İthal edilen malların sahte veya bozuk çıkması durumunda karşılık ayrılıp ayrılmayacağı ile gider yazılıp yazılmayacağı hk.

Özelge: İthal edilen malların sahte veya bozuk çıkması
durumunda karşılık ayrılıp ayrılmayacağı ile gider yazılıp
yazılmayacağı hk.
Sayı: 
11395140-105[323-2012/VUK-1- . . .]-1035
Tarih: 
18/04/2014
 
T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü
 
   
Sayı : 11395140-105[323-2012/VUK-1- . . .]-1035 18/04/2014
Konu : İthal edilen malların sahte veya bozuk çıkması durumunda  
karşılık ayrılıp ayrılmayacağı ile gider yazılıp
yazılmayacağı.
 
            İlgide kayıtlı özelge talep formlarınızda, kurumunuzun kimyevi maddelerin ithali, ihracı ve
ticareti faaliyetiyle iştigal ettiği, bu kapsamda ... Cumhuriyetinden ... halinde kimyevi madde ithali
yapmak üzere anlaşmaya varıldığı ve mal bedelinin döviz olarak satıcı firmaya transfer edildiği,
ithal edilen kimyevi maddelerin gümrük sahasında ... tarafından yapılan denetim ve analizlerinde 1
parti malın  kimyevi madde olmadığı % 98,2- % 95- % 98,4 oranlarında su içerdiğinin tespit edildiği,
aynı mallar üzerinde ... Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından yaptırılan bilirkişi incelemesinde de
malların kimyevi madde olmadığı bir nevi sıvı (su ağırlıklı) olduğu kanaatine varıldığı, bu malların
imha edilmek üzere ... teslim edildiği belirtilerek,  kurumunuzun bu ithalattan doğan zarar için
şüpheli alacak karşılığı ayırıp ayıramayacağı ile söz konusu ithal edilen mallara ilişkin bedellerin
Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesi kapsamında gider (zarar) olarak değerlendirilip
değerlendirilmeyeceği hususlarında Başkanlığımız görüşleri talep edilmektedir.
            Kurumlar Vergisi Kanunu Yönünden
            5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6 ncı maddesinde; kurumlar vergisinin,
mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı,
safi kurum kazancının tespitinde 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki
hükümlerinin uygulanacağı hüküm altına alınmış, bu Kanunun 40 ıncı maddesi ile Kurumlar Vergisi
Kanununun 8 inci maddesinde kurum kazancının tespitinde indirim unsuru olarak dikkate
alınabilecek giderler sayılmış olup satıcı ile alıcı arasındaki mal alım/satımına ilişkin ihtilaflardan
doğan tutarların kurumlar vergisi matrahından indirilebileceğine ilişkin herhangi bir düzenleme
bulunmamaktadır.
            Bu hüküm ve açıklamalara göre, ithal edilen kimyevi maddenin yerine yurt dışındaki satıcı
tarafından başka/bozuk yada yüksek oranda su ihtiva içeren madde göndermesi durumunda, söz
konusu emtiaya ilişkin yapılan ödemelerin Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı ve Kurumlar Vergisi
Kanununun 8 inci maddesi uyarınca kurum kazancınızın tespitinde indirime konu edilmesi mümkün
bulunmamaktadır.
            Vergi Usul Kanunu Yönünden
            213 sayılı Vergi Usul Kanununun 323 üncü maddesinde, ticari ve zirai kazancın elde
edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olmak şartıyla; dava veya icra safhasında bulunan alacaklar ile
yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen borçlu tarafından
ödenmemiş bulunan dava ve icra takibine değmeyecek derecede küçük alacakların şüpheli alacak
sayılacağı, bu şüpheli alacaklar için değerleme gününün tasarruf değerine göre pasifte karşılıkayrılabileceği, bu karşılığın hangi alacaklara ait olduğunun karşılık hesabında gösterileceği,
teminatlı alacaklarda bu karşılığın teminattan geri kalan miktara inhisar edeceği, şüpheli
alacakların sonradan tahsil edilen miktarlarının ise tahsil edildikleri dönemde kâr / zarar hesabına
intikal ettirileceği hükme bağlanmıştır.
