Göçmenlik hizmeti veren aracılık şirketinin hizmet karşılığı düzenlediği sözleşmenin fesih edilmesi halinde verilecek iade için belge düzeni.

T.C.

 GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

 İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

 Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü

 Sayı :11395140-105[234-2012/VUK-1- . . .]--1292 22/08/2013

 Konu :Göçmenlik hizmeti veren aracılık şirketinin

 hizmet karşılığı düzenlediği sözleşmenin

 fesih edilmesi halinde verilecek iade için

 belge düzeni.

            İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda; kurumunuzun ...'ya göçmen olarak gitmek isteyen kişilere göçmenlik hakkını

 elde edebilmeleri için aracılık hizmeti verdiğini, bunun için hizmeti alan kişiler ile mukavele imzalanarak verilecek

 hizmetin karşılığında kontrat adı altında fatura düzenleyip KDV tahsil edildiğini, ileriye dönük olarak iki üç yıl süren bu

 hizmetlere ilişkin olarak devam eden süreçte bir kısım müşterilerin göçmenlikten vazgeçme, istenen evrakları

 tamamlayamama ve benzeri nedenlerle kontratı feshederek ödedikleri hizmet bedelini geri istediklerini belirterek,

 kurumunuz tarafından iade edilen bedellerin Kurumlar Vergisi ve Katma Değer Vergisi açısından indirim ve iade konusu

 yapılıp yapılamayacağı hususlarında Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

 GELİR VE KURUMLAR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN

            5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6 ncı maddesinde kurumlar vergisinin, Kanun'un 1'inci maddesinde yazılı

 mükelle erin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri sa kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı ve sa kurum kazancının

 tespitinde, Gelir Vergisi Kanununun ticarî kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır. Bu hüküm

 uyarınca sa kurum kazancının tespit edilmesinde Kurumlar Vergisi Kanununun 8 inci maddesi yanında Gelir Vergisi

 Kanununun 40 ıncı maddesinde yer alan giderler indirilebilecektir.

             Diğer taraftan, Gelir Vergisi Kanununun "Ticari Kazancın Tari " başlıklı 37 nci maddesinde, "Her türlü ticari ve sınai

 faaliyetlerden doğan kazançlar ticari kazançtır" hükmü yer almış olup; aynı Kanunun "Bilanço Esasında Ticari Kazancın

 Tespiti" başlıklı 38 inci maddesinde ise,

             "Bilanço esasına göre ticari kazanç, teşebbüsdeki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri

 arasındaki müsbet farktır. Bu dönem zarfında sahip veya sahiplerce:

             1. İşletmeye ilave olunan değerler bu farktan indirilir;

            2. İşletmeden çekilen değerler ise farka ilave olunur.

             Ticari kazancın bu suretle tespit edilmesi sırasında, Vergi Usul Kanununun değerlemeye ait hükümleri ile bu

 kanunun 40 ve 41 inci maddeleri hükümlerine uyulur." denilmiş, Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesinde, sa

 kazancın tespit edilmesinde indirilecek giderler sayılmış olup maddenin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde ise Ticari

 kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderlerinin sa kazancın tespitinde gider olarak dikkate

 alınmasına ilişkin hükme yer verilmiştir.

             Ayrıca, ticari kazancın tespitinde iki temel ilke geçerlidir. Bunlar "dönemsellik" ve "tahakkuk esası" ilkeleridir.

 Tahakkuk esası ilkesinde, gelir veya giderin miktar ve mahiyet itibariyle kesinleşmiş olması, yani geliri veya gideri doğuran

 işlemin tekemmül etmesinin yanı sıra, miktarının ve işlemden kaynaklanan alacağın veya borcun ödeme şartlarının da

belirlenmiş olması gereklidir. Bu esas dikkate alındığında bir gelir unsurunun, özel bir düzenleme bulunmadığı sürece,

 mahiyet ve tutar itibariyle kesinleştiği dönem kazancının tespitinde dikkate alınması gerekmektedir.

             Bu hüküm ve açıklamalara göre, verilecek hizmete ilişkin düzenlenen sözleşmeye istinaden tahsil edilen tutarlar,

 sözleşme tarihi itibarıyla miktar ve mahiyet itibarıyla kesinleşmiş yani tahakkuk etmiş olacağından, söz konusu tutarların,

 bu tarih itibarıyla kurum kazancına dâhil edilerek vergilendirilmesi gerekmektedir. Hizmeti alanlarca sözleşmenin feshi

 istenerek, hizmetin gerçekleştirilmemesi veya hizmet alımından vazgeçilmesi durumunda ise müşteriye iade edilen

 tutarların, müşterilerin vergi mükelle veya nihai tüketici olmasına göre belgelendirilmesi şartıyla iade edildiği tarihte

 kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkündür.

