İflasın ertelenmesi davası devam ederken mahkemenin ihtiyati tedbir kararı vermesi halinde şüpheli alacak karşılığı ayrılması

İflasın ertelenmesi davası devam ederken mahkemenin
ihtiyati tedbir kararı vermesi halinde şüpheli alacak
karşılığı ayrılması
Sayı: 
11395140-105[323-2015/VUK-1-19647]-135648
Tarih: 
08/09/2016
T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
 İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü
  İVEDİ
Sayı :11395140-105[323-2015/VUK-1-19647]-135648 08.09.2016
Konu :İflasın ertelenmesi davası devam  
ederken mahkemenin ihtiyati tedbir
kararı vermesi halinde şüpheli alacak
karşılığı ayrılması
        
 
……….
 
İlgide kayıtlı özelge talep formunuzun ve eki belgelerin tetkikinden; şirketiniz tarafından imal
edilen … Arıtma Ünitesinin, … A.Ş.'ne satıldığı, 22.09.2014 tarihli 935.000,00 TL tutarlı faturanın
düzenlendiği, adı geçen firmanın … tarih …. numaralı yatırım teşvik belgesi bulunması dolayısıyla
faturada KDV hesaplanmadığı,
- Anılan firma tarafından, söz konusu siparişine mahsuben 21.05.2014 tarihinde 750.000,00 TL
tutarında 3 adet çekin, 15.08.2014 tarihinde ise 200.000,00 TL tutarında 1 adet çekin şirketiniz
adına keşide edildiği,
- 31.08.2014 vadeli 250.000,00 TL tutarlı çekin ödendiği, ancak 30.09.2014 vadeli 250.000,00 TL
tutarlı, 31.10.2014 vadeli 250.000,00 TL tutarlı ve 31.01.2015 vadeli 200.000,00 TL tutarlı 3 adet
çekin ise ödenmediği, karşılıksız çıkan toplam 700.000,00 TL tutarlı söz konusu 3 adet çekin
arkasının şirketinizce yazdırıldığı,
- Anılan firmanın 19.09.2014 tarihinde …. 2. Asliye Ticaret Mahkemesine iflas erteleme talebinde
bulunduğu, 13.11.2014 tarihinde ihtiyati tedbir kararı talebinde bulunduğu, Mahkemenin
14.11.2014 tarihli …. Esas Nolu kararı ile ihtiyati tedbir talebinin kabul edildiği, bu tedbir kararı ile
beraber 2004 sayılı Kanunun 179/a ve b maddelerindeki sınırlamalar dikkate alınmak suretiyle
anılan firma aleyhindeki 6183 sayılı Kanuna göre yapılan takipler de dahil olmak üzere açılmış ve
açılacak icra takiplerinin ihtiyati tedbir yoluyla durdurulmasına ve ihtiyati tedbir kararından
itibaren anılan firma aleyhinde hiçbir takip yapılamayacağına karar verildiği, bu nedenle karşılıksız
çıkan çekler için işlem yapılamadığı, 25.11.2015 tarihinde …. 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin Karar
No:…, Esas No: …. sayılı kararı ile … A.Ş.’nin iflas erteleme talebinin reddedildiği, iflasına karar
verildiği, kararın asli müdahil listesinin 23. sırasında şirketinizin bulunduğu,
- 2015 yılı sonuna yaklaşıldığından bahisle, bugün itibariyle iflas masası oluşturulmadığı ve
kayıtlara başlanılmadığı belirtilerek, söz konusu 700.000,00 TL tutarındaki 3 adet çek için 2015
yılında şüpheli alacak karşılığı ayrılıp ayrılamayacağı hususunda Başkanlığımız görüşünün talep
edildiği anlaşılmaktadır.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun "Sermaye Şirketleri ile Kooperatiflerin İflası ve İflasınErtelenmesi" başlıklı 179 uncu maddesinde sermaye şirketleri ile kooperatiflerin, aktiflerin
muhtemel satış fiyatları üzerinden düzenlenen ara bilançoya göre borca batık olduğu idare ve
temsil ile vazifelendirilmiş kimseler veya şirket ya da kooperatif tasfiye hâlinde ise tasfiye
memurları veya bir alacaklı tarafından beyan ve mahkemece tespit edilirse, önceden takibe hacet
kalmaksızın bunların iflasına karar verileceği, şu kadar ki, idare ve temsil ile vazifelendirilmiş
kimseler ya da alacaklılardan birinin, şirket veya kooperatifin malî durumunun iyileştirilmesinin
mümkün olduğuna dair bir iyileştirme projesini son bir yıldan uzun süre ile şirket merkezinin
bulunduğu yerdeki mahkemeye sunarak iflasın ertelenmesini isteyebileceği belirtilmiştir.      
