Tapuda atölye olarak tescil ettirilen gayrimenkulün satışının vergi mevzuatı karşısındaki durumu

Özelge: Tapuda atölye olarak tescil ettirilen gayrimenkulün
satışının vergi mevzuatı karşısındaki durumu
Sayı: 
21152195-130-490
Tarih: 
15/08/2013
 
T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
İZMİR VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
Mükellef Hizmetleri KDV ve Diğer Vergiler Grup Müdürlüğü
 
Sayı : 21152195-130-490 15/08/2013
Konu : Tapuda atölye olarak tescil ettirilen gayrimenkulün  
satışının vergi mevzuatı karşısındaki durumu
 
            İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, tasfiye halindeki Şirketinize ait 2492 m² arsa üzerine
1994 yılında yapılarak tapuda atölye olarak tescil ettirilen gayrimenkulün satışının vergi mevzuatı
karşısındaki durumu hakkında bilgi istenilmektedir.  
            KURUMLAR VERGİSİ YÖNÜNDEN:
             5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6 ncı maddesinde, kurumlar vergisinin,
mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı ve
safi kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin
uygulanacağı hükme bağlanmıştır.
            Anılan Kanunun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde, kurumların en az iki tam
yıl süreyle aktiflerinde yer alan taşınmazlar ve iştirak hisseleri ile aynı süreyle sahip oldukları
kurucu senetleri, intifa senetleri ve rüçhan haklarının satışından doğan kazançlarının % 75 lik kısmı
maddede belirtilen şartlar çerçevesinde kurumlar vergisinden müstesna tutulmuştur.
            Bu istisna, satışın yapıldığı dönemde uygulanır ve satış kazancının istisnadan yararlanan
kısmı satışın yapıldığı yılı izleyen beşinci yılın sonuna kadar pasifte özel bir fon hesabında tutulur.
Ancak satış bedelinin, satışın yapıldığı yılı izleyen ikinci takvim yılının sonuna kadar tahsil edilmesi
şarttır. Bu süre içinde tahsil edilmeyen satış bedeline isabet eden istisna nedeniyle zamanında
tahakkuk ettirilmeyen vergiler ziyaa uğramış sayılır.
            Ayrıca, istisna edilen kazançtan beş yıl içinde sermayeye ilave dışında herhangi bir şekilde
başka bir hesaba nakledilen veya işletmeden çekilen ya da dar mükellef kurumlarca ana merkeze
aktarılan kısım için uygulanan istisna dolayısıyla zamanında tahakkuk ettirilmeyen vergiler ziyaa
uğramış sayılır. Aynı süre içinde işletmenin tasfiyesi (bu Kanuna göre yapılan devir ve bölünmeler
hariç) halinde de bu hüküm uygulanır.
            Bu istisnanın amacı, kurumların sermaye yapılarının güçlendirilmesi, finansman
sıkıntılarının giderilmesi, bağlı değerlerinin ekonomik faaliyetlerinde daha etkin bir şekilde
kullanılmasına imkan sağlamak ve işletmelerin finansal bünyelerini güçlendirmek olup tasfiyeye
giren işletmelerin böyle bir amacının olamayacağı açık olduğundan; tasfiye halinde olan Şirketinizin
aktifinde kayıtlı taşınmazın satışından doğan kazancın bu istisna hükmünden yararlandırılması
mümkün değildir.
            Öte yandan, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 3/B maddesinde, vergilendirmede vergiyi
doğuran olay ve olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu hükme bağlanmıştır.
            Dolayısıyla, Şirketiniz aktifinde kayıtlı taşınmazın emsal bedelinden düşük bir bedellesatılması halinde, kurumlar vergisi uygulaması bakımından esas alınacak hasılat gerçek satış bedeli
olacaktır. Ancak, hasılat olarak gösterilen ve kurum kazancına dahil edilen söz konusu bedelin
