E. 2019/618 K. 2019/838 T. 23.10.2019
TEMYİZEDEN(DAVALI): İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı-İSTANBUL
(Göztepe Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ: Av. K1 -(Aynı yerde)
KARŞITARAF(DAVACI): F1 Bilgisayar ve Haberleşme Sistemleri Sanayi
Ticaret Limited Şirketi
İSTEMİN KONUSU : İstanbul 14. Vergi Mahkemesinin, 28/02/2019 tarih ve E:2018/2526, K:2019/310sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, kayıtlarına intikal ettirdiği bazı faturaların sahte olduğundan bahisle hakkında düzenlenen vergi tekniği raporunu dayanak alan takdir komisyonu kararına istinaden 2009 yılının Mart ilâ Aralık dönemleri için re'sen salınan katma değer vergileri ile bir kat tutarında kesilen vergi ziyaı cezaları davaya konu yapılmıştır.
İstanbul 14. Vergi Mahkemesinin 28/01/2016 tarih ve E:2015/127, K:2016/259 sayılı kararı:
Takdir komisyonlarının görevi, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu uyarınca, yetkili makamlar tarafından istenilen matrah ve servet takdirlerini yapmak ile vergi kanunlarında yazılı fiat, ücret veya sair matrah ve kıymetleri takdir etmektir. 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununda öngörülen indirim mekanizması ise vergilendirme tekniği açısından matrah takdirinden farklı bir müessese olup mükelleflerin gerek sahte fatura kullanmaları gerekse defter ve belgelerini ibraz etmemeleri gibi durumlarda matrah takdirini gerektiren bir husus bulunmamaktadır. Bu tür fiillerin Katma Değer Vergisi Kanununun 29. ve 34. maddelerinde düzenlenen indirim mekanizması içinde değerlendirilmesi suretiyle katma değer vergisi indirimleri yönünden yapılacak vergi incelemesi ile bir sonuca bağlanması gerekmektedir. Bu gibi hallerde, mükelleflerin matrah takdiri için takdir komisyonlarına sevk edilmesi ve kendisine matrah, servet ve kıymet takdiri görevi verilmiş olan ve katma değer vergisi indirim reddi yetkisi bulunmayan takdir komisyonlarınca takdir edilen matrah üzerinden cezalı tarhiyat yapılması mümkün değildir.
Bu nedenle davacının sahte fatura kullandığından bahisle takdir komisyonuna sevk edilmesi üzerine katma değer vergisi indirim reddi yetkisi bulunmayan takdir komisyonunca alınan karara istinaden davacı adına yapılan cezalı tarhiyatta hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Mahkeme bu gerekçeyle cezalı tarhiyatı kaldırılmıştır.
Davalı idarenintemyiz istemini inceleyen Danıştay Üçüncü Dairesinin, 29/12/2017 tarih ve E:2016/9340, K:2017/11341 sayılı kararı:
Katma Değer Vergisi Kanununun 29 ve 34. maddelerinde düzenlenen katma değer vergisi indiriminden yararlanma şartlarının yerine getirilmediği hususunun tespit edilmesi halinde vergi dairesince mükellefin katma değer vergisi indirimlerinin reddi suretiyle hakkında tarhiyat yapılabilecektir.Vergi inceleme raporuyla yapılması gerektiği yolunda herhangi bir yasal zorunluluk bulunmadığından, inceleme yetkisine haiz takdir komisyonlarınca da yapılabilecek olan bu tespit sonucunda sahteliği saptanmış faturalara konu indirimler reddedilebilecektir.
Davacının, hakkında sahte fatura düzenlemekten dolayı vergi tekniği raporu bulunan mükellef tarafından düzenlenen faturaları kayıtlarına intikal ettirdiği tespit edilmiştir. Bu nedenle 213 sayılı Yasanın 30. maddesinin 2. fıkrasının 6. bendi uyarınca re'sen tarh sebebinin bulunduğu olayda, Vergi Mahkemesince, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 20. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak faturaları maliyet kayıtlarında muhasebeleştirilen firma hakkında düzenlenen vergi tekniği raporu getirtilerek, faturaların sahte olup olmadığı ve indirimi reddedilen vergilerin doğruluğu hususlarının araştırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle verilen kararda hukuka uygunluk görülmemiştir.
