İnternet aracılığı ile yurtdışındaki şirketlerden oyun kodlarını alarak satış yapılması durumunda, söz konusu faaliyet dolayısıyla yapılan ödemelerden

Özelge: İnternet aracılığı ile yurtdışındaki şirketlerden oyun
kodlarını alarak satış yapılması durumunda, söz konusu
faaliyet dolayısıyla yapılan ödemelerden vergi kesintisi
yapılıp yapılmayacağı ile satın alınan oyun kodlarına ilişkin
olarak internet üz
Sayı: 
B.07.1.GİB.4.06.16.01-2010-KVK-30-26-923
Tarih: 
12/09/2012
 
T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
(Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)
 
   
Sayı : B.07.1.GİB.4.06.16.01-2010-KVK-30-26-923 12/09/2012
Konu : Dar Mükellefiyette Vergi Kesintisi  
 
            İlgide kayıtlı özelge talep formunda, internet kafe işletme faaliyetiyle iştigal ettiğiniz ve
internet aracılığı ile yurt dışındaki şirketlerden oyun kodlarını alarak satış yaptığınız belirtilerek söz
konusu faaliyetiniz dolayısıyla yaptığınız ödemelerden vergi kesintisi yapılıp yapılmayacağı ile satın
aldığınız oyun kodlarına ilişkin olarak internet üzerinden gelen faturanın kazancınızın tespitinde
gider olarak indirilip indirilmeyeceği hususlarında Başkanlığımızdan görüş talep edilmektedir.
            193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 37 nci maddesinin birinci fıkrasında; "Her türlü ticari ve
sınai faaliyetlerden doğan kazançlar ticari kazançtır." hükmüne yer verilmiştir.
            5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 3 üncü maddesinin ikinci fıkrasında; Kanunun 1
inci maddesinde sayılan kurumlardan, kanuni ve iş merkezlerinden her ikisi de Türkiye'de
bulunmayanların, dar mükellefiyet esasında sadece Türkiye'de elde ettikleri kazançlar üzerinden
vergilendirileceği hükmü yer almakta olup, üçüncü fıkrasında ise dar mükellefiyette kurum
kazancını oluşturan kazanç ve iratlar sayılmıştır.
            Aynı maddenin dördüncü fıkrasında da, bu maddede belirtilen kazanç veya iratlar ile gelir
unsurlarının Türkiye'de elde edilmesi ve Türkiye'de daimi temsilci bulundurulması konularında 193
sayılı Gelir Vergisi Kanununun ilgili hükümlerinin uygulanacağı hükmüne yer verilmiştir.
            Buna göre, kanuni ve iş merkezlerinin her ikisi de Türkiye'de bulunmayan mükellefler
yalnızca Türkiye'de elde ettikleri kazançlar üzerinden vergilendirilmektedir. Eğer Türkiye'de şube
ya da temsilci var ise verginin ödenmesinden bunlar sorumlu olmaktadır. Yurt dışındaki şirketin
Türkiye'de temsilci bulundurmadan mal veya hizmeti kendisinin satması halinde de bu kurumun dar
mükellef olma özelliği değişmeyecek, verginin ödenmesinden mal veya hizmeti alan kurum sorumlu
olacaktır.
            Kurumlar Vergisi Kanununun 30 uncu maddesinin birinci fıkrasında, dar mükellefiyete tâbi
kurumların maddede sayılan kazanç ve iratları üzerinden, bu kazanç ve iratları avanslar da dahil
olmak üzere nakden veya hesaben ödeyen veya tahakkuk ettirenler tarafından kurumlar vergisi
kesintisi yapılacağı hükme bağlanmış; ikinci fıkrasında ise ticarî veya ziraî kazanca dahil olup
olmadığına bakılmaksızın telif, imtiyaz, ihtira, işletme, ticaret unvanı, marka ve benzeri gayrimaddî
hakların satışı, devir ve temliki karşılığında nakden veya hesaben ödenen veya tahakkuk ettirilen
bedeller üzerinden kurumlar vergisi kesintisi yapılması öngörülmüş olup 12.01.2009 tarih ve
2009/14593 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile kesinti oranı %20 olarak belirlenmiştir.            Bu hüküm ve açıklamalar çerçevesinde; yurtdışında mukim şirket tarafından sahibi olunan
oyun kodlarının alınarak, şirkete fatura karşılığı ödenen tutarlar, anılan şirketin ticari kazancını
oluşturacağından, bu nitelikteki ödemeler üzerinden vergi kesintisi yapılmayacaktır.
            Öte yandan, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 227 nci maddesinin birinci fıkrasında, "Bu
Kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, bu Kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan
münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir." hükmüne yer verilmiş olup, söz
konusu kayıtların ise aynı Kanunun 229 ve müteakip maddelerinde yer alan belgelerle tevsik
edilmesi gerekmektedir.
            Mezkur Kanunun 229 uncu maddesinde, "Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında
müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından
müşteriye verilen ticari vesikadır.", 231/5 inci maddesinde "Fatura, malın teslimi veya hizmetin
yapıldığı tarihten itibaren azami yedi gün içinde düzenlenir. Bu süre içerisinde düzenlenmeyen
faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır." hükümlerine yer verilmiştir.
            Yine anılan Kanunun 232 nci maddesinde, "Birinci ve ikinci sınıf tüccarlar, kazancı basit
usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçiler:
             1. Birinci ve ikinci sınıf tüccarlara;
            2. Serbest meslek erbabına;
            3. Kazançları basit usulde tespit olunan tüccarlara;
            4. Defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilere;
            5. Vergiden muaf esnafa
            sattıkları emtia veya yaptıkları işler için fatura vermek ve bunlar da fatura istemek ve almak
mecburiyetindedirler." hükmü yer almaktadır.
            Diğer taraftan, 22/01/1997 tarih ve 22885 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 253 Sıra No.lu
Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin "Yurt Dışında Faaliyette Bulunan Mükelleflere Yaptırılan İş ve
Hizmetler Karşılığında Alınan Belgelerle İlgili İşlemler" başlıklı (B) bölümünde;
            "Vergi Usul Kanununun kayıt nizamına ilişkin 215 inci maddesinde, bu Kanuna göre
tutulacak defter ve kayıtların Türkçe tutulmasının mecburi olacağı belirtilmiş, 227 nci maddesinde
de "Bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça bu Kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan
münasebet ve muamelelere ait olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki
mecburidir." hükmü yer almıştır. Söz konusu kayıtların ise aynı Kanunun 229 uncu ve müteakip
maddelerinde yer alan belgelerden herhangi biri ile tevsik edilmesi gerekmektedir.
            Bu hükümlere göre, yurt dışında mukim kişi veya kuruluşlara yaptırılan iş veya hizmetler
karşılığında ödemede bulunan gelir veya kurumlar vergisi mükellefleri, yurt dışında mukim kişi
veya kuruluşlardan aldıkları muteber belgeleri, yurt dışındaki temsilciliklerimizde veya yurt içindeki
noterlerde Türkçe'ye tercüme ve tasdik ettirdikten sonra defterlerine gider olarak kaydedebilmekte
idiler.
            Ancak Bakanlığımıza yapılan başvurulardan, bu işlemlerin yurt dışı temsilciliklerimizdeki iş
yığılmalarına neden olduğu, mükellefler bakımından da ağır külfetler getirdiği anlaşıldığından,
anılan Kanunun mükerrer 257 nci maddesinin Bakanlığımıza verdiği yetkiye dayanılarak, bu Genel
Tebliğ ile yurt dışında mukim kişi veya kuruluşlara yaptırılan iş veya hizmetler karşılığında alınan
belgelerin, yurt dışındaki temsilciliklerimizde veya yurt içinde noterlerde Türkçe'ye tercüme ve
tasdik edilme zorunluluğu kaldırılmıştır.
            Buna göre, yurt dışındaki kişi veya firmalardan belge alan mükellefler, bu belgeleri defter
kayıtlarında gider olarak göstermeleri sırasında belgelerde yazılı bedelleri, belgelerin düzenlendiğigünde Merkez Bankasınca belirlenen döviz alış kuru üzerinden Türk Lirasına çevirerek kayıtlarında
göstereceklerdir. Ancak inceleme sırasında inceleme elamanınca lüzum görülmesi halinde,
mükellefler bu belgelerini tercüme ettirmek zorundadırlar." açıklamalarına yer verilmiştir.
            Yukarıdaki açıklamalara göre, yurt dışında mukim kişi veya kuruluşlara ödeme yapmak
suretiyle temin ettiğiniz oyun kodlarına ilişkin olarak alınan belgenin, ilgili ülke mevzuatına göre
muteber bir belge olması gerekmektedir.
            İnternet aracılığı ile yurt dışından satın aldığınız hizmet ve bu nitelikteki gayri maddi haklar
için yurt dışındaki satıcı tarafından düzenlenen ve elektronik ortamda alınan fatura veya fatura
yerine geçen belgelerin çıktılarının, yapılan ödemeyi gösterir banka kredi kartı slip veya ekstresi ile
birlikte muhafaza ve ibrazı ile alınan hizmetin yapılan ticari işin bir gereği olarak alındığının tevsik
edilmesi durumunda, tarafınızca yapılan ödemelerin gider veya maliyet kaydı mümkün
bulunmaktadır.
            Bilgi edinilmesini rica ederim.
 
 
(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.
(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise
bu özelge geçersizdir.
(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz
dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi
için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.