            Söz konusu işlemlerin muvazaalı olarak indirim konusu yapıldığının tespit edilmesi halinde, bu tutarlara tekabül

 eden verginin, cezalı olarak tarh edileceği hususu tabiidir.

 KATMA DEĞER VERGİSİ VE VERGİ USUL KANUNU AÇISINDAN

            3065 sayılı Katma Değer Vergisi (KDV) Kanununun;

            1/1 inci maddesinde, ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde Türkiye'de yapılan teslim ve

 hizmetlerin KDV'ye tabi olduğu,

             8/2 nci maddesinde, vergiye tabi bir işlem söz konusu olmadığı veya katma değer vergisini fatura ve benzeri

 vesikalarda göstermeye hakkı bulunmadığı halde düzenlediği bu tür vesikalarda KDV gösterenlerin, bu vergiyi ödemekle

 mükellef oldukları ve fazla ödenen vergilerin Maliye Bakanlığının belirleyeceği usul ve esaslara göre ilgililere iade

 edileceği,

            10 uncu maddesinde, mal teslimi veya hizmet ifası hallerinde, malın teslimi veya hizmetin yapılması ile malın

 tesliminden veya hizmetin yapılmasından önce fatura veya benzeri belgeler verilmesi hallerinde ise, bu belgelerde

 gösterilen miktarla sınırlı olmak üzere fatura veya benzeri belgelerin düzenlenmesi anında vergiyi doğuran olayın

 meydana geldiği,

             29/1 inci maddesinde; mükelle erin yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan KDV den bu Kanunda

 aksine hüküm olmadıkça faaliyetlerine ilişkin olarak kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak

 düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen KDV yi indirebilecekleri,

             29/3 üncü maddesinde, indirim hakkının vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu takvim yılı aşılmamak şartıyla, ilgili

 vesikaların kanuni defterlere kaydedildiği vergilendirme döneminde kullanılabileceği,

             34/1 inci maddesinde, yurt içinden sağlanan veya ithal olunan mal ve hizmetlere ait KDV nin, a1ış faturası veya

 benzeri vesikalar ve gümrük makbuzu üzerinden ayrıca gösterilmek ve bu vesikalar kanuni defterlere kaydedilmek

 şartıy1a indirilebileceği,

             34/2 nci maddesinde; KDV nin fatura ve benzeri vesikalarda ayrıca gösterilmesine gerek görülmeyen işlemlerde

 vergi indiriminin nasıl belgelendirileceğinin Maliye Bakanlığınca tespit olunacağı,

             35 inci maddesinde ise malların iade edilmesi, işlemin gerçekleşmemesi, işlemden vazgeçilmesi veya sair

 sebeplerle matrahta değişiklik vuku bulduğu hallerde, vergiye tabi işlemleri yapmış olan mükelle erin bunlar için

 borçlandığı vergiyi, bu işlemlere muhatap olan mükelle erin ise indirme hakkı bulunan vergiyi değişikliğin mahiyetine

 uygun şekilde ve değişikliğin meydana geldiği dönem içinde düzeltecekleri, ancak, iade olunan malların ilen işletmeye

 girmiş olması ve bu girişin defter kayıtları ile beyannamede gösterilmesinin şart olduğu,

            hüküm altına alınmıştır.

            Öte yandan, 15 ve 23 Seri No.lu KDV Genel Tebliğlerinde, verginin indirim konusu yapılabilmesi için fatura veya

 benzeri vesikalarda ayrıca gösterilmesinin zorunlu olduğu, ancak KDV Kanununun 23 üncü maddesine göre özel matrah

 şekilleri tespit edilen işlemler ile tarife ve bilet bedelinin vergi dâhil edilerek hesaplandığı hallerde, düzenlenecek

 vesikalarda verginin ayrıca gösterilmesi şartı aranmayacağı açıklanmıştır.

             KDV Kanununun 8/2 nci maddesinin Maliye Bakanlığına verdiği yetkiye dayanılarak Tüketicinin Korunması

 Hakkındaki Kanun kapsamında ödenen KDV nin iadesi konusunda ne şekilde işlem yapılacağı hususundaki açıklamalara

 ise 54 Seri No.lu Katma Değer Vergisi Genel Tebliğinin (B/1) bölümünde yer verilmiştir.

