Süresinde düzenlenmeyen fatura hk.

Süresinde düzenlenmeyen fatura hk.
Sayı: 
41931384-120[231-2018-3]-E.54789
Tarih: 
04/12/2018
T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
Sakarya Vergi Dairesi Başkanlığı
Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü
   
 
Sayı :41931384-120[231-2018-3]-E.54789 04.12.2018
Konu :Süresinde düzenlenmeyen fatura hk.  
  
İlgide kayıtlı özelge talep formu ve eklerinin incelenmesinden; 2/12/2016 tarihinde … plakalı aracı
satın aldığınız, 16/12/2016 tarihinde söz konusu aracın … Ltd. Şti.'ye satışını yaptığınız, satış
işlemine ilişkin faturanın sehven düzenlenmediği, hatalı işlemin 5/1/2018 tarihinde aracın satış
işlemi yapılırken fark edildiği, aracın firmanızca satışına ilişkin geçmişe yönelik mi yoksa tespit
tarihi itibariyle mi fatura düzenlenmesi gerektiği, faturanın hangi dönem olarak dikkate alınması
gerektiği hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.
 
I- VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN:
 
213 sayılı Vergi Usul Kanununun;
- 219 uncu maddesinde, "Muameleler defterlere zamanında kaydedilir. Şöyle ki:
a) Muamelelerin işin hacmine ve icabına uygun olarak muhasebenin intizam ve vuzuhunu
bozmayacak bir zaman zarfında kaydedilmesi şarttır. Bu gibi kayıtların on günden fazla
geciktirilmesi caiz değildir.
b) Kayıtlarını devamlı olarak muhasebe fişleri, primanota ve bordro gibi yetkili amirlerin imza ve
parafını taşıyan mazbut vesikalara dayanarak yürüten müesseselerde, muamelelerin bunlara
işlenmesi, deftere işlenmesi hükmündedir. Ancak bu kayıtlar, muamelelerin esas defterlere 45
günden daha geç intikal ettirilmesine cevaz vermez…."
- 227 nci maddesinde, "Bu kanunda aksine hüküm olmadıkça bu kanuna göre tutulan ve üçüncü
şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir.",
- 229 uncu maddesinde, "Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı
meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari
vesikadır.",
- 230 uncu maddesinde, "Faturada en az aşağıdaki bilgiler bulunur:
1.Faturanın düzenlenme tarihi, seri ve sıra numarası;...",
- (231/5) maddesinde, "5. Fatura, malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azamî yedi
gün içinde düzenlenir. Bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır.",
- 232 nci maddesinde "Birinci ve ikinci sınıf tüccarlar kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter
tutmak mecburiyetinde olan çiftçiler:
1. Birinci ve ikinci sınıf tüccarlara;
2. Serbest meslek erbabına;
3. Kazançları basit usulde tespit olunan tüccarlara;
4. Defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilere;
5. Vergiden muaf esnafa.
Sattıkları emtia veya yaptıkları işler için fatura vermek ve bunlar da fatura istemek ve almak
mecburiyetindedirler.
Yukarıdakiler dışında kalanların, birinci ve ikinci sınıf tüccarlar ile kazancı basit usulde tesbit
edilenlerden ve defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilerden satın aldıkları emtia veya onlara
yaptırdıkları iş bedelinin 50.000.000 lirayı (490 Sıra No.lu V.U.K Genel Tebliği ile 1.1.2018'den
itibaren 1.000- TL) geçmesi veya bedeli 50.000.000 liradan (490 Sıra No.lu V.U.K Genel Tebliği ile
1.1.2018'den itibaren 1.000- TL) az olsa dahi istemeleri halinde emtiayı satanın veya işi yapanın
fatura vermesi mecburidir."
hükümlerine yer verilmiştir.
Buna göre, faturanın malın teslimi ve hizmetin ifasından itibaren tarihinden itibaren 7 gün
içerisinde düzenlenmiş olması gerekmekte olup, bu süreden sonra düzenlenen faturalar mezkûr
Kanun hükümleri çerçevesinde hiç düzenlenmemiş sayılmakta ve bu belgeleri vermek ve almak
zorunda olanlar hakkında Kanunun ilgili ceza hükümleri kapsamında işlem tesis edilmektedir.
Bunun yanı sıra, mezkûr Kanunun 230 uncu maddesi uyarınca faturanın, düzenlendiği tarih bilgisini
içermesi zorunlu olduğundan, geçmişte satılmış bir mala ilişkin olarak sonradan düzenlenecek
faturalarda düzenlendiği tarih bilgisine yer verilmesi icap etmektedir.
Diğer taraftan, faturanın yedi günlük süreden sonra düzenlenmiş olması nedeniyle hiç
düzenlenmemiş sayılması, faturada yazılı mal veya hizmetin teslim edilmediği anlamına
gelmeyeceği  gibi  faturanın  defter  kayıtlarına  intikalinde  geçerli  belge  olarak  kabulünü
engellememektedir.
Buna göre, vergiyi doğuran olayın meydana geldiği tarihte düzenlenerek kanuni defterlere
kaydedilmesi gereken faturanın, sonraki yıllarda geçmişe dönük olarak vergiyi doğuran olayın
meydana geldiği yıl defterine kaydedilmesi mümkün bulunmamakta olup, genel muhasebe ilkelerine
uymak ve ilgili yıl (vergiyi doğran olayın meydana geldiği yıl) gelir hesaplarıyla bağlantı kurulmak
suretiyle söz konusu faturanın içinde bulunulan yılın defterlerine kaydedilmesi gerekmektedir.
 
