İnternette ödenen reklam giderlerinin gider olarak indirilip indirilemeyeceği

Özelge: Yurt dışı bir firmanın internet üzerinden vermiş
olduğu reklam hizmeti karşılığında internet üzerinden
ödenen reklam bedellerinin gider olarak indirilip
indirilemeyeceği hk.
Sayı:
46480499-2010-GVK-1331-22
Tarih:
01/04/2014
T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
BALIKESİR VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü
Sayı : 46480499-2010-GVK-1331-22 01/04/2014
Konu : İnternette ödenen reklam giderlerinin gider olarak
indirilip indirilemeyeceği
İlgide kayıtlı özelge talep formunda, işletmenize ait olan E-ticaret web siteleri üzerinden
kozmetik ve hediyelik eşya perakende ve toptan ticareti yaptığınız, yurt dışı firması olan ...
Şirketine ödemiş olduğunuz (tıklama bedeli) reklam giderlerine ait faturaları ay sonunda Katma
Değer Vergisiz olarak kendinizin çıkardığı belirtilerek, söz konusu yurt dışı firmaya ödediğiniz
tutarların gider olarak yazılmasına ilişkin usul ve esaslar hakkında Başkanlığımız görüşü talep
edilmektedir.
GELİR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun "Ticari Kazancın Tarifi" başlıklı 37 nci maddesinde; "Her
türlü ticari ve sınai faaliyetlerden doğan kazançlar ticari kazançtır." hükmü yer almaktadır.
Aynı Kanunun 40 ıncı maddesinde ise safi kazancın tespit edilmesinde indirilecek giderler
sayılmış olup, birinci bendinde; ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel
giderlerin safi kazancın tespitinde indirilebileceği belirtilmiştir.
Ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderler, Gelir ve
Kurumlar Vergisi Kanunlarında sayılan kanunen kabul edilmeyen giderler dışında kalan ticari
organizasyona bağlı olarak yapılan giderlerdir ve bunlara işletme gideri de denilebilir.
Bir masrafın genel gider adı altında masraf yazılabilmesi için, genel giderlerin ticari
kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılmış olması masrafla iş arasında açık, güçlü bir
illiyet bağının mevcut olması, masrafın işin önemi ölçüsünde yapılmış bulunması gerekmektedir.
Buna göre, ... Şirketine ödemiş olduğunuz (tıklama bedeli) reklam giderleri ticari
kazancınızın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılmış olduğundan, söz konusu giderlerin
gider kaydı mümkün bulunmaktadır.
Öte yandan, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 3 üncü maddesinin ikinci fıkrasında;
birinci maddede yazılı kurumlardan kanuni ve iş merkezlerinden her ikisi de Türkiye içinde
bulunmayanların, yalnız Türkiye'de elde ettikleri kazançları üzerinden vergilendirileceği hükme
bağlanmış, üçüncü fıkrasında ise dar mükellefiyet mevzuuna giren kurum kazancının hangi kazanç
ve iratlardan oluştuğu belirtilmiştir. Anılan maddenin 3 üncü fıkrasının (a) bendinde, 213 sayılı
Vergi Usul Kanunu hükümlerine uygun Türkiye'de bir işyeri olan veya daimi temsilci bulunduran
yabancı kurumlar tarafından bu yerlerde veya bu temsilciler vasıtasıyla yapılan işlerden elde edilen
ticari kazançların, dar mükellefiyet konusuna giren kurum kazancı olarak vergilendirileceği
hükmüne yer verilmiştir. Aynı fıkranın dördüncü fıkrasında da, bu maddede belirtilen kazanç veya
iratlar ile gelir unsurlarının Türkiye'de elde edilmesi ve Türkiye'de daimi temsilci bulundurulması
konularında 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun ilgili hükümlerinin uygulanacağı ifade edilmiştir.
Kurumlar Vergisi Kanununun 30 uncu maddesinde, dar mükellefiyete tabi kurumların bu
fıkranın bentlerinde yer alan kazanç ve iratları üzerinden, bu kazanç ve iratları avanslarda dâhil
nakden veya hesaben ödeyen veya tahakkuk ettirenler tarafından %15 oranında kurumlar vergisi
kesintisi yapılması öngörülmüş ve kesinti oranları 03.02.2009 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan
2009/14593 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile belirlenmiştir. Ancak, anılan maddede ticari kazanç
kapsamındaki ödemeler üzerinden tevkifat yapılmasına ilişkin herhangi bir hükme yer
verilmemiştir.
Diğer taraftan, 10.08.2010 tarih ve 27668 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan ve 18.08.2010
tarihinde yürürlüğe giren "Türkiye Cumhuriyeti ile İrlanda arasında Gelir ve Sermaye Değer Artış
Kazançları Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığına Engel
Olma Anlaşması" 01.01.2011 tarihinden itibaren uygulanmaktadır.
