Yurt dışı mukimi firmanın Türkiye'deki fuarla ilgili stand pazarlama hizmeti vermesinin vergisel boyutu.

Özelge: Apartman yönetici yardımcılığından alınan ücretin
vergilendirilmesi hk.
Sayı: 
B.07.1.GİB.4.06.18.02-32238-8566-745
Tarih: 
19/09/2011
 
T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
(Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü)
 
   
Sayı : B.07.1.GİB.4.06.18.02-32238-8566-745 19/09/2011
Konu : Apartman yönetici yardımcılığından alınan ücretin  
vergilendirilmesi hk.
 
            İlgide kayıtlı özelge talep formunuz incelenmiş olup, SSK emeklisi olduğunuzu, bir
apartmanın yönetici yardımcısı olarak ayda ....-TL net maaşla çalışmak üzere seçildiğinizi, ancak
apartman yönetiminin SSK girişi ve ücret bordrosu yapmadan maaş ödemek istediğini belirterek,
vergi kanunları açısından durumunuzun değerlendirilmesi hususunda  görüş talep etttiğiniz
anlaşılmıştır.
           193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 61 inci maddesinde, "Ücret, işverene tabi ve belirli bir
işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile
temsil edilebilen menfaatlerdir.
            Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans,
aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir
ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş
bulunması onun mahiyetini değiştirmez." hükmü yer almış olup, aynı maddenin üçüncü fıkrasının
4'üncü bendinde ise; Yönetim ve denetim kurulları başkanı ve üyeleriyle tasfiye memurlarına bu
sıfatları dolayısıyla ödenen veya sağlanan para, ayın ve menfaatlerin de ücret olarak
vergilendirileceği hüküm altına alınmıştır.
            Diğer taraftan, 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanununun 34 üncü maddesinde yönetici tarif
edildikten sonra, 35-38 inci maddelerinde bunların görevleri ve sorumlulukları belirtilmiş; 40 ıncı
maddesinde ise "...Yönetici, yönetim planında veya kendisiyle yapılan sözleşmede bir ücret tayin
edilmemiş olsa bile, kat maliklerinden uygun bir ücret isteyebilir.
            Kat malikleri kurulu, kat malikleri arasından atanmış yöneticinin normal yönetim giderlerine
katılıp katılmayacağı, katılacaksa, ne oranda katılacağını kararlaştırır. Bu yolda, bir karar
alınmamış ise, yönetici yönetim süresince kendisine düşen normal yönetim giderlerinin yarısına
katılmaz." hükmü yer almıştır.
            Buna göre, yönetici ve denetçilerin kat malikleri dışından seçilmesi halinde, kendisine
yönetim planında ya da sözleşmede saptanan ücret ödemesinin, gerçek ücret olarak kabul edilerek
vergilendirilmesi gerekir. Ancak, yönetici ve denetçilerin kat malikleri arasından seçilmesi halinde,
bunlara sağlanan menfaatler, yukarıda belirtilen görev ve sorumlulukların külfeti ve bu görevin
yerine getirilmesinde yapılması gerekli olan masrafların karşılığı niteliğinde olması nedeniyle,
bunların vergilendirilmemesi gerekir. Kat malikleri arasından seçilen yöneticilere yönetim
