Yurt dışı mukimi firmalardan alınan hizmetlerin gelir ve kurumlar vergisi ile KDV karşısındaki durumu ve belge düzeni hk.
Özelge: Yurt dışı mukimi firmalardan alınan hizmetlerin
gelir ve kurumlar vergisi ile KDV karşısındaki durumu ve
belge düzeni hk.
Sayı:
B.07.1.GİB.4.34.19.02-019.01-436
Tarih:
03/02/2012
T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü
Sayı : B.07.1.GİB.4.34.19.02-019.01-436 03/02/2012
Konu : Yurt dışı mukimi firmalardan alınan hizmetlerin gelir
ve kurumlar vergisi ile KDV karşısındaki durumu ve
belge düzeni.
İlgide kayıtlı dilekçenizde, yurt dışı mukimi firmalardan alınan/alacağınız hizmetlerden yurt
içinde veya yurt dışında faydalanılması halinde, söz konusu hizmetlere (fuarlara katılım,
organizasyon, pazarlama, ilan ve reklam, danışmanlık, proje, mühendislik, montaj, eğitim, kiralama
ve finansman hizmetleri ile yurt dışından manken, oyuncu getirilmesi, defile düzenlenmesi vs.)
istinaden yapılan/yapılacak ödemelerle ilgili olarak katma değer vergisinin hesaplanıp
hesaplanmayacağı ve stopaj kesintisi yapılıp yapılmayacağı ile kayıt düzeninin nasıl olması gerektiği
hususlarında görüş talep edilmektedir.
1- KURUMLAR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 3'üncü maddesinin ikinci fıkrasında, Kanun'un
1'inci maddesinde sayılı kurumların kanuni ve iş merkezlerinin her ikisi de Türkiye'de
bulunmayanların sadece Türkiye'de elde ettikleri kazançları üzerinden vergilendirileceği hükme
bağlanmış; üçüncü fıkrasında da dar mükellefiyette kurum kazancını oluşturan kazanç ve iratlar
bentler halinde sayılmıştır. Aynı maddenin dördüncü fıkrasında ise maddede belirtilen kazanç veya
iratlar ile gelir unsurlarının Türkiye'de elde edilmesi ve Türkiye'de daimî temsilci bulundurulması
konularında, 31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun ilgili hükümlerinin
uygulanacağı belirtilmiştir.
Serbest meslek faaliyeti, esas itibarıyla gerçek kişilerce icra edilen ve Gelir Vergisi
Kanunu'nun 65'inci maddesinde tanımlanan faaliyet türüdür. Dar mükellef kurumların bu tür
kazanç elde etmeleri ise istihdam ettikleri personelleri aracılığı ile olmaktadır. Serbest meslek
kazançlarının Türkiye'de elde edilmiş sayılması için serbest meslek faaliyetinin Türkiye'de icra
edilmesi veya Türkiye'de değerlendirilmesi gerekir.
Taşınır ve taşınmaz mallar ile hakların Türkiye'de kiralanmasından elde edilen iratlar, dar
mükellefiyette kurum kazancını oluşturan kazanç ve iratlar arasında sayılmıştır. Bunlar, dar
mükellef kurumların gayrimenkul sermaye iradı niteliğindeki kazançlarıdır. Bu tür kazançların elde
edilmiş sayılması için taşınmaz ve taşınır malların Türkiye'de bulunması ve bu mal ve hakların
Türkiye'de kullanılması veya Türkiye'de değerlendirilmesi gerekmektedir.
Türkiye'de değerlendirme, ödemenin Türkiye'de yapılması veya ödeme yabancı memlekette
yapılmışsa Türkiye'de ödeyenin veya nam ve hesabına ödeme yapılanın hesaplarına intikal
ettirilmesi veya kârından ayrılmasıdır.
Diğer taraftan, Kurumlar Vergisi Kanunu'nun düzenlendiği 30'uncu maddesinin birinci
fıkrasının (b) bendinde serbest meslek kazançlarından, (c) bendinde gayrimenkul sermaye
iratlarından, (ç) bendinde de Gelir Vergisi Kanunu'nun 75'inci maddesinin ikinci fıkrasının (1), (2),
(3) ve (4) numaralı bentlerinde sayılanlar hariç olmak üzere menkul sermaye iratlarından kurumlar
vergisi kesintisi yapılacağı hükme bağlanmıştır.
