Kuyumculuk faaliyetinde işi terk ederken stoklarda bulunan altının değerlemesi hk.

Özelge: Kuyumculuk faaliyetinde işi terk ederken stoklarda
bulunan altının değerlemesi hk.
Sayı: 
67854564-010.01-428
Tarih: 
16/07/2014
 
T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
İZMİR VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü
 
   
Sayı : 67854564-010.01-428 16/07/2014
Konu : Kuyumculuk faaliyetine son verilmesi halinde stok beyanı  
 
            İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, perakende kuyumculuk faaliyetinde bulunduğunuzu
belirterek, işinizi terk ederken stoklarınızda bulunan altınları kendi adınıza fatura edip
edemeyeceğiniz, fatura etmeniz halinde hangi değerleme ölçüsünü kullanacağınız ve bu satışlara
ilişkin vereceğiniz beyannamelerin ne şekilde düzenlenmesi gerektiği hususlarında Başkanlığımız
görüşü istenilmektedir.
            I- GELİR VERGİSİ KANUNU VE VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN
             193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 37 nci maddesinde; "Her türlü ticari ve sınai
faaliyetlerden doğan kazançlar ticari kazançtır.
            ...
            Ticari kazanç, Vergi Usul Kanunu hükümlerine ve bu kanunda yazılı gerçek (Bilanço veya
işletme hesabı esası) veya basit usullere göre tespit edilir." hükmü yer almaktadır.
            Aynı Kanunun 39 uncu maddesinde ise;
            "İşletme hesabı esasına göre ticari kazanç, bir hesap dönemi içinde elde edilen hasılat ile
giderler arasındaki müspet farktır.
            (Elde edilen hasılat, tahsil olunan paralarla tahakkuk eden alacakları; giderler ise, tediye
olunan ve borçlanılan meblağları ifade eder.)
            Emtia alım ve satımı ile uğraşanlarda ticari kazancın bulunması için hesap dönemi
sonundaki emtia mevcudunun değeri hasılata, dönem başındaki emtia mevcudunun değeri ise
giderlere ilave olunur.
            Ticari kazancın bu suretle tespit edilmesi sırasında Vergi Usul Kanununun değerlemeye ait
hükümleri ile bu kanunun 40 ve 41 inci maddeleri hükümlerine uyulur."  hükmüne yer verilmiştir.
            Öte yandan, anılan Kanunun "Yıllık Beyannamenin Verilmesi" başlıklı 92 nci maddesinde, bir
takvim yılına ait beyannamenin izleyen yılın Mart ayının başından yirmi beşinci günü akşamına
kadar, tam mükellefiyette vergiyi tarha yetkili vergi dairesine verileceği veya taahhütlü olarak posta
ile gönderileceği hüküm altına alınmıştır.
            Aynı Kanunun "Geçici Vergi" başlıklı mükerrer 120 nci maddesinde de; "Ticari kazanç
sahipleri (basit usulde vergilendirilenler hariç) ile serbest meslek erbabı cari vergilendirme
döneminin gelir vergisine mahsup edilmek üzere, bu Kanunun ticari veya mesleki kazancın tespitine
ilişkin hükümlerine göre (indirim ve istisnalar ile Vergi Usul Kanununun değerlemeye ait hükümleride dikkate alınarak) belirlenen ilgili hesap döneminin üçer aylık kazançları (42 nci madde
kapsamına giren kazançlar ile noterlik görevini ifa ile mükellef olanların bu işlerden sağladıkları
kazançlar hariç) üzerinden 103 üncü maddede yer alan tarifenin ilk gelir dilimine uygulanan oranda
geçici vergi öderler. Geçici Vergi matrahının hesaplanmasında dönem sonu mal mevcutları, kayıtlar
üzerinden tespit edilebilir.
            ...
            İşin bırakılması halinde, işin bırakıldığı dönemi izleyen dönemlerde geçici vergi ödenmez..." 
hükmüne yer verilmiştir.
            Diğer taraftan 213 sayılı Vergi Usul Kanununun "İşi Bırakmanın Tarifi" başlıklı 161 inci
maddesinde; "Vergiye tabi olmayı gerektiren muamelelerin tamamen durdurulması ve sona ermesi
işi bırakmayı ifade eder. İşlerin herhangi bir sebep yüzünden geçici bir süre için durdurulması işi
bırakma sayılmaz." hükmü 229 uncu maddesinde ise "Fatura, satılan emtia veya yapılan iş
karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar
tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır." hükmü yer almaktadır.
            Vergi Usul Kanununda yer alan düzenlemelere göre, bir mükellefin işi bırakmış sayılabilmesi
için, işi ile ilgili tedarik işlemlerini durdurmasının yanı sıra, işletmede bulunan emtia stokları ile
diğer döner ve sabit değerlerinin de elden çıkarılması veya bu varlıkların işletme sahiplerince