Şirketiniz ile İrlanda mukimi firma arasındaki işlemler 01.01.2011 tarihinden önceki
dönemlere ilişkin ise, anılan Anlaşma hükümleri bu tarihten önceki dönemleri kapsamadığından
vergilendirme tamamen iç mevzuat hükümlerimiz esas alınarak yapılacaktır. Şirketiniz ile İrlanda
mukimi firma arasındaki işlemler 01.01.2011 tarihinden sonraki dönemleri kapsıyorsa, İrlanda
mukimi firmadan internet üzerinden alınan reklam hizmetinin Türkiye-İrlanda Çifte Vergilendirmeyi
Önleme Anlaşması kapsamında ticari kazanç olarak değerlendirilmesi gerekmektedir.
Anılan Anlaşmanın "İşyeri"ni düzenleyen 5 inci maddesinin birinci fıkrasında; "Bu
Anlaşmanın amaçları bakımından "işyeri" terimi, bir teşebbüsün işinin tamamen veya kısmen
yürütüldüğü işe ilişkin sabit bir yer anlamına gelir." ve "Ticari Kazançlar"ı düzenleyen 7 nci
maddesinin birinci fıkrasında; "Bir Akit Devlet teşebbüsüne ait kazanç, söz konusu teşebbüs diğer
Akit Devlette yer alan bir işyeri vasıtasıyla ticari faaliyette bulunmadıkça, yalnızca bu Devlette
vergilendirilecektir. Eğer teşebbüs yukarıda bahsedilen şekilde ticari faaliyette bulunursa,
teşebbüsün kazancı, yalnızca bu işyerine atfedilebilen miktarla sınırlı olmak üzere bu diğer Devlette
vergilendirilebilir." hükümlerine yer verilmiştir.
Buna göre, İrlanda mukimi şirketin, Anlaşmanın 5 inci maddesi kapsamında Türkiye'de bir
işyerine sahip olmaması ve reklam hizmetini bu işyeri vasıtasıyla vermemesi durumunda söz konusu
reklam hizmeti karşılığında elde edilecek ticari kazançları vergileme hakkı yalnızca İrlanda'ya ait
bulunmaktadır.
Diğer taraftan, İrlanda mukimi şirketin Türkiye'de Anlaşmanın 5 inci maddesi kapsamında
bir işyerine sahip olması ve reklam hizmeti kazancını bu işyeri vasıtasıyla elde etmesi durumunda
Türkiye'nin de bu işyerine atfedilebilen miktarla sınırlı olmak üzere söz konusu kazançları
vergileme hakkı bulunacaktır. Bu durumda vergileme iç mevzuat hükümlerimiz çerçevesinde
yapılacak olup Türkiye'de ödenen vergi Anlaşmanın "Çifte Vergilendirmenin Önlenmesi" başlıklı 23
üncü maddesinin 1/a bendi uyarınca İrlanda'da mahsup edilebilecektir.
Anlaşma hükümlerinden yararlanabilmek için İrlanda mukimi söz konusu teşebbüsün
İrlanda'da tam mükellef olduğunu ve tüm dünya kazançları üzerinden bu ülkede vergilendirildiğini
İrlanda yetkili makamlarından alacağı bir belge (mukimlik belgesi) ile kanıtlaması ve bu belgenin
aslı ile birlikte Noterce veya İrlanda'daki Türk Konsolosluklarınca tasdik edilmiş Türkçe
tercümesinin bir örneğini ilgili vergi dairesine veya kendilerine yapılan ödeme üzerinden vergi
sorumlularınca vergi tevkifatı yapılması durumunda ise vergi sorumlularına ibraz etmesi
gerekmektedir.
VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN:
22/01/1997 tarih ve 22885 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 253 sayılı Vergi Usul Kanunu
Genel Tebliğinin "Yurt Dışında Faaliyette Bulunan Mükelleflere Yaptırılan İş ve Hizmetler
Karşılığında Alınan Belgelerle İlgili İşlemler" başlıklı (B) bölümünde;
"Vergi Usul Kanununun kayıt nizamına ilişkin 215 inci maddesinde, bu Kanuna göre
tutulacak defter ve kayıtların Türkçe tutulmasının mecburi olacağı belirtilmiş, 227 nci maddesinde
de "Bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça bu Kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan
münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir." hükmü yer almıştır. Söz konusu
kayıtların ise aynı Kanunun 229 uncu ve müteakip maddelerinde yer alan belgelerden herhangi biri
ile tevsik edilmesi gerekmektedir.
Bu hükümlere göre, yurt dışında mukim kişi veya kuruluşlara yaptırılan iş veya hizmetler
karşılığında ödemede bulunan gelir veya kurumlar vergisi mükellefleri, yurt dışında mukim kişi
veya kuruluşlardan aldıkları muteber belgeleri, yurt dışındaki temsilciliklerimizde veya yurt içindeki
noterlerde Türkçe'ye tercüme ve tasdik ettirdikten sonra defterlerine gider olarak kaydedebilmekte
idiler.