II- KURUMLAR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:
 
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6 ncı maddesinde; kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir
hesap dönemi içinde elde ettikleri safı kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı, safi kurum
kazancının tespitinde, Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağıbelirtilmektedir.
193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununun "Ticari kazancın tarifi" başlıklı 37 nci maddesinin birinci
fıkrasında, her türlü ticari ve sınai faaliyetlerden doğan kazançların ticari kazanç olduğu belirtilmiş
olup ticari kazançta vergiyi doğuran olay tahakkuk esasına bağlanmıştır.
Aynı Kanunun 38 inci maddesinde bilanço esasına göre ticari kazancın teşebbüsteki öz sermayenin
hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müspet fark olduğu, bu dönem zarfında
sahip ve sahiplerce işletmeye ilave olunan değerler bu farktan indirileceği, işletmeden çekilen
değerlerin ise farka ilave olunacağı, ticari kazancın bu suretle tespit edilmesi sırasında Vergi Usul
Kanununun değerlemeye ait hükümleri ile anılan kanunun 40 ve 41 inci maddeleri hükümlerine
uyulacağı hükümlerine yer verilmiştir.
Kurum kazancının tespitinde Kurumlar Vergisi Kanununun 8 inci maddesi ile Gelir Vergisi
Kanununun 40 ıncı maddesinde yer alan giderler indirilebilecektir.
Ticari kazancın tespitinde "tahakkuk esası ilkesi" ve "dönemsellik ilkesi" olmak üzere iki temel ilke
geçerlidir. Tahakkuk esası ilkesinde, gelir veya giderin miktar ve mahiyet itibarıyla kesinleşmiş
olması yani geliri veya gideri doğuran işlemin tekemmül etmesinin yanı sıra miktarının ve işlemden
kaynaklanan alacağın veya borcun ödeme şartlarının da belirlenmiş olması gereklidir. Dönemsellik
ilkesi gereğince işletmenin sürekli kabul edilen ömrü belli dönemlere bölünür ve her dönemin
faaliyet sonuçları diğer dönemlerden bağımsız olarak saptanır. Gelir ve giderler tahakkuk esasına
göre muhasebeleştirilerek hasılat, gelir ve karlar aynı döneme ait maliyet, gider ve zararlarla
karşılaştırılır.
Tahakkuk, gelir ve giderin miktar ve mahiyet itibariyle kesinleşmesini ifade eder. Tahakkuk
esasında, geliri doğuran muamelelerin eksiksiz olarak tekemmül etmiş olması, gelirin elde edilmiş
sayılması için yeterlidir. Diğer bir ifade ile tahakkuk esasında vergilendirme yapılabilmesi için,
alacak hakkının doğmuş olması gerekir. Gerek hasılat gerekse giderlerin hangi hesap dönemine
ilişkin olduğunun tespiti açısından hasılatın tahsil edilip edilmediğinin, giderlerin ise ödenmiş olup
olmadığının bir bağlayıcılığı bulunmamaktadır.
Bu hüküm ve açıklamalara göre, kurum kazancına dahil olan muamelelere ilişkin tutarların miktar
ve mahiyet itibarıyla kesinleştiği tarih itibarıyla kurumlar vergisi açısından vergiyi doğuran olay
gerçekleşmiş olacağından, sonradan düzenlenmiş faturalara konu işlemin tekemmül ettiği tarihte
miktar ve mahiyet itibariyla kesinleşen yani tahakkuk eden tutarların, bu tarih itibarıyla kurum
kazancına dâhil edilmesi gerekmektedir.
 
III- KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:
 
3065 sayılı KDV Kanununun 10 uncu maddesinde; vergiyi doğuran olayın; mal teslimi ve hizmet
ifası hallerinde, malın teslimi veya hizmetin yapılması, malın tesliminden veya hizmetin
yapılmasından önce fatura veya benzeri belgeler verilmesi hallerinde, bu belgelerde gösterilen
miktarla sınırlı olmak üzere fatura veya benzeri belgelerin düzenlenmesi anında doğacağı hüküm
altına alınmıştır.
Konu ile ilgili açıklamaların yer aldığı KDV Genel Uygulama Tebliğinin "I/Ç-1. Vergiyi Doğuran
Olayın Meydana Gelmesi" başlıklı bölümünde;
"3065 sayılı Kanunun 10 uncu maddesinde vergiyi doğuran olayın hukuki şartları, vergiye tabi
işlemlerin özelliklerine göre ayrı ayrı tayin ve tespit edilmiştir.
Mal teslimi ve hizmet ifası hallerinde vergiyi doğuran olay, mal teslimi veya hizmet ifasının yapıldığı
anda meydana gelir.Vergi alacağının zamanında kavranması ve güvence altına alınması amacıyla malın tesliminden veya
hizmetin yapılmasından önce fatura veya benzeri belgeler verilmesi halinde ise bu belgelerde
gösterilen miktarla sınırlı olmak üzere vergiyi doğuran olay fatura veya benzeri belgelerin
düzenlenmesi anında meydana gelir."
açıklamalarına yer verilmiştir.
Buna göre; şirketiniz tarafından … plakalı aracın satışında vergiyi doğuran olay; satışın yapıldığı
16/12/2016 tarihinde meydana gelmekte olup, satış işlemine ilişkin KDV'nin 2016/Aralık dönemine
ilişkin KDV beyannamesi ile beyan edilmesi gerekmektedir.
Öte yandan söz konusu KDV'nin 2016/Aralık dönemine ait KDV beyannamesi ile beyan edilmemesi
durumunda zamanında beyan edilmeyen KDV ile ilgili olarak Vergi Usul Kanunu hükümleri
çerçevesinde gerekli cezalı tarhiyatların yapılması gerektiği açıktır.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
 
 
(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.
(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise
bu özelge geçersizdir.
(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz
dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi
için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.