Yurt Dışı Mukim Firmadan Alınan Kredinin Vergilendirilmesi Hk.
Yurt Dışı Mukim Firmadan Alınan Kredinin
Vergilendirilmesi Hk.
Sayı:
62030549-125[30-2015/280]-14801
Tarih:
17/01/2017
T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü
Sayı :62030549-125[30-2015/280]-14801 17.01.2017
Konu :Yurt Dışı Mukim Firmadan Alınan
Kredinin Vergilendirilmesi Hk.
İlgide kayıtlı özelge talep formunda, şirketinizin ithal edeceği malların alımında kullanılmak üzere,
herhangi bir ortaklık bağınızın bulunmadığı … merkezli … unvanlı özel firmadan kredi kullanıldığı
belirtilerek; yurt dışından alınan krediye ilişkin olarak ödenecek faiz tutarları üzerinden vergi
kesintisi ve KKDF uygulaması söz konusu olup olmayacağı konularında bilgi verilmesi
istenilmektedir.
A-Kurumlar Vergisi Yönünden Değerlendirme:
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 3 üncü maddesinin ikinci fıkrasında, Kanunun 1 inci
maddesinde sayılan kurumlardan kanuni ve iş merkezlerinin her ikisi de Türkiye'de
bulunmayanların sadece Türkiye'de elde ettikleri kazançları üzerinden dar mükellefiyet esasında
vergilendirilecekleri hüküm altına alınmış ve aynı maddenin üçüncü fıkrasında da dar
mükellefiyette kurum kazancını oluşturan kazanç ve iratlar bentler halinde sayılmıştır.
Aynı Kanunun dar mükellefiyette vergi kesintisinin düzenlendiği 30 uncu maddesinin birinci
fıkrasında, dar mükellefiyete tabi kurumların Türkiye'de elde ettikleri kazanç ve iratları üzerinden,
bu kazanç ve iratları avanslar da dahil olmak üzere nakden veya hesaben ödeyen veya tahakkuk
ettirenler tarafından % 15 oranında vergi kesintisi yapılacağı hükme bağlanmış, anılan fıkranın (ç)
bendinde de Gelir Vergisi Kanununun 75 inci maddesinin ikinci fıkrasının (1), (2), (3) ve (4)
numaralı bentlerinde sayılanlar hariç olmak üzere menkul sermaye iratları üzerinden vergi kesintisi
yapılması hüküm altına alınmıştır.
Anılan maddenin sekizinci fıkrası ile Bakanlar Kuruluna verilen yetkiye istinaden yayımlanan
2009/14593 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının 1 inci maddesinin (5) numaralı bendinde, her nevi
alacak faizlerinden yapılacak vergi kesintisi oranları belirlenmiş olup söz konusu bendin; (a) alt
bendiyle yabancı devletler, uluslararası kurumlar veya yabancı bankalardan ya da bulunduğu
ülkede mutad olarak kredi vermeye yetkilendirilmiş olup sadece ilişkili bulunduğu kurumlara değil
tüm gerçek ve tüzel kişilere kredi veren kurumlardan alınan her türlü krediler için ödenecek
faizlerden yapılacak tevkifat oranı (katılım bankalarının kendi usullerine göre yurt dışından
sağladıkları fonlar ve benzeri kaynaklar için ödedikleri kâr payları dahil) % 0, (ç) alt bendiyle de
diğer alacak faizi ödemeleri üzerinden yapılacak tevkifat oranı % 10 olarak belirlenmiştir.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 75 inci maddesinin (6) numaralı bendinde ise kaynağı ne olursa
olsun her nevi alacak faizlerinin (Adi, imtiyazlı, rehinli, senetli alacaklarla cari hesap alacaklarından
doğan faizler ve kamu tüzel kişilerince borçlanılan ve senede bağlanmış olan meblağlar için ödenen
faizler dahil.) menkul sermaye iradı sayılacağı hüküm altına alınmıştır.
Yukarıdaki hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, şirketinize kredi veren … mukimi firmanın, sadeceilişkili bulunduğu kurumlara değil tüm gerçek ve tüzel kişilere kredi veren bir kurum olması ve ilgili
ülke mevzuatı gereğince banka veya kredi vermeye yetkili kuruluş olduğunun tevsiki şartıyla, bu
kuruma ödeyeceğiniz faizler üzerinden %0 oranında, aksi halde ise %10 oranında vergi kesintisi
yapmanız gerekmektedir.
