Kargo hizmeti karşılığı PTT tarafından düzenlenen İnteraktif Posta Çeki İşlem Belgesinin kayıtlarda gider olarak gösterilip gösterilemeyeceği ve Tahsi

Özelge: Kargo hizmeti karşılığı PTT tarafından düzenlenen
İnteraktif Posta Çeki İşlem Belgesinin kayıtlarda gider
olarak gösterilip gösterilemeyeceği ve Tahsilat hizmet
bedellerinin nasıl tevsik edileceği hk.
Sayı: 
B.07.1.GİB.4.34.19.02-019.01-914
Tarih: 
08/03/2012
 
T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü
 
   
Sayı : B.07.1.GİB.4.34.19.02-019.01-914 08/03/2012
Konu : Kargo hizmeti karşılığı .... tarafından düzenlenen  
İnteraktif ... İşlem Belgesinin kayıtlarda gider olarak
gösterilip gösterilemeyeceği ve Tahsilat hizmet
bedellerinin nasıl tevsik edileceği
 
            İlgide kayıtlı özelge talep formu ve ekleri incelenmiş olup e-ticaret yöntemi ile
müşterilerinize ürün satışı yaptığınız, ............... Müdürlüğü ile imzalamış olduğunuz sözleşme
çerçevesinde müşterilerinize gönderdiğiniz ürünlere ait kargo hizmeti için .... İşlem Belgesi ile
ödeme yaptığınız, ancak, düzenlenen sözleşme gereği kapıda tahsilatlı kargo gönderilerinde ...
TL'lik tahsilat hizmet bedeli için herhangi bir belge almadığınız belirtilerek, Kurumunuzca internet
ortamında yapılan ödemelere ilişkin  belgelerin kayıtlarınızda gider olarak dikkate alınıp
alınamayacağı ile KDV indiriminin mümkün olup olmayacağı hususlarında Başkanlığımız görüşünün
talep edildiği anlaşılmıştır.
            5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun "Safi kurum kazancı" başlıklı 6 ncı maddesinde,
"(1) Kurumlar vergisi, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safı kurum kazancı
üzerinden hesaplanır.
            (2) Safi kurum kazancının tespitinde, Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki
hükümleri uygulanır..." hükümlerine yer verilmiştir.
            193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun "İndirilecek Giderler" başlıklı 40 ıncı maddesinde, safi
kazancın tespit edilmesinde indirilecek giderler sayılmış olup, 1 inci bendinde, ticari kazancın elde
edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderlerin, 3 üncü bendinde ise işle ilgili olmak
şartıyla, mukavelenameye veya ilama veya  kanun emrine istinaden  ödenen zarar, ziyan ve
tazminatların safi kazancın tespitinde gider olarak indirilebileceği hükmü yer almaktadır.
            Bu hüküm ve açıklamalara göre, safi kurum kazancının tespitinde Kurumlar Vergisi
Kanununun 8 inci maddesi ile Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesindeki giderler hasılattan
indirim konusu yapılmaktadır.
            Anılan Kanunun  37 nci maddesinde, ticari ve sinai faaliyetlerden doğan kazançların ticari
kazanç olduğu belirtilmiş ve ticari kazançta vergiyi doğuran olay tahakkuk esasına bağlanmıştır.
            Aynı Kanunun 38 inci maddesinde, "Bilanço esasına göre ticari kazanç, teşebbüsteki öz
sermayenin hesap dönemi sonunda  ve başındaki değerleri arasındaki müsbet farktır. Bu dönem
zarfında sahip veya sahiplerce;
                1. İşletmeye ilave olunan değerler bu farktan indirilir,            2. İşletmeden çekilen değerler ise farka ilave olunur.
            Ticari kazancın bu suretle tespit edilmesi sırasında, Vergi Usul Kanunu'nun değerlemeye ait
hükümleri ile bu kanunun 40 ve 41'inci maddeleri hükümlerine uyulur." hükmüne yer verilmiştir.
            Mezkur Kanunun 39 uncu maddesinde de, "...(Elde edilen hasılat, tahsil olunan paralarla
tahakkuk eden alacakları; giderler ise tediye olunan ve borçlanılan meblağları ifade eder.)"
parantez içi hükmü yer almaktadır.