işletmeden çekilmiş olması gerekmektedir.
            Yukarıda yer alan hüküm ve açıklamalara göre; işletmenizde kayıtlı bulunan emtiayı, işi terk
ettiğiniz tarih itibariyle emsal bedeli ile kendi adınıza fatura düzenlemek suretiyle işletmenizden
çekmeniz ve söz konusu emtianın maliyet bedeli ile emsal bedeli arasındaki farkı, faaliyetinizi terk
ettiğiniz yılın ticari kazancının tespitinde dikkate almanız gerekmektedir.
            Diğer taraftan, söz konusu kazancın Gelir Vergisi Kanununun 92 nci maddesi gereğince ilgili
yıl Gelir Vergisi Beyannamesine, mükerrer 120 nci madde gereğince de, faaliyetinize son verdiğiniz
tarihe kadar olan dönemlere ilişkin gelir geçici vergi beyannamesine dahil etmeniz gerektiği
tabiidir.
            II-KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN
            3065 sayılı Katma Değer Vergisi (KDV) Kanununun;
            -1/1 inci maddesinde; ticari, sınai, zırai ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde Türkiye'de
yapılan teslim ve hizmetlerin KDV'ye tabi olduğu,
            -3/a maddesinde; vergiye tabi malların her ne suretle olursa olsun, vergiye tabi işlemler
dışındaki amaçlarla işletmeden çekilmesinin teslim sayılacağı,
            -17/4-g maddesinde, külçe altın, külçe gümüş, kıymetli taşlar (elmas, pırlanta, yakut,
zümrüt, topaz, safir, zebercet, inci, kübik virconia) döviz, para, damga pulu, değerli kağıtlar, hisse
senedi, tahvil, varlık kiralama şirketleri tarafından ihraç edilen kira sertifikaları ile metal, plastik,
lastik, kauçuk, kâğıt, cam hurda ve atıklarının tesliminin KDV den istisna olduğu,
            -20/1 inci maddesinde; teslim ve hizmet işlemlerinde matrahın, bu işlemlerin karşılığını
teşkil eden bedel olduğu,
            -23/e maddesinde; altından mamül veya altın ihtiva eden ziynet eşyaları ile sikke altınların
teslim ve ithalinde matrahın, külçe altın bedeli düşüldükten sonra kalan miktar olduğu,
            -27 nci maddesinin (1) numaralı fıkrasında; bedeli bulunmayan veya bilinmeyen işlemler ile
bedelin mal, menfaat, hizmet gibi paradan başka değerler olması halinde matrahın işlemin
mahiyetine göre emsal bedeli veya emsal ücreti olduğu, (2) numaralı fıkrasında ise, bedelin emsal
bedeline veya emsal ücretine göre açık bir şekilde düşük olduğu ve bu düşüklüğün mükellefçe haklıbir sebeple açıklanamadığı hallerde de, matrah olarak emsal bedelin veya emsal ücretin esas
alınacağı,
            hüküm altına alınmıştır.
            Altın ve gümüş teslimleri Kanunun 23/e maddesi kapsamında özel matrah şekline tabi olup,
kıymetli taşları ihtiva eden veya bu taşlardan yapılmış altın ve gümüşten mamul ziynet eşyası
teslimlerinde KDV nin matrahı, teslim bedelinden varsa eşyanın ihtiva ettiği has altın veya gümüşün
değeri ile teslimleri KDV Kanununun 17/4-g maddesine göre KDV den müstesna bulunan kıymetli
taşların bedeli düşüldükten sonra kalan tutar olacaktır.
            Bu hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, işin terk edilmesi halinde mevcutlarınızı terkten
önce satış vb. yollarla tasfiye etmeniz durumunda teslim bedeli üzerinden, mevcutların tasfiye
edilmemesi durumunda ise işletmede bulunan emtianın (altın takı vb.) Kanunun 3/a maddesi
gereğince, emsal bedel üzerinden kendi adınıza fatura düzenlenmek suretiyle işletmeden çekilmesi
ve Kanunun 17/4-g ve 23/e maddeleri de dikkate alınarak KDV hesaplanıp beyan edilmesi
gerekmektedir.
            İndirim konusu yapılamayan KDV ise sonraki döneme devreden KDV olarak kalacaktır.
Sonraki döneme devreden KDV'nin, iade hakkı doğuran bir işlem bulunmaması kaydıyla, iadesinin
talep edilmesi mümkün bulunmamaktadır. Ancak, mükellefiyetin terk edildiği tarih ile indirim
yoluyla giderilemeyen KDV ilgili dönem gelir ya da kurumlar vergisi matrahının tespitinde işin
mahiyetine göre gider veya maliyet unsuru olarak dikkate alınabileceği tabiidir.
            Bilgi edinilmesini rica ederim.
 
 
(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.
(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise
bu özelge geçersizdir.
(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz
dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi
için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.