İktisadi işletmesi bulunmayan derneğin sözleşme kapsamında belirli periyotlarla elde ettiği bağışların vergilendirilmesi ve belge düzeni
Özelge: İktisadi işletmesi bulunmayan derneğin sözleşme
kapsamında belirli periyotlarla elde ettiği bağışların
vergilendirilmesi ve belge düzeni hk.
Sayı:
11395140-105[227-2012/VUK-1- . . .]--822
Tarih:
06/06/2013
T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü
Sayı : 11395140-105[227-2012/VUK-1- . . .]--822 06/06/2013
Konu : İktisadi işletmesi bulunmayan derneğin sözleşme
kapsamında belirli periyotlarla elde ettiği bağışların
vergilendirilmesi ve belge düzeni
İlgide kayıtlı özelge talep formunda; üye aidatları ve bağışlar dışında geliri bulunmayan ve
iktisadi işletmesi olmayan derneğinizin, ... amacıyla özel hukuk tüzel ya da gerçek kişileriyle
sözleşme yapıldığı, bu sözleşme kapsamında ... şirketlerin tahsil ettikleri bedeller üzerinden
vergilerini ödemeleri şartıyla derneğinize belirli periyotlar ile bağış adı altında makbuz veya banka
dekontu mukabilinde bağışta bulunduğu belirtilerek, elde edilen bu gelirin vergilendirilmesi ve
belge düzeninin nasıl olacağı konusunda Başkanlığımız görüşü talep edilmiştir.
I-KURUMLAR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 1 inci maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendi ile
dernek veya vakıflara ait iktisadi işletmeler vergi mükellefiyeti kapsamına alınmış olup, aynı
Kanunun 2 nci maddesinin beşinci fıkrasında da dernek veya vakıflara ait ve tabi olup faaliyetleri
devamlı bulunan sermaye şirketi ve kooperatif statüsünde bulunmayan ticari, sınai ve zirai
işletmelerin iktisadi işletme olduğu; altıncı fıkrasında ise dernek veya vakıflara ait iktisadi
işletmelerin kazanç amacı gütmemeleri, faaliyetlerinin kanunla verilmiş görevler arasında
bulunması, tüzel kişiliklerinin olmaması, bağımsız muhasebelerinin ve kendilerine ayrılmış
sermayelerinin veya iş yerlerinin bulunmamasının mükellefiyetlerini etkilemeyeceği; mal veya
hizmet bedelinin sadece maliyeti karşılayacak kadar olması, kâr edilmemesi veya kârın kuruluş
amaçlarına tahsis edilmesinin bunların iktisadi niteliğini değiştirmeyeceği hüküm altına alınmıştır.
3/4/2007 tarih ve 26482 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 1 seri no.lu Kurumlar Vergisi
Genel Tebliğinin "Dernek veya vakıflara ait iktisadi işletmeler" başlıklı (2.4) bölümünde iktisadi
işletmenin tanımı içinde yer alan ve devamlı olarak yapılan ticari, sınai veya zirai faaliyetten söz
edebilmek için bu işletmenin tedavül ekonomisine katılması, başka bir ifadeyle işletmede üretilen
veya alınan malların veya verilen hizmetin bir bedel karşılığı satılmış olması gerektiği, aksi halde
diğer unsurlar var olsa dahi bir iktisadi işletmenin varlığından söz edilemeyeceği ifade edilmiştir.
İktisadi işletmenin belirgin özellikleri; bağlılık, devamlılık ve faaliyetin ticari, sınai veya zirai
bir mahiyet arz etmesidir. Diğer bir anlatımla iktisadi işletmenin unsurları, ticari faaliyetin de temel
özelliklerinden olan, bir organizasyona bağlı olarak piyasa ekonomisi içerisinde bedel karşılığı mal
alım-satımı, imalatı ya da hizmet ifaları gibi faaliyetlerdir.
Kanun, bu gibi halleri tek tek saymak yerine, dernek ya da vakıf tarafından piyasa ekonomisi
içerisinde icra edilen tüm iktisadi faaliyetleri kapsama almıştır. Dernek veya vakfa ait bir iktisadi
işletmenin varlığından söz edilebilmesi için iktisadi işletmenin;
Dernek veya vakfa ait veya bağlı olması (ait olma, sermaye bakımından; bağlı olma ise idari
bakımdan bağlılığı ifade eder),
Sermaye şirketi veya kooperatif şeklinde kurulmamış olması,
Ticari, sınaî veya zirai alanda devamlı olarak faaliyette bulunması
gerekmektedir.
Devamlılık unsuru, bir hesap dönemi içinde aynı veya ayrı faaliyet alanlarında ticari mahiyet
arz eden işlemlerin birden fazla yapılmasını ifade etmektedir. Aynı hesap döneminde tek işlem
nedeniyle ticari faaliyetin devamlılık unsurunun oluştuğunu kabul etmek mümkün olmamakla
birlikte, faaliyetin organizasyon gerektirmesi veya amacının ticari olması durumunda devamlılık
unsurunun varlığı kabul edilir.