Ancak, Bakanlığımıza yapılan başvurulardan, bu işlemlerin yurt dışı temsilciliklerimizdeki iş
yığılmalarına neden olduğu, mükellefler bakımından da ağır külfetler getirdiği anlaşıldığından,
anılan Kanunun mükerrer 257 nci maddesinin Bakanlığımıza verdiği yetkiye dayanılarak, bu Genel
Tebliğ ile yurt dışında mukim kişi veya kuruluşlara yaptırılan iş veya hizmetler karşılığında alınan
belgelerin, yurt dışındaki temsilciliklerimizde veya yurt içinde noterlerde Türkçe'ye tercüme ve
tasdik edilme zorunluluğu kaldırılmıştır.
Buna göre, yurt dışındaki kişi veya firmalardan belge alan mükellefler, bu belgeleri defter
kayıtlarında gider olarak göstermeleri sırasında belgelerde yazılı bedelleri, belgenin düzenlendiği
günde Merkez Bankasınca belirlenen döviz alış kuru üzerinden Türk Lirasına çevirerek kayıtlarında
göstereceklerdir. Ancak inceleme sırasında inceleme elemanınca lüzum görülmesi halinde,
mükellefler bu belgelerini tercüme ettirmek zorundadırlar." açıklamalarına yer verilmiştir.
Yukarıda yer alan açıklamalar çerçevesinde; yurt dışında mukim kişi veya kuruluşlara
yaptırılan hizmet karşılığında ödemede bulunan gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerinin yurt
dışından aldıkları belgenin alındığı ülke mevzuatına göre muteber bir belge olması
gerekmektedir.
KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN
3065 sayılı Katma Değer Vergisi (KDV) Kanununun 1/1 inci maddesinde; ticari, sınai,zirai
faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde Türkiye'de yapılan teslim ve hizmetlerin KDV ye
tabi tutulacağı hüküm altına alınmıştır.
Aynı Kanunun 6 ncı maddesine göre Türkiye'de ifa edilen veya Türkiye'de faydalanılan
hizmetler, Türkiye'de yapılmış sayılmaktadır.
Kanunun 9 uncu maddesinde ise mükellefin, Türkiye içinde ikametgahının, işyerinin, kanuni
merkezi ve iş merkezinin bulunmaması hallerinde ve gerekli görülen diğer hallerde Maliye
Bakanlığının, vergi alacağının emniyet altına alınması amacıyla, vergiye tabi işlemlere taraf olanları
verginin ödenmesinden sorumlu tutabileceği hüküm altına alınmıştır.
Yurt dışından sağlanan hizmetlerin vergilendirilmesine yönelik açıklamaların yer aldığı 15
Seri No.lu KDV Genel Tebliğinin C bölümünde;
"KDV Kanunun 1 inci maddesine göre işlemler Türkiye'de yapıldıkları takdirde vergiye tabi
tutulabilecektir. Aynı Kanunun 6/b maddesine göre, Türkiye'de yapılan, değerlendirilen veya
faydalanılan hizmetler Türkiye'de ifa edilmiş sayılacaktır. Yurt dışındaki firmalara yaptırılan
hizmetlerden bu kapsama girenlerin vergiye tabi olacağı açıktır. Bu gibi hizmet ifalarında mükellef
esas olarak yurt dışındaki firma olmakla birlikte firmanın Türkiye'de ikametgahı, işyeri, kanuni
merkezi ve iş merkezi bulunmaması halinde vergi, sözü edilen Kanunun 9 uncu maddesi gereğince
hizmetten faydalanan yurt içindeki muhatap tarafından bağlı bulunan vergi dairesine sorumlu
sıfatıyla beyan edilip ödenecektir."
denilmektedir.
Ayrıca KDV Kanununun 26 ncı maddesinde, bedelin döviz ile hesaplanması halinde, dövizin
vergiyi doğuran olayın meydana geldiği andaki cari kur üzerinden Türk Parasına çevrileceği de
hükme bağlanmıştır.
Buna göre, şirketiniz tarafından İrlanda mukimi firmadan ... üzerinden alınan reklam
hizmetinden Türkiye'de yararlanıldığından bu hizmet ifası KDV'ye tabi olacaktır. Söz konusu
firmanın Türkiye'de ikametgâhı, iş yeri, kanuni merkezi veya iş merkezinin bulunması halinde,
İrlanda mukimi firma tarafından hizmet bedeli üzerinden hesaplanacak verginin düzenlenen
faturada gösterilmesi ve 1 no.lu KDV beyannamesi ile beyan edilerek ödenmesi gerekmektedir.
Diğer taraftan, verginin mükellefi İrlanda mukimi firma olmakla birlikte, söz konusu
firmanın Türkiye'de ikametgâhı, iş yeri, kanuni merkezi ve iş merkezinin bulunmaması halinde
hizmet bedeli üzerinden hesaplanacak verginin, Kanunun 9/1 inci maddesi ve 15 seri no.lu KDV
Genel Tebliğinin (C) bölümü gereğince şirketiniz tarafından 2 no.lu KDV beyannamesi ile sorumlu
sıfatıyla beyan edilerek ödenmesi gerekmektedir.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.
(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise
bu özelge geçersizdir.
(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz
dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi
için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.