Özelge:

Özelge:
Sayı: 
64597866-VUK-mük.298-93
Tarih: 
20/06/2014
 
T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
BÜYÜK MÜKELLEFLER VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü
 
Sayı : 64597866-VUK-mük.298-93                                                                        20/06/2014
Konu : Enflasyon Düzeltmesi farkının kurum
            kazancından indirilip indirilmeyeceği hakkında
 
İlgi : .../.../... tarihli Özelge Talep Formunuz.
İlgide kayıtlı özelge talep formunda, ............................. 9/6/2006 tarihinde imzalanan "Kısmi
Bölünme Sözleşmesi" uyarınca kısmi bölünmesi neticesinde akaryakıt, madeni yağ ve günlük
kullanılan tüketim ürünlerinin üretilmesi, ambalajlanması, depolanması ve dağıtımı işi ile iştigal
eden şirketinizin tüzel kişilik kazandığı, söz konusu bölünme işlemleri esnasında adı geçen
şirketlerin kira sözleşmelerinden doğan "peşin ödenen giderlerdin bir bölümünün düzeltilmiş
değerleri üzerinden şirketinize intikal ettirildiği,
- Rekabet Kurumunun dikey anlaşmalarda yer alan rekabet yasağına ilişkin hükümleri gereğince
kira sözleşmelerinin 18/9/2010 tarihinden sonraki kısımları hukuken hükümsüz olacağından bu
dönemlere isabet eden peşin ödenmiş giderlerin fatura düzenlenmek suretiyle geri alınacağı,
- Ancak, kazançları bilanço esasına göre tespit edilen bayilerin söz konusu tutarları enflasyon
düzeltmesine tabi tutmuş olmaları nedeniyle karşılıklı mutabakat sağlanabilirken, kazançları
işletme hesabı esasına tabi olan bayilerinizin Kanun gereğince enflasyon düzeltmesi müessesesini
uygulamamaları nedeniyle hesaplar arasında mutabakat sağlanamadığı,
- Düzeltilmiş değerler üzerinden kayıtlarınızda yer alan peşin ödenmiş kira bedellerinin bilanço ve
işletme hesabı esasına göre defter tutan bayilerden iade alınacak bedellerin enflasyon düzeltmesi
öncesi değerleri ile bayilere faturalandırılması esnasında, şirketinizin enflasyon düzeltmesinden
kaynaklanan enflasyon farklarını Vergi Usul Kanununun geçici 25 inci maddesinin (I) bendi hükmü
çerçevesinde kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alıp alamayacağı hususunda
tereddüt oluştuğu belirtilerek Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 192 nci maddesinde, bilançonun envanterde gösterilen
kıymetlerin tasnifli ve karşılıklı olarak değerleri itibariyle tertiplenmiş hülasası olduğu, bilançonun
aktif ve pasif olmak üzere iki tabloyu ihtiva ettiği, aktif tablosunda mevcutlar ile alacaklar (ve varsa
zarar), pasif tablosunda borçların gösterileceği, aktif toplamı ile borçlar arasındaki farkın,
müteşebbisin işletmeye mevzu varlığını (öz sermayeyi) teşkil edeceği, aynı Kanunun 194 üncü
maddesinde ise işletme hesabının sol tarafını gider, sağ tarafını hasılat kısmının teşkil ettiği, gider
kısmına, satın alınan mallar veya yaptırılan hizmetler karşılığında ödenen veya borçlanılan paralarve işletme ile ilgili diğer bütün giderlerin, hasılat kısmına, satılan mal bedeli veya yapılan hizmet
karşılığı olarak tahsil edilen paralarla tahakkuk eden alacaklar ve işletme faaliyetinden elde edilen
diğer bütün hasılatların kaydolunacağı hükmüne yer verilmiştir.
Diğer taraftan, 5422 sayılı mülga Kurumlar Vergisi Kanununun 13 üncü ve 5520 sayılı Kurumlar
Vergisi Kanununun 6 ncı maddeleri uyarınca, safi kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi
Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümleri uygulanmaktadır. Gelir Vergisi Kanununun 38 inci
maddesine göre, bilanço esasına göre ticari kazanç, teşebbüsteki öz sermayenin hesap dönemi
sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müspet farktır. Bu durumda kurumlar vergisi safi kurum
kazancı üzerinden hesaplanacaktır. Safi kurum kazancını ise öz sermayenin hesap dönemi sonu ve
başındaki değerleri arasındaki müspet fark teşkil edecektir. İşletme hesabı esasında ticari kazancın
tespiti ise Gelir Vergisi Kanununun 39 uncu maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre, işletme hesabı
