E. 2022/1522 K. 2023/609 T. 7.6.2023

T.C.

D A N I Ş T A Y

VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU

Esas No : 2022/1522

Karar No : 2023/609

TEMYİZ EDEN (DAVACILAR) : 1- … 2- … 3- …

VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Vergi Dairesi Müdürlüğü

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi ... Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :

Dava konusu istem: Bir dönem kanuni temsilcisi olduğu ... Sanayi Ticaret Limited Şirketinin ödenmeyen vergi borçlarının tahsili amacıyla davacıların murisi olan ...'nun kat mülkiyetine tabi bağımsız bölüm niteliğindeki iki adet taşınmazı üzerine vefatından önce konulan hacizlerin, anılan taşınmazların veraseten intikali üzerine varisleri olan davacılar tarafından iptali istemiyle dava açılmıştır.

… Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı:

Muris ...'nun çeşitli vergi borçlarının tahsili amacıyla düzenlenen … tarih … ila … takip numaralı ödeme emirlerinin iptali için açılan davanın süre aşımı nedeniyle reddine dair kararın kesinleşmesi üzerine … tarih … ila … sıra numaralı haciz varakaları düzenlenmiştir. Yapılan malvarlığı araştırması sonucunda ...'nun varisleri olan davacılara intikal eden Edirne ili, ... mahallesi, … ada, … sayılı parsel, A1-Zemin 2 no'lu ve … ada, … sayılı parsel, A2-Zemin 2 no'lu meskenler üzerine haciz konulmuştur. Konulan hacizlerin iptali istemiyle dava açılmıştır.

Kanun koyucu, bireyin en temel ihtiyaçlardan biri olan barınma ihtiyacından mahrum kalmasını önlemek amacıyla borçlunun ekonomik ve şahsi durumuna uygun bir evinin haczini yasaklamıştır. 6183 sayılı Kanun'un 70. maddesinin (11) numaralı bendindeki hükmün getiriliş amacı budur. Bu hüküm emredici olup haczi gerçekleştirecek olan amme idaresi tarafından borçlunun itirazına gerek kalmaksızın re'sen dikkate alınmak zorundadır. Alacaklı amme idaresi, tek evinin bulunması halinde borçlunun kişisel durumunu, aile yapısını, evin niteliğini ve değerini dikkate almak suretiyle evin, borçlunun ve ailesinin ihtiyaçlarını karşılayacak nitelikte olup olmadığını değerlendirmek zorundadır. Bu şekilde yapılacak bir araştırma ve değerlendirmeden sonra evin değerinin, borçlunun ve ailesinin ihtiyaçlarını karşılayacak yeterlilikte olduğu sonucuna varılması halinde hacizden vazgeçilmelidir. Evin, borçlunun ve ailesinin ihtiyaçlarının üzerinde bir değere sahip olduğunun saptanması durumunda ise ev satılarak satıştan elde edilecek bedelden borçlunun ve ailesinin ihtiyaçlarını karşılayacak bir ev alınmasına yetecek miktarın borçluya bırakılması, artan kısmın borçlunun borcuna mahsup edilmesi gerekir.

Uyuşmazlıkta, davalı tarafından verilen savunma dilekçesinde, kamu borçlarına karşı meskeniyet iddiasında bulunulamayacağı ve muris ...'nun adına kayıtlı iki adet taşınmaz bulunduğu, bunlardan hangisinin kendisi ve ailesinin ikameti amacıyla kullanıldığının bilinmediği belirtilmiştir. Diğer taraftan, borçlu adına düzenlenen ödeme emirlerine karşı açılan davanın kesinleşmesinden dolayı yeni bir hukuki durum oluştuğu ifade edilmiştir. Dolayısıyla, konutlarla ilgili olarak haline münasiplik yönünden bir araştırma ve değerlendirme yapılmadan haciz konulduğu anlaşılmaktadır.

Bu durumda, borçlunun kişisel durumu, aile yapısı, evin niteliği ve değeri dikkate alınmak suretiyle evin, borçlunun ve ailesinin ihtiyaçlarını karşılayacak nitelikte olup olmadığı yönünde yapılacak bir değerlendirmeden sonra evin, anılan ihtiyaçların üzerinde bir değere sahip olduğu sonucuna ulaşılması durumunda haciz yoluna gidilmesi gerekirken, bu yönde bir değerlendirme yapılmadan, davacıların meskenlerinin doğrudan haczedilmesinde hukuka uygunluk bulunmamaktadır.