            Bu itibarla, kurum kazancı, ticari kazanç niteliği taşıdığından ve ticari kazanç gibi tespit
edildiğinden, ticari kazancın tespitinde iki temel ilke geçerlidir. Bunlar, "dönemsellik" ve "tahakkuk
esası" ilkeleridir. Tahakkuk esası ilkesinde, gelir veya giderin tahsil edildikleri ve ödendikleri
döneme bakılmaksızın miktar  ve  mahiyet itibarıyla kesinleşmiş olmasını ifade eder. Bu esas
dikkate alındığında bir gelir unsurunun, mahiyet ve tutar itibarıyla kesinleştiği dönem kazancının
tespitinde dikkate alınması gerekmektedir.
          Diğer taraftan, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 1/1 inci maddesinde, Türkiye'de
ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin
KDV'ye tabi olduğu,
            4/1 inci maddesinde, hizmetin, teslim ve teslim sayılan haller ile mal ithalatı dışında kalan
işlemler olduğu ve bu işlemlerin bir şeyi yapmak, işlemek, meydana getirmek, imal etmek, onarmak,
temizlemek, muhafaza etmek, hazırlamak, değerlendirmek, kiralamak, bir şeyi yapmamayı taahhüt
etmek gibi  şekillerde gerçekleşebileceği,
            10 uncu maddesinin (a) bendinde, vergiyi doğuran olayın, mal teslimi ve hizmet ifası
hallerinde, malın teslimi veya hizmetin yapılması anında, (b) bendinde, malın tesliminden veya 
hizmetin yapılmasından önce fatura veya benzeri belgeler verilmesi hallerinde, bu belgelerde
gösterilen miktarla sınırlı olmak üzere fatura veya benzeri belgelerin düzenlenmesi anında meydana
geldiği,
            20 nci maddesinin (1) numaralı fıkrasında, teslim ve hizmet işlemlerinde matrahın, bu
işlemlerin karşılığını teşkil eden bedel olduğu, (2) numaralı fıkrasında, bedel deyiminin, malı teslim
alan veya kendisine hizmet yapılan veyahut bunlar adına hareket edenlerden bu işlemler
karşılığında her ne suretle olursa olsun alınan veya bunlarca borçlanılan para, mal ve diğer
suretlerde  sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaat, hizmet ve değerler toplamını ifade ettiği,
            29 uncu maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendinde, mükelleflerin yaptıkları vergiye
tabi işlemler üzerinden hesaplanan KDV'den bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça faaliyetlerine
ilişkin olarak kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve
benzeri vesikalarda gösterilen KDV'yi indirebilecekleri, (3) numaralı fıkrasında, indirim hakkının,
vergiyi doğuran olayın vukuu bulduğu takvim yılı aşılmamak şartıyla ilgili vesikaların kanuni
defterlere kaydedildiği vergilendirme döneminde kullanılacağı,
            34/1 inci maddesinde ise yurt içinden sağlanan veya ithal olunan mal ve hizmetlere ait
KDV'nin, alış faturası veya benzeri vesikalar ve gümrük makbuzu üzerinden ayrıca gösterilmek ve
bu vesikalar kanuni defterlere kaydedilmek şartıyla indirilebileceği
            hüküm altına alınmıştır.
            213 sayılı Vergi Usul Kanununun 3 üncü maddesinin  (A)  bendinde, "Vergi kanunları lafzı ve
ruhu ile hüküm  ifade eder. Lafzın açık olmadığı hallerde vergi kanunlarının hükümleri,
konuluşundaki maksat, hükümlerin kanunun yapısındaki yeri ve diğer maddelerle olan bağlantısı
göz önünde tutularak uygulanır.", (B) bendinde, "Vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya
ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti esastır." hükümlerine yer verilmiştir.
           Mezkur Kanunun 227 nci maddesinde, "Bu kanunda aksine hüküm olmadıkça bu kanuna
göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsikimecburidir.", 228 inci maddesinde,  "Aşağıdaki giderler için ispat edici kağıt aranmaz:
