Kullanılan program için yurt dışı firmadan alınan eğitim desteği nedeniyle yapılan ödemelerin vergisel durumu hk.
Özelge: Kullanılan program için yurt dışı firmadan alınan
eğitim desteği nedeniyle yapılan ödemelerin vergisel
durumu hk.
Sayı:
39044742-KDV.6-1685
Tarih:
21/10/2013
T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
(Mükellef Hizmetleri Katma Değer Vergisi Grup Müdürlüğü)
Sayı : 39044742-KDV.6-1685 21/10/2013
Konu : Kullanılan program için yurt dışı firmadan alınan eğitim
desteği nedeniyle yapılan ödemelerin vergisel durumu.
İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, yurtdışı ortaklarınız olan Almanya'da mukim
şirketten, kullanmış olduğunuz program için bu şirketin çalışanı vasıtası ile eğitim desteği aldığınız
belirtilmiş olup, yapılan ödemeler üzerinden gelir vergisi stopajı yapılıp yapılmayacağı ve KDV
hesaplanıp hesaplanmayacağı hususunda tereddüt hasıl olduğundan Başkanlığımız görüşü talep
edilmektedir.
KURUMLAR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 3 üncü maddesinin ikinci fıkrasında, Kanunun
birinci maddesinde sayılı kurumların kanuni ve iş merkezlerinin her ikisi de Türkiye'de
bulunmayanların sadece Türkiye'de elde ettikleri kazançları üzerinden dar mükellefiyet esasında
vergilendirileceği hükme bağlanmış ve üçüncü fıkrasında da dar mükellefiyette kurum kazancını
oluşturan kazanç ve iratlar bentler halinde sayılmıştır.
Kurumlar Vergisi Kanununun 30 uncu maddesinde, dar mükellefiyete tâbi kurumların
maddede bentler halinde sayılan kazanç ve iratları üzerinden, bu kazanç ve iratları avanslar da
dahil olmak üzere nakden veya hesaben ödeyen veya tahakkuk ettirenler tarafından kurumlar
vergisi kesintisi yapılacağı hükmüne yer verilmiş olup maddenin birinci fıkrasının (b) bendinde
serbest meslek kazançlarından 2009/14593 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile %20 oranında kesinti
yapılacağı hüküm altına alınmıştır.
ÇİFTE VERGİLENDİRMEYİ ÖNLEME ANLAŞMALARI YÖNÜNDEN:
Hükümleri 01.01.2011 tarihinden itibaren uygulanmakta olan Türkiye Cumhuriyeti ile
Almanya Federal Cumhuriyeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi ve
Vergi Kaçakçılığını Önleme Anlaşması'nın "Serbest Meslek Faaliyetleri" başlıklı 14 üncü
maddesinde yalnızca gerçek kişiler kavrandığından, bahse konu Alman firmasının kendi personeli
aracılığıyla şirketinize yönelik Türkiye'de ifa ettiği eğitim hizmetlerinin, Anlaşmanın "İşyeri" başlıklı
5 inci maddesinin 3 üncü fıkrasının (b) bendi kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir.
Buna göre, adı geçen Alman firması tarafından şirketinize yönelik eğitim hizmetlerinin
anılan firmanın kendi çalışanları veya teşebbüs tarafından bu amaçla görevlendirilen diğer personel
aracılığıyla gerçekleştirilmesi ve bu hizmetlerin Türkiye'de herhangi bir 12 aylık dönemde toplamda
altı ayı aşan bir süre veya sürelerde devam etmesi halinde, Türkiye'de bir işyeri oluşacak ve bu
hizmetlerden elde edilen kazançlar iç mevzuatımız hükümleri çerçevesinde Türkiye'de vergiye tabi
tutulacaktır.
