Yabancı uyruklu ve şirketin hissedarı olan genel müdüre verilecek huzur hakkı veya ücretin vergilendirilmesi hk.

Özelge: Yabancı uyruklu ve şirketin hissedarı olan genel
müdüre verilecek huzur hakkı veya ücretin
vergilendirilmesi hk.
Sayı: 
B.07.1.GİB.4.34.16.01-120[61-2012/793]-3114
Tarih: 
29/11/2012
   
T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
 İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
(Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)
Sayı :B.07.1.GİB.4.34.16.01-120[61-2012/793]-3114 29/11/2012
Konu :Yabancı uyruklu ve şirketin hissedarı olan genel müdüre  
verilecek huzur hakkı veya ücretin vergilendirilmesi.
 
            İlgide kayıtlı özelge talep formunda, ... Vergi Dairesinin ... vergi kimlik numaralı mükellefi
olduğunuz, Fransız uyruklu, sürekli oturma izni olan ve şirketiniz hissedarı genel müdürünüze
huzur hakkı veya ücret ödenerek Türkiye'de görevlendirilmesi halinde bu ödemelerin istisnaya konu
olup olmadığı hakkında özelge talep edildiği anlaşılmakta olup, konuyla ilgili Başkanlığımız
görüşlerine aşağıda yer verilmiştir.
            Türkiye Cumhuriyeti ile Fransa Cumhuriyeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde
Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması 01/01/1990 tarihinden itibaren uygulanmaktadır.
            Söz konusu Anlaşmanın "Mukim" başlıklı 4 üncü maddesinde;
            "1. Bu Anlaşmanın amaçları bakımından, "bir Akit Devletin mukimi" terimi, o Devletin
mevzuatı gereğince ikametgah, ev, kanuni merkez, iş merkezi veya benzer yapıda diğer herhangi
bir kriter nedeniyle vergi mükellefiyeti altına giren kişi anlamına gelir.
            2. 1 inci fıkra hükümleri dolayısıyla bir gerçek kişi her iki Akit Devlette de mukim
olduğunda, bu kişinin statüsü aşağıdaki kurallara göre belirlenecektir:
            a) Bu kişi, daimi olarak kalabileceği bir meskenin bulunduğu Devletin mukimi kabul
edilecektir. Eğer bu kişinin her iki Devlette de daimi olarak kalabileceği bir meskeni varsa, bu kişi
kişisel ve ekonomik ilişkilerinin daha yakın olduğu Devletin mukimi kabul edilecektir (hayati
menfaatlerin merkezi);
            b) Eğer kişinin hayati menfaatlerinin merkezinin yer aldığı Devlet saptanamazsa veya kişinin
her iki Devlette de daimi olarak kalabileceği bir meskeni yoksa, bu kişi kalmayı adet edindiği evin
bulunduğu Akit Devletin mukimi kabul edilecektir;
            c) Eğer kişinin her iki Akit Devlette de kalmayı adet edindiği bir ev varsa veya her iki
Devlette de böyle bir ev sözkonusu değilse, bu kişi vatandaşı bulunduğu Devletin mukimi kabul
edilecektir;
            d) Eğer kişi her iki Devletin de vatandaşıysa veya aksine her iki Devletin de vatandaşı
değilse, Akit Devletlerin yetkili makamları sorunu karşılıklı anlaşmayla çözeceklerdir.            ..."
            hükmü yer almaktadır.
            Anlaşmanın "Bağımlı Faaliyetler"i düzenleyen 15 inci maddesinin 1 ve 2 nci fıkraları ise;
            "1. 16, 18, 19, 20 ve 21 inci madde hükümleri saklı kalmak üzere, bir Akit Devlet mukiminin
bir hizmet akdi dolayısıyla elde ettiği ücret, maaş ve diğer benzeri menfaatler, bu hizmet diğer Akit
Devlette ifa edilmedikçe, yalnız ilk bahsedilen Devlette vergilendirilebilecektir.
            Eğer hizmet diğer Devlette ifa edilirse, buradan elde edilen gelir diğer Devlette
vergilendirilebilir.
            2. 1 inci fıkra hükümlerine bakılmaksızın, bir Akit Devlet mukiminin diğer Akit Devlette ifa
ettiği hizmet dolayısıyla elde ettiği gelir, eğer:
            a) Gelir elde eden kişi, bu diğer Devlette bir takvim yılı içinde bir veya bir kaç seferde 183
günü aşmamak üzere kalırsa, ve
            b) Ödeme, bu diğer Akit Devletin mukimi olmayan bir işveren tarafından veya böyle bir
işveren adına yapılırsa, ve
            c) Ödeme, işverenin diğer Devlette sahip olduğu bir işyerinden veya sabit yerden yapılmazsa
            yalnızca ilk bahsedilen Devlette vergilendirilebilecektir."
