İnternet üzerinden verilen hizmetlerin vergilendirilmesi.
İnternet üzerinden verilen hizmetlerin vergilendirilmesi.
Sayı:
B.07.1.GİB.4.01.16.02-130[KDV.1.-2013/2091]-98149
Tarih:
10/07/2019
T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
ADANA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
Mükellef Hizmetleri Gelir Grup Müdürlüğü
Sayı : 84412373-130[KDV.1.-2013/2091]-98149 10.07.2019
Konu : İnternet üzerinden verilen
hizmetlerin vergilendirilmesi.
İlgide kayıtlı özelge talep formunda, faaliyetinizin yeni fikir ve projelerin duyurulması,
desteklenmesi ve hayata geçirilmesi için gerekli finansmanın bağış yoluyla gerçek ve tüzel
kişilerden toplanmasına aracılık etmek olduğu, söz konusu faaliyetler için web sitenizde
yayınlamayı düşündüğünüz projeler için gönüllülük esasına dayalı toplanacak bağışların proje
sahiplerine finansman olarak sağlanacağı ve firmanızın söz konusu çalışma ile ilgili olarak proje
sahiplerinden proje hazırlama, danışmanlık ve yayınlama hizmet bedeli alacağı belirtilerek,
konunun vergi mevzuatı açısından değerlendirilmesi talep edilmektedir.
VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN:
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 229 uncu maddesinde faturanın, satılan emtia veya yapılan iş
karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar
tarafından müşteriye verilen ticari vesika olduğu hüküm altına alınmıştır.
Aynı Kanunun 232 inci maddesinde, birinci ve ikinci sınıf tüccarların, kazancı basit usulde tespit
edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilerin, birinci ve ikinci sınıf tüccarlara; serbest
meslek erbabına; basit usulde tespit olunan tüccarlara; defter tutmak mecburiyetinde olan
çiftçilere; vergiden muaf esnafa sattıkları emtia veya yaptıkları işler için fatura vermek ve bunların
da fatura istemek ve almak mecburiyetinde oldukları, yukarıdakiler dışında kalanların, birinci ve
ikinci sınıf tüccarlar ile kazancı basit usulde tespit edilenlerden ve defter tutmak mecburiyetinde
olan çiftçilerden satın aldıkları emtia veya onlara yaptırdıkları iş bedelinin 2019 yılı için 1.200 TL'yi
geçmesi veya 1.200 TL'den az olsa dahi istemeleri halinde emtiayı satanın veya işi yapanın fatura
vermeye mecbur oldukları hükmü bulunmaktadır.
Anılan Kanunun 233 üncü maddesinde ise, birinci ve ikinci sınıf tüccarlar, kazancı basit usulde
tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilerin fatura vermek mecburiyetinde
olmadıkları satışları ve yaptıkları işlerin bedellerinin perakende satış fişleri, makineli kasaların
kayıt ruloları veya giriş ve yolcu taşıma biletlerinden herhangi biri ile tevsik olunacağı hükme
bağlanmıştır.
Buna göre, internet üzerinden söz konusu projelere fon sağlama faaliyetinizden elde ettiğiniz
komisyonlar için fatura veya perakende satış fişi düzenlemeniz gerekmektedir.
Proje sahiplerine verilmek ve projelerin başarısız sayılması halinde sahiplerine iade edilmek üzere
gerçek ve tüzel kişi bağışçılardan tahsil edilen tutarların bir mal teslimi veya hizmet işleminin
karşılığı olmaması şartıyla bu bedeller için fatura düzenlenmesine gerek bulunmamaktadır.
GELİR VERGİSİ KANUNU VE KURUMLAR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 65 inci maddesinde;
"Her türlü serbest meslek faaliyetinden doğan kazançlar serbest meslek kazancıdır.
Serbest meslek faaliyeti; sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa
dayanan ve ticari mahiyette olmayan işlerin işverene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi
nam ve hesabına yapılmasıdır."
hükmü yer almaktadır.
Yine aynı Kanunun 66 ncı maddesinde ise, serbest meslek faaliyetini mutad meslek halinde ifa
edenlerin serbest meslek erbabı olduğu, serbest meslek faaliyetinin yanında meslekten başka bir iş
veya görevle devamlı olarak uğraşılmasının bu vasfı değiştirmeyeceği hükmüne yer verilmiştir.