kanaat verici vesikalarla tevsik edilmesi gerekeceği ise tabiidir.
            Ayrıca, söz konusu taşınmazın ilişkili kişiye satılması halinde ise satış bedelinin, Kurumlar
Vergisi Kanununun 13 üncü maddesinde düzenlenen transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç
dağıtımı hükümlerine uygun belirlenmesi gerektiği aksi takdirde söz konusu işlemin örtülü kazanç
dağıtımı yönünden eleştiri konusu yapılabileceği tabiidir.
            Diğer taraftan, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 75 inci maddesinin ikinci fıkrasının (2)
numaralı bendinde; iştirak hisselerinden doğan kazançların (Limited şirket ortaklarının, iş
ortaklıkları ortaklarının ve komanditerlerin kâr payları ile kooperatiflerin dağıttıkları kazançlar bu
zümreye dahildir. Kooperatiflerin ortakları ile yaptıkları muamelelerden doğan kârların ortaklara,
kooperatifle yaptıkları muameleler nispetinde tevzii, kazanç dağıtımı sayılmaz.) menkul sermaye
iradı olduğu belirtilmiş olup, 94 üncü maddenin birinci fıkrasının (6/b-i) bendinde ise; tam mükellef
kurumlar tarafından; tam mükellef gerçek kişilere, gelir ve kurumlar vergisi mükellefi olmayanlara
ve gelir vergisinden muaf olanlara dağıtılan, 75 inci maddenin ikinci fıkrasının (1), (2) ve (3)
numaralı bentlerinde yazılı kâr paylarından (kârın sermayeye eklenmesi kâr dağıtımı sayılmaz.)
%15 oranında vergi kesintisi yapılacağı hükmüne yer verilmiştir. 
            Buna göre, Şirketinizin sahip olduğu söz konusu taşınmazın satışından elde edilen kazancın
ortaklara dağıtılması durumunda, Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin 6/b-i bendine göre
%15 oranında gelir vergisi kesintisi yapılması ve muhtasar beyanname ile beyan edilmesi
gerekmektedir.
            VERGİ USUL YÖNÜNDEN:
            213 Sayılı Vergi Usul Kanununun 229 uncu maddesinde, faturanın satılan emtia veya
yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan
tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesika olduğu belirtilmiştir.
            Anılan Kanunun 5024 sayılı Kanunla yeniden düzenlenen mükerrer 298 inci maddesinde ise
enflasyon düzeltmesi müessesesi ihdas edilerek yeniden değerleme uygulaması kaldırılmıştır.
            Söz konusu mükerrer 298 inci maddenin A fıkrasında; mali tablolarda yer alan parasal
olmayan kıymetlerin bu madde hükümlerine göre enflasyon düzeltmesine tabi tutulacağı; enflasyon
düzeltmelerinin, ilgili kıymetlere ait fark hesaplarına ve enflasyon düzeltme hesabına kaydedileceği;
pasif kalemlere ait enflasyon fark hesaplarının herhangi bir suretle başka bir hesaba nakledildiği
veya  işletmeden  çekildiği  takdirde,  bu  işlemlerin  yapıldığı  dönemlerin  kazancı  ile
ilişkilendirilmeksizin, bu dönemde vergiye tâbi tutulacağı, ancak öz sermaye kalemlerine ait
enflasyon farklarının düzeltme sonucu oluşan geçmiş yıl zararlarına mahsup edilebileceği veya
kurumlar vergisi mükelleflerince sermayeye ilave edilebileceği; bu işlemler kâr dağıtımı
sayılmayacağı ile enflasyon düzeltmesine tâbi tutulan değerlerin elden çıkarılması halinde, bunlara
ilişkin enflasyon düzeltme farkları maliyet addolunacağı, matrahın tespitinde, kanunen kabul
edilmeyen giderler, istisnalar ve geçmiş yıl malî zararlarının enflasyon düzeltmesine tâbi tutulmuş
tutarları ile dikkate alınacağı hüküm altına alınmıştır.
            333 Sıra No'lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde de; "1. 01/01/2004 Tarihinden Önce