Anılan maddenin verdiği yetkiye dayanılarak çıkarılan 2009/14593 sayılı Bakanlar Kurulu
Kararı ile;
- Serbest meslek kazançları üzerinden yapılacak kurumlar vergisi kesintisi oranı, petrol
arama faaliyetleri dolayısıyla sağlanacak kazançlardan % 5, diğer serbest meslek kazançlarından %
20;
- Gayrimenkul sermaye iratları üzerinden yapılacak kurumlar vergisi kesintisi oranı, 3226
sayılı Finansal Kiralama Kanunu kapsamındaki faaliyetlerden sağlanacak gayrimenkul sermaye
iratlarından % 1, diğerlerinden % 20;
- Her nevi alacak faizlerinden yapılacak kurumlar vergisi kesintisi oranı, yabancı devletler,
uluslararası kurumlar veya yabancı bankalardan ya da bulunduğu ülkede mutad olarak kredi
vermeye yetkilendirilmiş olup sadece ilişkili bulunduğu kurumlara değil tüm gerçek ve tüzel kişilere
kredi veren kurumlardan alınan her türlü krediler için ödenecek faizlerden (katılım bankalarının
kendi usullerine göre yurt dışından sağladıkları fonlar ve benzeri kaynaklar için ödedikleri kâr
payları dahil) % 0, diğerlerinden % 10 olarak belirlenmiştir.
Bu hüküm ve açıklamalara göre;
- Yurt dışında yapılan/yapılacak fuarlara katılım ve organizasyon hizmetleri, pazar
araştırması, pazarlama ve yönetim hizmetleri, danışmanlık, proje çizimi, mühendislik ve eğitim
hizmetleri ile yurt dışı kurumlar aracılığıyla manken, oyuncu getirilmesi ve defile düzenlenmesi ile
ilgili olarak yapılan ödemelerin serbest meslek ödemesi olarak değerlendirilmesi ve bunlarla ilgili
olarak nakden veya hesaben yapılan ödemelerden 5520 sayılı Kanun'un 30/1-b maddesi uyarınca
%20 oranında vergi kesintisi yapılması,
- Fuar alanlarının kiralanması karşılığı yapılan ödemelerden 5520 sayılı Kanun'un 30/1-c
maddesi uyarınca % 20 oranında vergi kesintisi yapılması,
- Yurt dışındaki yabancı mukim firmanın tüm gerçek ve tüzel kişilere kredi veren bir kurum
olması ve ilgili ülke mevzuatı gereğince kredi vermeye yetkili kuruluş olduğunun tevsiki şartıyla
ödenen faizler üzerinden 5520 sayılı Kanun'un 30/1-ç maddesi uyarınca % 0 oranında, aksi halde %
10 oranında vergi kesintisi yapılması,
- Yurt dışında yapılan ilan ve reklamlar için yurt dışındaki firmalara yapılan ödemeler
üzerinden ise bu ödemeler ticari kazanç niteliğinde olduğundan vergi kesintisi yapılmaması
gerekmektedir.
Öte yandan, söz konusu tevkifat uygulamasında Türkiye ile ödeme yapılan/yapılacak
kurumların mukimi oldukları ülke arasında çifte vergilendirmeyi önleme anlaşması bulunması
halinde, anlaşma hükümlerinin de dikkate alınacağı tabiidir.
2- KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:
Katma Değer Vergisi (KDV) Kanunu'nun;
-1/1'inci maddesinde; ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde
Türkiye'de yapılan teslim ve hizmetlerin, 1/2'nci maddesinde, her türlü mal ve hizmet ithalinin
katma değer vergisine tabi olduğu,
-6'ncı maddesinde; işlemlerin Türkiye'de yapılmasının, malların teslim anında Türkiye'de
bulunmasını, hizmetin Türkiye'de yapılmasını veya hizmetten Türkiye'de faydalanılmasını ifade
ettiği,
-9/1'inci maddesinde; mükellefin Türkiye içinde ikametgahının, işyerinin, kanuni merkezi ve
iş merkezinin bulunmaması halinde, vergiye tabi işlemlere taraf olanların verginin ödenmesinden
sorumlu tutulacağı,
-12/2'nci maddesinde; yurt dışındaki müşteri tabirinin, ikametgâhı, işyeri, kanunî ve iş
merkezi yurt dışında olan alıcılar ile yurt içinde bulunan bir firmanın yurt dışında kendi adına
müstakilen faaliyet gösteren şubelerini ifade ettiği ve bir hizmetin yurt dışındaki müşteriler için
yapılan hizmet sayılabilmesi için; hizmetlerin yurt dışındaki bir müşteri için yapılmış olması ve
hizmetten yurt dışında faydalanılması gerektiği,
-17/4-e maddesinde; banka ve sigorta muameleleri vergisi kapsamına giren işlemler ve
sigorta aracılarının sigorta şirketlerine yaptığı sigorta muamelelerine ilişkin işlemlerinin KDV'den
istisna olduğu,
hükümlerine yer verilmiştir.