Serbest meslek faaliyetinde ana unsur, faaliyetin sermayeden ziyade şahsi çalışmaya, bilimsel veya
mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanmasıdır. Bir faaliyetin serbest meslek faaliyeti olabilmesi için
geliri doğuran emeğin, ilmi ya da mesleki bilgi veya ihtisasa dayalı olması gerekmektedir.
Anılan Kanunun "Arızi Kazançlar" başlıklı 82 nci maddesinde;
"Vergiye tâbi arızi kazançlar şunlardır:
...
4. Arızî olarak yapılan serbest meslek faaliyetleri dolayısıyla tahsil edilen hâsılat.
Bir takvim yılında (1), (2), (3) ve (4) numaralı bentlerde yazılı olan kazançlar (henüz başlamamış
olan ticarî, ziraî veya meslekî bir faaliyete hiç girişilmemesi ile ihale, artırma ve eksiltmelere iştirak
edilmemesi karşılığında elde edilen kazançlar hariç) toplamının 10 milyar liralık (305 Seri No'lu
Gelir Vergisi Genel Tebliği ile 2019 yılı için 33.000 TL) kısmı gelir vergisinden müstesnadır."
hükmü yer almaktadır.
Buna göre, serbest meslek kazancının arızi sayılması için serbest meslek faaliyetine konu işin
devamlılık arz edecek şekilde yapılmaması ve bu işin mutad meslek haline getirilmemesi
gerekmektedir.
Öte yandan, aynı Kanunun "Vergi Tevkifatı" başlıklı 94 üncü maddesinde; "Kamu idare ve
müesseseleri, iktisadî kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler,
vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadî işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek
gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço
veya ziraî işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler aşağıdaki bentlerde sayılan ödemeleri
(avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir
vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecburdurlar.
...
2. Yaptıkları serbest meslek işleri dolayısıyla bu işleri icra edenlere yapılan ödemelerden (Noterlere
serbest meslek faaliyetlerinden dolayı yapılan ödemeler hariç);
...
b) Diğerlerinden % 20" oranında gelir vergisi tevkifatı yapılacağı hüküm altına alınmış, 96 ncı
maddesinde ise, "Vergi tevkifatı, ücretler dışında kalan ödemelerde gayrisafi tutarlar üzerinden
yapılır. Kesilmesi gereken verginin ödemeyi yapan tarafından üstlenilmesi halinde bu vergi, bilfiil
ödenen miktar ile ödemeyi yapanın yüklendiği verginin toplamı üzerinden hesaplanır." hükmüne yer
verilmiştir.
Yukarıda yer alan hüküm ve açıklamalara göre proje sahiplerinin;
- Bu faaliyetleri bir işverene bağlı olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına
yapması halinde bu faaliyetten elde edilen kazancın nevinin "serbest meslek kazancı" olarak, söz
konusu faaliyetin devamlılık arz etmeyecek şekilde ve mutad meslek haline getirmeden yapılması
durumunda, bu faaliyetten elde edilecek gelirin nevinin "arızi serbest meslek kazancı" olarak
değerlendirilmesi,
- Serbest meslek kazancının arızi kazanç olarak değerlendirilmesi halinde, vergiden müstesna tutarı
aşan kısmı için yıllık gelir vergisi beyannamesi verilmesi, tevkif edilen gelir vergisinin de sadece
beyan edilen kısma isabet eden tutar kadar mahsup edilmesi,
- Gelirin serbest meslek kazancı veya arızi serbest meslek kazancı olması durumlarında şirketiniz
tarafından nakden veya hesaben yapılan ödemeler üzerinden; Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü
maddesinin birinci fıkrasının (2) numaralı bendi hükmü gereğince %20 oranında gelir vergisi
tevkifatı yapılması
gerekmektedir.
Öte yandan, Kurumlar Vergisi Kanununun 6 ncı maddesinde; kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir
hesap dönemi içerisinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı, safi kurum
kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı
hüküm altına alınmıştır.