Diğer taraftan, Kurumlar Vergisi Kanununun 13 üncü maddesinin birinci fıkrasında, "Kurumlar,
ilişkili kişilerle emsallere uygunluk ilkesine aykırı olarak tespit ettikleri bedel veya fiyat üzerinden
mal veya hizmet alım ya da satımında bulunursa, kazanç tamamen veya kısmen transfer
fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılmış sayılır. Alım, satım, imalat ve inşaat işlemleri,
kiralama ve kiraya verme işlemleri, ödünç para alınması ve verilmesi, ikramiye, ücret ve benzeri
ödemeleri gerektiren işlemler her hal ve şartta mal veya hizmet alım ya da satımı olarak
değerlendirilir." hükmüne yer verilmiştir.
Bu bağlamda, kredi veren firmanın, şirketinizle ilişkili kişi olması durumunda Kurumlar Vergisi
Kanununun 13 üncü maddesi hükümlerinin uygulanacağı tabiidir.
B-Kaynak Kullanımını Destekleme Fonu (KKDF) Yönünden Değerlendirme:
12/5/1988 tarihli ve 88/12944 sayılı Kararnameye ilişkin KKDF hakkında 6 sıra no.lu Tebliğin 2 nci
maddesinde, bankalar ve finansman şirketleri dışında Türkiye'de yerleşik kişilerin yurt dışından
sağladıkları kredilerin % 3 oranında KKDF kesintisine tabi tutulacağı hükme bağlanmıştır.
Ayrıca, 2012/4116 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının 11 inci maddesinde, bankalar ve finansman
şirketleri dışında Türkiye'de yerleşik kişilerin yurt dışından sağladıkları döviz ve altın kredilerinde
(fiduciary işlemler hariç);
-ortalama vadesi bir yıla kadar olanlarda %3,
-ortalama vadesi 1 yıl (1 yıl dahil) ile 2 yıl arasında olanlarda %1,
-ortalama vadesi 2 yıl (2 yıl dahil) ile 3 yıl arasında olanlarda %0,5,
-ortalama vadesi 3 yıl (3 yıl dahil) ve üzerinde olanlarda %0
oranlarında KKDF kesintisi yapılacağı karara bağlanmıştır.
6 sıra no.lu Tebliğin 2 nci maddesinin devamında, fon kesintilerinin, Türk Lirası kredilerde
tahakkuk ettirilen faiz tutarı üzerinden; döviz kredilerinde ise kredinin kullanıldığı tarihte kredinin
anapara tutarı üzerinden hesaplanacağı açıklamasına yer verilmiştir.
Buna göre, söz konusu krediye ilişkin olarak kredinin kullanılmasına aracılık eden banka tarafından
yürürlükteki oranlara göre KKDF kesintisi yapılması gerekmektedir.
C-Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi (BSMV) Yönünden Değerlendirme:
6802 sayılı Gider Vergileri Kanununun 28 inci maddesinin ikinci fıkrasında, "Bankerlerin yapmış
oldukları banka muamele ve hizmetleri dolayısıyla kendi lehlerine her ne nam ile olursa olsun
nakden veya hesaben aldıkları paralar (kendileri veya başkaları hesabına menkul kıymet alıp
satmayı, alım - satıma tavassut etmeyi veya alıp sattıkları menkul kıymet karşılığı borçları ödemeyi
taahhüt etmeyi meslek haline getirenlerin bu faaliyetleri dolayısıyla lehlerine kalan paralar ile
mevduat faizi vermek veya sair adlarla faiz ve benzeri menfaatler sağlamak üzere devamlı olarak
para toplama işiyle uğraşanların topladıkları paralara sağladıkları gelir ve menfaatler üzerinden
komisyon, ücret, hizmet karşılığı gibi adlarla aldıkları paralar dahil) da banka muameleleri
vergisine tabidir." hükmü ve aynı maddenin üçüncü fıkrasında, "90 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnameye göre ikraz işleriyle uğraşanlarla ikinci fıkrada belirtilen muamele ve hizmetlerden
herhangi birini esas iştigal konusu olarak yapanlar bu Kanunun uygulanmasında banker sayılırlar..."
hükmü yer almaktadır.Aynı Kanunun mükellefi belirleyen 30 uncu maddesinde ise BSMV'yi banka ve bankerlerle sigorta
şirketlerinin ödeyeceği hükme bağlanmış bulunmaktadır.
