Yabancı bir şirketin sahip olduğu Türkiye'de mukim limited şirket statüsüne sahip bir şirketin iştirak hisselerini satması halinde KDV uygulaması

Yabancı bir şirketin sahip olduğu Türkiye'de mukim limited
şirket statüsüne sahip bir şirketin iştirak hisselerini
satması halinde KDV uygulaması
Sayı:
B.07.1.GİB.4.41.15.01-130[17-2012/75]-31433
Tarih:
05/03/2018
T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
KOCAELİ VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü
Sayı : 93767041-130[17-2012/75]-31433 05.03.2018
Konu : Yabancı bir şirketin sahip olduğu
Türkiye'de mukim limited şirket
statüsüne sahip bir şirketin iştirak
hisselerini satması halinde KDV
uygulaması
İlgide kayıtlı özelge taleplerinizde, Şirketiniz tarafından dar mükellef kurum statüsündeki yabancı
bir firmadan, limited şirket statüsüne sahip Türkiye’de yerleşik bir firmanın iştirak hisselerinin
(ortaklık payı) satın alınması işleminin katma değer vergisine tabi olup olmadığının bildirilmesi
istenmektedir.
GELİR VE KURUMLAR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 3 üncü maddesinin ikinci fıkrasında; Kanunun 1 inci
maddesinde sayılı kurumlardan kanuni ve iş merkezlerinin her ikisi de Türkiye'de bulunmayanların
sadece Türkiye'de elde ettikleri kazançları üzerinden vergilendirileceği hükme bağlanmış, üçüncü
fıkrasının (e) bendinde Türkiye'de elde edilen diğer kazanç ve iratlar dar mükellefiyette kurum
kazancını oluşturan kazanç ve iratlar arasında sayılmıştır.
Aynı Kanunun 22 nci maddesinde;
"(1) Dar mükellef kurumların işyeri veya daimî temsilci vasıtasıyla elde edilen kazançlarının
tespitinde, aksi belirtilmediği takdirde tam mükellef kurumlar için geçerli olan hükümler uygulanır.
(2) Dar mükellefiyete tâbi kurumların ticarî veya ziraî kazançlar dışında kalan kazanç ve iratları
hakkında, Gelir Vergisi Kanununun bu kazanç ve iratların tespitine ilişkin hükümleri uygulanır.
Ancak, bu kazanç ve iratların Türkiye'de yapılmakta olan ticarî veya ziraî faaliyet kapsamında elde
edilmesi halinde, kurum kazancı bu maddenin birinci fıkrasına göre tespit edilir."
hükmü yer almıştır.
Anılan Kanunun;
- 25 inci maddesinin dördüncü fıkrasında, dar mükellef kurumlara ait yıllık kurumlar vergisi
beyannamesinin, kurumun Türkiye'deki işyerinin veya daimî temsilcisinin bulunduğu yerin;
Türkiye'de iş yeri veya daimi temsilcisi olmadığı takdirde yabancı kuruma kazanç sağlayanların
bağlı olduğu yerin vergi dairesine verileceği,
- 26 ncı maddesinin birinci fıkrasında, dar mükellefiyete tâbi olan yabancı kurumların vergiye tâbi
kazancının Gelir Vergisi Kanununda yazılı diğer kazanç ve iratlardan (telif, imtiyaz, ihtira, işletme,
ticaret unvanı, marka ve benzeri gayri maddi hakların satışı, devir ve temliki karşılığında alınan
bedeller hariç) ibaret bulunması halinde, yabancı kurum veya Türkiye'de adına hareket eden
kimsenin, bu kazançları elde edilme tarihinden itibaren on beş gün içinde Kanunun 27 nci
maddesinde belirtilen vergi dairesine beyanname ile bildirmek zorunda olduğu; ikinci fıkrasında ise
diğer kazanç ve iratlara ilişkin olarak Türkiye'ye bizzat getirilen nakdî veya aynî sermaye
karşılığında elde edilen menkul kıymetler ile iştirak hisselerinin elden çıkarılması sırasında oluşan
kur farkı kazancına dair hükümler hariç olmak üzere, Gelir Vergisi Kanununda yer alan
vergilendirmeme hususundaki istisna, kayıt, şart ve sürelere ait sınırlamaların dikkate
alınmayacağı,
- 28 inci maddesinin birinci fıkrasında, dar mükellefiyete tâbi yabancı kurumların vergisinin, bunlar
hesabına Türkiye'deki müdür veya temsilcileri; müdür veya temsilcileri mevcut değil ise kazanç ve
iratları yabancı kuruma sağlayanlar adına tarh olunacağı,
- 29 uncu maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde, dar mükellefiyette kurumlar vergisinin, özel
beyannameyle bildirenler ile tarhiyatın muhatabının Türkiye'yi terk etmesi hallerinde verilecek
beyannamelerde beyanname verme süresi içinde ödeneceği,
- 30 uncu maddesinin altıncı fıkrasında, yıllık veya özel beyanname veren dar mükellef kurumların,
indirim ve istisnalar düşülmeden önceki kurum kazancından, hesaplanan kurumlar vergisi
düşüldükten sonra kalan kısımdan ana merkeze aktardıkları tutar üzerinden, kurum bünyesinde
%15 (2009/14593 sayılı Bakanlar Kurulu Kararına göre %15) oranında kurumlar vergisi kesintisi
yapılacağı
hükümlerine yer verilmiştir.