Gelir Vergisi Kanununun 37 nci maddesinde, her türlü ticari ve sınai faaliyetlerden doğan
kazançların ticari kazanç olduğu belirtilmiş, 38 inci maddesinin birinci fıkrasında da;
"Bilanço esasına göre ticari kazanç, teşebbüsdeki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve
başındaki değerleri arasındaki müsbet farktır. Bu dönem zarfında sahip veya sahiplerce:
1.İşletmeye ilave olunan değerler bu farktan indirilir;
2.İşletmeden çekilen değerler ise bu farka ilave olunur.
Ticari kazancın bu suretle tespit edilmesi sırasında Vergi Usul Kanununun değerlemeye ait
hükümleri ile bu kanunun 40 ve 41'inci maddeleri hükümlerine uyulur." hükmüne yer verilmiştir.
Buna göre, sahibi bulunduğunuz internet sitesi üzerinden sunduğunuz hizmetler karşılığında alınan
komisyonların kurum kazancına dahil edilerek vergilendirilmesi gerekmektedir.
KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:
3065 sayılı Katma Değer Vergisi (KDV) Kanununun;
-1/1 inci maddesinde, Türkiye'de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde
yapılan teslim ve hizmetlerin KDV ye tabi olduğu,
-4 üncü maddesinde hizmetin; teslim ve teslim sayılan haller ile mal ithalatı dışında kalan işlemler
olduğu ve bu işlemlerin bir şeyi yapmak, işletmek, meydana getirmek, imal etmek, onarmak,
temizlemek, muhafaza etmek, hazırlamak, kiralamak, bir şeyi yapmamayı taahhüt etmek gibi
şekillerde gerçekleşebileceği,
-9 uncu maddesinde, mükellefin Türkiye içinde ikametgahının iş yerinin, kanuni merkezi ve iş
merkezinin bulunmaması hallerinde ve gerekli görülen diğer hallerde Hazine ve Maliye
Bakanlığının, vergi alacağının emniyet altına alınması amacıyla, vergiye tabi işlemlere taraf olanları
verginin ödenmesinden sorumlu tutabileceği,
-20/1 inci maddesinde, teslim ve hizmet işlemlerinde matrahın bu işlemlerin karşılığını teşkil eden
bedel olduğu; bedel deyiminin, malı teslim alan veya kendisine hizmet yapılan veyahut bunlar adına
hareket edenlerden bu işlemler karşılığında her ne suretle olursa olsun alınan veya bunlarca
borçlanılan para, mal ve diğer suretlerde sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaat, hizmet ve
değerler toplamını ifade edeceği
hüküm altına alınmıştır.
KDV Genel Uygulama Tebliğinin (I/C-2.1.3.2.2.1) bölümünde, " Tebliğin (I/C-2.1.3.1/b) ayrımında
sayılanlara karşı ifa edilen yapım işleri ile bu işlerle birlikte ifa edilen etüt, plan-proje, danışmanlık,
denetim ve benzeri hizmetlerinde, alıcılar tarafından (9/10) oranında KDV tevkifatı uygulanır."
ifadesine yer verilmiştir.
Buna göre, internet sitesinde proje sahipleri ile proje destekçilerinin bir araya getirilmesi şeklinde
verdiğiniz aracılık hizmeti karşılığında alınan komisyon tutarı üzerinden genel oranda (%18) KDV
hesaplanması gerekmektedir.
Diğer taraftan, gerçek ve tüzel kişilerden bağış yoluyla tahsil edilen tutarlar bir mal teslimi veya
hizmet ifası karşılığı olmamak şartıyla KDV'nin konusuna girmediğinden, bu tutarların proje
sahiplerine aktarılmasında KDV uygulanmayacaktır.
DAMGA VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN :
488 sayılı Damga Vergisi Kanununun 1 inci maddesinde, bu Kanuna ekli (1) sayılı tabloda yazılı
kağıtların damga vergisine tabi olduğu, bu Kanundaki kağıtlar teriminin, yazılıp imzalanmak veya
imza yerine geçen bir işaret konmak suretiyle düzenlenen ve herhangi bir hususu ispat veya belli
etmek için ibraz edilebilecek olan belgeler ile elektronik imza kullanılmak suretiyle manyetik
ortamda ve elektronik veri şeklinde oluşturulan belgeleri ifade ettiği; 3 üncü maddesinde, damgavergisinin mükellefinin kağıtları imza edenler olduğu hükme bağlanmıştır. Kanuna ekli (1) sayılı
tabloda da belli parayı ihtiva eden sözleşmelerin nispi damga vergisine tabi olduğu hususu
düzenlenmiştir.