Daire bu gerekçeyle kararı bozmuş; davacının karar düzeltme istemini ise reddetmiştir.
İstanbul 14. Vergi Mahkemesinin 28/02/2019 tarih ve E:2018/2526, K:2019/310 sayılı ısrar kararı:
Davacının sahte fatura kullandığından bahisle katma değer vergisi indirim reddi yetkisi bulunmayan takdir komisyonuna sevk edilmesinin zamanaşımını durdurmayacağı açıktır. İhbarnamelerin en geç 31/12/2014 tarihine kadar tebliğ edilmesi gerekirken, bu tarihe kadar usulüne uygun bir vergi incelemesi ve tarhiyat yapılmadığından dava konusu cezalı tarhiyatta hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
Vergi mahkemesi ilk kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçeye ek olarak bu gerekçeyleısrar etmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Hukuka aykırı olan kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI :Cevap verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ K2'İN DÜŞÜNCESİ : Katma değer vergisi indiriminden yararlanma şartlarının yerine getirilmediği hususunun tespit edilmesi halinde, sadece vergi incelemesi sonucunda tarhiyat yapılabileceği yolunda herhangi bir yasal zorunluluk bulunmamaktadır. Takdir komisyonununkatma değer vergisi indirim reddi yetkisi bulunduğundan, Mahkemenin katma değer vergisi indirim reddi yetkisi bulunmayan takdir komisyonuna sevk işleminin zamanaşımını durdurmayacağı yolundaki gerekçesinde de hukuka uygunluk görülmemiştir.
Bu durumda, Mahkemece, davacının kayıtlarına intikal ettirdiği faturaların sahte olup olmadığı ve indirimi reddedilen vergilerin doğruluğu hususları incelenerek karar verilmek üzereısrar kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY:
Davacı hakkında düzenlenen vergi tekniği raporunda, davacının kayıtlarına intikal ettirdiği bazı faturaların sahte olduğu ve bu faturalar içeriği katma değer vergisi indirimlerinin reddi gerektiğibelirtilmiştir.
Bu vergi tekniği raporunu dayanak alan takdir komisyonu kararına istinaden davacı adına 2009 yılının Mart ilâ Aralık dönemleri için katma değer vergisi tarh edilmiş ve bir kat tutarında vergi ziyaı cezası kesilmiştir.
İLGİLİ MEVZUAT:
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 30. maddesinde, re'sen vergi tarhı, vergi matrahının tamamen veya kısmen defter, kayıt ve belgelere veya kanuni ölçülere dayanılarak tespitine imkan bulunmayan hallerde takdir komisyonları tarafından takdir edilen veya vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlarca düzenlenmiş vergi inceleme raporlarında belirtilen matrah veya matrah kısmı üzerinden vergi tarh olunması şeklinde tanımlanmıştır. Aynı maddenin 2. fıkrasının 6. bendinde, tutulması zorunlu olan defterlerin veya verilen beyannamelerin gerçek durumu yansıtmadığına dair delil bulunması hali re'sen tarh nedeni olarak kabul edilmiştir.
Aynı Kanunun 74. maddesinin (a) fıkrasının 1. bendinde, yetkili makamlar tarafından istenilen matrah ve servet takdirlerini yapmak; 2. bendinde ise vergi kanunlarında yazılı fiat, ücret veya sair matrah ve kıymetleri takdir etmek komisyonun görevleri olarak belirlenmiştir. Kanunun 75. maddesinde de takdir komisyonlarının 74. maddedeki görevleri dolayısıyla bu Kanunda yazılı inceleme yetkisine haiz oldukları düzenlenmiştir.