            hükmünü içermektedir.
            Buna göre; söz konusu kişinin Türkiye'de mukim olması durumunda vergileme, 15 inci
maddenin 1 inci fıkrası kapsamında, Türkiye'de iç mevzuat hükümlerimiz çerçevesinde yapılacaktır.
Anılan kişinin Fransa'da mukim olması durumunda ise, söz konusu kişiye Türkiye'de ifa edilen
hizmetler karşılığında ödenen ücretlerin Türkiye'de vergilendirilmesi için yukarıda 2 nci fıkrada
belirtilen ve gerçekleşmesi halinde yalnızca mukim olunan Devlete vergileme hakkı veren
koşullardan en az birinin ihlal edilmesi gerekmektedir. Bu üç şartın topluca gerçekleştiği durumda
vergileme Fransa'da; şartlardan birinin ihlali halinde ise vergileme Türkiye'de ve yine iç mevzuat
hükümleri kapsamında yapılacaktır.
            Vergileme hakkının Türkiye'de olması durumunda ise, aşağıdaki mevzuat hükümleri geçerli
olacaktır;
            193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 1 inci maddesinde, "Gerçek kişilerin gelirleri gelir
vergisine tabidir. Gelir, bir gerçek kişinin bir takvim yılı içinde elde ettiği kazanç ve iratların safi
tutarıdır." denilmiş, aynı Kanunun 4 üncü maddesinin ikinci fıkrasında "Bir takvim yılı içinde
Türkiye'de devamlı olarak altı aydan fazla oturanlar (Geçici ayrılmalar Türkiye'de oturma süresini
kesmez.)"ın Türkiye'de yerleşmiş sayılacağı belirtilmiştir.
            Aynı Kanunun 7 nci maddesinde ise,
            "Dar mükellefiyete tabi kimseler bakımından kazanç ve iradın Türkiye'de elde edildiği
aşağıdaki şartlara göre tayin olunur.
             ...
            3-Ücretlerde :
            a) Hizmetin Türkiye'de ifa edilmiş veya edilmekte olması veya Türkiye'de değerlendirilmesi;
            ...            Bu maddenin 3 üncü, 4 üncü, 5 inci ve 7 nci bentlerinde sözü edilen değerlendirmeden
maksat, ödemenin Türkiye'de yapılması veya ödeme yabancı memlekette yapılmışsa, Türkiye'de
ödeyenin veya nam ve hesabına ödeme yapılanın hesaplarına intikal ettirilmesi veya karından
ayrılmasıdır."
            hükmü yer almıştır.
            Diğer taraftan, aynı Kanunun 61 inci maddesinde;
            "Ücret, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen
para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.
            Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans,
aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir
ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş
bulunması onun mahiyetini değiştirmez.",
             94 üncü maddesinin birinci fıkrasında;
            "Kamu idare ve müesseseleri, iktisadî kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş
ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadî işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu
yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai
kazançlarını bilanço veya ziraî işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler aşağıdaki bentlerde
sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak
sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecburdurlar.",
           hükümlerine yer verilmiş ve 94 üncü maddenin (1) numaralı bendinde hizmet erbabına
ödenen ücretler ile 61 inci maddede yazılı olup ücret sayılan ödemelerden (istisnadan faydalananlar
hariç), 103 ve 104 üncü maddelere göre gelir vergisi tevkifatı yapılması gerektiği hükme
bağlanmıştır.
            Bu hükümlere göre, şirketiniz ortağı ve genel müdürüne yapılan ücret ve ücret sayılan
ödemelerin Gelir Vergisi Kanununun 61, 63, 94, 103 ve 104 üncü maddeleri uyarınca Türkiye'de
tevkifat yoluyla vergilendirilmesi gerekmektedir.
            Bilgi edinilmesini rica ederim.
 
 
 
(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.
(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise
bu özelge geçersizdir.
(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz
dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi
için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.