Gönüllü katılım esasına bağlı olarak 1988 yılında kurulan vakıftan ayrılma durumunda ayrılan üyelere yapılan anapara ve nemadan oluşan ödemelerin verg

Özelge: Gönüllü katılım esasına bağlı olarak 1988 yılında
kurulan vakıftan ayrılma durumunda ayrılan üyelere yapılan
anapara ve nemadan oluşan ödemelerin vergilendirilmesi
hk.
Sayı:
B.07.1.GİB.4.06.16.01-120[23-11/1]-39
Tarih:
09/01/2012
T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
(Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)
Sayı : B.07.1.GİB.4.06.16.01-120[23-11/1]-39 09/01/2012
Konu : Gönüllü katılım esasına bağlı olarak 1988 yılında
kurulan vakıftan ayrılma durumunda ayrılan üyelere
yapılan anapara ve nemadan oluşan ödemelerin
vergilendirilmesi.
İlgi (a)'da kayıtlı özelge talep formunuz ve ilgi (b)'de kayıtlı dilekçenizde; ... Bankası çalışanlarının
gönüllü katılım esasına bağlı olarak 1988 yılında kurulan vakfınıza söz konusu çalışanların üye
olabildikleri ve temel amacının iştirakçilerinin senet ve yönetmelik hükümleri ile belirlenen
sürelerde prim ödemesi ve aynı zamanda Sosyal Güvenlik Kurumundan emekliliğe hak kazanması
kaydıyla ek emeklilik aylığı sağlamak olduğu, vakıf mevzuatında belirtilen ek emeklilik aylığı alma
koşullarını sağlamadan iştirakçilerin istifa ederek ayrılmaları halinde, vakfa ödedikleri anaparanın
iade edildiği, vakıf mal varlığını koruma amaçlı yapılan değerlendirme sonucunda oluşan getirilerin
ise üyenin anaparasına tekabül eden kısmının kendilerine ayrıca ödendiği, vakfınızın dönemler
itibariyle vergilendirme açısından yapılacak uygulama konusunda 2000 yılında özelge talebinde
bulunduğu, ancak 2000 yılından sonra yapılan yasal düzenlemelerdeki değişiklikler ile vakıfça
yapılan ek ödemelerin vergilendirilmesindeki esasların değişmiş olabileceğinin düşünüldüğü
belirtilerek, ek sosyal güvenlik koşulları oluşmadan istifa ederek vakıftan ayrılan üyelere yapılan
anapara ve nemadan oluşan ödemelerin vergilendirilmesi hakkında Başkanlığımız görüşü talep
edilmektedir.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 61 inci maddesinde ücretin tanımı yapılmış olup aynı Kanunun
4369 Sayılı Kanunla değişik 25 inci maddesinin birinci fıkrasının (3) numaralı bendinde "Kanunla
kurulan veya tüzel kişiliği haiz olan emekli sandıklarınca kendilerine zat aylığı bağlananlara
aylıkları dışında, kanunları veya statüleri gereğince verilen emekli, dul, yetim ve evlenme
ikramiyeleri veya iade olunan mevduatı ve sürelerini doldurmamış bulunanlarla dul ve yetimlerine
toptan ödenen tazminatlar ile on yıl süre ile prim veya aidat ödenmiş olmak kaydıyla Türkiye'de
kain ve merkezi Türkiye'de bulunan sigorta şirketleri ve yardım sandıkları tarafından iade olunan
mevduat veya toptan yapılan ödeme tutarı (Kamu idare ve müesseseleri ile kanunla kurulan sosyal
güvenlik kurumları dışında kalan tüzel kişiliği haiz emekli sandıkları ile sigorta şirketleri ve yardım
sandıkları tarafından ödenen tazminat, yardım ve toptan yapılan ödemeler en yüksek Devlet
memuruna ödenen en yüksek ödeme tutarından fazla ise aradaki fark ücret olarak vergiye tabi
tutulur. Bu mukayesede gerek muhtelif emekli sandıkları ile sigorta şirketleri ve yardım
sandıklarından gerek aynı emekli sandığı ile sigorta şirketleri ve yardım sandıklarından muhtelif
zamanlarda alınan ikramiye, tazminat ve toptan yapılan ödemeler topluca dikkate alınır.)" hükmüne
yer verilerek söz konusu tazminat, ikramiye ve ödemelerin gelir vergisinden istisna edileceği
hükme bağlanmıştır.