Vergi Mahkemesi, bu gerekçeyle dava konusu hacizleri iptal etmiştir.

Davalının istinaf istemini inceleyen … Bölge İdare Mahkemesi Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı:

Muris ...'nun kanuni temsilciliğini yaptığı ... Sanayi Ticaret Limited Şirketi hakkında düzenlenen vergi inceleme raporuna istinaden vergi ziyaı cezalı tarhiyatlar yapılmıştır. Anılan cezalı tarhiyatların kesinleşmesi ve amme alacağının şirket tüzel kişiliğinden tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması üzerine davacıların murisi adına kanuni temsilci sıfatıyla … tarih ve … ila … takip numaralı ödeme emirleri düzenlenmiştir. Ödeme emirlerinin iptali istemiyle açılan davanın süre aşımı nedeniyle reddedilmesi ve buna ilişkin kararın kesinleşmesi üzerine haciz varakaları düzenlenmiştir. Yapılan malvarlığı araştırması neticesinde muris ...'na ait Edirne ili, ... mahallesi … ada, … sayılı parsel, A1-Zemin 2 no'lu ve … ada, … sayılı parsel, A2-Zemin 2 no'lu meskenler üzerine 24/04/2014 tarihinde haciz konulmuştur. ... 11/10/2016 tarihinde vefat etmiş ve taşınmazlar varisleri olan davacılara intikal etmiştir.

Uyuşmazlıkta, taşınmazlar, muris ... hayatta iken haczedilmiştir. 6183 sayılı Kanun'un 70. maddesinin (11) numaralı bendinde borçlunun haline münasip evinin haczedilemeyeceği düzenlenmiştir. Bu sebeple haline münasip ev iddiası borçlu için geçerli bir iddia olup Kanun'da borçlunun eşi ve çocukları yönünden haline münasip ev iddiasına yer verilmemiştir. Bu durum karşısında dava konusu hacizlerde hukuka aykırılık görülmemiştir.

Diğer taraftan, haciz işleminin uygulanmasından sonra borçlunun ölmesi sebebiyle haciz işleminden önce haline münasip ev hususunda bir araştırma yapılmaması ve amme alacağının mirasçı davacıların malvarlığından tahsili yoluna değil de murisin terekesine ait taşınmazlardan tahsili yoluna gidilmesi nedeniyle davacılara ödeme emri tebliğ edilmemesi hususlarının haciz işlemini kusurlandırmayacağı sonucuna ulaşılmıştır.

Vergi Dava Dairesi bu gerekçeyle istinaf istemini kabul ederek Vergi Mahkemesi kararını kaldırmış ve davayı reddetmiştir.

Davacıların temyiz istemlerini inceleyen Danıştay Dokuzuncu Dairesinin 21/06/2022 tarih ve E:2022/1812, K:2022/3533 sayılı kararı:

Uyuşmazlıkta, davalı tarafından, kamu borçlarına karşı meskeniyet iddiasında bulunulamayacağı ve muris ...'nun adına kayıtlı iki adet taşınmaz bulunduğu, bunlardan hangisinin kendisi ve ailesinin ikameti amacıyla kullanıldığının bilinmediği belirtilmiştir. Diğer taraftan, borçlu adına düzenlenen ödeme emirlerine karşı açılan davanın kesinleşmesinden dolayı yeni bir hukuki durum oluştuğu ifade edilmiştir. Dolayısıyla, konutlarla ilgili olarak haline münasiplik yönünden bir araştırma ve değerlendirme yapılmadan haciz konulduğu anlaşılmaktadır.

Bu durumda, hacze konu meskenin borçlunun haline münasip olup olmadığı, evin değerinin haline münasip bir meskenin değerinden fazla bulunup bulunmadığı, fazla ise davacının haline münasip bir evin değerinin ne olması gerektiği, taşınmazın satılması durumunda kalan bedelin davacının haline münasip ev almasına yetip yetmeyeceği hususunda idarece bir tespit yapılmadan, amme alacağının güvence altına alınması amacıyla borçlunun haline münasip evine haciz işlemi uygulanamayacağından, temyiz istemine konu Bölge İdare Mahkemesi kararında hukuka uygunluk görülmemiştir.