Aynı Kanunun "Erteleme Yargılaması" başlıklı, 179/a maddesinde iflasın ertelenmesine karar veren
mahkemenin, iflasın ertelenmesi talebinde bulunulması üzerine, yönetim organının yerine geçmesi
ya da yönetim organı kararlarını veya işlemlerinin bir kısmını veya tamamını onaylaması ve ayrıca
envanter işlemlerini başlatarak kontrolü altında yürütmesi için, derhal, görevinin gerektirdiği
mesleki ve teknik yeterliliğe sahip, yeterli sayıda kayyım atayacağı; iflasın ertelenmesi talebinin,
kayyımın atanmasına ilişkin kararın, kayyımın mahkemece belirlenmiş görevleri ve temsil yetkisi ile
bunların sınırlarının tescil edilmek üzere ticaret sicili müdürlüğüne bildirileceği ve mezkur
Kanunun 166 ncı maddenin ikinci fıkrasının ikinci ve üçüncü cümlelerinde öngörülen usulle ilan
ettirileceği; ve ayrıca mahkemenin şirketin veya kooperatifin malvarlığının korunması ve
faaliyetlerinin yürütülmesi için gerekli olan tedbirleri alacağı kararlaştırılmıştır.
Söz konusu Kanunun "Erteleme Kararı ve Sonuçları" başlıklı 179/b maddesi ile de, erteleme kararı
üzerine borçlu aleyhine 6183 sayılı Kanuna göre yapılan takipler de dahil olmak üzere hiçbir takibin
yapılamayacağı ve evvelce başlamış takiplerin duracağı; bir takip muamelesi ile kesilebilen
zamanaşımı ve hak düşüren müddetlerin işlemeyeceği hüküm altına alınmıştır. Aynı maddede, iflas
erteleme süresinin azami bir yıl olduğu, bu sürenin mahkemece uygun görülmesi hâlinde bir yıl
daha uzatılabileceği; erteleme süresi sonunda, kayyımın verdiği raporlardan veya gerek
gördüğünde alacağı bilirkişi raporundan borca batıklığın devam ettiğini tespit eden mahkemenin,
şirketin veya kooperatifin iflasına karar vereceği, erteleme süresi dolmamakla birlikte, mahkemenin
kayyımın verdiği raporlardan veya gerek gördüğünde alacağı bilirkişi raporundan şirketin veya
kooperatifin malî durumunun iyileştirilmesinin mümkün olmadığı kanaatine varırsa, erteleme
kararını kaldırarak şirketin veya kooperatifin iflasına; şirket veya kooperatifin bu aşamada borca
batıklığının ortadan kalktığı sonucuna varırsa, erteleme talebi ile iflas davasının reddine karar
vereceği; iflasın ertelenmesi talebi üzerine mahkemece verilen nihai kararların hüküm fıkraları
tescil edilmek üzere ticaret sicili müdürlüğüne bildirileceği ve mezkur Kanunun 166 ncı maddsinin
ikinci fıkrasının ikinci ve üçüncü cümlelerinde öngörülen usulle ilan ettirileceği hükme
bağlanmıştır.
İflasın ertelenmesi, borca batık olan bir işletmenin belli koşullarla geçici olarak iflasına karar
verilmesini önlemek, diğer bir deyişle iflas kararı verilmesini gerektiren durumu ortadan kaldırmak,
firma durumunun ıslahı ve varlığını ve faaliyetini sürdürmesini sağlamak amacıyla getirilmiş bir
müessesedir. İflasın ertelenmesi kurumunun temel amacı, mali durumu bozulmuş ve iflası istenmiş
olan bir sermaye şirketinin mali durumunun düzelmesi olasılığı bulunuyorsa gerekli tedbirleri
alarak şirkete toparlanma ve yeniden üretim ve istihdam oluşturma imkânı vermektir. Süreç
sırasında iyileştirme projesine uygun olarak ticari faaliyete devam edilmektedir. Süreç sonunda
başarıya ulaşılabilir, ödemeler yapılabilir ve ticari hayata devam edilebilir ya da başarı
sağlanamayarak iflas ya da konkordato sürecine de gidilebilir.
