Şirket birleşmesi sonucunda, aktifte kayıtlı gayrimenkulün, kayıtlı değer ile gerçek değeri arasındaki farkının bilançoda ilgili hesaplara kaydedilerek yeniden değerlenmesi ve vergilendirme.

T.C.

 GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

 İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

 Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü

 Sayı :11395140-105[262-2012/VUK-1- . . .]-1295 23/08/2013

 Konu :Şirket birleşmesi sonucunda, aktifte kayıtlı

 gayrimenkulün, kayıtlı değer ile gerçek

 değeri arasındaki farkının bilançoda ilgili

 hesaplara kaydedilerek yeniden

 değerlenmesi ve vergilendirme.

  İlgide kayıtlı özelge talep formunda, kurumunuzun Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre başka bir şirketle

 birleşeceği, söz konusu Kanun uyarınca yapılacak birleşmelerde kaydi değil gerçek değerlere göre hesaplanmış özvarlık

 toplamının dikkate alındığı, şirketiniz akti nde gerçek değerine nazaran çok daha düşük değerde kayıtlı bir

 gayrimenkulün bulunduğu, ticaret sicilinde yapılacak birleşmeye ilişkin tescil işlemine esas alınacak özvarlık tespiti ile ilgili

 YMM raporlarının gayrimenkulün expertiz raporu sonucunda ortaya çıkan rayiç değeri dikkate aldığını, bu durumun

 şirketiniz akti nde bulunan gayrimenkulün kaydi değerini önemli miktarda yükselttiğini dolayısıyla özvarlık tutarının

 arttığını belirterek; birleşme amacıyla yapılan özvarlık tespitine ilişkin değerlemede kayıtlı değer ile gerçek değer arasında

 ortaya çıkan farkın devir bilançosunda ilgili hesaplara kaydedilerek yeniden değerlemenin mümkün olup olmadığı ve

 kurumlar vergisi karşısındaki durumu hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

           I-KURUMLAR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN

            Bilindiği üzere, 5520 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun "Birleşme" başlıklı 18 inci maddesinde;

            "(1) Bir veya birkaç kurumun diğer bir kurumla birleşmesi, birleşme nedeniyle in sah eden kurumlar bakımından

 tas ye hükmündedir. Ancak, birleşmede tas ye karı yerine birleşme karı vergiye matrah olur.

            (2) Tas ye karının tespiti hakkındaki hükümler, birleşme karının tespitinde de geçerlidir. Şu kadar ki, münfesih

 kurumun veya kurumların ortaklarına ya da sahiplerine birleşilen kurum tarafından doğrudan doğruya veya dolaylı

 olarak verilen değerler, kurumun tas yesi halinde ortaklara dağıtılan değerler yerine geçer. Birleşilen kurumdan alınan

 değerler Vergi Usul Kanununda yazılı esaslara göre değerlenir.

            (3) Kanunun 17 nci maddesine göre tas ye memurlarına düşen sorumluluk ve ödevler, birleşme halinde birleşilen

 kuruma ait olur. " hükmüne yer verilmiştir.

            Aynı Kanunun "Devir, bölünme ve hisse değişimi" başlıklı 19 uncu maddesinin birinci fıkrasında,

            " Bu Kanunun uygulanmasında aşağıda yazılı şartlar dahilinde gerçekleşen birleşmeler devir hükmündedir.

             a) Birleşme sonucunda in sah eden kurum ile birleşilen kurumun kanuni veya iş merkezlerinin Türkiye 'de

 bulunması.

            b) Münfesih kurumun devir tarihindeki bilanço değerlerinin, birleşilen kurum tarafından bir bütün halinde

 devralınması ve aynen bilançosuna geçirilmesi. "

            (2) Kurumların yukarıdaki şartlar dahilinde tür değiştirmeleri de devir hükmündedir.

            hükmüne yer verilmiştir.

            Diğer taraftan anılan Kanunun "Devir, Bölünme ve Hisse Değişimi Hallerinde Vergilendirme" başlıklı 20 nci

 maddesinde,

            "(1) Devirlerde, aşağıdaki şartlara uyulduğu takdirde, münfesih kurumun sadece devir tarihine kadar elde ettiği

 kazançlar vergilendirilir; birleşmeden doğan karlar ise hesaplanmaz ve vergilendirilmez:

            a) Şirket yetkili kurulunun devre ilişkin kararının Ticaret Sicilinde tescil edildiği tarih, devir tarihidir. Münfesih

 kurum ile birleşilen kurum;

            1) Devir tarihi itibariyle hazırlayacakları ve müştereken imzalayacakları münfesih kuruma ait kurumlar vergisi

 beyannamesi ile,

            2) Devir işleminin hesap döneminin kapandığı aydan kurumlar vergisi beyannamesinin verildiği ayın sonuna kadar

 geçen süre içerisinde yapılması halinde, münfesih kurumun önceki hesap dönemine ilişkin olarak hazırlayacakları ve

 müştereken imzalayacakları münfesih kuruma ait kurumlar vergisi beyannamesini,

            birleşmenin Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edildiği tarihten itibaren otuz gün içinde münfesih kurumun bağlı

 bulunduğu vergi dairesine verirler.

            b) Birleşilen Kurum münfesih kurumun tahakkuk etmiş ve edecek vergi borçlarını ödeyeceğini ve diğer ödevlerini

 yerine getireceğini münfesih kurumun birleşme sebebiyle verilecek olan kurumlar vergisi beyannamesinin ekinde

 vereceği bir taahhütname ile taahhüt eder. Mahallin en büyük mal memuru, bu hususta birleşilen kurumdan ayrıca

 teminat isteyebilir. "

            hükmüne yer verilmek suretiyle yukarıda belirtilen şartların oluşması halinde münfesih kurumun sadece devir

 tarihine kadar elde ettiği kazançlarının vergilendirileceği, birleşmeden doğan karların ise hesaplanmayacağı ve

 vergilendirilmeyeceği belirtilmiştir.

