Mahalli İdareler Kanununa göre Kurulan Birliğin Vergi Kanunları hakkındaki durumu hk.
Özelge: Mahalli İdareler Kanununa göre Kurulan Birliğin
Vergi Kanunları hakkındaki durumu hk.
Sayı:
63611781-KVK.MUK.201-29
Tarih:
12/09/2012
T.C.
AFYONKARAHİSAR VALİLİĞİ
Defterdarlık Gelir Müdürlüğü
Sayı : 63611781-KVK.MUK.201-29 12/09/2012
Konu : Mahalli İdareler Kanununa göre Kurulan Birliğin Vergi
Kanunları hakkındaki durumu.
İlgide kayıtlı yazınızda, Birliğinizin 5355 sayılı Mahalli İdare Birlikleri Kanununa göre
kurulduğu belirtilerek Kurumlar Vergisi Kanunu, Katma Değer Vergisi Kanunu, Damga Vergisi
Kanunu ve Vergi Usul Kanunu yönünden mükellef olup olmadığınız hususunda Başkanlığımız
görüşü talep edilmektedir.
KURUMLAR VERGİSİ YÖNÜNDEN
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 1 inci maddesine göre dernek ve vakıflar kurumlar
vergisi mükellefleri arasında sayılmazken, aynı maddenin (ç) bendi ile dernek ve vakıflara ait
iktisadi işletmeler kurumlar vergisi mükellefiyeti kapsamına alınmışlardır. Aynı Kanunun 2 nci
maddesinin beşinci fıkrasında, dernek ve vakıflara ait veya bağlı olup faaliyetleri devamlı bulunan
ve sermaye şirketleri ile kooperatifler dışında kalan ticari, sınai ve zirai işletmelerin dernek ve
vakıfların iktisadi işletmeleri olduğu, aynı maddenin altıncı bendinde de dernek ve vakıflara ait
iktisadi işletmelerin kazanç amacı gütmemelerinin, faaliyetlerinin kanunla verilmiş görevler
arasında bulunmasının, tüzel kişiliklerinin olmamasının, bağımsız muhasebelerinin ve kendilerine
ayrılmış sermayelerinin veya işyerlerinin bulunmamasının mükellefiyetlerini etkilemeyeceği, mal ve
hizmet bedelinin sadece maliyeti karşılayacak kadar olmasının, kâr edilmemesi veya kârın kuruluş
amaçlarına tahsis edilmesinin bunların iktisadi işletme niteliğini değiştirmeyeceği hükme
bağlanmıştır.
1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin dernek veya vakıflara ait iktisadi işletmelerle
ilgili (2.4.) bölümünde; iktisadi işletmenin belirlenmesinde iktisadi işletmenin en belirgin özelliğinin
bağlılık, devamlılık ve faaliyetin ticari, sınai veya zirai bir mahiyet arz etmesi olduğu diğer bir
anlatımla iktisadi işletmenin unsurlarının ticari faaliyetin de temel özelliklerinden olan, bir
organizasyona bağlı olarak piyasa ekonomisi içerisinde bedel karşılığı mal alım-satımı, imalatı veya
hizmet ifaları gibi faaliyetler olduğu, Kanunun bu gibi halleri tek tek saymak yerine, dernek veya
vakıf tarafından piyasa ekonomisi içerisinde icra edilen tüm iktisadi faaliyetleri kapsamına aldığı,
satılan mal veya hizmete ait bedelin sadece maliyeti karşılayacak kadar olmasının, kâr
edilmemesinin, kârın kuruluş amaçlarına tahsis edilmesinin iktisadi işletme olma vasfını
değiştirmeyeceği açıklanmıştır.
Buna göre, vergi uygulamaları bakımından dernek olarak kabul edilen Birliğinizin tüzel
kişiliği itibarıyla kurumlar vergisi mükellefiyeti bulunmamaktadır. Ancak, iktisadi işletme
oluşturacak şekilde ticari, sınai ve zirai faaliyette bulunulması halinde bu faaliyetler nedeniyle
kurumlar vergisi mükellefiyeti tesis ettirilecektir.
KATMA DEĞER VERGİSİ YÖNÜNDEN
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 1 inci maddesinin birinci fıkrasının (3/g)bendinde genel ve katma bütçeli idarelere, il özel idarelerine, belediyeler ve köyler ile bunların
teşkil ettikleri birliklere, üniversitelere, dernek ve vakıflara, her türlü mesleki kuruluşlara ait veya
tabi olan veyahut bunlar tarafından kurulan veya işletilen müesseseler ile döner sermayeli
kuruluşların veya bunlara ait veya tabi diğer müesseselerin ticari, sınai, zirai ve mesleki nitelikteki
teslim ve hizmetleri katma değer vergisinin konusuna dahil edilmiştir.