esasına göre ticari kazanç, bir hesap dönemi içinde elde edilen hasılat ile giderler arasındaki
müspet fark olarak tanımlandıktan sonra elde edilen hasılatın, tahsil olunan paralarla tahakkuk
eden alacakları, giderlerin ise tediye olunan ve borçlanılan meblağları ifade ettiği hükme
bağlanmıştır.
Enflasyon düzeltme işlemi ile ilgili olarak 5024 sayılı Kanun ikili bir yaklaşım getirmiş olup,
enflasyon düzeltmesine ilişkin 01/01/2004 tarihinden sonrasına ait tablolar için hüküm ifade eden
ana esaslar Vergi Usul Kanununun mükerrer 298 inci maddesinde, 31/12/2003 tarihli bilançonun
düzeltilmesine ilişkin hükümler ise anılan Kanuna 5024 sayılı Kanunla eklenen geçici 25 inci
maddede düzenlenmiştir.
Vergi Usul Kanununun geçici 25 inci maddesinin birinci fıkrasının (l) bendinde, "Bu madde uyarınca
düzeltilen kalemlerin elden çıkarılması halinde, bunlara ilişkin enflasyon düzeltme farkları maliyet
bedeli addolunur. Şu kadar ki, amortismana tabi olmayan kıymetlerin düzeltilmiş değerinin altında
bir bedelle satılması halinde, düzeltilmiş değerle düzeltme öncesi değer arasındaki farka isabet
eden zarar, gelir veya kurumlar vergisi matrahının tespitinde dikkate alınmaz." hükmü yer
almaktadır.
Söz konusu düzenleme elden çıkarılacak kalemlere münhasır olup, aktif düzenleyici hesap
mahiyetinde olan peşin ödenmiş kira giderlerinin iade alınması hususunun bu kapsamda
değerlendirilmesi mümkün bulunmamaktadır.
Öte yandan; anılan Kanunun mükerrer 298 inci maddesinin (A) fıkrasının (5) numaralı bendinde,
pasif kalemlere ait enflasyon fark hesaplarının herhangi bir suretle başka bir hesaba nakledildiği
veya işletmeden çekildiği takdirde bu işlemlerin yapıldığı dönemlerin kazancı ile
ilişkilendirilmeksizin, bu dönemde vergiye tabi tutulacağı hükmü yer almaktadır.
Yukarıda yapılan açıklamalara göre, ............................... kısmi bölünmesi neticesinde tüzel kişilik
kazananan şirketinize bir kısmı intikal ettirilen peşin ödenen kira giderlerine mesnet teşkil eden
"Kira Sözleşmeleri" nin, akaryakıt sektöründe rekabetin tesisine yönelik olarak Rekabet Kurulunun
aldığı 5/3/2009 tarih ve 09-09/186-56 ve 09-09/187-57 sayılı kararlar çerçevesinde, bayi ile dağıtıcı
arasındaki 18/9/2005 tarihinden önce yapılmış ve beş yılı aşan bayilik sözleşmeleri ile bu
sözleşmelere süre açısından etkisi bulunabilen intifa hakkı, kira sözleşmesi ve kredi sözleşmesi gibi
sözleşmelerin fiilen rekabet yasağı süresini uzattığına ilişkin kararları gereğince, 18/9/2005
tarihinden önce aktedilmiş olup da süresi beş yılı aşanlar hukuken geçersiz olacağından bunlara
ilişkin peşin ödenen giderlerin şirketinize iadesi esnasında, şirketinizce düzeltme öncesi değerler
üzerinden fatura düzenlenmesi mümkün bulunmaktadır.
Dolayısıyla, Vergi Usul Kanununun enflasyon düzeltmesine ilişkin hükümleri çerçevesinde, bahse
konu hesaplara ilişkin olup daha önce tarafınızca gelir olarak dikkate alınmış olan ve bilanço
esasına tabi bayileriniz adına düzenlenecek faturalarda yer alan tutarlara isabet eden enflasyon
farklarının şirketinizce gider, bilanço esasına tabi bayileriniz tarafından ise işlemlerin yapıldığı
dönemlerin kazancıyla ilişkilendirilmeksizin gelir kaydedilmesi gerekmektedir. Diğer taraftan,
bahse konu kıymetlere ilişkin enflasyon farklarının daha önce tarafınızca gelir; bilanço esasına tabi
bayilerinizce de gider olarak dikkate alınmayan kısımlarıyla ilgili olarak ise herhangi bir işlemyapılmayacağı tabiidir.
Ancak, işletme hesabı esasına tabi bayileriniz adına düzenlenecek faturalarda yer alan tutarlara
isabet eden enflasyon farklarının yukarıdaki koşullar dahilinde şirketinizce gider kaydedilirken,
işletme hesabı esasına tabi bayileriniz yasal düzenleme gereği enflasyon düzeltmesi müessesesini
uygulamadıklarından iade alınacak tutarlara isabet eden ve şirketiniz kayıtlarında yer alan
enflasyon farklarına ilişkin olarak herhangi bir işlem yapmaları mümkün bulunmamaktadır.
Bilgi edinilmesini rica ederim.