Diğer taraftan 2004 sayılı Kanunun "İflas tarihi" başlıklı 165 inci maddesinde iflasın mahkemenin
vereceği iflas hükmüyle açılacağı ve bu hükümde açılma anının gösterileceği; "İflas Kararının
Tebliği ve İlanı" başlıklı 166 ncı maddesinde iflas kararının, iflas dairesine bildirileceği; "İflas
Masası" başlıklı 184 üncü maddesinde iflas açıldığı zamanda müflisin haczi kabil bütün mallarının
hangi yerde bulunursa bulunsun bir masa teşkil edeceği ve alacakların ödenmesine tahsis
olunacağı; "Defter Tanzimi" başlıklı 208 inci maddesinde iflasın açılması kendisine tebliğ olunur
olunmaz iflas dairesinin müflisin mallarının defterini tutmağa başlayacağı ve muhafazaları için
lazım gelen tedbirleri alacağı, iflas dairesinin iflas kararının kendisine tebliğinden itibaren en geç
üç ay içinde tasfiyenin adi veya basit şekilde yapılacağına karar vermek zorunda olduğu; "Basit
Tasfiye" başlıklı 218 inci maddesinde iflas dairesince defteri tutulan mallar bedelinin tasfiyemasraflarını koruyamıyacağı anlaşılırsa basit tasfiye usulünün tatbik olunacağı, bu takdirde iflas
dairesinin, alacaklıları yirmi günden az ve iki aydan çok olmamak üzere tayin edilecek müddet
içinde alacaklarını ve iddialarını bildirmeğe ilanla davet edeceği, bu müddet içinde alacaklılardan
birinin masrafları peşin vermek suretiyle tasfiyenin adi şekilde yapılmasını isteyebileceği, basit
tasfiyede iflas dairesinin alacaklıların menfaatlerine muvafık surette malları paraya çevireceği ve
başka merasime mahal kalmaksızın alacakları tahkik ve sıralarını tayin ederek bedellerini
dağıtacağı; "Adi Tasfiye ve İflasın Açılmasının İlanı" başlıklı 219 uncu maddesinde tasfiye adi
şekilde yapılacak ise, iflas dairesinin 208 inci maddeye göre vereceği karar tarihinden itibaren en
geç on gün içerisinde keyfiyeti 166 ncı maddenin ikinci fıkrasındaki usulle ilan edeceği, bu
maddedeki sürelerin hesabında son ilan tarihinin esas alınacağı, ilanda alacaklılara ve istihkak
iddiasında bulunanlara alacaklarını ve istihkaklarını ilandan bir ay içinde kaydettirmelerinin
bildirileceği düzenlenmiştir.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 323 üncü maddesinde de; "Ticari ve zirai kazancın elde edilmesi
ve idame ettirilmesi ile ilgili olmak şartıyla;
1- Dava veya icra safhasında bulunan alacaklar;
2-Yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen borçlu tarafından
ödenmemiş bulunan dava ve icra takibine değmeyecek derecede küçük alacaklar;
şüpheli alacak sayılır.
Yukarıda yazılı şüpheli alacaklar için değerleme gününün tasarruf değerine göre pasifte karşılık
ayrılabilir. Bu karşılığın hangi alacaklara ait olduğu karşılık hesabında gösterilir. Teminatlı
alacaklarda bu karşılık teminattan geri kalan miktara inhisar eder.
Şüpheli alacakların sonradan tahsil edilen miktarları tahsil edildikleri dönemde kar zarar hesabına
intikal ettirilir." hükmü yer almaktadır.
Bu hükme göre, ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olmak şartıyla;
dava veya icra safhasında bulunan alacaklarla, yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla
istenilmesine rağmen borçlu tarafından ödenmemiş olan dava ve icra takibine değmeyecek
derecede küçük alacaklar şüpheli alacak sayılmakta, bu şartlardan herhangi birinin mevcut
olmaması durumunda ise şüpheli alacak kaydına imkân bulunmamaktadır.
Diğer yandan şüpheli alacaklar için dava veya icra takibine başlanıldığı yılda karşılık ayrılması
gerekmekte olup, şüpheli hale geldiği hesap döneminde karşılık ayrılmayan alacaklar için daha
sonraki dönemlerde şüpheli alacak karşılığı ayrılması mümkün olmamaktadır.