KDV Kanunu'nun 9'uncu maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak çıkarılan 15 Seri No'lu KDV
Genel Tebliği'nin (C) bölümünde, Türkiye'de ikametgâhı, işyeri, kanunî merkezi ve iş merkezi
bulunmayan yurt dışında yerleşik firmalardan sağlanan hizmetlere ait KDV'nin, bu hizmetlerden
yurt içinde faydalanan muhatap tarafından sorumlu sıfatıyla beyan edilip ödenmesi öngörülmüştür.
Öte yandan, 46 Seri No'lu KDV Genel Tebliği'nin (A) bölümünde, yurt dışı kredi işlemlerinin
Kanun'un 17/4-e maddesi hükmü kapsamında değerlendirilmesi gerektiği bu kapsamdaki işlemler
nedeniyle ödenen faiz, komisyon ve bunlara ilişkin kur farklarının KDV'ye tabi olmayacağı
belirtilmiştir.
Yukarıda yer alan hüküm ve açıklamalara göre;
- Yurt dışında mukim firmalar tarafından yurt dışında yapılan/yapılacak fuarlara katılım ve
organizasyon hizmetleri, pazar araştırması, pazarlama ve yönetim hizmetleri, danışmanlık, proje
çizimi, mühendislik ve eğitim hizmetleri, fuar alanlarının kiralanması, ilan ve reklam hizmetleri
katma değer vergisinin konusuna girmediğinden KDV'ye tabi tutulmaması,
- Yurt dışı kurumlar aracılığıyla manken, oyuncu getirilmesi ve defile düzenlenmesi ile ilgili
olarak yurt dışında yerleşik kişi ve kurumlardan sağlanan hizmetlerin KDV Kanunu'nun 1/2'nci
maddesi uyarınca katma değer vergisine tabi olması, ancak hizmeti veren kişi ve kurumların
Türkiye'de mükellefiyetinin olmaması durumunda, KDV'nin şirketiniz tarafından sorumlu sıfatıyla
beyan edilmesi,
- Yurt dışında mukim yabancı firmanın ilgili ülke mevzuatı gereğince gerçek ve tüzel
kişilere kredi vermeye yetkili kuruluş olduğunun tevsiki şartıyla Türkiye'deki firmaya
kullandıracağı kredi üzerinden hesaplanan faiz ödemelerinin KDV'ye tabi olmaması gerekmektedir.
3-VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN:
213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 215'inci maddesinde;
"1. Bu Kanun'a göre tutulacak defter ve kayıtların Türkçe tutulması zorunludur. Ancak,
Türkçe kayıtlar bulunmak kaydıyla defterlerde başka dilden kayıt da yapılabilir. Bu kayıtlar vergi
matrahını değiştirmeyecek şekilde tasdik ettirilecek diğer defterlere de yapılabilir.
2. a) Kayıt ve belgelerde Türk para birimi kullanılır. Belgeler, Türk parası karşılığı
gösterilmek şartıyla, yabancı para birimine göre de düzenlenebilir. Şu kadar ki yurt dışındaki
müşteriler adına düzenlenen belgelerde Türk parası karşılığı gösterilme şartı aranmaz."
280'inci maddesinde ise; "Yabancı paralar borsa rayici ile değerlenir. Borsa rayicinin
takarrüründe muvazaa olduğu anlaşılırsa bu rayiç yerine alış bedeli esas alınır.
Yabancı paranın borsada rayici yoksa, değerlemeye uygulanacak kur Maliye Bakanlığınca
tespit olunur.
Bu madde hükmü yabancı para ile olan senetli veya senetsiz alacaklar ve borçlar hakkında
da caridir..." hükümleri yer almıştır.
Öte yandan, 394 Seri No'lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği'nde belirtildiği üzere,
değerleme günü itibariyle Maliye Bakanlığınca kur ilan edilmediği durumlarda T.C. Merkez
Bankasınca ilan edilen kurların esas alınması uygun görülmüştür.
Bu hükümlere göre, ticari kazancın tespitinde tahakkuk esası cari olduğundan para ile olan
alacak ve borçların tahakkuk ettiği tarihte geçerli kurlar üzerinden değerlemeye tabi tutularak
kayıtlara intikal ettirilmesi gerekmekte olup, tahsilat veya ödeme safhasında kur değişikliği olmuşsa
tahsilat ve ödeme tarihindeki kur üzerinden değerleme yapılacağından hasıl olan farkın duruma
göre kâr veya zarar hesabına intikal ettirilmesi gerekmektedir.
