Ortakların mülkiyetinde bulunan arsa üzerine yapılacak özel inşaat için kurulan adi ortaklığın vergilendirilmesi ve belge düzeni hk.
Ortakların mülkiyetinde bulunan arsa üzerine yapılacak
özel inşaat için kurulan adi ortaklığın vergilendirilmesi ve
belge düzeni hk.
Sayı:
B.07.1.GİB.4.06.18 .02-105[262-2017- 301]-149668
Tarih:
06/04/2018
T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
(Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü)
Sayı : 27575268-105[262-2017-301]-149668 06.04.2018
Konu : Ortakların mülkiyetinde bulunan arsa
üzerine yapılacak özel inşaat için
kurulan adi ortaklığın
vergilendirilmesi ve belge düzeni hk.
İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda; ortaklara ait arsa üzerine 6 adet işyerinden oluşan bir inşaat
yapmak üzere bir adi ortaklık kurduğunuzu, 840 m² olan söz konusu arsanın 2/6 hissesine (..A), 2/6
hissesine (..B), 1/6 hissesine (..C) ve 1/6 hissesine (..D)'in sahip olduğu, inşaat devam ederken
(..A)'nın sahip olduğu 2/6 arsa hissesinin tamamını (..B)'ye satarak ortaklıktan ayrıldığı, (..C) ve
(..D)'in ise sahip oldukları 1/6 hisselerinin yarısını (..B)’ye sattıkları belirtilerek, bu durumda;
- İskan raporu alınmadan ve inşaat bitmeden ortaklardan (..A)'nın Adi Ortaklıktan ayrılıp
ayrılamayacağı, ayrılması halinde vergisel durumunun nasıl olacağı,
- İnşaat tamamlandığında söz konusu işyerlerinin ortaklara tesliminde düzenlenecek faturada yer
alacak bedelin nasıl belirleneceği
hususlarında Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.
I- GELİR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME:
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 37 nci maddesinin birinci fıkrasında; her türlü ticari ve sınai
faaliyetlerden doğan kazançların ticari kazanç olduğu hükmüne yer verilmiş olup, aynı maddenin
ikinci fıkrasının (4) numaralı bendinde ise; gayrimenkullerin alım, satım ve inşa işleriyle devamlı
olarak uğraşanların bu işlerinden elde ettikleri kazancın ticari kazanç olduğu hükme bağlanmıştır.
Söz konusu hükümlerden de anlaşılacağı üzere, ticari faaliyet bir tür emek, sermaye
organizasyonuna dayanmakta olup, kazanç sağlama niyet ve kastının bulunup bulunmaması böyle
bir organizasyon tarafından icra edilen faaliyetin "ticari faaliyet" olma niteliğine etki etmemektedir.
Ancak, bir faaliyetin ticari faaliyet sayılabilmesi için kazanç sağlama niyet ve kastı gerekmemeklebirlikte faaliyeti icra eden organizasyonun bütün unsurlarıyla birlikte değerlendirildiğinde kazanç
sağlama potansiyeline sahip olması gerektiği ortaya çıkmaktadır.
Öte yandan, 6 adet işyerinden oluştuğu belirtilen bu organizasyonda, organizasyonu üstlenen
kişilerin organizasyon kapsamındaki faaliyetleri inşaatın yapımına ve organizasyona ilişkin her türlü
işlerden (işçi ve usta temini, malzeme alımı, her türlü ödeme ve tahsilat vb.) meydana gelmektedir.
Bu itibarla, diğer hak sahipleriyle birlikte yapacağınızı belirttiğiniz inşaatın işyeri inşaatı olması
nedeniyle, söz konusu inşaat işiniz ticari faaliyet kapsamında olacağından bu faaliyetiniz nedeniyle
adi ortaklık olarak stopaj ve katma değer vergisi yönünden, her bir ortağa ilişkin olarak ise ticari
kazanç yönünden gelir vergisi mükellefiyetinizin tesis edilmesi ve her bir ortağın, ortaklık
faaliyetinden kendi payına düşen kar veya zararı, geçici vergi beyannameleri ile yıllık
beyannamesine dâhil etmesi gerekmektedir.
Diğer taraftan, aynı Kanunun "Değer artışı kazançları" başlıklı mükerrer 80 inci maddesinde;
"Aşağıda yazılı mal ve hakların elden çıkarılmasından doğan kazançlar değer artışı kazançlarıdır.
…
4. Ortaklık haklarının veya hisselerinin elden çıkarılmasından doğan kazançlar.
…
Bu maddede geçen "elden çıkarma" deyimi, yukarıda yazılı mal ve hakların satılması, bir ivaz
karşılığında devir ve temliki, trampa edilmesi, takası, kamulaştırılması, devletleştirilmesi, ticaret
şirketlerine sermaye olarak konulmasını ifade eder.
Bir takvim yılında elde edilen değer artışı kazancının, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası
araçlarının elden çıkarılmasından sağlananlar hariç, 6.000 Türk Lirası (2017 yılı için 11.000 TL,
2018 yılı için 12.000 TL) gelir vergisinden müstesnadır.