Bir alacağın dava safhasında olduğunun kabulü için, mahkemeye dava, icraya takip için dilekçe
verilmiş olması, ancak gerek mahkemeye gerek icraya yapılan başvuruların ciddiyetle takip
edilmesi gerekmektedir.
Borca batık olan bir işletmenin belli koşullarda geçici olarak iflasına karar verilmesini önlemek,
varlığını  ve  faaliyetlerini  sürdürmesini  sağlamak  amacıyla  şirketi  idare  veya  temsille
görevlendirilmiş olanlar veya alacaklılar tarafından iyileştirme projesi hazırlanıp mahkemeye ibrazı
ve mahkemenin de bu projeyi inandırıcı bulması halinde iflasın ertelenmesi söz konusu olmakta, bu
kararın verilmesi veya bu karar verilmeden önce alınan ihtiyati tedbir kararları ise işletmeden
alacağı olanların alacaklarını tahsil etme imkânını ortadan kaldırmamakta, sadece icra takiplerini
engellemektedir.
Diğer yandan, iflas halinde, alacaklının borçluyu dava etmesi veya icra yoluyla takip edebilmesi
yasal olarak mümkün bulunmamaktadır. İcra ve İflas Kanunu bu takip yollarını kapatarak
sadece iflas masasına kayıt olma hakkını vermekte, cebri icra ve külli tasfiye yolu olan
iflas halinde bütün alacaklıların eşit şekilde işlem görmesi sağlanmakta ve bu nedenle
ferdi icra takiplerine izin verilmemektedir. İflas bir icra yolu olup alacaklı yönünden
normal icradaki gibi amaç alacağa kavuşmak olduğundan iflas masasına kaydı yaptırılanalacaklar iflas idaresi tarafından kabul edilmesi ile icra safhasına intikal ettirilmiş
sayılmaktadır. İflas masasına kaydı yaptırılmayan, bir başka deyişle icra takibine
girişilmemiş olan alacaklar için 213 sayılı Kanun uyarınca alacağın şüpheli olma vasfında
olduğundan söz etmek mümkün bulunmamaktadır.
Bu hüküm ve açıklamalara göre, 19.09.2014 tarihinde iflasın ertelenmesi talebinde bulunan,
13.11.2014 tarihinde ihtiyati tedbir talebinde bulunan, ihtiyati tedbir talebi 14.11.2014 tarihinde
mahkemece kabul edilen ve bu nedenle hakkında 6183 sayılı Kanuna göre yapılan takipler de dahil
olmak üzere açılmış ve açılacak icra takipleri ihtiyati tedbir yoluyla durdurulmuş olan ve ihtiyati
tedbir kararından itibaren de hiçbir takip yapılamayacağına karar verilen, 25.11.2015 tarihinde
iflas erteleme talebi reddedilerek iflasına karar verilen firmadan olan ve karşılıksız çıkan çeklere
ilişkin olarak;
- Söz konusu çeklerden 2014 vadeli olan iki adet çekten kaynaklanan alacaklar için ihtiyati tedbir
kararının verildiği 2014 yılında şüpheli ticari alacak karşılığı ayrılabilecek olup, bu dönemde
karşılık ayrılmayan alacaklarınız için 2015 ve müteakip yıllarda karşılık ayrılması mümkün
bulunmamaktadır.
- Söz konusu çeklerden 2015 vadeli olan için 2015 yılında karşılık ayrılabilecektir.
- Diğer taraftan söz konusu alacaklar için belirtilen yıllarda şüpheli alacak karşılığı ayrılmış ise söz
konusu alacakların ciddiyetle takibine devam edilmesi, bu bakımdan tasfiyenin yapılacağı usule
bağlı olarak 2004 sayılı Kanunun öngördüğü yasal sürelerde bu alacakların iflas masasına
kaydedilmesi ve usulü dairesinde takibinin yapılması gerekmektedir. İflas masasına yasal sürelerde
kaydı yaptırılmamış olan alacağın şüpheli alacak olarak kabul edilmeyeceği ve daha önceden gider
yazılmış olan karşılıkların iptal edilerek gelir hesaplarına alınması gerektiği açıktır.
 Bilgi edinilmesini rica ederim.
 
 
 
 
 
(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.
(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise
bu özelge geçersizdir.
(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz
dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi
için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.