Gayrimenkul alım satım faaliyetinin değerlendirilmesi hk.

Özelge: Gayrimenkul alım satım faaliyetinin

değerlendirilmesi hk.

Sayı:

B.07.1.GİB.4.06.17.01-KDV-3/2010-14001-49-928

Tarih:

26/10/2011

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef Hizmetleri KDV ve Diğer Vergiler Grup Müdürlüğü)

Sayı : B.07.1.GİB.4.06.17.01-KDV-3/2010-14001-49-928 26/10/2011

Konu : Gayrimenkul alım satım faaliyetinin değerlendirilmesi

 İlgide kayıtlı dilekçenizde,

 - adınıza kayıtlı bulunan arsa üzerinde 9 adet bağımsız birim inşa edilmek ve 2 adedi

tarafınıza 7 adedi ise müteahhide verilmek üzere sözleşme düzenlendiği, arsa sahibi olmanız

nedeniyle müteaahhide verilecek dairelerin satışının tarafınız üzerinden gerçekleştirildiği, şahsınıza

kalacak 2 adet dairenin satışında herhangi bir mükellefiyet gerektirip gerektirmediği,

 - muhtelif tarihlerde alınıp 2009 yılında satılan gayrimenkullerinizle ilgili olarak

kazancınızın değer artış kazancı olarak mı yoksa ticari kazanç olarak mı değerlendirileceği, hisseli

satışlarda satış değeri olarak harç matrahının hisseye isabet eden kısmının mı dikkate alınacağı

 hususlarıyla ilgili olarak Başkanlığımızın görüşü sorulmaktadır.

 A) GELİR VERGİSİ YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME:

 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 37 nci maddesinin birinci fıkrasında, her türlü ticari

ve sınai faaliyetlerden doğan kazançların ticari kazanç olduğu hükmüne yer verilmiş olup; aynı

maddenin ikinci fıkrasının (4) numaralı bendinde ise, gayrimenkullerin alım, satım ve inşa işleriyle

devamlı olarak uğraşanların bu işlerden elde ettikleri kazancın ticari kazanç olduğu hükme

bağlanmıştır.

 Aynı Kanunun "Değer Artışı Kazançları" başlıklı mükerrer 80 inci maddesinde iktisap şekli

ne olursa olsun (ivazsız olarak iktisap edilenler hariç) 70 inci maddenin birinci fıkrasının (1), (2), (4)

ve (7) numaralı bentlerinde yazılı mal ve hakların, iktisap tarihinden başlayarak beş yıl içinde elden

çıkarılmasından doğan kazançların değer artış kazancı olduğu hükme bağlanmıştır.

 Bu maddede geçen "elden çıkarma" deyimi, yukarıda yazılı mal ve hakların satılması, bir

ivaz karşılığında devir ve temliki, trampa edilmesi, takası, kamulaştırılması, Devletleştirilmesi,

ticaret şirketlerine sermaye olarak konulmasını ifade eder.

 Bir takvim yılında elde edilen değer artışı kazancının, menkul kıymet ve diğer sermaye

piyasası araçlarının elden çıkarılmasından sağlananlar hariç, (01.01.2009 -31.12.2009 tarihleri

arasında uygulanan miktar) 7.600 Türk Lirası gelir vergisinden müstesnadır. Öte yandan, ticari

faaliyet emek-sermaye organizasyonuna dayanmakta olup, kazanç sağlama niyet ve kastının

bulunup bulunmaması böyle bir organizasyon tarafından icra edilen faaliyetin ticari faaliyet olma

niteliğine etki etmemektedir. Ancak, bir faaliyetin ticari faaliyet sayılabilmesi için kazanç sağlama

niyet ve kastı gerekmemekle birlikte faaliyeti icra eden organizasyonun bütün unsurlarıyla birlikte

değerlendirildiğinde kazanç sağlama potansiyeline sahip olması, şahsi ihtiyaç kapsam ve sınırlarını

aşması gerekmektedir.

 Gayrimenkul alım satımı ticari bir organizasyon içinde yapıldığında alım satımın ticari

faaliyetin bir unsuru sayılması, ancak ticari organizasyonun şekli ve maddi unsurları ile açıkça belli

olmadığı hallerde ise faaliyetin devamlılık kasıt ve niyeti ile yapıldığını belirleyen objektif ölçü

olarak, muamelede çokluk olup olmadığına bakılması gerekmektedir.