            Anılan Tebliğin sözü edilen bölümünde belirtildiği üzere, tüketiciler tarafından malların iade edilip bedellerinin geri

 verilmesinin istendiği durumlarda, satıcı tarafından ödenen bedellerin KDV dâhil tutarları tüketiciye iade edilecektir.

 Satıcılar işlemlerinin düzeltilmesi için iade edilen mal nedeniyle gider pusulası düzenleyecekler ve tüketiciden iade edilen

 mala ait fatura ve benzeri belgeyi bu makbuz ekinde geri alacaklardır. Gider pusulasında iade edilen mala ilişkin KDV

 satış bedelinden ayrı gösterilecek ve bu miktar indirim konusu yapılmak suretiyle işlem düzeltilecektir.

            İade edilen malın yerine aynı veya başka bir malın verildiği durumlarda ise satıcı tarafından yukarıda sözü edilen

 işlemlerin yanı sıra bu defa verilen yeni mal için fatura ve benzeri belge düzenlenecek, dolayısıyla iade edilen malların

 yerine verilen yeni malların değerleri dikkate alınarak belge düzenleneceğinden, iade edilen mallar ile yeni verilen mallar

 arasında değer farkının olup olmaması düzeltme işlemini etkilemeyecektir.

            Diğer taraftan, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 229 uncu maddesinde fatura, satılan emtia veya yapılan iş

 karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye

 verilen ticari vesika olarak tanımlanmıştır.

            Aynı Kanunun 231 inci maddesinin 5 numaralı bendinde; faturanın malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten

 itibaren azami 7 gün içinde düzenleneceği, bu süre içerisinde düzenlenmemiş olan faturaların hiç düzenlenmemiş

 sayılacağı hüküm altına alınmıştır.

            Mezkûr Kanunun 232 nci maddesi hükmüne göre, tüccarlar sattıkları emtia veya yaptıkları işler için fatura vermek

 ve aldıkları emtia veya hizmet için de fatura istemek ve almak mecburiyetindedirler.

            Vergi Usul Kanununun 234 üncü maddesi hükmüne göre ise tüccarlar vergiden muaf esnafa, yaptırdıkları işler

 veya onlardan satın aldıkları emtia için tanzim edip işi yapana veya emtiayı satana imza ettirecekleri gider pusulası

 vergiden muaf esnaf tarafından verilmiş fatura hükmündedir. Bu belge, tüccarların zati eşyalarını satan kimselerden

 satın aldıkları altın, mücevher gibi kıymetli eşya için de tanzim edilir.

             Gider pusulası, işin mahiyeti, emtianın cins ve nev'i ile miktar ve bedelini ve iş ücretini ve işi yaptıran ile yapanın

 veya emtiayı satın alan ile satanın adlarıyla soyadlarını (Tüzel kişilerde unvanlarını) ve adreslerini ve tarihi ihtiva eder ve

 iki nüsha olarak tanzim ve bir nüshası işi yapana veya malı satana tevdi olunur.

            Bu hükümler çerçevesinde, bu tür hizmetlerde hizmet bedelinin tamamının veya bir kısmının hizmet ifa edilmeden

 önce tahsil edilmesi halinde, fatura ve benzeri belge düzenlenmemiş olması koşuluyla katma değer vergisi

 doğmamaktadır.

            Kurumunuz tarafından sunulan aracılık hizmetinde, verilecek hizmetin ifasından önce fatura düzenlenmiş olması

 halinde katma değer vergisi açısından vergiyi doğuran olay meydana geleceğinden, faturada gösterilen ve kayıtlara intikal

 ettirilen hesaplanan KDV nin genel hükümler çerçevesinde kurumunuz tarafından beyan edilerek ödenmesi

 gerekmektedir.

            Buna göre; Kurumunuz tarafından verilecek hizmet ifa edilmeden önce faturanın düzenlenmesi ve bedelin tahsil

 edilmesini müteakip müşterinin hizmet alımından vazgeçmesi durumunda; hizmet bedeli ve buna ait KDV nin vergi

 mükelle olmayan müşteriye iadesinde gider pusulası düzenlenmesi gerekmekte olup söz konusu gider pusulasında

 gösterilecek KDV nin ait olduğu dönemde kurumunuz tarafından indirim konusu yapılmak suretiyle işlemin düzeltilmesi

 mümkün bulunmaktadır.

          Bilgi edinilmesini rica ederim.

 (*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

 (***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu illeriniz dolayısıyla vergi tarh

 edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.