Tasfiye halindeki kooperatife ait tarlanın satışından doğan kazancın, kurumlar vergisi, gelir vergisi ve KDV karşısındaki durumu ile tasfiye memurunun
Özelge: Tasfiye halindeki kooperatife ait tarlanın satışından
doğan kazancın, kurumlar vergisi, gelir vergisi ve KDV
karşısındaki durumu ile tasfiye memurunun görevleri hk.
Sayı:
B.07.4.DEF.0.69.10.00-010-4
Tarih:
19/08/2011
T.C.
BAYBURT VALİLİĞİ
Defterdarlık
Sayı : B.07.4.DEF.0.69.10.00-010-4 19/08/2011
Konu : Kooperatifin Tasfiyesindeki Tarla Satışının Vergisel
Durumu
İlgide kayıtlı dilekçenizde; tasfiye memurluğunu yaptığınız ......... adına tescilli bulunan 220.910.00
m² tarlanın 24/03/2010 tarihinde 564.425.05 TL'ye satıldığı belirtilerek, satıştan doğan kazancın
kurumlar vergisi, gelir vergisi, katma değer vergisine tabi olup olmayacağı ile tasfiye memuru
olarak görevleriniz konusunda bilgi talep edilmektedir.
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 1 inci maddesinde kooperatifler, kurumlar vergisi
mükellefleri arasında sayılmış olup, aynı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (k) bendinde
de kooperatiflerin, esas mukavelelerinde; sermaye üzerinden kazanç dağıtılmaması, yönetim kurulu
başkan ve üyelerine kazanç üzerinden hisse verilmemesi, yedek akçelerin dağıtılmaması ve
münhasıran ortaklar ile iş görülmesine dair hükümler bulunması şartı ile kurumlar vergisinden
muaf olacakları hükme bağlanmıştır: Diğer taraftan, aynı bendin parantez içi hükmünde; esas
mukavelelerinde yukarıdaki şartlar mevcut olmakla beraber fiilen bu kayıt ve şartlara uymayan
kooperatiflerin muafiyetten faydalanamayacağı belirtilmiştir.
Dolayısıyla, kooperatifin sahip olduğu tarlayı satması durumunda "münhasıran ortaklar ile iş
görülmesi" şartı ihlal edilmiş olacağından kurumlar vergisi muafiyetinden yararlanılması mümkün
bulunmayacak olup, satışın yapıldığı tarih itibariyle de kooperatifin kurumlar vergisi
mükellefiyetinin tesis ettirilmesi gerekecektir.
5520 sayılı Kanunun "Tasfiye" başlıklı 17 nci maddesinin birinci fıkrasında, her ne sebeple olursa
olsun tasfiye haline girmiş kurumların vergilendirilmesinde hesap dönemi yerine tasfiye döneminin
geçerli olacağı, tasfiyenin kurumun tasfiyeye girmesine ilişkin genel kurul kararının tescil edildiği
tarihte başlayacağı ve tasfiye kararının tescil edildiği tarihte sona ereceği, başlangıç tarihinden aynı
takvim yılı sonuna kadar olan dönem ile bu dönemden sonraki her takvim yılı ve sonraki dönem için
ilgili takvim yılı başından tasfiyenin bitiş tarihine kadar olan dönemin bağımsız bir tasfiye dönemi
sayılacağı, tasfiye kârının da tasfiye döneminin sonundaki servet değeri ile tasfiye döneminin
başındaki servet değeri arasındaki olumlu fark olduğu hükme bağlanmış olup ayrıca, bu maddede
tasfiye memurlarının sorumluluğuna ilişkin açıklamalara da yer verilmiştir.
Öte yandan, Gelir Vergisi Kanunun 75 inci maddesinin ikinci fıkrasında, iştirak hisselerinden doğan
kazançlar menkul sermaye iradı olarak sayılmış, aynı maddenin parantez içi hükmünde ise
kooperatiflerin dağıttıkları kazançların bu zümreye dahil olduğu belirtilmiştir. Aynı Kanunun 94
üncü maddesinin birinci fıkrasının (6) numaralı bendinin (b-i) alt bendinde, "tam mükellef kurumlar
tarafından; tam mükellef gerçek kişilere, gelir ve kurumlar vergisi mükellefi olmayanlara ve bu
vergilerden muaf olanlara dağıtılan, 75 inci maddenin ikinci fıkrasının (1), (2) ve (3) numaralı
bentlerinde yazılı kar paylarından" vergi kesintisi yapılacağı hükme bağlanmış olup, anılan
maddede yer alan yetkiye istinaden 2006/10731 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile kesinti oranı %15olarak belirlenmiştir.
Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde, tasfiye memuru olarak atandığınız kooperatifin tasfiye
dönemleri itibariyle beyannamelerinin, 5520 sayılı Kanunda yazılı sürelerde tarafınızca verilmesi,
tasfiye sonucunda oluşan tasfiye kârının ortaklara dağıtılması halinde, kâr dağıtımına bağlı olarak
gelir vergisi kesintisi yapılarak muhtasar beyanname ile beyan edilerek ödenmesi, ve vergi
mevzuatına göre diğer bildirim ve yükümlülüklerin yerine getirilmesi gerekmektedir.
Ayrıca, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde,
kurumların en az iki tam yıl süreyle aktiflerinde yer alan taşınmazlar ve iştirak hisseleri ile aynı
süreyle sahip oldukları kurucu senetleri, intifa senetleri ve rüçhan haklarının satışından doğan
kazançların %75'inin fon hesabına alınan kısmının kurum kazancının tespitinde istisna kazancı
olarak dikkate alınacağı belirtilmiştir.
1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin "5.6.2.3.3. Fon hesabında tutulan kazançların
işletmeden çekilmemesi" başlıklı bölümünde de konuya ilişkin olarak ayrıntılı açıklamalar
yapılmıştır.
Bu istisnanın amacı, kurumların sermaye yapılarının güçlendirilmesine ve bağlı değerlerinin
ekonomik faaliyetlerinde daha etkin bir şekilde kullanılmasına imkân sağlamak olup tasfiyeye giren
kooperatifin böyle bir amacının olamayacağı açık olduğundan tasfiye halinde olan kooperatifin
aktifinde kayıtlı arsanın satışından doğan kazancın bu istisna hükmünden yararlandırılması
mümkün değildir.
Diğer taraftan, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 17/4-r maddesinde, Kurumların
aktifinde veya belediyeler ile il özel idarelerinin mülkiyetinde, en az iki tam yıl süreyle bulunan
iştirak hisseleri ile taşınmazların satışı suretiyle gerçekleşen devir ve teslimler ile bankalara borçlu
olanların ve kefillerinin borçlarına karşılık taşınmaz ve iştirak hisselerinin (müzayede mahallerinde
yapılan satışlar dahil) bankalara devir ve teslimleri katma değer vergisinden istisna olup, istisna
kapsamındaki kıymetlerin ticaretini yapanların, bu amaçla ellerinde bulundurdukları gayrimenkul
ve iştirak hisselerinin teslimleri istisna kapsamı dışındadır.
Buna göre, tasfiye memurluğunu yaptığınız kooperatifin satışa konu edilen tarlasının en az iki tam
yıl süreyle kooperatif aktifinde yer alması şartıyla, söz konusu tarlanın satış işleminin anılan madde
hükmü uyarınca katma değer vergisinden müstesna tutulması gerekmektedir.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.
(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise
bu özelge geçersizdir.
(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz
dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi
için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.