Yunanistan'da kurulacak şirkete ait harcamaların şirket hissedarı olan Türkiye'deki şirket tarafından gider olarak dikkate alınıp alınmayacağı hk.
Özelge: Yunanistan'da kurulacak şirkete ait harcamaların
şirket hissedarı olan Türkiye'deki şirket tarafından gider
olarak dikkate alınıp alınmayacağı hk.
Sayı:
62030549-125[6-2013/408]-1454
Tarih:
27/05/2014
T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
(Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)
Sayı : 62030549-125[6-2013/408]-1454 27/05/2014
Konu : Yunanistan'da kurulacak şirkete ait harcamaların şirket
hissedarı olan Türkiye'deki şirket tarafından gider olarak
dikkate alınıp alınmayacağı.
İlgide kayıtlı özelge talep formunda, Şirketinizin faaliyet konusunun uluslararası seyrüsefer
yapan gemilere her türlü yiyecek, içecek, tüketim malzemesi, hırdavat, teknik ve temizlik
malzemesi gibi ürünlerin satışı olduğu; şirketiniz tarafından aynı işi yapmak üzere Atina'da bir
şirket kurulmak istendiği ve söz konusu şirketin Türkiye'den geçen gemilerle ilgili müşteri bulacağı
ve mal satışı için sipariş alacağı; ancak mal tesliminin Türkiye'de Boğazlardan geçerken
Türkiye'deki şirketiniz tarafından yapılacağı; faturasının Türkiye'de düzenleneceği ve tahsilatının
da şirketiniz tarafından yapılacağı; kurulacak yeni şirketin fonksiyonunun bu açıdan temsilcilik
ofisine benzediği ancak Yunanistan'daki yasalar nedeniyle şirket şeklinde kurulacağı; yeni şirketin
giderlerinin olacağı fakat herhangi bir gelirinin olmayacağı ve giderlerin tamamının fatura veya
dekontla Şirketinize yansıtılacağı belirtilerek, söz konusu giderlerin kurum kazancının tespitinde
gider olarak dikkate alınıp alınmayacağı hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.
Kurumlar Vergisi Kanununun "İstisnalar" başlıklı 5 inci maddesinin birinci fıkrasında;
"Aşağıda belirtilen kazançlar, kurumlar vergisinden müstesnadır:" hükmüne yer verilmiş olup, söz
konusu birinci fıkranın (g) bendinde;
"Kurumların yurt dışında bulunan iş yerleri veya daimî temsilcileri aracılığıyla elde ettikleri
aşağıdaki şartları taşıyan kurum kazançları;
1) Bu kazançların, doğduğu ülke vergi kanunları uyarınca en az % 15 oranında gelir ve
kurumlar vergisi benzeri toplam vergi yükü taşıması,
2) Kazançların elde edildiği hesap dönemine ilişkin yıllık kurumlar vergisi beyannamesinin
verilmesi gereken tarihe kadar Türkiye'ye transfer edilmiş olması,
3) Ana faaliyet konusu, finansal kiralama dahil finansman temini, sigorta hizmetlerinin
sunulması veya menkul kıymet yatırımı olan kurumlarda, bu kazançların doğduğu ülke vergi
kanunları uyarınca en az Türkiye'de uygulanan kurumlar vergisi oranında gelir ve kurumlar vergisi
benzeri toplam vergi yükü taşıması.
Bu bent uyarınca toplam vergi yükü, birinci fıkranın (b) bendindeki tanıma göre tespit
edilir."
hükümleri yer amaktadır. Ayrıca aynı maddenin üçüncü fıkrası ise; "İştirak hisseleri alımıyla
ilgili finansman giderleri hariç olmak üzere, kurumların kurumlar vergisinden istisna edilen
kazançlarına ilişkin giderlerinin veya istisna kapsamındaki faaliyetlerinden doğan zararlarının,istisna dışı kurum kazancından indirilmesi kabul edilmez."
hükümlerini amirdir.
Aynı Kanununun 6 ncı maddesinin birinci fıkrasıyla kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir
hesap döneminde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı belirtilmiş, maddenin
ikinci fıkrasıyla da safi kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç
hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hüküm altına alınmıştır.
Gelir Vergisi Kanununun, 40 ıncı maddesinde, safi kazancın tespit edilmesi sırasında
indirilebilecek giderler sayılmış olup bu maddenin birinci fıkrasının (1) numaralı bendiyle ticari
kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderlerin safi kazancın tespitinde
indirim konusu yapılacağı hükme bağlanmıştır.
Diğer taraftan, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 3 üncü maddesinin (B) fıkrasında,
vergilendirmede vergiyi doğuran olayın ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas
olduğu, 227 nci maddesinin birinci fıkrasında, bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça bu Kanuna
göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsikinin
mecburi olduğu hükme bağlanmış olup söz konusu kayıtların aynı Kanunun 229 uncu ve müteakip
maddelerinde yer alan belgelerden (fatura, gider pusulası, serbest meslek makbuzu vb.) herhangi
biriyle veya yurt dışından alınan mal ve hizmetlere ilişkin olarak ilgili ülke mevzuatına uygun olarak
düzenlenen belgelerle tevsik edilmesi gerekmektedir.
Aynı Kanunun 229 uncu maddesinde fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında
müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından
müşteriye verilen ticari vesika olarak tanımlanmıştır.
Bu hükümler uyarınca, bir giderin indirim konusu yapılabilmesi için;
- Giderle kazancın elde edilmesi ve idamesi arasında doğrudan ve açık bir illiyet bağının
bulunması,
- Giderlerin keyfi olmaması yani kazancın elde edilmesi için mecburi olarak yapılması,
- Yapılan gider karşılığında gayrimaddi bir kıymet iktisap edilmemiş olması ve
- Vergi Usul Kanununa göre tevsik edici belgelere dayandırılması
gerekmektedir. Bu mahiyette olmayan giderlerin ticari kazancın tespitinde genel gider
olarak indirim konusu yapılabilmesi mümkün değildir.
Öte yandan, yansıtma; ticari faaliyet kapsamında bir işlemin yapılmaması, yapılan iş ve
işlemlerde bir gelir elde etme veya kar ve zarar beklentisini taşıyacak herhangi bir unsurun
bulunmaması, yasal uygulamalar nedeniyle muhatap olunan ya da diğer bir işletme adına ödeme
veya tahsilat yapılması durumlarında, yapılan ödeme veya henüz ödeme yapılmamışsa tahakkuk
eden bedellerin asıl muhatabına aktarılmasını ifade etmektedir.
Buna göre, şirketinizin Yunanistan yasaları uyarınca Atina'da şirket şeklinde kuracağı iş
yeri tarafından yapılacak harcamaların, Türkiye'de safi kurum kazancının tespitinde gider olarak
dikkate alınması mümkün bulunmamaktadır.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise
bu özelge geçersizdir.
(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz
dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi
için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.