10.07.2001 tarih ve 24458 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 4697 sayılı Bazı Vergi Kanunlarında
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun geçici 1 inci maddesinde;
"Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce;
a- Faaliyete başlamış olan emekli ve yardım sandıklarına ödenen primler ile bu sandıklardan
iştirakçilerine yapılan ödemeler,
b- Akdedilmiş şahıs sigorta poliçelerinin ilgili olduğu prim ve ödemeler,
bakımından Gelir Vergisi Kanununun 23,25,63,75,89 ve 94'üncü maddelerinin bu Kanunla değişiklik
yapılmadan önceki hükümleri uygulanır."
hükmü yer almaktadır.
Öte yandan Gelir Vergisi Kanununun 86 ncı maddesinde 24.04.2003 tarihinden geçerli olmak üzere
"Aşağıda belirtilen gelirler için yıllık beyanname verilmez, diğer gelirler için beyanname verilmesi
halinde bu gelirler beyannameye dahil edilmez.
1. Tam mükellefiyette;
...
d) Bir takvim yılı içinde elde edilen ve toplamı 600 milyon lirayı ( 278 Seri No'lu Gelir Vergisi Genel
Tebliği ile 2011 yılı gelirlerine uygulanmak üzere 1.170 TL'yi ) aşmayan, tevkifata ve istisna
uygulamasına konu olmayan menkul ve gayrimenkul sermaye iratları."
hükmüne yer verilmiştir.
4369 sayılı Kanunla Gelir Vergisi Kanununda yapılan düzenlemelere ilişkin olarak 27.12.1998 tarih
ve 23566 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 216 seri no.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinin " 3.3. 10
Yıl Prim Ödenmeden Yapılan Toplu Ödemeler " başlıklı bölümünde, "...10 yıl süre ile prim veya aidat
ödemeden ayrılan iştirakçilere özel sigorta şirketleri ve yardım sandıkları tarafından aynen iade
olunan mevduatları, önceden olduğu gibi gelir vergisine tabi tutulmayacaktır. Ancak, mevduat
tutarının üzerinde bir ödeme yapılması halinde bu ilave tutar, Gelir Vergisi Kanununun 75 inci
maddesinin ikinci fıkrasının 6 numaralı bendi çerçevesinde menkul sermaye iradı (alacak faizi)
sayılacak ve elde edenlerce Gelir Vergisi Kanununun 4369 sayılı Kanunla değişik 85 ve 86 ncı
maddeleri hükümleri çerçevesinde yıllık beyannameyle beyan edilecektir." şeklinde açıklamalara
yer verilmiştir.
Yukarıda yer alan hüküm ve açıklamalara göre, 1988 yılında faaliyete başlayan Vakfınızdan; on yıl
süre ile prim ödeyerek ayrılan iştirakçilerinize vakfınız tarafından yapılan toptan ödemelerin, en
yüksek Devlet memuruna (Başbakanlık Müsteşarına) ödenen en yüksek ödeme tutarı kadar olan
kısmı gelir vergisinden istisna olup, bu tutarı aşan kısmın ise ücret geliri olarak vakfınızca tevkifata
tabi tutulması gerekmektedir.
Ancak, on yıl süre ile prim veya aidat ödemeden ayrılan iştirakçilerinize Vakfınız tarafından aynen
iade olunan mevduatları gelir vergisine tabi tutulmayacak olup mevduat tutarının üzerinde bir
ödeme yapılması halinde ise söz konusu ilave tutar Gelir Vergisi Kanununun 75 inci maddesinin
ikinci fıkrasının (6) numaralı bendi çerçevesinde menkul sermaye iradı (alacak faizi) sayılacak ve bu
Kanunun 85 ve 86 ncı maddeleri hükümleri çerçevesinde ayrılan üyelerce yıllık beyanname ile
beyan edilecektir.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.
(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise
bu özelge geçersizdir.
(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz
dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi
için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.