Irtibat bürosu tarafından elde edilen faiz gelirlerinden gelir vergisi tevkifatı yapılıp yapılmayacagı.

Irtibat bürosu tarafından elde edilen faiz gelirlerinden gelir
vergisi tevkifatı yapılıp yapılmayacagı.
Sayı: 
B.07.1.GIB.4.34.16 .01-120[Geç.67- 2016/119]-266589
Tarih: 
24/08/2017
T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
 İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü
 
   
Sayı :62030549-120[Geç.67-2016/119]-266589 24.08.2017
Konu :İrtibat bürosu tarafından elde edilen  
faiz gelirlerinden gelir vergisi
tevkifatı yapılıp yapılmayacağı.
        
 
 
   
 
  İlgide kayıtlı  özelge talep formunda, ……………….. Ltd. Güney Kore firmasının irtibat bürosu
olarak  faaliyet  gösterdiğiniz,  yasal  mevzuat  çerçevesinde  herhangi  bir  ticari  faaliyette
bulunmadığınız, personel maaşlarınız ve idari harcamalarınız için Güney Kore'de bulunan
merkeziniz tarafından yılın belirli dönemlerinde toplu olarak gönderilen tutarın Türkiye'deki banka
hesaplarınızda tutulduğu belirtilerek, bu tutarın banka hesaplarında değerlendirilmesi neticesinde
elde edilecek faiz geliri üzerinden tevkifat yapılıp yapılmayacağı ile bu gelir için beyanname verilip
verilmeyeceği hususlarında Başkanlığımız görüşü sorulmaktadır.
 
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 3 üncü maddesine göre, Kanunun 1 inci maddesinde sayılı
kurumlardan kanuni ve iş merkezlerinden her ikisi de Türkiye içinde bulunmayanlar, sadece
Türkiye'de elde ettikleri kurum kazançları üzerinden vergilendirilmektedir. Türkiye'de elde edilmiş
kazancın varlığı ise Kurumlar Vergisi Kanununun 3 üncü ve Gelir Vergisi Kanununun 7 ve 8 inci
maddelerinde yer alan hükümlere göre belirlenmektedir.
 
Anılan Kanunun 3 üncü maddesine göre, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu hükümlerine uygun olarak
Türkiye'de iş yeri olan veya daimi temsilci bulunduran yabancı kurumlar tarafından bu yerlerde
veya bu temsilciler vasıtasıyla yapılan işlerden elde edilen kazançlar ticari kazanç olarak vergiye
tabidir. Ancak, kanuni ve iş merkezi Türkiye'de bulunmayan kurumlarca Türkiye'de yalnızca mal
teminine yönelik bir iş yeri oluşturulması veya daimi temsilci bulundurulması ve bu yerlerde veya
bu temsilciler vasıtasıyla temin edilen malların Türk iç pazarına sunulmayarak yabancı
memleketlere gönderilmesi halinde, teknik olarak Türkiye'de elde edilmiş bir kazançtan söz
edilememekte ve vergi doğmamaktadır.
 
Bu maddede geçen iş yeri kavramı Vergi Usul Kanununun 156 ncı maddesinde, daimi temsilci
kavramı ise Gelir Vergisi Kanununun 8 inci maddesinde düzenlenmiştir. "İşyeri", Vergi UsulKanununda, ticari faaliyetin yapıldığı veya bu faaliyette kullanılan yer; "Daimi Temsilci" ise Gelir
Vergisi Kanununda, ticari muameleler ifasına yetkili kimse olarak tanımlanmıştır.
 
Diğer taraftan; irtibat büroları, 4875 sayılı Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu ve bu Kanuna
dayanılarak çıkarılan Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu Uygulama Yönetmeliğinde yer alan
düzenlemelere göre kurulmakta ve faaliyet göstermektedir. Mevcut yasal düzenlemelere göre
irtibat büroları Türkiye'de ticari ve diğer gelir getirici faaliyetler ile izin konusu dışında bir
faaliyette bulunamamakta, kar elde edip transfer edememekte ve bütün masraflarını yurt dışından
getirecekleri dövizlerle karşılamak zorunda bulunmaktadır.
 
Öte yandan, Gelir Vergisi Kanununun geçici 67 nci maddesinin (1) numaralı fıkrasında;
 
"Bankalar ve aracı kurumlar takvim yılının üçer aylık dönemleri itibarıyla;
 
a) Alım satımına aracılık ettikleri menkul kıymetler ile diğer sermaye piyasası araçlarının alış ve
satış bedelleri arasındaki fark,
 
b) Alımına aracılık ettikleri menkul kıymet veya diğer sermaye piyasası araçlarının itfası halinde alış
bedeli ile itfa bedeli arasındaki fark,
 
c) Menkul kıymetlerin veya diğer sermaye piyasası araçlarının tahsiline aracılık ettikleri dönemsel
getirileri (herhangi bir menkul kıymet veya diğer sermaye piyasası aracına bağlı olmayan),
 
d) Aracılık ettikleri menkul kıymet veya diğer sermaye piyasası araçlarının ödünç işlemlerinden
sağlanan gelirler,
 
Üzerinden % 15 oranında vergi tevkifatı yaparlar. 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 2 nci
maddesinin birinci fıkrası kapsamındaki mükellefler ile münhasıran menkul kıymet ve diğer
sermaye piyasası aracı getirileri ile değer artışı kazançları elde etmek ve bunlara bağlı hakları
kullanmak amacıyla faaliyette bulunan mükelleflerden 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanununa göre
kurulan yatırım fonları ve yatırım ortaklıklarıyla benzer nitelikte olduğu Maliye Bakanlığınca
belirlenenler için bu oran % 0 olarak uygulanır." hükümleri yer almaktadır.
 