            1- Örf ve teamüle göre bir vesikaya istinat ettirilmesi mutat olmayan müteferrik giderler;
            2- Vesikanın teminine imkan olmayan giderler;
            3- Vergi kanunlarına göre götürü olarak tespit edilen giderler.
            1 ve 2 numaralı fıkralarda yazılı giderlerin gerçek miktarları üzerinden kayıtlara geçirilmesi
ve miktarlarının işin genişliğine ve mahiyetine uygun bulunması şarttır.", 229 uncu maddesinde,
"Fatura satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı  meblağı göstermek üzere
emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır.", 231/5 inci
maddesinde ise "Fatura, malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami yedi gün
içinde düzenlenir. Bu süre içerisinde düzenlenmeyen  faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır."
hükümleri yer almaktadır. 
             Diğer taraftan, 164 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde, "Genel ve Katma
Bütçeli İdarelere, il özel İdarelerine, Belediyeler ve Köyler ile bunların teşkil ettikleri birliklere ait
veya tabi olan veyahut bunlar tarafından kurulan veya  işletilen müesseseler ile 233 sayılı Kamu
İktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 2 nci maddesinde tanımı yapılan
Teşebbüs, Teşekkül, Kuruluş, Müessese, Bağlı Ortaklık, İştirak ve İşletmeler tasdik mecburiyetine
tabi olmaksızın Vergi Usul Kanununun ilgili hükümlerine göre yukarıda sayılan belgeleri
düzenleyeceklerdir. Ancak bu kuruluşlar kullanacakları belgelerin üzerine "Vergi Usul Kanunu
Yönetmelik Hükümlerine Tabi Değildir." ibaresini kaşe ile basacaklar veya matbaa baskısı ile
belirteceklerdir. "  açıklamasına yer verilmiştir.
           .... Genel Müdürlüğünün de kamu iktisadi teşebbüsü olması nedeniyle ....nin bu belgeleri
düzenlemesi sırasında Vergi  Usul  Kanunu Uyarınca Vergi Mükellefleri Tarafından Kullanılan 
Belgelerin Basım ve Dağıtımı Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre anlaşmalı matbaalara veya
164 Sıra No'lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği uyarınca notere tasdik ettirmeleri şartı
aranmamakta ancak, düzenlenen belgede bulunması zorunlu asgari bilgilerin yer alması 
gerekmektedir.
            Bu hüküm ve açıklamalara göre:
            - Kurumunuz tarafından elektronik ticaret yöntemi ile müşterilere gönderilen ürünlere ait
kargo hizmeti için ... ... Çeki İşlem Belgesi ile ödenen "kargo bedelleri" ve ... ile Kurumunuz
arasında düzenlenen "Kargo Gönderimi Hizmet Alımı Sözleşmesi" gereği kapıda tahsilatlı ürün
tesliminde ... ödenen "tahsilat bedelleri" Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesinin birinci
fıkrasının (1) numaralı bendi kapsamında  kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate
alınması mümkündür.
         - ... ödenen kargo hizmet bedeline ilişkin KDV'nin indirim konusu yapılabilmesi için
Kurumunuz adına yukarıda zikredilen Vergi Usul Kanunu hükümleri, tebliğleri ve ilgili yönetmelik
çerçevesinde fatura düzenlenmesi gerekmektedir. Söz konusu  faturanın vergiyi doğuran olayın
vuku bulduğu takvim yılı aşılmamak koşuluyla defterlere kaydedilmiş olması halinde kaydedildiği 
vergilendirme döneminde indirim konusu yapılacağı tabiidir.
          Bilgi edinilmesini rica ederim.
   
(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.
(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise
bu özelge geçersizdir.
(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiillerinizdolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi
için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.