87 seri no'lu Gider Vergileri Genel Tebliğinin "B-2- 6802 Sayılı Kanunun 28 inci Maddesinin İkinci
Fıkrasında Belirtilen Muamele ve Hizmetleri Esas İştigal Konusu Olarak Yapanlar" başlıklı
bölümünde; "... Buna göre, banker kapsamında BSMV mükellefi olmak için, anılan Kanunun 28 inci
maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen işlemlerin esas iştigal (ana faaliyet) konusu olarak
yürütülmesi ve bu işlemler dolayısıyla lehe para alınması gerekmektedir...
Esas itibarıyla 6802 sayılı Kanunun 28 inci maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen işlemler, ilgili
kanunlar uyarınca verilen yetki veya izin ile yapılabilecek işlemlerdir...
Buna göre, 6802 sayılı Kanunun 28 inci maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen işlemleri esas iştigal
konusu olarak yapanlar, bu işlemleri ilgili kanunlarla yetkilendirilmek veya izin verilmek suretiyle
yürüten kişileri ifade etmektedir. Dolayısıyla bunların 6802 sayılı Kanunun 28 inci maddesinin ikinci
fıkrasında belirtilen işlemleri "esas iştigal konusu" olarak BSMV'ye tabi olacak, bunlar
dışındakilerin aynı fıkrada belirtilen işlemleri "esas iştigal konusu" olmadığından KDV'ye tabi
olacaktır.
Örnek 1: 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununa göre kurulan ve gayesi esas itibarıyla başka işletmelere
iştirakten ibaret olan holding şirketlerince yapılan 6802 sayılı Kanunun 28 inci maddesinin ikinci
fıkrasında belirtilen işlemler esas iştigal konusu olarak değerlendirilemeyeceğinden BSMV'nin
konusuna da girmeyecektir. Dolayısıyla, 6802 sayılı Kanunun 28 inci maddesinin ikinci fıkrasında
yer alan herhangi bir işlemi (ödünç para verme işleri gibi) ilgili kanunlarla yetkilendirilmek veya
izin verilmek suretiyle yürütmeyen şirketler, bu işlemleri ana sözleşmelerinde faaliyet konularından
biri olarak belirtmiş olsa dahi, bu işlemleri nedeniyle banker sayılmayacak ve BSMV mükellefi
olmayacaktır..." açıklamalarına yer verilmiştir.
Yukarıda yer alan açıklamalar çerçevesinde, bir şirketin banker kapsamında BSMV mükellefi
olabilmesi için Türkiye'de yerleşik olması ve Gider Vergileri Kanununun 28 inci maddesinin ikinci
fıkrasında belirtilen işlemleri (menkul kıymet alım satım, menkul kıymet alım satımına aracılık,
kredi verme) esas iştigal (ana faaliyet) konusu olarak yapması gerekmektedir.
Bu itibarla, … unvanlı firmanın şirketinize kullandırdığı kredi dolayısıyla lehe aldığı paralar (faiz
tutarları), BSMV'nin konusuna girmemektedir.
Öte yandan, … unvanlı firmanın kredi verme işleminin mahiyet itibarıyla (işlem Türkiye'de
yapılmadığından BSMV'nin konusuna girmemekle birlikte) BSMV kapsamında değerlendirilip
değerlendirilmeyeceği hususu, bu işlem dolayısıyla söz konusu şirketin faaliyette bulunduğu ülkenin
mevzuatına göre kredi kuruluşu (banka veya banka benzeri kredi kuruluşu) olarak kabul edilip
edilmemesine göre değerlendirilmelidir. Bu kapsamda, söz konusu şirketin kredi verme
işlemi/işlemleri dolayısıyla faaliyette bulunduğu ülke mevzuatına göre kredi kuruluşu olarak kabul
edilmesi durumunda mahiyet itibarıyla BSMV'nin kapsamında değerlendirilebilecek bir işlem söz
konusu olacaktır.