5070 sayılı Elektronik İmza Kanununun 1 inci maddesinde, kanunun amacının, elektronik imzanın
hukukî ve teknik yönleri ile kullanımına ilişkin esasları düzenlemek olduğu; 2 nci maddesinde, bu
kanunun elektronik imzanın hukukî yapısını, elektronik sertifika hizmet sağlayıcılarının
faaliyetlerini ve her alanda elektronik imzanın kullanımına ilişkin işlemleri kapsadığı; 3/b
maddesinde, elektronik imzanın, başka bir elektronik veriye eklenen veya elektronik veriyle
mantıksal bağlantısı bulunan ve kimlik doğrulama amacıyla kullanılan elektronik veriyi ifade ettiği;
5 inci maddesinde de güvenli elektronik imzanın elle atılan imza ile aynı hukuki sonucu doğurduğu
hükme bağlanmıştır.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 17 nci maddesinde, kanunda şekle bağlanmamış bir
sözleşmenin taraflarca belirli bir şekilde yapılması kararlaştırılmışsa, belirlenen şekilde yapılmayan
sözleşmenin tarafları bağlamayacağı, herhangi bir belirleme olmaksızın yazılı şekil
kararlaştırılmışsa, yasal yazılı şekle ilişkin hükümlerin uygulanacağı; 14 üncü maddesinde, yazılı
şekilde yapılması öngörülen sözleşmelerde borç altına girenlerin imzalarının bulunmasının zorunlu
olduğu, kanunda aksi öngörülmedikçe, imzalı bir mektup, asılları borç altına girenlerce imzalanmış
telgraf, teyit edilmiş olmaları kaydıyla faks veya buna benzer iletişim araçları ya da güvenli
elektronik imza ile gönderilip saklanabilen metinlerin de yazılı şekil yerine geçeceği; 15 inci
maddesinde, imzanın, borç altına girenin el yazısıyla atılmasının zorunlu olduğu, güvenli elektronik
imzanın da el yazısıyla atılmış imzanın bütün hukuki sonuçlarını doğuracağı hususları
düzenlenmiştir.
Buna göre, Damga Vergisi Kanununun konusunu teşkil eden Kanuna ekli (1) sayılı tabloda yer alan
kağıtlardan manyetik ortamda ve elektronik veri şeklinde oluşturulanlarda, belgenin elektronik
imza kullanılmak suretiyle düzenlendiği anda vergiyi doğuran olay meydana gelmektedir.
Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde, elektronik ortamda oluşturulan üyelik
sözleşmelerinden; taraflarca 5070 sayılı Kanunda tanımlanan elektronik imza ile imzalanan belli
parayı içerenler damga vergisine tabi olacak, 5070 sayılı Kanun kapsamında tanımlanan elektronik
imza ile imzalanmamış olanları ile bu imza ile imzalanmış olmakla birlikte belli parayı içermeyenler
damga vergisine tabi olmayacaktır.
VERASET VE İNTİKAL VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN :
7338 sayılı Veraset ve İntikal Vergisi Kanununun 1 inci maddesinde, Türkiye Cumhuriyeti
uyruğunda bulunan şahıslara ait mallar ile Türkiye'de bulunan malların veraset yoluyla veya
herhangi bir suretle olursa olsun ivazsız bir tarzda bir şahıstan diğer şahsa intikalinin veraset ve
intikal vergisine tabi olduğu; 2 nci maddesinin (b) bendinde mal tabirinin, mülkiyete konu olabilen
menkul ve gayrimenkul şeylerle mameleke girebilen diğer bütün hakları ve alacakları ifade ettiği,
(d) bendinde ivazsız intikal tabirinin, hibe yoluyla veya herhangi bir tarzda olan ivazsız iktisapları
ifade ettiği, 4 üncü maddesinin (d) bendinde ivazsız suretle meydana gelen intikallerde 2019 yılı
için 5.760 TL'sinin istisna tutarı olarak dikkate alınacağı; 9 uncu maddesinde veraset yoluyla
vukubulan intikaller dışındaki intikallerde malların hukuken iktisap edildiği tarihi takibeden bir ayiçinde beyanname verileceği hükme bağlanmıştır.