            1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin 18, 19 ve 20 numaralı bölümlerinde konu ile ilgili ayrıntılı

 açıklamalara yer verilmiştir.

            Bu hüküm ve açıklamalara göre; birleşilen kurum, münfesih kurumun devir tarihindeki bilanço değerlerini, bir

 bütün halinde devralması ve aynen bilançosuna geçirmesi şartı ile gerçekleştirilecek birleşme Kurumlar Vergisi

 Kanununun 19 uncu maddesi kapsamında devir olarak kabul edilecek ve söz konusu birleşme ile ilgili olarak aynı

 Kanunun 20 nci maddesinde belirtilen şartlara da uyulduğu takdirde birleşmeden doğan kar vergilendirilmeyecektir.

 Ancak, bu şartların sağlanamaması halinde, Kurumlar Vergisi Kanununun 18 inci maddesinde açıklanan hükümler

 çerçevesinde birleşme olarak değerlendirilmesi ve birleşme tarihindeki, aktife kayıtlı bulunan gayrimenkulün gerçek

 değeri ile kayıtlı değeri arasındaki farkın birleşme karı olarak kurumlar vergisine tabi tutulması gerekmektedir.

 II-VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN

              213 sayılı Vergi Usul Kanununun 269 uncu maddesinde gayrimenkullerin maliyet bedeli ile değerleneceği hükme

 bağlanmıştır.

            Anılan Kanunun 5024 sayılı Kanunla yeniden düzenlenen 298 inci maddesinde ise en asyon düzeltmesi

 müessesesi ihdas edilerek yeniden değerleme uygulaması kaldırılmıştır.

            Söz konusu mükerrer 298 inci maddenin A fıkrasında; mali tablolarda yer alan parasal olmayan kıymetlerin bu

 madde hükümlerine göre en asyon düzeltmesine tabi tutulacağı; en asyon düzeltmelerinin, ilgili kıymetlere ait fark

 hesaplarına ve en asyon düzeltme hesabına kaydedileceği; pasif kalemlere ait en asyon fark hesaplarının herhangi bir

 suretle başka bir hesaba nakledildiği veya işletmeden çekildiği takdirde, bu işlemlerin yapıldığı dönemlerin kazancı ile

 ilişkilendirilmeksizin, bu dönemde vergiye tâbi tutulacağı, ancak öz sermaye kalemlerine ait en asyon farklarının

 düzeltme sonucu oluşan geçmiş yıl zararlarına mahsup edilebileceği veya kurumlar vergisi mükelle erince sermayeye

 ilave edilebileceği; bu işlemler kâr dağıtımı sayılmayacağı ile en asyon düzeltmesine tâbi tutulan değerlerin elden

çıkarılması halinde, bunlara ilişkin en asyon düzeltme farkları maliyet addolunacağı, matrahın tespitinde, kanunen kabul

 edilmeyen giderler, istisnalar ve geçmiş yıl malî zararları en asyon düzeltmesine tâbi tutulmuş tutarları ile dikkate

 alınacağı hüküm altına alınmıştır.

 Yukarıda yapılan açıklamalara göre, 5024 sayılı Kanunla getirilen ve Vergi Usul Kanununun mükerrer 298 inci

 maddesinde yer alan en asyon düzeltmesi işlemi ile yeniden değerleme müessesesi kaldırılmış olup, kanun maddesinde

 yer alan şartları haiz mükelle er en asyon düzeltmesi haricinde başka bir değerleme işlemi yapamayacaklardır. Bu

 nedenle, işletmenize ait gayrimenkulün bilanço değerine herhangi bir şekilde yeniden değerleme yaptırılması halinde bu

 işlemin vergi usul mevzuatı açısından değerleme işlemi olarak kabul edilmesi mümkün değildir.

 Öte yandan, şirketinizin akti nde yer alan gayrimenkulün değerinin Asliye Ticaret  Mahkemesi veya gayrimenkul

 değerleme şirketlerince vb. şekilde yeniden tespit edilmesi halinde ortaya çıkan farkların bilançonun dipnotlarında

 sadece bilgi amaçlı gösterilmesi mümkün bulunmaktadır.

 Yukarıdaki açıklamalara göre, iktisadi işletmelere dahil gayrimenkullerin maliyet bedeli ile değerlenmesi esas olup,

 piyasa yatıyla değerleme yapılamayacağından, değerleme sonucu sermayeye ilavesi gereken bir fonun ortaya çıkması

 da söz konusu olamayacaktır. Ancak sonraki yıllarda en asyon düzeltmesi şartlarının tekrar oluşması durumunda

 parasal olmayan kıymetlerden olan söz konusu gayrimenkul en asyon düzeltmesine tabi tutulabilecektir.

 Bilgi edinilmesini rica ederim.

 (*)    

Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

 (**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

 (***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu illeriniz dolayısıyla vergi tarh

 edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.