giderlerinin üstünde bir ödeme yapılması halinde ise fazla kısmın ücret olarak vergilendirileceği
tabiidir.
            Diğer taraftan, Gelir Vergisi Kanununun "Vergi Tevkifatı" başlıklı 94 üncü maddesininbirinci fıkrasında, "Kamu idare ve müessesleri, iktisadi kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret
şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadi işletmeleri, kooperatifler,
yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek
erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya zirai işletme esasına göre tespit eden çiftçiler aşağıdaki
bentlerde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada,
istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecburdurlar." hükmüne yer
verilmiş, aynı fıkranın 1'inci bendinde ise; Hizmet erbabına ödenen ücretler ile 61'inci maddede
yazılı olup, ücret sayılan ödemelerden(istisnadan faydalananlar hariç) 103 ve 104 üncü maddelere
göre tevkifat yapılacağı hükme bağlanmıştır.
            Buna göre, apartman yöneticiliğine bağlı olarak çalıştırılan ve kat malikleri arasından
seçilen yönetici ve deneticilere yönetim giderlerine katılmama oranında yapılan ödemelerin gerçek
ücret olarak kabul edilmemesi nedeniyle gelir vergisi tevkifatına tabi tutulmaması gerekmekte olup,
bu kişilere yönetim giderlerinin üzerinde ödeme yapılması durumunda ise fazla kısmın ücret olarak
vergilendirilmesi gerektiğinden bu tutar üzerinden gelir vergisi tevkifatı yapılacağı tabiidir.
            Ancak, kat malikleri dışından yönetici ve denetçi seçilmesi halinde ise; bu kişilere yapılan
ödemelerden, Gelir Vergisi Kanununun 61, 94, 103 ve 104 üncü maddelerine göre gelir vergisi
tevkifatı yapılması gerekmektedir.
            Öte yandan, Gelir Vergisi Kanununun 86 ncı maddesinin birinci fıkrasının 1/b bendinde, tek
işverenden alınmış ve tevkif suretiyle vergilendirilmiş ücretler (birden fazla işverenden ücret
almakla beraber, birden sonraki işverenden aldıkları ücretlerin toplamı, 103'üncü maddede yazılı
tarifenin ikinci gelir diliminde yer alan (2011 yılı için 23.000.-TL) tutarı aşmayan mükelleflerin,
tamamı tevkif suretiyle vergilendirilmiş ücretleri dahil) için yıllık beyanname verilmeyeceği, diğer
gelirler için beyanname verilmesi halinde bu gelirlerin beyannameye dahil edilmeyeceği hükme
bağlanmıştır.
            Diğer yandan, Vergi Usul Kanununun 238 inci maddesinde "İşverenler her ay ödedikleri
ücretler için (Ücret bordrosu) tutmaya mecburdurlar. Gelir Vergisi Kanununa göre vergiden muaf
olan ücretlerle diğer ücret üzerinden vergiye tabi hizmet erbabına yapılan ücret ödemeleri için
bordro tutulmaz..."  hükmü yer almaktadır.
            Bu hüküm ve açıklamalara göre, tevkif suretiyle vergilendirilmesi gereken söz konusu ücret
geliri için apartman yönetimi tarafından ücret bordosu düzenlenmesi gerekmektedir.
            Bilgi edinilmesini rica ederim.
 