Öte yandan, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 7 nci maddesinin birinci fıkrasının (7) numaralı
bendinde, dar mükellefiyete tabi kimseler bakımından diğer kazanç ve iratların Türkiye'de elde
edilmiş sayılması için bu kazanç veya iratları doğuran işin veya muamelenin Türkiye'de ifa edilmesi
veya Türkiye'de değerlendirilmesi gerektiği hükme bağlanmış olup aynı maddenin son fıkrasında
söz konusu değerlendirmeden maksadın; ödemenin Türkiye'de yapılması veya ödeme yabancı
memlekette yapılmışsa, Türkiye'de ödeyenin veya nam ve hesabına ödeme yapılanın hesaplarına
intikal ettirilmesi veya karından ayrılması olduğu hükmü yer almaktadır.
Aynı Kanunun "Değer artışı kazançları" başlıklı mükerrer 80 inci maddesinin birinci fıkrasının (4)
numaralı bendinde, ortaklık haklarının veya hisselerinin elden çıkarılmasından doğan kazançların
değer artışı kazancı olduğu belirlenmiş, "Safi değer artışı" başlıklı Mükerrer 81 inci maddesinde
ise;
"Değer artışında safi kazanç, elden çıkarma karşılığında alınan para ve ayınlarla sağlanan ve para
ile temsil edilebilen her türlü menfaatlerin tutarından, elden çıkarılan mal ve hakların maliyet
bedelleri ile elden çıkarma dolayısıyla yapılan ve satıcının uhdesinde kalan giderlerin ve ödenen
vergi ve harçların indirilmesiyle bulunur. Hâsılatın ayın ve menfaat olarak sağlanan kısmının tutarı
Vergi Usul Kanununun değerleme ile ilgili hükümlerine göre tayin ve tespit olunur.
...
Menkul kıymetlerin elden çıkarılmasında, iktisap bedelinin tevsik edilememesi halinde Vergi Usul
Kanununun 266 ncı maddesinde yazılı itibari değer iktisap bedeli olarak kabul edilir.
Dar mükelleflerin (kurumlar dahil), yabancı sermaye mevzuatına göre ilgili mercilerden izin almak
suretiyle, Türkiye'ye bizzat getirdikleri nakdî veya aynî sermaye karşılığında iktisap ettikleri menkul
kıymetler ile iştirak hisselerini elden çıkarmalarından doğan değer artışı kazançlarının hesabında,
kur farkından doğan kazançlar dikkate alınmaz. Şu kadar ki bu mükelleflerin Türkiye'de elde
ettikleri kazançların, münhasıran bu menkul kıymet veya iştirak hisseleri dolayısıyla elde edilen
menkul sermaye iratlarından ve bu kıymet veya hisselerin elden çıkarılmasından doğan değer artışı
kazançlarından ibaret olması şarttır. Bu mükelleflerin, Türkiye'de menkul kıymet alım satımıyla
devamlı olarak uğraşmaları halinde, kur farkından doğan kazançlar da ticarî kazancın hesabında
dikkate alınır.
Kur farkından doğan kazançların hesabında, menkul kıymet veya iştirak hisselerinin iktisabına
tahsis edilen yabancı sermayenin bu kıymet veya hisselerin iktisap tarihindeki Türkiye Cumhuriyet
Merkez Bankası döviz alış kuruna göre hesaplanan Türk Lirası karşılığı ile bu kıymet veya hisselerin
elden çıkarılması tarihindeki aynı miktar yabancı sermayenin Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
döviz alış kuruna göre hesaplanan Türk Lirası karşılığı arasındaki fark esas alınır.
..."
hükümlerine yer verilmiştir.
Yukarıda yer verilen hüküm ve açıklamalar çerçevesinde; dar mükellef kurum statüsündeki yabancı
bir kurumun, limited şirket statüsüne sahip Türkiye'de yerleşik bir firmaya ait iştirak hisselerini
şirketinize satması halinde, dar mükellef kurumun Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 81 inci
maddesi hükümlerine göre belirlenecek değer artışı kazancının, Kurumlar Vergisi Kanununun özel
beyana ilişkin hükümlerine göre vergilendirilmesi gerekecektir. Ayrıca, bu satıştan oluşan kur farkı
kazancı hariç elde edilen tutarlar için Gelir Vergisi Kanununda yer alan vergilendirmeme
hususundaki istisna, kayıt, şart ve sürelere ait sınırlamaların dikkate alınmayacağı tabiidir.
KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN
3065 sayılı Katma Değer Vergisi (KDV) Kanununun 1 inci maddesinde; Türkiye'de ticari, sınai, zirai
faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV'ye tabi olduğu,
aynı maddede; ticari, sınai, zirai faaliyet ile serbest meslek faaliyetinin devamlılığı, kapsamı ve
niteliğinin Gelir Vergisi Kanunu hükümlerine göre; Gelir Vergisi Kanununda açıklık bulunmadığı
hallerde, Türk Ticaret Kanunu ve diğer ilgili mevzuat hükümlerine göre tayin ve tespit edileceği
hüküm altına alınmıştır.
Buna göre, dar mükellef kurum statüsündeki yabancı bir kurumun, limited şirket statüsüne sahip
Türkiye'de yerleşik bir firmaya ait iştirak hisselerini şirketinize satması halinde elde edilen gelir
ticari bir mahiyet arz etmeyip Gelir Vergisi Kanununa göre değer artış kazancı olarak
değerlendirildiğinden, söz konusu satış işlemi KDV'nin konusuna girmemektedir.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.
(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise
bu özelge geçersizdir.
(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz
dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi
için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.