Hammaddesi yurt dışından temin edilen mallarla yine yurt dışında fason olarak imal ettirilen malların ithal edilmesinin vergi mevzuatı açısından durum
Özelge: Hammaddesi yurt dışından temin edilen mallarla
yine yurt dışında fason olarak imal ettirilen malların ithal
edilmesinin vergi mevzuatı açısından durumu hk.
Sayı:
B.07.1.GİB.4.34.19.02-019.01-2065
Tarih:
19/11/2011
T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü
Sayı : B.07.1.GİB.4.34.19.02-019.01-2065 19/11/2011
Konu : Hammaddesi yurt dışından temin edilen mallarla
yine yurt dışında fason olarak imal ettirilen malların
ithal edilmesinin vergi mevzuatı açısından durumu
hk.
İlgide kayıtlı dilekçenizde, hazır giyim işi ile iştigal ettiğiniz, perakendeci grup firmasından
aldığınız siparişler üzerine yurt içindeki firmalardan kumaş ve aksesuar temin ettiğiniz ve bunları
yine yurt içindeki fason atölyelerinde işlettikten sonra sipariş aldığınız perakendeci grup firmasına
sattığınız, bazı siparişlerin yurt dışındaki firmalara verilmesini önlemek ve maliyet avantajı
yakalayabilmek için Türkiye'deki üretim organizasyon yapısı ile yurt dışında fason üretim yapmak
istediğiniz, fiili ithalatın perakendeci firma tarafından yapılmasının planlandığı belirtilerek,
yapılacak işlemlerin vergi mevzuatı açısından uygun olup olmadığı hakkında Başkanlığımız
görüşleri talep edilmektedir.
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 6'ncı maddesinde; kurumlar vergisinin,
mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı,
safi kurum kazancının tespitinde 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun ticari kazanç hakkındaki
hükümlerinin uygulanacağı hüküm altına alınmıştır.
Gelir Vergisi Kanunu'nun "Bilanço Esasında Ticari Kazancın Tespiti" başlıklı 38'inci
maddesinde ise bilanço esasına göre ticari kazancın, teşebbüsdeki öz sermayenin hesap dönemi
sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müsbet fark olduğu, bu dönem zarfında sahip veya
sahiplerce işletmeye ilave olunan değerlerin bu farktan indirileceği, işletmeden çekilen değerlerin
ise farka ilave olunacağı, ticari kazancın bu suretle tespit edilmesi sırasında, Vergi Usul
Kanunu'nun değerlemeye ait hükümleri ile bu Kanun'un 40 ve 41'inci maddeleri hükümlerine
uyulacağı hükme bağlanmıştır. Anılan Kanun'un 40'ıncı maddesinde de; safi kazancın tespit
edilmesinde indirilecek giderler sayılmıştır.
Ticari kazancın tespitinde iki temel ilke geçerlidir. Bunlar "dönemsellik" ve "tahakkuk
esası" ilkeleridir. Tahakkuk esası ilkesinde, gelir veya giderin miktar ve mahiyet itibarıyla
kesinleşmiş olması, yani geliri veya gideri doğuran işlemin tekemmül etmesinin yanı sıra miktarının
ve işlemden kaynaklanan alacağın veya borcun ödeme şartlarının da belirlenmiş olması gereklidir.
Bu esas dikkate alındığında bir gelir unsurunun, özel bir düzenleme bulunmadığı sürece, mahiyet
ve tutar itibarıyla kesinleştiği dönem kazancının tespitinde dikkate alınması gerekmektedir.
Öte yandan, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 3'üncü maddesinin ikinci fıkrasında;
birinci maddede yazılı kurumlardan kanuni ve iş merkezlerinden her ikisi de Türkiye içinde
bulunmayanların, yalnız Türkiye'de elde ettikleri kazançları üzerinden vergilendirileceği hükme
bağlanmış, üçüncü fıkrasında ise dar mükellefiyet mevzuuna giren kurum kazancının hangi kazanç
ve iratlardan oluştuğu belirtilmiştir. Anılan maddenin 3'üncü fıkrasının (a) bendinde de Türkiye'deişyeri olan veya daimi temsilci bulunduran yabancı kurumlar tarafından bu yerlerde ve bu
temsilciler vasıtasıyla yapılan işlerden elde edilen ticari kazançların, dar mükellefiyet konusuna
giren kurum kazancı olarak vergilendirileceği hükme bağlanmıştır.
Aynı Kanun'un 30'uncu maddesinde, dar mükellefiyete tâbi kurumların maddede bentler
halinde sayılan kazanç ve iratları üzerinden, bu kazanç ve iratları avanslar da dahil olmak üzere
nakden veya hesaben ödeyen veya tahakkuk ettirenler tarafından kurumlar vergisi kesintisi
yapılacağı hükmüne yer verilmiş olup Gelir Vergisi Kanunu'nda belirtilen birden fazla takvim yılına
yaygın inşaat ve onarım işleri ile uğraşan kurumlara bu işleri ile ilgili olarak yapılan hak ediş
ödemeleri hariç ticari kazançlardan kurumlar vergisi kesintisi yapılacağına ilişkin bir hükme yer
verilmemiştir.