Anılan maddenin (4) numaralı fıkrasında da, bankalar arası mevduat ile aracı kurumların borsa para
piyasasında değerlendirdikleri kendilerine ait paralarına yürütülen faizler hariç olmak üzere, 75
inci maddenin ikinci fıkrasının (7), (12) ve (14) numaralı bentlerinde yazılı menkul sermaye
iratlarından ödemeyi yapanlarca % 15 oranında vergi tevkifatı yapılacağı hüküm altına alınmış olup,
(5) numaralı fıkrasında ise "Gelir sahibinin gerçek veya tüzel kişi ya da dar veya tam mükellef
olması, vergi mükellefiyeti bulunup bulunmaması, vergiden muaf olup olmaması ve elde edilen
kazancın vergiden istisna olup olmaması (1), (2), (3) ve (4) numaralı fıkra hükümleri uyarınca
yapılacak tevkifatı etkilemez. Şu kadar ki, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 4 üncümaddesinin birinci fıkrasının (l) bendi kapsamına giren kurumlar ile Sermaye Piyasası Kanununa
göre kurulan borsa yatırım fonları ve emeklilik yatırım fonlarının elde ettikleri kazançlar üzerinden
(1) ve (4) numaralı fıkralar uyarınca tevkifat yapılmaz."  hükümlerine yer verilmiştir.
 
Ayrıca, Geçici 67 nci maddenin (4) numaralı fıkrası kapsamındaki bazı tevkifat oranları, 1/1/2013
tarihli ve 28515 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 2012/4116 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının eki
Karar ile hesabın vadesine ve türüne göre %10 ile % 18 arasında değişen oranlarda uygulanmak
üzere yeniden tespit edilmiş bulunmaktadır.
 
Bu hüküm ve açıklamalara göre, 4875 sayılı Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu ve bu Kanuna
dayanılarak çıkarılan Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu Uygulama Yönetmeliğinde yer alan
düzenlemelere göre bir irtibat bürosu olarak kurulmuş olmanız, ticari ve diğer gelir getirici
faaliyetler ile izin konusu dışında bir faaliyette bulunmamanız halinde nezdinizde kurumlar vergisi
mükellefiyeti tesisine gerek bulunmamaktadır.
 
Öte yandan, yukarıdaki şartlara uygun bir şekilde kurulmak ve faaliyet göstermek kaydıyla irtibat
büronuzda yapılacak harcamalar için kullanılmak üzere yurt dışından getirdiğiniz dövizin bankada
vadeli mevduat hesabına yatırılmasından elde edilen faiz geliri, yurt dışına transfer edilmeksizin
irtibat büronuzun harcamaları için kullanılması halinde, diğer gelir getirici faaliyet olarak
değerlendirilmeyecek olup, bu gelirleriniz dolayısıyla beyanname vermeniz gerekmeyecektir.
 
Ayrıca, Gelir Vergisi Kanununun geçici 67 nci maddesinin (5) numaralı fıkrası hükmü gereği söz
konusu faiz gelirleri üzerinden anılan maddenin (4) numaralı fıkrası kapsamında 2012/4116 sayılı
Bakanlar Kurulu Kararı ile vadelere ve hesap türüne göre belirlenmiş olan oranlarda gelir vergisi
tevkifatı yapılması gerekmektedir.
 
Diğer taraftan, 1/1/1987 tarihinden itibaren uygulanmakta olan "Türkiye Cumhuriyeti ile Kore
Cumhuriyeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Diğer
Bazı Hususları Düzenleme Anlaşması"nın "Faiz" başlıklı 11 inci maddesi,
 
"1. Bir Akit Devlette doğan ve diğer Akit Devlet mukimine ödenen faiz, bu diğer Devlette
vergilendirilebilir.
 
2. Bununla beraber, bu faiz, elde edildiği Akit Devlette ve o Devletin mevzuatına göre de
vergilendirilebilir; ancak, kendisine ödemede bulunulan kişi faizin gerçek lehdarı ise, bu şekilde
alınacak vergi aşağıdaki miktarları aşamayacaktır.
 
a) İki yılı aşan borçlarda ve alacak taleplerinde ödenen faizin gayrisafi tutarının % 10'u;
 
b) Diğer bütün durumlarda faizin gayrisafi tutarının % 15'i." 
hükümlerini öngörmektedir.
 
Bu çerçevede, irtibat büronuzca gecelik veya aylık mevduat hesaplarından faiz geliri elde edileceği
dikkate alındığında, söz konusu gelirlerin, anılan maddenin 2(b) fıkrası uyarınca %15 oranında
tevkifata tabi tutulması gerekmektedir.
 
Anlaşmanın "Çifte Vergilendirmeyi Önleme"ye ilişkin 22 inci maddesinin 2 nci fıkrası hükmü
gereğince, söz konusu ödemeler için Türkiye'de bu şekilde ödenen vergi, Kore'de ödenecek bu
gelire ilişkin vergiden mahsup edilmek suretiyle aynı gelir üzerinden iki defa vergi alınması
önlenmiş olacaktır.
 
Bilgi edinilmesini rica ederim.
 
 
 
(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.
(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise
bu özelge geçersizdir.
(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz
dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi
için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.