Ticari organizasyon, sermaye tahsisi, işyeri açılması, personel istihdamı, ticaret siciline
kaydolmak gibi unsur ve şartlardan tümü veya bir kısmı yerine getirilmek suretiyle belirli şekilde
kurulmuş olacaktır. Bu takdirde bu organizasyon içinde bir takvim yılında veya iki veya üç yılda tek
bir işlem yapılmış olsa dahi ticari faaliyetin varlığı kabul edilecektir.
Örneğin; aynı vergilendirme döneminde birden fazla veya birden fazla vergilendirme
döneminde periyodik olarak, ticari bir organizasyon çerçevesinde çay, yemek, tiyatro, kermes,
konser gibi faaliyetlerin düzenlenmesi ve bu faaliyetlerden dolayı gelir elde edilmesi nedeniyle
oluşacak olan iktisadi işletme için kurumlar vergisi mükellefiyetinin tesis edilmesi gerekecektir.
Yapılan işlemlerin ticari mahiyet arz etmemesi durumunda, devamlı bir ekonomik faaliyet
söz konusu olmayacaktır. Ayrıca, gönüllülük esasında karşılıksız olarak yapılan ayni ya da nakdi
yardımlar bağış olarak kabul edileceğinden, bir taahhüt veya hizmet karşılığı olarak yapılan
ödemelerin (bağış adı altında olsa dahi) bağış olarak kabul edilmesi mümkün değildir.
Özelge talep formunuzun ekinde yer alan sözleşme örneğinin tetkikinden, ... işlemleri ile
ilgili olarak ... Derneğinin ilgili hesabına bağış yapılabileceği, özelge talep formunda ise protokol
çerçevesinde yapılacak sözleşme gereği, ... araçlardan fatura veya yazarkasa fişi mukabilinde ilgili
... sahibi şirket tarafından alınacak ücretin, KDV ve diğer tüm vergilerin ödenmesi kaydıyla
derneğinize belirli periyotlar ile bağış adı altında veya derneğinize ait bağış makbuzu mukabilinde
bağış olarak aktarılacağını belirttiğiniz anlaşılmıştır.
Yukarıda yer alan hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, ... naklini yapan şirketlerden
sözleşme kapsamında belirli periyotlar ile bağış adı altında elde edilen gelirler dolayısıyla
derneğinize bağlı bir iktisadi işletme oluşacak ve söz konusu iktisadi işletme nezdinde kurumlar
vergisi mükellefiyetinin tesis ettirilmesi gerekecektir.
II-VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 227 nci maddesinde "Bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça
bu Kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların
tevsiki mecburidir." denilmektedir. Aynı Kanunun 229 uncu maddesinde faturanın tarifine yer
verilerek "Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı
göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır."
şeklinde açıklanmıştır.
Mezkur Kanunun "Faturanın Şekli" başlıklı 230 uncu maddesinde "Faturada en az aşağıdaki
bilgiler bulunur:
1. Faturanın düzenleme tarihi, seri ve sıra numarası;
2. Faturayı düzenleyenin adı, varsa ticaret unvanı, iş adresi, bağlı olduğu vergi dairesi ve
hesap numarası;
..." hükmüne yer verilmiştir.
Söz konusu Kanunun 231 inci maddesinin 5 inci bendinde "Fatura, malın teslimi veya
hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami yedi gün içinde düzenlenir. Bu süre içerisinde
düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır." denilmektedir.
Öte yandan 213 sayılı Kanunun 172 nci maddesinde defter tutacaklar sayılmış olup, iktisadi
kamu müesseseleriyle dernek ve vakıflara ait iktisadi işletmelerin, defter tutma bakımından
tüccarların tabi oldukları hükümlere tabi olduğu belirtilmiş, Kanunun 177 nci maddesinde ise,
"Aşağıda yazılı tüccarlar I. sınıfa dahildirler.
...
5- Kurumlar vergisine tabi olan diğer tüzel kişiler (Bunlardan işlerinin icabı bilanço esasına
göre defter tutmalarına imkan veya lüzum görülmeyenlerin, işletme hesabına göre defter
tutmalarına Maliye Bakanlığınca müsaade edilir.)..." hükmüne yer verilmiştir.
Yukarıda yer alan hüküm ve açıklamalara göre, ... naklini yapan şirketlerden sözleşme
kapsamında belirli periyotlar ile bağış adı altında derneğinizin elde ettiği gelirler nedeniyle oluşan
iktisadi işletmenin I sınıfa tabi tüccar olarak bilanço esasına göre defter tutması ve gerçekleştirdiği
mal teslimi ve hizmet ifalarının Vergi Usul Kanununun 229 ve müteakip maddelerinde yer alan
belgelerle tevsik edilmesi gerekmektedir.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.
(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise
bu özelge geçersizdir.
(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz
dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi
için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.