Kurum tarafından ortaklara yapılacak garantörlük komisyonu ödemelerinin kvk, kdv açısından değerlendirilmesi ve belge düzeni.

Kurum tarafından ortaklara yapılacak garantörlük
komisyonu ödemelerinin kvk, kdv açısından
değerlendirilmesi ve belge düzeni.
Sayı: 
B.07.1.GİB.4.34.19.02-019.01-505
Tarih: 
23/03/2015
T.C.
GELİR İDARESİ   BAŞKANLIĞI
İSTANBUL VERGİ   DAİRESİ BAŞKANLIĞI
Mükellef   Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü
 
   
Sayı : 11395140-019.01-505 23/03/2015
Konu : Kurum tarafından ortaklara yapılacak 
garantörlük   komisyonu
ödemelerinin kvk, kdv açısından
değerlendirilmesi ve belge düzeni.
         
 
             İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda; ticari faaliyetinizi sürdürmek için zaman zaman yurt
içindeki bankalardan çeşitli adlar altında kredi ve banka teminat mektubu aldığınızı; ancak, mali
verilerin yetersizliği nedeniyle teminat mektubu veya kredi tutarlarının ihtiyacı karşılamayacak
kadar düşük olduğu durumlarda ortakların bankaya teminat veya kişisel itibar ve ilişkilerinin
garantisini sunması ile istenilen tutarlarda kredi veya banka teminat mektubu alabildiğinizi
belirterek, kurum ortaklarının kefaleti veya garantörlüğü karşılığı kurumunuza kullandırılan kredi
veya alınan teminat mektupları ile çek tutarları üzerinden %2 veya %3 oranında ortaklara ödenen
komisyonun tevkifata tabi olup olmadığı ile safi kazancın tespitinde indirim konusu yapılıp
yapılamayacağı, garantörlük komisyonunun katma değer vergisine tabi olup olmadığı ve belge
düzeni hususlarında Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.
            Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunları Yönünden :
            5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6 ncı maddesinde, kurumlar vergisinin,
mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safî kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı ve
safî kurum kazancının tespitinde de, Gelir Vergisi Kanununun ticarî kazanç hakkındaki
hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır.
            193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 38 inci maddesinin birinci fıkrasında; "Bilanço esasına
göre ticari kazanç, teşebbüsteki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri
arasındaki müspet farktır. Bu dönem zarfında sahip veya sahiplerce:
             1. İşletmeye ilave olunan değerler bu farktan indirilir;
            2. İşletmeden çekilen değerler ise farka ilave olunur.
            Ticari kazancın bu suretle tespit edilmesi sırasında, Vergi Usul Kanununun değerlemeye ait
hükümleri ile bu kanunun 40 ve 41 inci maddeleri hükümlerine uyulur." hükümlerine yer
verilmiştir.
             Aynı Kanunun 40 ıncı maddesinde ise safi kurum kazancının tespit edilmesi sırasında
indirilecek giderler sayılmış olup, maddenin (1) numaralı bendi ile ticari kazancın elde edilmesi ve
idame ettirilmesi için yapılan genel giderlerin safi kazancın tespitinde indirim konusu yapılacağı
hükme bağlanmıştır.            Öte yandan, Gelir Vergisi Kanununun “Ticari Kazancın Tarifi” başlıklı 37 nci maddesinin
birinci fıkrasında her türlü ticari ve sınai faaliyetlerden doğan kazançların ticari kazanç olduğu
belirtilmiştir.         
             Gelir Vergisi Kanununun “Arızi Kazançlar” başlıklı 82 nci maddesinde ise arızî olarak ticarî
muamelelerin icrasından veya bu nitelikteki muamelelere tavassuttan elde edilen kazançlar vergiye
tabi arızi kazançlar arasında sayılmış olup, aynı maddede arızî olarak ticarî muamelelerin
icrasından veya bu nitelikteki muamelelere tavassuttan elde edilen kazançların (285 seri no.lu Gelir
Vergisi Genel Tebliği ile 2014 yılı için) 21.000 TL’lik kısmının istisna olduğu hüküm altına
alınmıştır.
            Buna göre, kefalet veya garantörlükleri karşılığı kurumunuza kullandırılan kredi veya
teminat mektupları ile çek tutarları üzerinden %2 veya %3 oranında komisyon geliri elde eden
kurum ortaklarının bu faaliyetinin ticari organizasyon içerisinde devamlılık arz edecek şekilde
yapılması durumunda ticari faaliyet olarak değerlendirilmesi ve ortaklarca elde edilen komisyon
tutarlarının Gelir Vergisi Kanununun ticari kazançlara ilişkin hükümleri çerçevesinde beyan yoluyla
vergilendirilmesi gerekmektedir.
            Söz konusu faaliyetin ticari organizasyon içerisinde devamlılık arz etmeyecek şekilde
yapılması  durumunda  elde  edilecek  kazanç  ise  “arızi  ticari  kazanç”  hükümlerine  göre
vergilendirilecek olup, bu kazancın yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri çerçevesinde yıllık gelir
vergisi beyannamesi ile beyan edilmesi gerekmektedir.
Diğer taraftan, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun “Örtülü Sermaye” başlıklı 12 nci
maddesinde;
 
“(1) Kurumların, ortaklarından veya ortaklarla ilişkili olan kişilerden doğrudan veya dolaylı olarak
temin ederek işletmede kullandıkları borçların, hesap dönemi içinde herhangi bir tarihte kurumun
öz sermayesinin üç katını aşan kısmı, ilgili hesap dönemi için örtülü sermaye sayılır.
 

