İngiltere mukimi firmanın Türkiye'de sahibi bulunduğu gayrimenkulün satışından elde edeceği kazancın vergilendirilmesi.
Özelge: İngiltere mukimi firmanın Türkiye'de sahibi
bulunduğu gayrimenkulün satışından elde edeceği kazancın
vergilendirilmesi hk.
Sayı:
62030549-120[Mük.80-2012/902]-649
Tarih:
02/05/2013
T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü
Sayı : 62030549-120[Mük.80-2012/902]-649 02/05/2013
Konu : İngiltere mukimi firmanın Türkiye'de sahibi
bulunduğu gayrimenkulün satışından elde edeceği
kazancın vergilendirilmesi.
İlgi (a)'da kayıtlı özelge talep formu ve ilgi (b)'de kayıtlı dilekçede, İngiltere mukimi olan
müvekkiliniz ... Limited'in (yeni unvanı ......Limited) Türkiye'de faaliyet gösteren ... Ltd. Şti.'ne
satmış olduğu emtiadan alacaklı kaldığı meblağı tahsil edememesi nedeniyle borçlu olan şirketin
yönetim kurulu başkanının sahibi bulunduğu ve müvekkiliniz lehine ipotek edilmiş olan taşınmazın
cebri icra yoluyla satışı amacıyla yapılan takip sonrası açık artırma neticesinde 03/10/2006
tarihinde 1.005.000,00.-TL bedelle iktisap edilerek 28/06/2012 tarihinde satıldığı belirtilerek söz
konusu taşınmazın satışından elde edilen kazancın vergilendirilmesi hususunda bilgi talep edildiği
anlaşılmakta olup konu hakkında Başkanlığımız görüşü aşağıda açıklanmıştır.
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 3 üncü maddesinin 2 nci fıkrasında; birinci
maddede yazılı kurumlardan kanuni ve iş merkezlerinden her ikisi de Türkiye içinde
bulunmayanların yalnız Türkiye'de elde ettikleri kazançları üzerinden vergilendirileceği hükme
bağlanmış, 3 üncü fıkrasında ise dar mükellefiyet mevzuuna giren kurum kazancının hangi kazanç
ve iratlardan oluştuğu belirtilmiştir.
Kurumlar Vergisi Kanununun 22 nci maddesinde; "(1) Dar mükellef kurumların işyeri veya
daimî temsilci vasıtasıyla elde edilen kazançlarının tespitinde, aksi belirtilmediği takdirde tam
mükellef kurumlar için geçerli olan hükümler uygulanır.
(2) Dar mükellefiyete tâbi kurumların ticarî veya ziraî kazançlar dışında kalan kazanç ve
iratları hakkında, Gelir Vergisi Kanununun bu kazanç ve iratların tespitine ilişkin hükümleri
uygulanır. Ancak, bu kazanç ve iratların Türkiye'de yapılmakta olan ticarî veya ziraî faaliyet
kapsamında elde edilmesi halinde, kurum kazancı bu maddenin birinci fıkrasına göre tespit edilir."
hükmü yer almıştır.
Aynı Kanunun;
- 25 inci maddesinin dördüncü fıkrasında, dar mükellef kurumlara ait yıllık kurumlar vergisi
beyannamesinin, kurumun Türkiye'deki işyerinin veya daimî temsilcisinin bulunduğu yerin;
Türkiye'de iş yeri veya daimi temsilcisi olmadığı takdirde yabancı kuruma kazanç sağlayanların
bağlı olduğu yerin vergi dairesine verileceği,
- 26 ncı maddesinin birinci fıkrasında, dar mükellefiyete tâbi olan yabancı kurumların
vergiye tâbi kazancının Gelir Vergisi Kanununda yazılı diğer kazanç ve iratlardan (telif, imtiyaz,
ihtira, işletme, ticaret unvanı, marka ve benzeri gayri maddi hakların satışı, devir ve temliki
karşılığında alınan bedeller hariç) ibaret bulunması halinde, yabancı kurum veya Türkiye'de adına
hareket eden kimsenin, bu kazançları elde edilme tarihinden itibaren on beş gün içinde Kanunun 27
nci maddesinde belirtilen vergi dairesine beyanname ile bildirmek zorunda olduğu,
- 28 inci maddesinin birinci fıkrasında, dar mükellefiyete tâbi yabancı kurumların vergisinin,
bunlar hesabına Türkiye'deki müdür veya temsilcileri; müdür veya temsilcileri mevcut değil ise
kazanç ve iratları yabancı kuruma sağlayanlar adına tarh olunacağı,
- 29 uncu maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde, dar mükellefiyette kurumlar vergisi,
özel beyannameyle bildirenler ile tarhiyatın muhatabının Türkiye'yi terk etmesi hallerinde verilecek
beyannamelerde beyanname verme süresi içinde ödeneceği,
- 30 uncu maddesinin altıncı fıkrasında, yıllık veya özel beyanname veren dar mükellef
kurumların, indirim ve istisnalar düşülmeden önceki kurum kazancından, hesaplanan kurumlar
vergisi düşüldükten sonra kalan kısımdan ana merkeze aktardıkları tutar üzerinden, kurum
bünyesinde % 15 (2009/14593 sayılı Bakanlar Kurulu Kararına göre %15) oranında kurumlar vergisi
kesintisi yapılacağı hükümlerine yer verilmiştir.