Diğer taraftan, Türkiye'de icra edilen söz konusu eğitim hizmetleri dolayısıyla elde edilengelirlerin iç mevzuatımız hükümleri çerçevesinde vergi tevkifatına tabi tutulması halinde, tevkifat
yapmak zorunda olan vergi sorumluları, tevkifat sorumluluğunun doğduğu sırada, istihkak sahibi
teşebbüsün faaliyet icrası amacıyla yukarıda belirtilen toplam altı aylık süre içerisinde kalıp
kalmama durumunu bilemeyeceklerinden, diğer bir ifadeyle, Alman mukimi firmanın aynı dönemde
Türkiye'de başkalarına da hizmet verebileceği ihtimali dikkate alınarak, anılan ödemeler üzerinden
vergi tevkifatı yapmaları gerekmektedir.
Bu şekilde, Türkiye'de hizmet icrası, başlangıçta altı ayı aşmadığı için vergi tevkifatı
yapmayan vergi sorumlularının vergi idaresi tarafından cezai yaptırımla karşılaşmalarının önüne
geçilmiş olmaktadır.
Öte yandan, Türkiye - Almanya Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması çerçevesinde bahse
konu ödemelerin Türkiye'de vergiye tabi tutulmaması gerektiği durumda, adı geçen Alman mukimi
firmaya yapılan söz konusu ödemeler üzerinden kurumlar vergisi tevkifatı yapılması halinde, anılan
firma tarafından bizzat veya vekilleri aracılığıyla, tevkif yoluyla alınan vergilerin iadesi için ilgili
vergi dairesine başvurulabilecektir.
KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:
Katma Değer Vergisi Kanununun 1/1 inci maddesiyle, Türkiye'de ticari, sınai, zirai faaliyet
ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV ye tabi olduğu hüküm
altına alınmış ve aynı Kanunun 6 ıncı maddesinde de işlemlerin Türkiye'de yapılmasının; malların
teslim anında Türkiye'de bulunmasını, hizmetin Türkiye'de yapılmasını veya hizmetten Türkiye'de
faydalanılmasını ifade ettiği belirtilmiştir.
Konuya ilişkin açıklamalar 117 Seri Numaralı KDV Genel Tebliğinin 2.1.1 bölümü ile 60
No.lu KDV Sirkülerinin 2.1.1 bölümlerinde yapılmıştır.
Öte yandan, aynı Kanunun 9/1 inci maddesinde, mükellefin Türkiye içinde ikametgâhının,
işyerinin, kanunî merkezi ve iş merkezinin bulunmaması hallerinde ve gerekli görülen diğer
hallerde Maliye Bakanlığı'nın vergi alacağının emniyet altına alınması amacıyla, vergiye tabi
işlemlere taraf olanları verginin ödenmesinden sorumlu tutabileceği hüküm altına alınmıştır.
Sorumluluk uygulaması ile ilgili olarak, gerek 01/05/2012 tarihinden itibaren yürürlüğe
giren 117 Seri Numaralı KDV Genel Tebliğinin (2.) bölümünde gerekse bu Tebliğin yayımından
önceki dönemde geçerli olan 15 Seri No.lu KDV Genel Tebliğinin (C) bölümünde; yurt dışındaki
firmalara Türkiye'de yaptırılan veya Türkiye'de faydalanılan hizmetlerin KDV ye tabi olacağı,
yabancı firmanın Türkiye'de ikametgahı, işyeri, kanuni merkezi ve iş merkezinin bulunmaması
halinde söz konusu işleme ait KDV nin, hizmetten faydalanan yurt içindeki muhatap tarafından bağlı
bulunulan vergi dairesine sorumlu sıfatıyla beyan edilip, ödeneceği açıklanmıştır.
Buna göre, şirketinizin, kullandığı programlara ilişkin olarak, Almanya'da mukim yurtdışı
ortak firmanızdan çalışanı vasıtası ile aldığınız eğitim hizmeti, bu hizmetten Türkiye'de
yararlanıldığından, KDV Kanununun 1 ve 6 ıncı maddeleri gereği KDV ye tabi bulunmaktadır.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.
(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise
bu özelge geçersizdir.
(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz
dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergiiçin gecikme faizi hesaplanmayacaktır.