Söz konusu şirketin kredi verme işlemi/işlemleri dolayısıyla faaliyette bulunduğu ülke mevzuatına
göre kredi kuruluşu olarak kabul edilmemesi durumunda ise kredi verme işleminin mahiyet
itibarıyla da BSMV'nin konusu dışında değerlendirilmesi gerekeceği tabiidir.
Ç-Katma Değer Vergisi (KDV) Yönünden Değerlendirme:
3065 sayılı Katma Değer Vergisi (KDV) Kanununun;
-1/1 inci maddesinde; ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde Türkiye'de
yapılan teslim ve hizmetlerin, 1/2 nci maddesinde, her türlü mal ve hizmet ithalinin katma değer
vergisine tabi olduğu,-9/1 inci maddesinde; mükellefin Türkiye içinde ikametgâhının, iş yerinin, kanuni merkezi ve iş
merkezinin bulunmaması halinde, vergiye tabi işlemlere taraf olanların verginin ödenmesinden
sorumlu tutulacağı,
-17/4-e maddesinde, banka ve sigorta muameleleri vergisi kapsamına giren işlemler ve sigorta
aracılarının sigorta şirketlerine yaptığı sigorta muamelelerine ilişkin işlemlerinin katma değer
vergisinden istisna olduğu
hüküm altına alınmıştır.
Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinin "Banka ve Bankerlik İşlemleri" başlıklı II-F/4.5.1
bölümünde;
"Banka ve sigorta muameleleri vergisinin konusunu, banka ve sigorta şirketlerinin Finansal
Kiralama Kanununa göre yaptıkları işlemler hariç olmak üzere, her ne şekilde olursa olsun yapmış
oldukları bütün muameleler dolayısıyla kendi lehlerine aldıkları paralar oluşturmakta; bankerlerin
yapmış oldukları banka muamele ve hizmetleri dolayısıyla kendi lehlerine almış oldukları paralar da
aynı verginin kapsamına girmektedir. Bu işlemler Kanunun (17/4-e) maddesi ile KDV'den istisna
edilmiştir.
Ayrıca, Türkiye'de banka ve sigorta muameleleri vergisine tabi tutulmamış olan yurt dışı kredi
işlemlerinin mahiyet itibarıyla banka ve sigorta muameleleri vergisine tabi olan yurt içi bankacılık
hizmetlerinden farksız olduğu açıktır. Dolayısıyla, yurt dışı kredi işlemlerinde de Kanunun (17/4-e)
maddesi hükmü uyarınca KDV hesaplanmaz." denilmektedir.
Söz konusu Tebliğin "İkametgahı, İşyeri, Kanuni Merkezi ve İş Merkezi Türkiye'de Bulunmayanlar
Tarafından Yapılan İşlemler" başlıklı I-C/2.1.2.1 bölümünde ise tevkifata ilişkin açıklamalara yer
verilmiştir.
Bu açıklamalara göre, … yerleşik … unvanlı firmanın kredi verme işlemi/işlemleri dolayısıyla
faaliyette bulunduğu ülke mevzuatına göre kredi kuruluşu olarak kabul edilmesi durumunda söz
konusu işlem mahiyeti itibarıyla BSMV'nin kapsamında değerlendirileceğinden yurt dışı kredi
kullanımı, Kanunun 17/4-e maddesi gereğince katma değer vergisinden istisna olacaktır.
Söz konusu şirketin kredi verme işlemi/işlemleri dolayısıyla faaliyette bulunduğu ülke mevzuatına
göre kredi kuruluşu olarak kabul edilmemesi durumunda ise kredi verme işleminin mahiyet
itibarıyla da BSMV'nin konusu dışında değerlendirileceğinden kredi üzerinden hesaplanan faiz
tutarları KDV Kanununun 1/2 nci maddesine göre katma değer vergisine tabi olacaktır. Faiz
tutarları üzerinden hesaplanan KDV'nin ise Kanunun 9 uncu maddesi gereğince şirketiniz
tarafından sorumlu sıfatıyla 2 no.lu KDV beyannamesi ile beyan edilerek ödenmesi gerekmektedir.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.
(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise
bu özelge geçersizdir.
(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz
dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi
için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.