Faaliyetine devam eden ticarî bir işletmenin kısmen veya tamamen satılmasından veya ticarî
işletmeye dahil amortismana tâbi iktisadî kıymetlerle birinci fıkrada yazılı hakların elden
çıkarılmasından doğan kazançlar ticarî kazanç sayılır ve bunlara ticarî kazanç hakkındaki hükümler
uygulanır." hükmüne yer verilmiştir.
Buna göre, hisse devri dolayısıyla (..A), (..C) ve (..D) tarafından elde edilen kazancın, Gelir Vergisi
Kanununun mükerrer 80'inci maddesi kapsamında değer artış kazancı olarak vergilendirilmesi
gerekmektedir.
II- KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME:
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun (1/1) inci maddesinde, ticarî, sınaî, ziraî faaliyet ve
serbest meslek faaliyeti çerçevesinde Türkiye'de yapılan teslim ve hizmetlerin KDV'ye tabi olduğu,
2/1'inci maddesinde de teslimin, bir mal üzerindeki tasarruf hakkının malik veya onun adına
hareket edenlerce, alıcıya veya adına hareket edenlere devredilmesi olduğu hüküm altına
alınmıştır.
Öte yandan, Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinin "I/B.7-Adi Ortaklıklarda Vergileme"
başlıklı bölümünde; "Adi ortaklıklarda, ortaklığın sona ermesi sonucunu doğurmayan hisse devri
işlemleri KDV'ye tabi değildir. Ortaklığın sona ermesi sonucunu doğuran devir işlemlerinde ise
vergi uygulanır. Buna göre, bir adi ortaklıkta, ortaklardan biri veya birkaçının hisselerini diğer
ortaklara veya üçüncü şahıslara devretmesi, bu şekilde ortaklıktan bazı ortakların ayrılması veya
ortaklığa yeni ortakların alınması halinde, mevcut adi ortaklık, ortak sayısındaki değişiklik dışında
aynen devam ediyorsa, bu hisse devri işlemlerinde vergi uygulanmayacaktır." denilmiştir.
Buna göre, ortaklardan (..A)'nın hisselerinin tamamının, diğer ortaklardan (..C) ve (..D)'in sahipoldukları 1/6 oranındaki hisselerinin yarısının (..B)’ye ortaklık sona ermeyecek şekilde devri KDV'ye
tabi olmayacaktır.
III- VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME:
213 sayılı Vergi Usul Kanununun;
- 227 nci maddesinde, bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça bu Kanuna göre tutulan ve üçüncü
şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsikinin mecburi olduğu,
- 229 uncu maddesinde faturanın, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı
meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari
vesika olduğu,
- 231 inci maddesinin birinci fıkrasının (5) numaralı fıkrasında faturanın, malın teslimi veya
hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami yedi gün içinde düzenleneceği, bu süre içerisinde
düzenlenmeyen faturaların hiç düzenlenmemiş sayılacağı,
- 232 nci maddesinde, birinci ve ikinci sınıf tüccarlar, kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter
tutmak mecburiyetinde olan çiftçilerin; birinci ve ikinci sınıf tüccarlara, serbest meslek erbabına,
kazançları basit usulde tespit olunan tüccarlara, defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilere,
vergiden muaf esnafa sattıkları emtia veya yaptıkları işler için fatura vermek ve bunların da fatura
istemek ve almak mecburiyetinde oldukları, bunların dışında kalanların birinci ve ikinci sınıf
tüccarlar ile kazancı basit usulde tespit edilenlerden ve defter tutmak mecburiyetinde olan
çiftçilerden satın aldıkları emtia veya onlara yaptırdıkları iş bedelinin 50.000.000 lirayı (2017 yılı
için 900 TL'yi, 2018 yılı için 1.000 TL'yi) geçmesi veya bedeli 50.000.000 liradan (2017 yılı için 900
TL'den, 2018 yılı için 1.000 TL'den) az olsa dahi istemeleri halinde emtiayı satanın veya işi yapanın
fatura vermesinin mecburi olduğu,
- 267 nci maddesinde; emsal bedelinin gerçek bedeli olmayan veya bilinmeyen veyahut doğru olarak
tespit edilemeyen bir malın, değerleme gününde satılması halinde emsaline nazaran haiz olacağı
değer olduğu, emsal bedelinin sıra ile ortalama fiyat esası, maliyet bedeli esası ve takdir esasına
göre tayin edileceği
hükümleri yer almaktadır.
Buna göre, ortaklığınız tarafından verilen, inşaat taahhüt işi mahiyetindeki hizmet için, ortaklıktaki
hisse oranları dikkate alınarak ortaklar adına, hizmetin verildiği tarihten itibaren yedi gün içinde,
inşaat harcamaları, genel giderler, personel harcamaları ve benzeri unsurlar da dikkate alınmak
suretiyle belirlenecek emsal bedel üzerinden fatura düzenlenmesi gerekmektedir. Söz konusu emsal
bedelin hesabında, ortaklara ait arsa paylarının dikkate alınmayacağı tabiidir.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.
(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise
bu özelge geçersizdir.(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz
dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi
için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.