Aktife Giren İktisadi Kıymetler İçin Amortisman Uygulaması:
            a- 01/01/2004 tarihinden önce aktife giren iktisadi kıymetler için 5024 sayılı Kanundan önce
yürürlükte bulunan hükümlere göre amortisman ayrılmaya devam edilecektir. Ancak bu kıymetlerin
amortisman  ayrılmasına  esas  bedeli,  31/12/2003  tarihi  itibariyle  yapılacak  enflasyon
düzeltmesinden sonraki değerleri olacaktır.
            b- 31/12/2003 tarihinden sonra amortismana tabi iktisadi kıymetlerin elden çıkarılması
halinde bunların maliyet bedeli olarak, düzeltilmiş değerleri esas alınacaktır."            açıklamasına yer verilmiştir.
            Aynı Kanunun 328 inci maddesinde ise; "Amortismana tabi iktisadi kıymetlerin satılması
halinde alınan bedel ile bunların envanter defterinde kayıtlı değerleri arasındaki fark kar ve zarar
hesabına geçirilir. İşletme hesabı esasında defter tutan mükelleflerle serbest meslek kazanç defteri
tutan mükellefler bu farkı defterlerinde hasılat veya gider kaydederler.
            Amortisman ayrılmış olanların değeri ayrılmış amortismanlar düşüldükten sonra kalan
meblağdır..." hükmü yer almaktadır.
            Yukarıda yer alan hüküm ve açıklamalara göre, söz konusu amortismana tabi iktisadi
kıymetin satış yoluyla elden çıkarılmasında gerçek satış bedeli üzerinden fatura düzenlenmesi
gerekmekte olup satış dolayısıyla oluşacak kar/zararın hesabında düzeltilmiş değerin dikkate
alınacağı tabiidir.
            KATMA DEĞER VERGİSİ YÖNÜNDEN:
            3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 1/1 inci maddesinde, Türkiye'de yapılan ticari,
sınaî, zirai ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerinin katma değer
vergisine tabi olduğu hükme bağlanmıştır.
            Anılan Kanunun "Sosyal ve Askeri Amaçlı İstisnalarla Diğer İstisnalar" başlıklı 17 nci
maddesinin dördüncü fıkrasının (r) bendinde, Kurumların aktifinde veya belediyeler ile il özel
idarelerinin mülkiyetinde, en az iki tam yıl süreyle bulunan iştirak hisseleri ile taşınmazların satışı
suretiyle gerçekleşen devir ve teslimler ile bankalara borçlu olanların ve kefillerinin borçlarına
karşılık taşınmaz ve iştirak hisselerinin (müzayede mahallerinde yapılan satışlar dahil) bankalara
devir ve teslimlerinin katma değer vergisinden istisna olduğu, İstisna kapsamındaki kıymetlerin
ticaretini yapan kurumların, bu amaçla aktiflerinde bulundurdukları taşınmaz ve iştirak hisselerinin
teslimlerinin istisna kapsamı dışında olduğu, İstisna kapsamında teslim edilen kıymetlerin
iktisabında yüklenilen ve teslimin yapıldığı döneme kadar indirim yoluyla giderilemeyen katma
değer vergisinin, teslimin yapıldığı hesap dönemine ilişkin gelir veya kurumlar vergisi matrahının
tespitinde gider olarak dikkate alınacağı hüküm altına alınmıştır.
            Buna göre, en az iki tam yıl süreyle Şirketiniz aktifinde yer alan gayrimenkulün (atölye)
satışı (müzayede mahallerinde yapılan satışlar dahil) suretiyle gerçekleşecek devir ve teslimi,
Katma Değer Vergisi Kanununun 17/4-r bendi uyarınca katma değer vergisinden istisna olacaktır.
            Bilgi edinilmesini rica ederim.
 
 
 (*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.
(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise
bu özelge geçersizdir.
(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz
dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi
için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.