 Diğer taraftan, gayrimenkullerin iktisap tarihinden sonra aynı kişiye farklı tarihlerde veya

farklı kişilere aynı tarihte satılması veya birbirini izleyen yıllarda satılması durumunda yapılan

satışlar devamlı olarak gayrimenkul alım-satım işiyle uğraşıldığına karine teşkil edeceğinden, elde

edilen kazancın Gelir Vergisi Kanununun 37 nci maddesine göre "ticari kazanç" olarak

vergilendirilmesi gerekmektedir.

 Öte yandan, Vergi Usul Kanununda vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin

muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olacağı hüküm altına alınmıştır. Buna göre, inşaatın

arsasının arsa sahibine bağımsız bölümler verilmek suretiyle temin edilmesi halinde, inşaatı yapana

ait bölümlere isabet eden arsa payı, daha önce müteahhide devredilir. Ancak arsa payından

müteahhide devir yapılmadan yapılan satışlarla, arsanın bir kısmının müteahhide devrinin yapılması

suretiyle yapılan satışlar arasında bir fark bulunmadığından; arsa payı müteahhit tarafından devir

alınmadan yapılan ve müteahhidin hissesine düşen dairelerin satışından elde edilen kazancın

VUK'da yer alan hüküm gereğince müteahhidin kazancı olması gerekmektedir.

 Özelge talep formunuz ile eklerinin tetkikinden; adınıza kayıtlı arsanın "Kat Karşılığı İnşaat

ve Satış Vaadi Sözleşmesi" ne istinaden müteahhide verildiği, karşılığında 2 adet dairenin şahsınıza

kaldığı, müteahhide kalan 7 adet dairenin ise şahsınız üzerinden satışının gerçekleştirildiği ve

kendinize ait olan gayrimenkullerden 2005 yılında 1, 2006 yılında 3 ve 2009 yılında da 8 adedinin

satışının gerçekleştirildiği anlaşılmıştır.

 Bu itibarla; şahsınız ile müteahhit arasında imzalanan "Kat Karşılığı İnşaat veSatış Vaadi

Sözleşmesi"ne istinaden yapılan dairelerden müteahhide verilen 7 adet dairenin satışından elde

edilen kazancın müteahhit tarafından ticari kazanç hükümlerine göre beyanı gerektiğinden şahsınız

tarafından beyanı söz konusu değildir.

 Bu çerçevede; şahsınızın 2005 yılında 1 adet, 2006 yılında da 3 adet gayrimenkul satışının

olması nedeniyle bu satışlardan elde edilen kazancın ticari kazanç hükümleri kapsamında

değerlendirilmesi gerekmektedir.

 Ayrıca 2007 ve 2008 yıllarında gayrimenkul satışınız olmadığından 2005 yılında açılan

mükellefiyetinizin 2006 yılı sonu itibariyle kapatılması ve 2009 yılında birden fazla gayrimenkul

satışınız nedeniyleyeniden ticari kazanç yönünden mükellefiyetinizin tesis edilmesi gerekeceği

tabiidir.

 B)HARÇLAR KANUNU YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME:

 Bilindiği üzere, 492 sayılı Harçlar Kanununun dördüncü kısmında tapu ve kadastro

harçlarına ilişkin hükümler yer almış olup, söz konusu Kanunun 57 nci maddesinde; "Tapu ve

kadastro işlemlerinden bu kanuna bağlı (4) sayılı tarifede yazılı olanları, tapu ve kadastro harçlarına

tabidir." hükmü bulunmaktadır.

 Kanunun 58 inci maddesinde; "Tapu ve kadastro harçlarını kanuna ekli tarifede belirtilen

kişiler; tarifede belirtilmeyen işlemlerde, taraflar aksini kararlaştırmamış ise, aşağıda yazılı kişiler

ödemekle mükelleftir.

 a) Mülkiyet ve mülkiyetten gayrı ayni hakları iktisap edenler (İktisap eden kişiler birden

fazla ise harçları hisseleri oranınca öderler).

 b) İpotek tesisinde ipoteği tesis edenler,

 c) Kadastro işlerinde adlarına tescil yapılanlar,

 d) Miras sebebiyle çıplak mülkiyetin mirasçı adına tescilinde, çıplak mülkiyet sahibi olanlar,

 e) Rücularda rücu eden taraf,

 f) Bunlar dışında kalan işlemlerde lehine işlem yapılmış olanlar." hükümlerine yer

verilmiştir.

 Anılan Kanunun 63 üncü maddesinde (5766 sayılı Kanunun 11 inci maddesinin (c ) bendi ile

değişen şekli); "Bu Kanunda sözü edilen "kayıtlı değer" veya "emlak vergisi değeri" deyimi; 1319

sayılı Emlak Vergisi Kanununun 29 uncu maddesine göre belirlenen vergi değerini ifade eder.