Öte yandan, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun "Değer artış kazançları" başlıklı mükerrer
80 inci maddesinin birinci fıkrasının (6) numaralı bendinde, iktisap şekli ne olursa olsun (ivazsız
olarak iktisap edilenler hariç) 70'inci maddenin birinci fıkrasının (1), (2), (4) ve (7) numaralı
bentlerinde yazılı mal (gerçek usulde vergiye tabi çiftçilerin zirai istihsalde kullandıkları
gayrimenkuller dahil) ve hakların, iktisap tarihinden başlayarak (5615 sayılı Kanunun 5'inci
maddesiyle değişen ibare) (1.1.2007 tarihinden geçerli olmak üzere) beş yıl içinde elden
çıkarılmasından doğan kazançların, değer artışı kazancı olduğu belirlenmiştir.
Aynı Kanunun "Safi değer artışı" başlıklı Mükerrer 81 inci maddesinde,
"Değer artışında safi kazanç, elden çıkarma karşılığında alınan para ve ayınlarla sağlanan ve
para ile temsil edilebilen her türlü menfaatlerin tutarından, elden çıkarılan mal ve hakların maliyet
bedelleri ile elden çıkarma dolayısıyla yapılan ve satıcının uhdesinde kalan giderlerin ve ödenen
vergi ve harçların indirilmesiyle bulunur. Hâsılatın ayın ve menfaat olarak sağlanan kısmının tutarı
Vergi Usul Kanununun değerleme ile ilgili hükümlerine göre tayin ve tespit olunur."
........
Mal ve hakların elden çıkarılmasında iktisap bedeli, elden çıkarılan mal ve hakların, elden
çıkarıldığı ay hariç olmak üzere Devlet İstatistik Enstitüsünce belirlenen toptan eşya fiyat
endeksindeki artış oranında artırılarak tespit edilir. (5281 sayılı Kanunun 27'nci maddesiyle eklenen
cümle) (1.1.2006 tarihinden geçerli olmak üzere) Şu kadar ki, bu endekslemenin yapılabilmesi için
artış oranının %10 veya üzerinde olması şarttır."
hükmüne yer verilmiştir.
Ayrıca, Kurumlar Vergisi Kanununun 26 ncı maddesinin ikinci fıkrasında, diğer kazanç ve
iratlara ilişkin olarak Türkiye'ye bizzat getirilen nakdî veya aynî sermaye karşılığında elde edilen
menkul kıymetler ile iştirak hisselerinin elden çıkarılması sırasında oluşan kur farkı kazancına dair
hükümler hariç olmak üzere, Gelir Vergisi Kanununda yer alan vergilendirmeme
hususundaki istisna, kayıt, şart ve sürelere ait sınırlamaların dikkate alınmayacağı açıkça
hükme bağlanmıştır.
Diğer taraftan, "Türkiye Cumhuriyeti ile Büyük Britanya ve Kuzey İrlanda Birleşik Krallığı
Arasında Gelir ve Sermaye Değer Artış Kazançları Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte
Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığına Engel Olma Anlaşması" 01.01.1989 tarihinden
itibaren uygulanmakta olup, söz konusu Anlaşmanın "Sermaye Değer Artış Kazançları" başlıklı 13
üncü maddesinin 1 inci fıkrası aşağıdaki gibidir;
"1. Bir Akit Devlet mukimince, diğer Akit Devlette yer alan ve bu Anlaşmanın 6 ncı
Maddesinde tanımlanan bir gayrimenkul varlığın elden çıkarılmasından elde edilen kazanç bu diğer
Devlette vergilendirilebilir."
Buna göre, İngiltere mukimi ... Limited tarafından (yeni unvanı ... Limited) iktisap edilen,
Türkiye'de bulunan söz konusu gayrimenkulün satışından elde edilen kazançta vergileme hakkı,
Türkiye - İngiltere Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmasının 13 üncü maddesinin 1 inci fıkra
hükmü gereğince Türkiye'ye ait olup, vergilendirmenin iç mevzuatımız hükümleri çerçevesinde
yapılması gerekmektedir.
Buna göre, Kurumlar Vergisi Kanununun 26 ncı maddesinde, dar mükellef kurumlar
tarafından elde edilen diğer kazanç ve iratlara ilişkin olarak, Gelir Vergisi Kanununda yer alan
istisna hükümlerinden faydalanılamayacağı açıkça belirlendiğinden, söz konusu taşınmazın
satışından elde edilen kazanca, taşınmazın elde tutulma süresi göz önüne alınarak Gelir Vergisi
Kanununun 80 inci maddesi uyarınca istisna uygulanması mümkün değildir.
Dolayısıyla, Kanuni merkezi yurt dışında olan müvekkiliniz şirketin 03/10/2006 tarihinde
iktisap ederek 28/06/2012 tarihinde sattığı taşınmaz nedeniyle Gelir Vergisi Kanununun mükerrer
81 inci maddesi hükmüne göre belirlenecek değer artış kazancının, Kurumlar Vergisi Kanununun
özel beyana ilişkin hükümlerine göre vergilendirilmesi gerekmektedir.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.
(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise
bu özelge geçersizdir.
(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz
dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi
için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.