Karşılıksız çıkan çeklerde, aciz vesikası, derkenar beyanı veya haciz tutanağı gibi belgelerin alınması durumunda şüpheli alacak karşılığı ayrılıp ayr
Karşılıksız çıkan çeklerde, aciz vesikası, derkenar beyanı
veya haciz tutanağı gibi belgelerin alınması durumunda
şüpheli alacak karşılığı ayrılıp ayrılamayacağı
Sayı:
B.07.1.GİB.4.27.15.02-105-13130
Tarih:
01/03/2018
T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
GAZİANTEP VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
Mükellef Hizmetleri Usul Müdürlüğü
Sayı : 72788441-105-13130 01.03.2018
Konu : Şüpheli Alacak Karşılığı Ayrılıp
Ayrılamayacağı
İlgi :… tarihli özelge talebiniz.
İlgide kayıtlı özelge talep formunuzun incelenmesinden; şirketiniz adına …Yapı Market Hırd. İnş. Ve
Paz. San. Tic. Ltd. Şti. tarafından düzenlenen çeklerin karşılıksız çıkması üzerine kambiyo
senetlerine mahsus haciz yoluyla takibe geçildiği, ancak borçlu firmaya ilişkin girişilen icra
takibinin neticesiz kaldığından bahisle alacağın şüpheli hale geldiği dönemde karşılık ayrılmaması
halinde daha sonraki yıllarda veya aciz vesikası, derkenar beyanı veya haciz tutanağı gibi belgelerin
alınması durumunda söz konusu alacağın değersiz alacak olarak kabul edilmesinin veya şüpheli
alacak karşılığı ayrılmasının mümkün olup olmadığı hususunda Başkanlığımız görüşünün talep
edildiği anlaşılmıştır.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun "Şüpheli Alacaklar" başlığını taşıyan 323 üncü maddesinde;
"Ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olmak şartıyla;
1- Dava veya icra safhasında bulunan alacaklar;
2- Yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen borçlu tarafından
ödenmemiş bulunan dava ve icra takibine değmeyecek derecede küçük alacaklar, şüpheli alacak
sayılır.
Yukarıda yazılı şüpheli alacaklar için değerleme gününün tasarruf değerine göre pasifte karşılık
ayrılabilir.
Bu karşılığın hangi alacaklara ait olduğu karşılık hesabında gösterilir. Teminatlı alacaklarda bu
karşılık teminattan geri kalan miktara inhisar eder.
Şüpheli alacakların sonradan tahsil edilen miktarları tahsil edildikleri dönemde kar-zarar hesabına
intikal ettirilir." hükümleri yer almaktadır.Bu bağlamda, ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olmak şartıyla; dava
veya icra safhasında bulunan alacaklarla, yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla
istenilmesine rağmen borçlu tarafından ödenmemiş olan dava ve icra takibine değmeyecek
derecede küçük alacaklar şüpheli alacak sayılmakta, bu şartlardan herhangi birinin mevcut
olmaması durumunda ise şüpheli alacak kaydına imkan bulunmamaktadır.
Diğer yandan, şüpheli alacaklar için dava veya icra takibine başlanıldığı yılda karşılık ayrılması
gerekmekte olup, şüpheli hale geldiği hesap döneminde karşılık ayrılmayan alacaklar için daha
sonraki dönemlerde şüpheli alacak karşılığı ayrılması mümkün olmamaktadır. Bir alacağın dava
safhasında olduğunun kabulü için, mahkemeye dava, icraya takip için dilekçe verilmiş olması, ancak
gerek mahkemeye gerek icraya yapılan başvuruların ciddiyetle takip edilmesi gerekmektedir.
Bunun yanı sıra, 2004 sayılı İcra İflas Kanununun 143 üncü maddesinde "Alacaklı alacağının
tamamını alamamış ve aciz vesikası düzenlenmesi için gerekli şartlar yerine gelmişse, icra dairesi
kalan miktar için hemen bir aciz vesikası düzenleyip alacaklıya ve bir suretini de borçluya verir; bu
belgeler hiçbir harç ve vergiye tabi değildir. Bu vesika ile 105 inci maddedeki vesika borcun ikrarını
mutazammın senet mahiyetinde olup, alacaklıya 277 nci maddede yazılı hakları verir. Alacaklı aciz
vesikasını aldığı tarihten bir sene içinde takibe teşebbüs ederse yeniden ödeme emri tebliğine
lüzum yoktur. Aciz vesikasında yazılı alacak miktarı için faiz istenemez. Kefiller, müşterek borçlular
ve borcu tekeffül edenler bir miktar için vermeye mecbur oldukları faizlerden dolayı borçluya rücu
edemezler. Bu borç borçluya karşı aciz vesikasının düzenlenmesinden itibaren yirmi yıl (20)
geçmesiyle zaman aşımına uğrar. Borçlunun mirasçıları, mirasın açılmasından itibaren bir sene
içinde alacaklı hakkını aramamışsa, borcun zaman aşımına uğradığını ileri sürebilir..." hükümleri
yer almaktadır.
Dolayısıyla, aciz vesikası, alacağını tamamen alamamış olan alacaklıya, ödenmeyen alacak miktarı
için talep üzerine icra dairelerince verilen bir belge olup, bu belgenin verilmesi ile alacaklının
alacağı son bulmamakta, hatta alacaklının durumu kısmen kuvvetlendirilmiş olmaktadır. Başka bir
deyişle aciz belgesi İcra İflas Kanununun 68 inci maddesi anlamında borç ikrarını içeren bir belge
mahiyetindedir. Bu nedenle bir alacağın aciz belgesine bağlanmış olması, alacağın gelecekte tahsil
edilme imkânını ortadan kaldırmamaktadır.
Buna göre, dava veya icra takibine başlanıldığı hesap döneminde karşılık ayrılmayan alacaklar için
daha sonraki dönemlerde şüpheli alacak karşılığı ayrılması mümkün bulunmadığından, icra takibine
başlanıldığı hesap döneminden sonra icra dairesince talebiniz üzerine, başvurunuza eklenen
(borçlunun adresinde hacze gidildiğine, adreste olmadığına, bu nedenle borçluya ait menkul
bulunamadığına, yapılan her hangi bir tahsilat olmadığına ilişkin) derkenar ve eki haciz tutanağına
istinaden, bunların temin edildiği hesap döneminde, söz konusu takibe konu alacaklar için şüpheli
alacak karşılığı ayrılması mümkün bulunmamaktadır.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.
(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise
bu özelge geçersizdir.
(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz
dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi
için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.