Aynı maddede ticari, sınai, zirai faaliyet ile serbest meslek faaliyetinin devamlılığı, kapsamı
ve niteliği Gelir Vergisi Kanunu hükümlerine göre; Gelir Vergisi Kanununda açıklık bulunmadığı
hallerde, Türk Ticaret Kanunu ve diğer ilgili mevzuat hükümlerine göre tayin ve tespit edileceği; bu
faaliyetlerin kanunların veya resmi makamların gösterdiği gerek üzerine yapılmasının, bunları
yapanların hukuki statü ve kişilikleri, Türk tabiiyetinde bulunup bulunmamalarının, ikametgah veya
işyerlerinin yahut kanuni merkez veya iş merkezlerinin Türkiye'de olup olmamasının işlemlerin
mahiyetini değiştirmeyeceği ve vergilendirmeye mani teşkil etmeyeceği hüküm altına alınmıştır.
Yukarıda yer alan hükümler çerçevesinde, Birliğinizin bedel karşılığında vermiş olduğu
hizmet katma değer vergisine tabi tutulacaktır.
VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 172 nci maddesinin son paragrafında; iktisadi kamu
müesseseleri ile dernek ve vakıflara ait iktisadi işletmelerin defter tutma bakımından tüccarların
tabi oldukları hükümlere tabi olduğu, 176 ncı maddesinde, tüccarların defter tutma bakımından iki
sınıfa ayrıldığı, 1 inci sınıf tüccarların bilanço esasına göre defter tutacakları, 177 nci maddesinin
(5) numaralı bendine göre, kurumlar vergisine tabi olan diğer tüzel kişiler 1 inci sınıf tüccar olarak
değerlendirilmiş, 182 nci maddesinde de, bilanço esasına göre hangi defterlerin tutulacağı
açıklanmıştır. Aynı Kanunun 229 uncu maddesinde; fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında
müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından
müşteriye verilen ticari vesika olarak tarif edilmiş, 232 nci maddesinde de fatura kullanma
mecburiyeti bulunanlar sayılmıştır.
Buna göre, Birliğinizin tüzel kişiliği itibarıyla kurumlar vergisi veya katma değer vergisi
açısından mükellefiyetinin bulunmaması durumunda Vergi Usul Kanunu hükümlerince defter tutma
ya da belge düzenleme zorunluluğu bulunmamaktadır. Ancak, iktisadi işletme oluşturacak şekilde
faaliyette bulunması dolayısıyla kurumlar vergisi veya katma değer vergisi açısından
mükellefiyetinin olması durumunda ise anılan Kanun hükümlerine göre defter tutacağı ve belge
düzenleyeceği tabiidir.
DAMGA VERGİSİ YÖNÜNDEN
488 sayılı Damga Vergisi Kanununun 1 inci maddesinde, bu Kanuna ekli (1) sayılı tabloda
yazılı kağıtların damga vergisine tabi olduğu; 3 üncü maddesinde, damga vergisi mükellefinin
kağıtları imza edenler olduğu ve resmi dairelerle kişiler arasındaki işlemlere ait düzenlenen
kağıtların damga vergisini kişilerin ödeyeceği; 8 inci maddesinde, bu Kanunda yazılı resmi daireden
maksadın genel ve özel bütçeli idarelerle, il özel idareleri, belediyeler ve köyler olduğu, bu
dairelere bağlı olup ayrı tüzel kişiliği bulunan iktisadi işletmelerin resmi daire sayılmayacağı; 9
uncu maddesinde, bu Kanuna ekli (2) sayılı tabloda yazılı kağıtların damga vergisinden müstesna
olduğu; 24 üncü maddesinin ikinci fıkrasında, birden fazla kişi tarafından imza edilen kağıtlara ait
vergi ve cezanın tamamından imza edenlerin müteselsilen sorumlu olduğu, bunlar arasında
vergiden müstesna olanların bulunmasının damga vergisinin noksan ödenmesini gerektirmeyeceği,
damga vergisinden muaf kuruluşlarca kişilerin (1) sayılı tabloda yer alan işlemleriyle ilgili olarak
düzenlenen ve sadece bu kurumların imzasını taşıyan kağıtlara ait verginin tamamının kişiler
tarafından ödeneceği ancak bu kağıtlara ait verginin hiç ödenmemesi veya noksan ödenmesi
halinde vergi ve cezanın tamamından kişilerle birlikte kurumların müteselsilen sorumlu olacağı,
dördüncü fıkrasında, resmi daireler veya noterlerce düzenlenerek kişilere verilen veya dairede
bırakılan ve damga vergisi hiç alınmayan veya noksan alınan kağıtların vergisinin mükelleflere
cezasının düzenleyenlere ait olduğu ve beşinci fıkrasında da, vergi ve cezanın, vergi için
mükelleflere rücu hakkı olmak üzere, kağıtları düzenleyenlerden alınacağı hükme bağlanmıştır. Mezkur Kanuna ekli (2) sayılı tablonun "I-Resmi işlerle ilgili kağıtlar" başlıklı bölümünün A/1
fıkrasında, resmi daireler arasındaki işlemleri kapsayan her türlü kağıtlarla bu dairelerin soruları
üzerine kişiler tarafından yazılan cevaplar ve eklerin damga vergisinden istisna olduğu hüküm
altına alınmıştır.