 Gayrimenkul devir ve iktisaplarında tapu ve kadastro harcı emlak vergisi değerinden az

olmamak üzere, beyan edilen devir ve iktisap bedeli üzerinden hesaplanır. Kat irtifaklı gayrimenkul

devir ve iktisaplarında harç, devir ve iktisap bedelinin tamamı üzerinden hesaplanır. Tapuda

yapılan işlemden sonra, emlak vergisi değerinden daha düşük bir bedel üzerinden harç ödendiğinin

veya beyan edilen devir ve iktisap bedelinin gerçek durumu yansıtmadığının tespit edilmesi halinde,

aradaki farka isabet eden harç ikmalen veya re'sen tarh edilir. Bu suretle tarh edilecek tapu ve

kadastro harcı için, 213 sayılı Vergi Usul Kanununda yer alan vergi ziyaı cezası % 25 nispetinde

uygulanır. Takdir komisyonu kararlarına istinaden bu fıkra uyarınca tarhiyat yapılamaz..."

hükümleri yer almıştır.

 Diğer taraftan, Harçlar Kanununa bağlı (4) sayılı tarifenin I/20 numaralı fıkrasının (a)

bendinde, gayrimenkullerin ivaz karşılığında veya ölünceye kadar bakma akdine dayanarak yahut

trampa hükümlerine göre devir ve iktisabında (4751 sayılı Kanunun 6/C maddesiyle değişen ibare)

(9.4.2002 tarihinden geçerli olmak üzere) gayrimenkulün beyan edilen devir ve iktisap bedelinden

az olmamak üzere emlak vergisi değeri üzerinden (cebri icra ve şuyuun izalesi hallerindesatış

bedeli, istimlaklerde takdir edilen bedelüzerinden) devir eden ve devir alan için ayrı ayrı (1/1/2010

tarihinden itibaren geçerli olmak üzere) binde 16,5 oranında harç alınacağı, hükme bağlanmıştır.

 Öte yandan, Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığının 14/3/2009 tarih ve 27169 sayılı

Resmi Gazetede yayımlanan 59 Seri No.lu Harçlar Kanunu Genel Tebliğinin 2 nci bölümünün, "63

üncü Maddede Yapılan Değişiklik" başlıklı 1 nci maddesinde; "Bilindiği gibi, 5766 sayılı Kanunla

492 sayılı Kanunun 63 üncü maddesinde yapılan değişiklikle gayrimenkul devir ve iktisaplarında

gerçek alım-satım bedeli üzerinden tapu harcı tahsil edilmesi esasına geçilmiş ve 56 Seri No.lu

Harçlar Kanunu Genel Tebliğinde konuya ilişkin ayrıntılı açıklamalara yer verilmişti. Ancak, kat

irtifaklı gayrimenkullerin alım-satımına ilişkin tapu harcı uygulamasında tereddütler yaşanması

üzerine, 5838 sayılı Kanunla yapılan düzenleme ile kat irtifakı tesis edilmiş gayrimenkullerin devir

ve iktisabında tapu harcının, gayrimenkulün emlak vergisi değerinden az olmamak üzere devir ve

iktisap bedelinin tamamı üzerinden hesaplanmasına yönelik uygulamaya açıklık kazandırılmıştır."

açıklamalarına yer verilmiştir.

 Buna göre sahibi olduğunuz gayrimenkulün satış işlemine ilişkin olarak tapuda yapılacak

işlemler sırasında harcın; gayrimenkulün emlak vergisi değerinden az olmamak üzere, beyan edilen

devir ve iktisap bedeli üzerinden, gayrımenkulün hissesinin devri halinde ise hisseye isabet eden

emlak vergisi değerinden az olmamak üzere beyan edilen devir ve iktisap bedeli üzerinden, Kat

irtifaklı gayrimenkul devir ve iktisaplarında ise, gayrimenkulün emlak vergisi değerinden az

olmamak üzere devir ve iktisap bedelinin tamamı üzerinden hesaplanarak devir eden ve devir alan

tarafından ayrı ayrı ödenmesi gerekmektedir.

 C) KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME :

 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 1/1 inci maddesine göre, Türkiye'de ticari,

sinai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetler katma değer

vergisine tabiidir.

 Buna göre, şahsınız tarafından yapılan gayrimenkul alım-satım işinin ticari kazanç

hükümleri çerçevesinde değerlendirilmesi halinde bu satışlarınız katma değer vergisine tabi olacak

ve katma değer vergisi mükellefiyetiniz tesis edilecektir.

 Bilgi edinilmesini ve gereğini rica ederim.

(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise

bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz

dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi

için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.