkacağı, bu durumun ise hukuk devleti ilkesi ile bağdaşmayacağı ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI :Savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ K5'NİN DÜŞÜNCESİ:Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar vergi mahkemesinin, Vergi Dava Daireleri Kurulunun bozma kararına uyarak verdiği kararın bozulmasını sağlayacak durumda görülmediğinden istemin reddi ile diğer temyiz iddialarının incelenmesi için dosyanın Danıştay Dördüncü Dairesine gönderilmesi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca dosya tekemmül ettiğinden yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin, dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Usul Yönünden:
Davanın incelendiği ilk derece yargı yeri kararının temyiz incelemesi sonunda bozulmasından sonra bozmaya uyulmayarak ilk kararda ısrar edilmesi halinde, bu karara karşı yapılan temyiz isteminin İdari veya Vergi Dava Daireleri Kurulları tarafından inceleneceği ve Kurulların kararlarına uyulmasının zorunlu olduğu 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun amir hükmüdür.
Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunun bozma kararı üzerine vergi mahkemesi tarafından verilen karara karşı yapılan temyiz başvurusu, yukarıda değinilen yasal zorunluluk nedeniyle bozma kararına uygunlukla sınırlı olarak incelenebilecek olup bu incelemenin, bozma kararını veren Kurulumuz tarafından yapılması gerektiğine oyçokluğuyla karar verilmiştir.
Kurul Üyesi K6 bu görüşe aşağıdaki gerekçeyle katılmamıştır:
2575 sayılı Danıştay Kanununun 38. maddesinin 2. fıkrasında, Vergi Dava Daireleri Kurulunun, vergi mahkemelerinden verilen ısrar kararları ile vergi dava dairelerinden ilk derece mahkemesi olarak verilen kararları temyizen inceleyeceği hükme bağlanmıştır. Dosyada temyizen bozulması istenilen karar vergi mahkemesince verilmiş bulunduğundan, temyiz başvurusunun Kurulca incelenebilmesi için, söz konusu kararın ısrar kararı niteliğinde olması gerekmektedir.
"Israr" kararı, Danıştayın ilgili dava dairesince kararı bozulan ilk derece mahkemesinin bu karara uymaması, ilk kararında direnmesidir. Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunun görevi, bu karara karşı yapılan temyiz başvurusu ile ilgilidir. Kurul, bu başvuruyu inceledikten sonra, dairenin bozma kararını uygun görürse, mahkemenin ısrar kararını bozar ve söz konusu kararı ortadan kaldırır. Israr kararı ortadan kalkan Mahkeme, bozma kararına uymak zorundadır. Bozma üzerine verilen vergi mahkemesi kararının temyizi halinde ise inceleme, kararın daire kararına uygunluğu yönünden olacaktır. Bu incelemeyi yapmaya yetkili merci de Vergi Dava Daireleri Kurulu değililk bozma kararını veren dava dairesidir.
Kurulun bozma kararına uyularak verilen karar, direnme kararı niteliğinde olmadığı halde, ilgili dava dairesinin; söz konusu karara karşı yapılan temyiz isteminin görüşülüp karara bağlanmasının Kurulun görevine girdiği gerekçesiyle dosyayı Vergi Dava Daireleri Kuruluna gönderdiği, Vergi Dava Daireleri Kurulunca da temyiz isteminin incelenmesine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Açıklanan nedenlerle, Kurul başvurunun incelenmesinde görevsiz olduğundan temyiz istemini inceleme olanağı bulunmadığı, bu halde de iki yargı yeri arasında görev uyuşmazlığı oluşacağı açık olup temyiz isteminin hangi yargı yerinde çözümleneceği hususunun belirlenmesi için dosyanın Başkanlar Kuruluna gönderilmesi gerekmektedir.
Esas Yönünden:
Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunun bozma kararı üzerine vergi mahkemelerince verilen kararlara karşı yapılan temyiz başvuruları, bozma esaslarına uygunluk yönünden incelenebilecek olup, temyiz istemine konu yapılan kararın Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunun bozma kararındaki esaslar doğrultusunda verildiği anlaşıldığından dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri usul ve hukuka uygun olan kararın bozma esaslarına uygunluk yönünden bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Kararın, davanın reddine ilişkin hüküm fıkrasına yöneltilen temyiz iddialarının, evvelce bu konuda yapılmış bir temyiz incelemesi ve verilmiş bir ısrar hükmü bulunmadığından Kurulumuzca değil, ilk derece yargı yerlerince verilen kararları temyizen incelemekle görevli vergi dava dairesince incelenmesi gerekmektedir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1- Davacının, İstanbul 9. Vergi Mahkemesinin, 31/12/2018 tarih ve E:2018/2351, K:2018/3802 sayılı kararına yönelik temyiz isteminin bozma kararına uygunluk yönünden REDDİNE,
2- Davanın reddine ilişkin hüküm fıkrasının hukuka uygunluğu konusunda yapılması gereken temyiz incelemesinin sonuçlandırılması için dosyanın, Danıştay Dördüncü Dairesine GÖNDERİLMESİNE,
2577 sayılı Kanunun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03/07/2019tarihinde usulde oyçokluğu, esasta oybirliğiyle karar verildi.