Diğer taraftan, 11/06/2005 tarih ve 25842 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe
giren 5355 sayılı Mahalli İdare Birlikleri Kanununun 3 üncü maddesinin (b) bendinde,
"Mahalli idare birliği: Birden fazla mahalli idarenin, yürütmekle görevli oldukları
hizmetlerden bazılarını birlikte görmek üzere kendi aralarında kurdukları kamu tüzel kişisini, ifade
eder"; 4 üncü maddesinde ise, "Birlik, birlik tüzüğünün kesinleşmesinden sonra Bakanlar
Kurulunun izni ile kurulur ve tüzel kişilik kazanır.
Kurulmuş bir birliğe üyelik, üye olmak isteyen mahallî idare meclisinin kararı ve buna
dayalı başvuru üzerine, birlik meclisinin kabulü ile olur. Bu durumda Bakanlar Kurulunun izni
aranmaz. Ayrılmada ilgili mahallî idare meclisinin kararı yeterlidir.
Su, atık su, katı atık ve benzeri altyapı hizmetleri ile çevre ve ekolojik dengenin
korunmasına ilişkin projelerin zorunlu kılması durumunda; Bakanlar Kurulu, ilgili mahallî
idarelerin, bu amaçla kurulmuş birliğe katılmasına karar verebilir. Bu fıkrada belirtilen birliklerden
ayrılma da Bakanlar Kurulunun iznine bağlıdır.
Mahallî idarelerin bütün görevlerini kapsayacak şekilde genel amaçlı veya amacı açıkça
belirlenmemiş birlik kurulamaz."
hükümlerine yer verilmiş olup, söz konusu Kanun kapsamında kurulduğu anlaşılan Birliğiniz
488 sayılı Damga Vergisi Kanununun 8 inci maddesi kapsamında resmi daire olarak
değerlendirilmektedir.
Bu itibarla, Birliğiniz ile Damga Vergisi Kanununun 8 inci maddesi kapsamında yer alan
resmi daireler veya damga vergisinden muaf tutulmuş kişi ve kuruluşlar arasında düzenlenen
kağıtların damga vergisine tabi tutulmaması gerekmektedir. Ancak, Birliğiniz ile resmi daire
sayılmayan veya damga vergisi muafiyeti bulunmayan kişi ve kuruluşlar arasında düzenlenen
kağıtlar ile kişilerin (1) sayılı tabloda yer alan işlemleriyle ilgili olarak düzenlenen ve sadece
Birliğinizin imzasını taşıyan kağıtlara ait damga vergisinin, Damga Vergisi Kanununun 3 üncü
maddesi uyarınca bu kişi ve kuruluşlar tarafından ödenmesi gerekmekte olup, bu kağıtlara ait
verginin ödenmemesi veya noksan ödenmesi halinde ise Damga Vergisi Kanununun 24 üncü
maddesi hükmü uyarınca söz konusu verginin ödenmesi bakımından Birliğinizin müteselsil
sorumluluğu bulunmaktadır.
Diğer taraftan, Birliğinizin kendisinden ayrı bir tüzel kişiliği olan iktisadi işletmesi
bulunması durumunda, söz konusu iktisadi işletmenin Damga Vergisi Kanunu uygulamasına göre
kişi olarak damga vergisi mükellefi olacağı tabiidir.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.
(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise
bu özelge geçersizdir.
(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz
dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergiiçin gecikme faizi hesaplanmayacaktır.