             Bu hükme göre, ticari kazancın elde edilmesi veya idame ettirilmesi ile ilgili olarak dava
veya icra safhasında bulunan alacaklarla, yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla
istenilmesine rağmen borçlu tarafından ödenmemiş olan dava ve icra takibine değmeyecek
derecedeki küçük alacaklar şüpheli alacak sayıldığından yukarıda belirtilen şartları taşıyan
alacaklar için karşılık ayrılması mümkün bulunmakta olup bu şartlardan herhangi birisinin mevcut
olmaması halinde ise şüpheli alacak kaydına imkân bulunmamaktadır.
            Alacağın yurt içinden veya yurt dışından olması bir önem taşımadığından yurt dışından olan
alacaklar için de bu madde hükümleri geçerlidir. Alacağın tahsili güçlüğünün, objektif olarak
inandırıcı belgelerle ortaya konulması, şüpheli alacak uygulaması açısından ikinci önemli şart olup
kanun koyucu şüpheli hale geldiği ileri sürülen alacağın, ciddi olarak takip edildiğinin yargıdan
veya icra organlarından alınacak belgelerle tevsikini öngörmüştür.
             Yurt dışından olan alacakların şüpheli hale geldiğinin ispatlanabilmesi için ticari iş yapılan
firmanın mukim olduğu ülkenin mahkemelerinde dava açılması veya icra takibinde bulunulması
gerekmektedir. Yurt dışından olan alacakların dönem sonunda değerlemesi nedeniyle oluşacak kur
farkları da asıl alacağın akıbetine tabi olduğundan asıl alacak şüpheli hale geldikten sonra bu
alacağa bağlı olarak oluşan kur farkları için de şüpheli alacak karşılığı ayrılması mümkün
bulunmaktadır.
             Diğer taraftan, şüpheli alacak karşılığı ayrılmasında temel unsur, ortada bir alacağın söz
konusu olması ve bu alacağın tahsilinin şüpheli hale gelmiş bulunmasıdır. Şüpheli alacak karşılığı
ayırıp bunu gider kaydetme imkânının sadece ticari ve zirai işletmelere tanınmış olmasının nedeni
ticari ve zirai kazançlarda, elde etmenin tahakkuk esasına bağlanmış olmasıdır. Bunun sonucu
olarak, ticari ve zirai işletme bünyesinde satılan mal ve hizmetin bedeli henüz tahsil edilmeden
hasılata intikâl ettirilmekte ve dönem kârının oluşumunu etkilemektedir. Satış bedeli veya hasılatın
henüz alacak aşamasında iken kârın hesaplanmasında dikkate alınmış olması, sonradan bunların
işletme tarafından tahsilinin şüpheli hale gelmesi durumunda dönem kârının fazla hesaplanması
sonucunu doğuracaktır. Bu durumun giderilmesi için, alacağın işletmeye girme ihtimalinin
kaybolduğu anda zarar yazılması zorunludur. Kısaca, şüpheli alacağın zarar kaydı, kazanç
tespitindeki tahakkuk esasını düzenleyen bir esastır. Buna göre, şüpheli alacağın karşılık ayrılarak
zarar yazılabilmesi için kârın oluşumunu etkilemiş, yani daha önce tahakkuk esasına göre hasılat
hesaplarına intikal ettirilmiş olması gerekmektedir.
             Yukarıdaki hüküm ve açıklamalara göre, kurumunuz tarafından ... Cumhuriyetinden ...
halinde kimyevi madde ithali yapmak üzere anlaşmaya varmanız ve malların bedelinin döviz olarak
satıcı firmaya transfer edilmesi, karşılığında ise yurt dışındaki satıcı tarafından başka/bozuk ya da
yüksek oranda su ihtiva içeren madde göndermesi olayında,  kurumunuzca hasılat kaydedilen ticari
bir alacaktan bahsedilmesi söz konusu olmadığından özelge talep formunuza konu edilen ödeme
için Vergi Usul Kanununun 323 üncü maddesine göre şüpheli alacak karşılığı ayrılması mümkün
bulunmamaktadır.
             Bilgi edinilmesini rica ederim.
 
 
(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.
(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise
bu özelge geçersizdir.(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz
dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi
için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.