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 1. maddesinde, ticari faaliyet çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin katma değer vergisine tabi olduğu; 20. maddesinde, teslim ve hizmet işlemlerinin karşılığını teşkil eden bedelin katma değer vergisi matrahını oluşturduğu kurala bağlanmış; aynı Yasanın 29. maddesinde, mükelleflerin, vergiye tabi işlemleri üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden, kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak, düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergisini indirebilecekleri; 34. maddesinin 1. numaralı fıkrasında ise yurt içinden sağlanan veya ithal olunan mal ve hizmetlere ait katma değer vergisinin alış faturası veya benzeri vesikalar ve gümrük makbuzu üzerinde ayrıca gösterilmek ve bu vesikalar kanuni defterlere kaydedilmek şartıyla indirilebileceği öngörülmüştür.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Yükümlülerin 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 29. maddesinde öngörülen vergi indirimini yapabilmeleri için vergisi indirim konusu yapılabilecek işlemlerle ilgili fatura ve benzeri vesikaların gerçeği yansıtması ve kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla düzenlenen fatura ve benzeri belgeler üzerinde gösterilen katma değer vergisinin gerçekten ödenmiş olması gerekmektedir. Anılan Kanunun 29 ve 34. maddelerinde düzenlenen katma değer vergisi indiriminden yararlanma şartlarının yerine getirilmediği hususunun tespit edilmesi halinde, vergi dairesince, takdir komisyonu kararına dayanılarak katma değer vergisi indirimlerinin reddi suretiyle tarhiyat yapılabilecektir.Vergi inceleme raporuna dayanılarak tarhiyat yapılması gerektiği yolunda herhangi bir yasal zorunluluk bulunmadığından, inceleme yetkisine haiz takdir komisyonlarınca da yapılabilecek olan bu tespit sonucunda, sahteliği saptanmış faturalara konu indirimler reddedilebilecektir.
Takdir komisyonununkatma değer vergisi indirim reddi yetkisi bulunduğundan, Mahkemenin katma değer vergisi indirim reddi yetkisi bulunmayan takdir komisyonuna sevk işleminin zamanaşımını durdurmayacağı yolundaki gerekçesinde de hukuka uygunluk görülmemiştir.
Bu durumda, Mahkemece, davacının kayıtlarına intikal ettirdiği faturaların sahte olup olmadığı ve indirimi reddedilen vergilerin doğruluğu hususları incelenerek karar verilmesi gerekmektedir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1- Davalının temyiz isteminin KABULÜNE,
2- İstanbul 14. Vergi Mahkemesinin, 28/02/2019 tarih ve E:2018/2526, K:2019/310 sayılı ısrar kararının BOZULMASINA,
3- Yeniden verilecek kararda karşılanacağından, yargılama giderleri hakkında hüküm kurulmasına gerek bulunmadığına,
2577 sayılı Kanunun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren on beş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23/10/2019tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
X - KARŞI OY:
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 113. maddesinde, süresinin geçmesi nedeniyle vergi alacağının kalkması olarak tanımlanan zamanaşımının, mükellefin bu hususta müracaatı olup olmadığına bakılmaksızın hüküm ifade edeceği düzenlemesine yer verilmiştir. Kanunun 114. maddesi uyarınca, vergi alacağının doğduğu takvim yılını takip eden yılın başından başlayarak beş yıl olarak ifade edilen tarh zamanaşımını durduran durum, matrah takdiri için takdir komisyonuna başvurulmasıdır. 114. maddenin 2. fıkrasında yer alan, "Şu kadar ki, vergi dairesince matrah takdiri için takdir komisyonuna başvurulması, zamanaşımını durdurur. Duran zamanaşımı, mezkur komisyon kararının vergi dairesine tevdiini takip eden günden itibaren kaldığı yerden işlemeye devam eder." şeklindeki ifade, Anayasa Mahkemesinin 15/10/2009 tarih ve E:2006/124, K:2009/146 sayılı kararıyla iptal edilmiş, iptal kararı üzerine 6009 sayılı Kanunla, 114. maddenin 2. fıkrası, "Ancak işlemeyen süre her hal ve takdirde bir yıldan fazla olamaz" ibaresinin eklenmesiyle yeniden düzenlenmiştir.