Bu açıklamalara göre yurt dışındaki firmalardan aldığınız hizmete istinaden yapmış
olduğunuz ödeme karşılığında alınacak belgenin, belge tarihindeki döviz kuru dikkate alınarak Türk
Lirasına çevrilmek suretiyle gider kaydı yapılması mümkün bulunmaktadır.
Bilindiği üzere, yurt dışından aldığınız hizmetler karşılığında yurt dışından aldığınız belgeler
için 253 Sıra No'lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği'nin "Yurt Dışında Faaliyette Bulunan
Mükelleflere Yaptırılan İş ve Hizmetler Karşılığında Alınan Belgelerle İlgili İşlemler" başlıklı B
bendinde;
"Vergi Usul Kanunu'nun kayıt nizamına ilişkin 215'inci maddesinde, bu Kanun'a göre
tutulacak defter ve kayıtların Türkçe tutulmasının mecburi olacağı belirtilmiş, 227'inci
maddesinde de "Bu Kanun'da aksine hüküm olmadıkça bu Kanun'a göre tutulan ve üçüncü
şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir." hükmü yer
almıştır. Söz konusu kayıtların ise aynı Kanun'un 229'uncu ve müteakip maddelerinde yer alan
belgelerden herhangi biri ile tevsik edilmesi gerekmektedir.
Bu hükümlere göre, yurt dışında mukim kişi veya kuruluşlara yaptırılan, iş veya hizmetler
karşılığında ödemede bulunan gelir veya kurumlar vergisi mükellefleri, yurt dışında mukim kişi
veya kuruluşlardan aldıkları muteber belgeleri, yurt dışındaki temsilciliklerimizde veya yurt içindeki
noterlerde Türkçe'ye tercüme ve tasdik ettirdikten sonra defterlerine gider olarak kaydedebilmekte
idiler.
Ancak Bakanlığımıza yapılan başvurulardan, bu işlemlerin yurt dışı temsilciliklerimizdeki iş
yığılmalarına neden olduğu, mükellefler bakımından da ağır külfetler getirdiği anlaşıldığından,
anılan Kanun'un mükerrer 257'inci maddesinin Maliye Bakanlığına verdiği yetkiye dayanılarak, bu
Genel Tebliğ ile yurt dışında mukim kişi veya kuruluşlara yaptırılan iş veya hizmetler karşılığında
alınan belgelerin, yurt dışında temsilciliklerimizde veya yurt içinde noterlerde Türkçe'ye tercüme ve
tasdik edilme zorunluluğu kaldırılmıştır.
Buna göre, yurt dışındaki kişi veya firmalardan belge alan mükellefler, bu belgeleri defter
kayıtlarında gider olarak göstermeleri sırasında belgelerde yazılı bedelleri, belgelerin
düzenlendiği günde Merkez Bankasınca belirlenen döviz alış kuru üzerinden Türk Lirasına
çevirerek kayıtlarında göstereceklerdir. Ancak inceleme sırasında inceleme elamanınca lüzum
görülmesi halinde, mükellefler bu belgelerini tercüme ettirmek zorundadırlar." denilmektedir.
Bu hüküm ve açıklamalara göre, yurt dışından alınan hizmetler karşılığında tarafınıza
düzenlenen faturaların yurt dışındaki temsilciliklerimizde veya yurt içinde noterlerde Türkçe'ye
tercüme ve tasdik edilme zorunluluğu bulunmamaktadır. Dolayısıyla, yurt dışından almış
olduğunuz hizmetler nedeniyle yüklenilen tutarların işin mahiyetine göre gider veya maliyet unsuru
olarak dikkate alınabilmesi için Vergi Usul Kanunu'nun 229 ve müteakip maddelerinde yer alan
belgelerden herhangi biri ile tevsik edilmesi gerekmekte olup, aksi durumda gider veya maliyet
unsuru olarak dikkate alınabilmesi, ancak yurtdışından alınan söz konusu belgenin hizmetin
alındığı ülkede uygulanan vergi mevzuatı çerçevesinde geçerli bir belge olduğunun kabulü halinde
mümkün bulunmaktadır. Öte yandan, Türkiye ile hizmet alınan/alınacak kurumların mukimi
oldukları ülke arasında çifte vergilendirmeyi önleme anlaşması bulunması halinde, anlaşma
hükümlerinin dikkate alınması gerekeceği hususu tabiidir.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.
(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise
bu özelge geçersizdir.
(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz
dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi
için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.