 
(6) Aşağıda sayılan borçlanmalar örtülü sermaye sayılmaz:
 
            a) Kurumların ortaklarının veya ortaklarla ilişkili kişilerin sağladığı gayrinakdî teminatlar
karşılığında üçüncü kişilerden yapılan borçlanmalar.
            ...”
            hükümleri yer almaktadır.
            Öte yandan, Kurumlar Vergisi Kanununun “Transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç
dağıtımı” başlıklı 13 üncü maddesi hükümleri saklı kalmak üzere, kurum ortaklarının kefaletiyle
bankalardan kullanılan çeşitli adlardaki kredi, alınan banka teminat mektupları ile ortakların
garantör oldukları alınan veya verilen çekler üzerinden %2 veya %3 oranında hesaplanan ve
"garantörlük komisyonu" olarak adlandırılan bedelin, kurumunuzca ödenmesi ve bu ödemelerin
belgelendirilmesi halinde, bu ödemelerin Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesinin birinci
fıkrasının (1) numaralı bendine istinaden gider olarak dikkate alınması mümkün bulunmaktadır.
            Ancak, üçüncü kişilerden sağlanan bahse konu borçların nakdi teminata dayanması halinde
Kurumlar Vergisi Kanununun 12 nci maddesi hükümlerine göre örtülü sermaye sayılacak olup bunaisabet eden faiz, kur farkı ve benzeri giderlerin kurum kazancının tespitinde dikkate alınamayacağı
tabiidir.
            Katma Değer Vergisi Kanunu Yönünden :
            Katma Değer Vergisi Kanununun 1 inci maddesinde; Türkiye’de ticari, sınai, zirai faaliyet ve
serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV’ye tabi olduğu; ticari, sınaî,
ziraî faaliyet ile serbest meslek faaliyetinin devamlılığı, kapsamı ve niteliğinin Gelir Vergisi Kanunu
hükümlerine göre; Gelir Vergisi Kanununda açıklık bulunmadığı hallerde, Türk Ticaret Kanunu ve
diğer ilgili mevzuat hükümlerine göre tayin ve tespit edileceği hüküm altına alınmıştır.
            Buna göre, şirketinizin kredi ve banka teminat mektubu taleplerini karşılayabilmek için
ortaklarından kefalet veya garantörlük sağlaması karşılığında, kuruma kullandırılan kredi veya
alınan teminat mektupları ile çek tutarları üzerinden %2 veya %3 oranında ortaklarına ödediği
komisyon tutarları; devamlılık arz eden bir  faaliyet söz konusu olmadığında söz konusu komisyon
kazançlarının arızi kazanç olarak değerlendirilmesi gerekmekte olup bu durumda ortaklara arızi
olarak yapılan komisyon ödemeleri KDV nin konusuna girmemektedir.
            Vergi Usul Kanunu Yönünden :
            213 sayılı Vergi Usul Kanununun 234 üncü maddesinde; "Birinci ve ikinci sınıf tüccarlar,
kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan serbest meslek erbabının
ve çiftçilerin:
            …
            3. Vergiden muaf esnafa;
            Yaptırdıkları işler veya onlardan satın aldıkları emtia için tanzim edip işi yapana veya
emtiayı satana imza ettirecekleri gider pusulası vergiden muaf esnaf tarafından verilmiş fatura
hükmündedir. Bu belge, birinci ve ikinci sınıf tüccarların, zati eşyalarını satan kimselerden satın
aldıkları altın, mücevher gibi kıymetli eşya için de tanzim edilir.
            Gider pusulası, işin mahiyeti, emtianın cins ve nev'i ile miktar ve bedelini ve iş ücretini ve işi
yaptıran ile yapanın veya emtiayı satın alan ile satanın adlarıyla soyadlarını (Tüzel kişilerde
unvanlarını) ve adreslerini ve tarihi ihtiva eder ve iki nüsha olarak tanzim ve bir nüshası işi yapana
veya malı satana tevdi olunur.
            Gider pusulaları, seri ve sıra numarası dahilinde teselsül ettirilir." hükmüne yer verilmiştir.
            Bu itibarla, ortaklarınızın kefaleti veya garantörlüğü karşılığı Kurumunuza sağlanan kredi
veya teminat mektupları ile çek tutarları üzerinden belli oranlarda ortaklarınıza ödenecek
garantörlük komisyonları için gider pusulası düzenlenmesi gerekmektedir.
            Bilgi edinilmesini rica ederim.
 
 
   
 
(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.
(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise
bu özelge geçersizdir.(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz
dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi
için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.