Bu hüküm ve açıklamalara göre; Şirketinizce yurt içindeki perakendeciler için yurt dışındaki
ülkelerden kumaş ve aksesuar temin edilerek yine yurt dışında fason olarak diktirilen ürünlerin
maliyet bedeline belirli bir kâr marjı eklenerek yurt içindeki perakendecilere fatura edilmesi
kapsamında elde edilen kârların kurum kazancına dahil edilerek vergilendirileceği tabiidir.
Öte yandan, yabancı ülke mukimlerine kumaş ve aksesuar tedariki ile fason dikim karşılığı
yapılan ödemeler; Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 30'uncu maddesinde dar mükellefiyete tâbi
kurumlara yapılan ticari kazanç ödemeleri üzerinden kurumlar vergisi tevkifatı yapılacağına dair
hüküm bulunmaması nedeniyle kurumlar vergisi kesintisine tabi tutulmayacaktır.
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 1'inci maddesinin birinci fıkrasına göre;
Türkiye'de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve
hizmetler, aynı maddenin 2'nci fıkrasına göre ise her türlü mal ve hizmet ithalatı katma değer
vergisine tabidir.
Kanun'un "Hizmet" başlıklı 4'üncü maddesinde hizmetin, bir şeyi yapmak, işlemek,
meydana getirmek, imal etmek, onarmak, temizlemek, muhafaza etmek, hazırlamak,
değerlendirmek, kiralamak, bir şeyi yapmamayı taahhüt etmek gibi şekillerde gerçekleşeceği, 6'ncı
maddesinin (b) bendinde, işlemlerin Türkiye'de yapılmasının, hizmetin Türkiye'de yapılmasını veya
hizmetten Türkiye'de faydalanılmasını ifade edeceği,
9'uncu maddenin birinci fıkrasında ise mükellefin Türkiye içinde ikametgahının, iş yerinin,
kanuni merkezi ve iş merkezinin bulunmaması hallerinde ve gerekli görülen diğer hallerde Maliye
Bakanlığının vergi alacağının emniyet altına alınması amacıyla vergiye tabi işlemlere taraf olanları
verginin ödenmesinden sorumlu tutabileceği hüküm altına alınmıştır.
Hizmet ithali ile ilgili olarak 15 Seri No'lu Katma Değer Vergisi Genel Tebliği'nin "C- Yurt
Dışından Sağlanan Hizmetler" başlıklı bölümünde; "Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 1'inci
maddesine göre işlemler Türkiye'de yapıldıkları takdirde vergiye tabi tutulabilecektir. Aynı
Kanun'un 6/b maddesine göre, Türkiye'de yapılan, değerlendirilen veya faydalanılan hizmetler
Türkiye'de ifa edilmiş sayılacaktır. Yurt dışındaki firmalara yaptırılan hizmetlerden bu kapsama
girenlerin vergiye tabi olacağı açıktır. Bu gibi hizmet ifalarında mükellef esas olarak yurt dışındaki
firma olmakla birlikte, firmanın Türkiye'de ikametgahı, işyeri, kanuni merkezi ve iş merkezi
bulunmaması halinde vergi, sözü edilen Kanun'un 9'uncu maddesi gereğince hizmetten faydalanan
yurt içindeki muhatap tarafından bağlı bulunulan vergi dairesine sorumlu sıfatıyla beyan edilip
ödenecektir." açıklamalarına yer verilmiştir.
Vergi Usul Kanunu'nun 229'uncu maddesinde, "Fatura satılan emtia veya yapılan iş
karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar
tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır" hükmü yer almaktadır.
Aynı Kanun'un; "Fatura kullanma mecburiyeti" başlıklı 232'nci maddesinde; tüccarların
sattıkları emtia veya yaptıkları işler için fatura vermek ve bunların da fatura istemek ve almak
mecburiyetinde olduğu, yaptırdıkları iş bedelinin 2011 yılı için 700 TL'yi geçmesi veya bedeli 700
TL'den az olsa dahi istemeleri halinde emtiayı satanın veya işi yapanın fatura vermesinin mecbur
olduğu hüküm altına alınmıştır. Buna göre, yurt dışındaki firmalardan satın alınan kumaş ve aksesuarların yurda
getirilmeksizin, yine yurt dışındaki firmalara fason konfeksiyon işi yaptırılmak suretiyle bu kumaş
ve aksesuarlardan imal ettirilen konfeksiyon ürünlerin Türkiye'ye ithal edilmeden perakendeci
firmalara teslimi katma değer vergisinin konusuna girmemektedir. Söz konusu ürünler için fatura
düzenlenmesi ancak düzenlenecek olan faturada katma değer vergisi hükümlerine tâbi olmadığının
belirtilmesi gerekmektedir. Ayrıca, perakendeci firmalar tarafından Şirketinizden devralınan
malların Türkiye'ye ithal edilmesi işlemi ait olduğu oranda katma değer vergisine tâbi olacaktır.
Öte yandan, muhasebeleştirme ile ilgili gerekli açıklamalar Muhasebe Sistemi Uygulama
Genel Tebliğleri'nde yapılmıştır.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.
(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise
bu özelge geçersizdir.
(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz
dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi
için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.