Anayasa Mahkemesinin; sözü edilen düzenlemenin, vergilemede; "belirlilik", "yasallık" "öngörülebilirlik", "keyfiliğe izin verilmemesi" ve "hukuk devleti" ilkesine aykırı düştüğü gerekçesiyle verdiği iptal kararında; takdir komisyonuna başvuru yolunun, sırf zamanaşımını durdurmak amacıyla keyfi olarak kullanılmasının güvence sağlamayacağı ve vergi yükünü artırarak haksız sonuçlar doğmasına neden olabileceği hususuna da vurgu yapılmıştır.
213 sayılı Kanunun 20. maddesinde verginin tarhı, vergi alacağının kanunlarda gösterilen matrah ve oranlar üzerinden hesaplanarak miktarının belirlenmesi olarak tanımlanmış, 25 ilâ 39. maddelerinde tarh yöntemlerine ilişkin düzenlemelere yer verilmiştir. Bu yöntemlerden birisi olan "re'sen tarh" usulünü düzenleyen 30. maddede, 21/01/1983 tarih ve 2791 sayılı Kanun değişikliğinden önce re'sen takdir yetkisi sadece takdir komisyonlarına ait bulunduğundan, vergi incelemesi sırasında re'sen takdiri gerektiren bir durumun tespiti halinde gerekli takdir işlemi takdir komisyonu tarafından yapılmakta iken 2791 sayılı Kanun değişikliğiyle re'sen vergi tarhının tanımı yeniden yapılarak, vergi inceleme elemanlarına da re'sen takdir yetkisi tanınmıştır. Yukarıda yer verilen 114. madde uyarınca takdir komisyonuna başvurma yetkisi ise sadece vergi dairesine aittir.
Vergi incelemesi, re'sen takdir yetkisi bulunan inceleme elemanı tarafından yürütülen bir mükellefin; sırf zamanaşımını durdurmak amacıyla, gerçek bir re'sen takdir nedeni saptanmaksızın, şeklen, takdire sevk sebeplerinden biri dayanak gösterilerek matrah takdiri için takdir komisyonuna sevk edilmesi, bu süre zarfında vergi inceleme raporu ve/veya vergi tekniği raporu düzenlenmesi; takdir komisyonunun haiz olduğu yetki uyarınca, inceleme elemanından bağımsız yürütmesi gereken inceleme ve araştırmalar sonucu elde edeceği verileri değerlendirmek yerine, sözü edilen raporlarda belirtilen miktarın aynısını matrah olarak takdir etmesi, 213 sayılı Kanunun zamanaşımı ile incelemeye ilişkin düzenlemelerinin öngörülen amacına aykırı düştüğü gibi takdir komisyonuna başvuru yolunun zamanaşımı hükmünü aşmak amacıyla bir yöntem olarak kullanılması, Anayasa Mahkemesi kararında da işaret edildiği üzere ''yasallık'' ve ''hukuki güvenlik'' ilkeleriyle de bağdaşmamaktadır.
Olayda, 2009 vergilendirme dönemi matrahının tespiti için zamanaşımının dolmasına çok kısa süre kala 10/12/2014 tarihinde takdir komisyonuna sevk edilen davacı adına, 26/05/2015 tarihli vergi tekniği raporunu dayanak alan takdir komisyonunun 08/07/2015tarihli kararları uyarınca tarhiyat yapılmış olup cezalı tarhiyatın esas itibarıyla, tanzim edilen rapora dayandığı açıktır. Matrah takdiri amacı dışında, zamanaşımını durdurma saikiyle takdir komisyonuna başvurulduğundan, ortada bir takdir komisyonu kararının bulunması, tarhiyatın, söz konusu rapora göre yapıldığı gerçeğini değiştirmemektedir.
Bu durumda, 26/05/2015 tarihli rapora dayanan vergi ve ceza ihbarnamelerinin 16/07/2015 tarihinde tebliğ edilmiş olması karşısında, tarhiyatın kaldırılması yolunda verilen ısrar kararında sonucu itibarıyla hukuka aykırılık bulunmadığından, temyiz isteminin açıklanan gerekçeyle reddi gerektiği oyu ile karara katılmıyoruz