Daire, bu gerekçeyle Vergi Dava Dairesi kararını bozmuştur.

… Bölge İdare Mahkemesi ... Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararı:

Vergi Dava Dairesi aynı hukuksal nedenler ve gerekçeyle ısrar etmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun uyarınca borçlunun haline münasip evinin haczedilemeyeceği, üzerine haciz konulan iki taşınmazın da mesken olarak kullanıldığı ve haline münasip ev durumunda olduğu, dolayısıyla dava konusu haciz işlemlerinin hukuka aykırı olduğu belirtilerek aksi yöndeki gerekçeyle verilen ısrar kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'NİN DÜŞÜNCESİ: Temyizen incelenen ısrar kararının, Danıştay Dokuzuncu Dairesinin kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçe uyarınca bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, dosya tekemmül ettiğinden yürütmenin durdurulması istemi hakkında karar verilmeksizin Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :

Danıştay Dokuzuncu Dairesinin yukarıda yer verilen kararının dayandığı aynı hukuksal nedenler ve gerekçeyle ısrar kararının bozulması gerekmektedir.

KARAR SONUCU :

Açıklanan nedenlerle;

1- Davacıların temyiz istemlerinin KABULÜNE,

2- … Bölge İdare Mahkemesi ... Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının BOZULMASINA,

3- Yeniden verilecek kararda karşılanacağından, yargılama giderleri hakkında hüküm kurulmasına gerek bulunmadığına,

07/06/2023 tarihinde oyçokluğuyla kesin olarak karar verildi.

X -

KARŞI OY

Bir dönem kanuni temsilcisi olduğu ... Sanayi Ticaret Limited Şirketinin ödenmeyen vergi borçlarının tahsili amacıyla davacıların murisi olan ...'nun kat mülkiyetine tabi bağımsız bölüm niteliğindeki iki adet taşınmazı üzerine vefatından önce 06/05/2014 tarihinde konulan hacizlerin, anılan taşınmazların veraseten intikali üzerine varisleri olan davacılar tarafından iptali istemiyle dava açılmıştır.

Üzerine haciz konulan taşınmazlarla ilgili olarak davalı tarafından dosyaya ibraz edilen tapu kayıtları incelendiğinde, taşınmazların davacılara veraseten intikalinin 25/08/2020 tarihinde gerçekleştirildiği anlaşılmaktadır. Dolayısıyla, davacıların, dava konusu haciz işlemlerinden, taşınmazların veraseten intikal tarihi olan 28/08/2020 tarihinde haberdar olduklarının kabulü gerekmektedir.

Bu durumda, 28/08/2020 tarihinden itibaren yasal dava açma süresi içerisinde dava açılması gerekmekteyken bu süre geçirildikten sonra 03/11/2020 tarihinde mahkeme kayıtlarına giren dilekçe ile açılan davanın süreaşımı nedeniyle reddi gerekmektedir.

Temyiz isteminin yukarıda belirtilen gerekçeyle reddi gerektiği oyu ile karara katılmıyoruz.

XX -

KARŞI OY

06/05/2014 tarihinde tesis edilen haciz işlemlerinden, davacıların, üzerine haciz konulan taşınmazların kendilerine veraseten intikali üzerine intikal tarihi olan 20/08/2020 tarihinde haberdar olduklarının kabulü gerekmektedir.

Bu durumda, anılan tarihten itibaren yasal dava açma süresi içerisinde dava açılması gerekmekteyken bu süre geçirildikten sonra 03/11/2020 tarihinde mahkeme kayıtlarına giren dilekçe ile açılan davanın süreaşımı nedeniyle reddi gerekmektedir.

Diğer taraftan, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un "Haczedilemeyecek Mallar" başlıklı 70. maddesinin (11) numaralı fıkrasında, borçlunun haline münasip "evi"nin haczedilemeyeceği belirtildiğinden, haczedilebilirlik yönünden haline münasip ev kısıtlaması borçlunun tek evinin olması durumunda geçerli olacaktır.

Uyuşmazlıkta, davacıların varisi olduğu şahsın iki adet evi bulunduğundan, bu evler üzerine haciz konulurken haline münasiplik yönünden herhangi bir değerlendirme yapılmamış olması haciz işlemini kusurlandırmayacaktır.

Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin reddi gerektiği oyu ile karara katılmıyorum.