Bu hükümlere göre, malların veraset yoluyla veya her ne şekilde olursa olsun karşılıksız (ivazsız) bir
şekilde bir şahıstan diğer şahsa intikali veraset ve intikal vergisine tabi olup, verginin mükellefi
veraset yoluyla veya karşılıksız olarak mal iktisap eden kişilerdir.
Öte yandan 7338 sayılı Veraset ve İntikal Vergisi Kanununun 17 nci maddesinde,
"Amme idare ve müesseseleri, bankalar, bankerler, kasa kiralayanlar, sigorta şirketleri sair şirket
ve müesseseler, mahkemeler ve icra daireleri istihkak sahiplerine bu verginin mevzuuna giren
herhangi bir muamele dolayısıyla para ve senet verebilmek için evvelemirde verginin ödenmiş
olduğuna dair vergi dairesinden verilmiş bir tasdikname talep ederler.
Tasdikname ibraz etmeyen hak sahiplerinin istihkaklarından, veraset yoluyla intikallerde yüzde beş,
ivazsız intikallerde yüzde onbeş oranında vergi karşılığı olarak tevkifat yaptıktan sonra, bakiyesini
verebilirler. Tevkifatı yapanlar, tevkif ettikleri parayı en geç bir hafta içinde bulundukları yerin mal
sandığına yatırmaya ve keyfiyeti bağlı bulundukları vergi dairesine yazı ile bildirmeye
mecburdurlar.
Tevkifat yapmadan para ve senet verenlerle tevkif ettikleri parayı yukarıda belirtilen süre içinde
mal sandığına yatırmayanlardan (hakimler hariç), tevkif etmeye ve yatırmaya mecbur oldukları
paralar Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Kanun hükümlerine göre gecikme zammı
tatbik edilerek tahsil edilir. Tevkifatı yapan ilgili kuruluşların, bu görevleri süresinde yerine
getirmeyen sorumlularından, tevkif etmeye ve yatırmaya mecbur oldukları paraların % 10'u
oranında ayrıca ceza tahsil olunur."
hükmü yer almaktadır.
Buna göre, yukarıdaki maddede sayılan müessese ve kuruluşlar nezdinde bulunan para ve
senetlerin ilgililere intikalinde öncelikle verginin ödendiğine dair bir tasdikname istenilmesi,
tasdikname ibraz etmeyen ilgililerin istihkaklarından ivazsız suretle intikallerde yüzde onbeş
oranında tevkifat yapıldıktan sonra ödemede bulunulması, tevkif edilen paraların da en geç bir
hafta içinde mal sandığına yatırılarak durumun bağlı bulunulan vergi dairesine bildirilmesi
gerekmektedir.
Yukarıdaki hüküm ve açıklamalar çerçevesinde; proje destekçileri tarafından Paypal sistemine
aktarılan ve başarılı olan proje sahiplerine bu sistem vasıtasıyla yapılan ödemelerin veraset ve
intikal vergisine tabi tutulması gerekmektedir.
Buna göre söz konusu ödemelerin, 2019 yılı için 5.760 TL'yi aşan kısmı için kendisine ödeme
yapılan proje sahipleri tarafından, ödemelerin hukuken iktisap edildiği tarihten itibaren 1 ayiçerisinde veraset ve intikal vergisi beyannamesinin verilmesi gerekmektedir. İstisna haddinin
(5.760 TL) tespitinde her bir proje destekçisi tarafından yapılan ödeme ayrı ayrı
değerlendirilecektir. Bu durumda, proje sahiplerine yapılan ödemelerin şirketiniz vasıtasıyla
yapılmaması nedeniyle, Veraset ve İntikal Vergisi Kanununun 17 nci maddesi kapsamında
şirketinizin tevkifat yapma yükümlülüğü bulunmayacağı gibi, söz konusu maddede sayılan tevkifat
yapmakla yükümlü kuruluşlar içerisinde yer almayan Paypal kuruluşunun da tevkifat yapma
sorumluluğu bulunmayacaktır.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.
(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise
bu özelge geçersizdir.
(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz
dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi
için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.