 
 Özelge: Yurt dışı mukimi firmanın Türkiye'deki fuarla ilgili
stand pazarlama hizmeti vermesinin vergisel boyutu.
Sayı: 
39044742-130-339
Tarih: 
26/02/2014
 
T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
 İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
Mükellef Hizmetleri KDV Grup Müdürlüğü
 
   
Sayı : 39044742-130-339 26/02/2014
Konu : Yurt dışı mukimi firmanın Türkiye'deki fuarla ilgili  
stand pazarlama hizmeti vermesinin vergisel boyutu.
 
            Şirketiniz Almanya mukimi ... tarafından verilen 19/06/2013 tarihli özelge talep formu ve
ekinin incelenmesi neticesinde; Şirketin Almanya'nın Berlin şehrinde hizmet sektöründe faaliyette
bulunduğu,  İstanbul'da  2013/Eylül  ayında  düzenlenecek  yükseköğrenim  fuarında,  fuarın
düzenleneceği alanı komple kiralayan Hollanda mukimi bir firmanın standlarını fuara katılacak
kullanıcılara pazarlayacağını belirterek, yapılacak stand pazarlama işinden dolayı Türkiye'de
herhangi bir vergileme olup olmayacağı hususunda bilgi talep ettiği anlaşılmıştır.
           I- KURUMLAR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN
            5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 3 üncü maddesinin ikinci fıkrasında; Kanunun
birinci maddesinde yazılı kurumlardan kanuni ve iş merkezlerinden her ikisi de Türkiye'de
bulunmayanların, yalnız Türkiye'de elde ettikleri kazançları üzerinden vergilendirileceği hükme
bağlanmış; üçüncü fıkrasında ise dar mükellefiyette kurum kazancının hangi kazanç ve iratlardan
oluştuğu belirtilmiştir. Anılan maddenin üçüncü fıkrasının (a) bendinde, 213 sayılı Vergi Usul
Kanunu hükümlerine uygun Türkiye'de bir işyeri olan veya daimi temsilci bulunduran yabancı
kurumlar tarafından bu yerlerde veya bu temsilciler vasıtasıyla yapılan işlerden elde edilen ticari
kazançların, (ç) bendinde, taşınır ve taşınmazlar ile hakların Türkiye'de kiralanmasından elde edilen
kazançların dar mükellefiyet konusuna giren kurum kazancı olarak vergilendirileceği hükmüne yer
verilmiştir.
             Anılan Kanunun 22 nci maddesinin birinci fıkrasında; dar mükellef kurumların iş yeri veya
daimi temsilci vasıtasıyla elde ettikleri kazançlarının tespitinde, aksi belirtilmediği takdirde tam
mükellef kurumlar için geçerli olan hükümlerin uygulanacağı; ikinci fıkrasında dar mükellefiyete
tabi kurumların ticari veya zirai kazançlar dışında kalan kazanç ve iratları hakkında, Gelir Vergisi
Kanununun bu kazanç ve iratların tespitine ilişkin hükümlerinin uygulanacağı, ancak bu kazanç ve
iratların Türkiye'de yapılmakta olan ticari veya zirai faaliyet kapsamında elde edilmesi halinde,
kurum kazancının bu maddenin birinci fıkrasına göre tespit edileceği hüküm altına alınmıştır.
             Aynı Kanunun "Dar mükellefiyette vergi kesintisi" başlıklı 30 uncu maddesinde, dar
mükellefiyete tâbi kurumların maddede bentler halinde sayılan kazanç ve iratları üzerinden, bu
kazanç ve iratları avanslar da dahil olmak üzere nakden veya hesaben ödeyen veya tahakkuk
ettirenler tarafından kurumlar vergisi kesintisi yapılacağı, maddenin birinci fıkrasının (c) bendinde
gayrimenkul sermaye iradı üzerinden (2009/14593 sayılı BKK ile belirlenen oran) %20 oranında
vergi kesintisi yapılacağı hükmüne yer verilmiş olup ticari faaliyet kapsamında yapılan ödemeler ise
tevkifata tabi kazanç ve iratlar arasında sayılmamıştır.
             1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin "30.3." bölümünün beşinci ve altıncı
paragraflarında;            "Öte yandan, dar mükellefiyete tabi kurumların, Türkiye'de bir işyeri veya daimi temsilci
bulundurmak suretiyle yaptıkları ticari ve zirai faaliyet kapsamında, bu işyerleri veya daimi
temsilcileri vasıtasıyla elde ettikleri serbest meslek kazançları, gayrimenkul sermaye iratları (dar
mükellef kooperatiflere ait taşınmazların kiralanması karşılığında bunlara yapılan kira ödemeleri
hariç) ve menkul sermaye iratları (kâr payları ile Kanunun 15 inci maddesinin birinci fıkrasında
vergi kesintisine tabi tutulan menkul sermaye iratları hariç) üzerinden anılan Kanunun 30 uncu
maddesine göre vergi kesintisi yapılmayacaktır.
            Ancak, dar mükellefiyete tabi kurumların Türkiye'de bir işyeri veya daimi temsilcisi
bulunmadan veya Türkiye'de bir işyeri veya daimi temsilci bulunsa da bu işyerlerinde yürüttükleri
ticari faaliyetle bağlantılı olmamak suretiyle elde ettikleri, serbest meslek kazançlarından,
gayrimenkul sermaye iratlarından ve kâr payları hariç menkul sermaye iratlarından Kanunun 30
uncu maddesine göre vergi kesintisi yapılacağı tabiidir."
             Diğer taraftan, Türkiye Cumhuriyeti ile Hollanda Krallığı Arasında Gelir Üzerinden Alınan
Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığına Engel Olma Anlaşması'nın
hükümleri 01.01.1989 tarihinden itibaren uygulanmaktadır. İstanbul'da düzenlenen söz konusu
fuara ilişkin olarak, Almanya mukimi firmanın, alanı komple kiralayan Hollanda mukimi şirkete
sunacağı stand pazarlama faaliyetinin, namına hareket ettiği teşebbüsün mukim olduğu Hollanda
ile Türkiye arasındaki yukarıda yer verilen Anlaşma'nın "Ticari Kazançlar"a ilişkin 7 nci maddesi
kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir.
             Bu maddenin ilk fıkrasında;
             "1. Devletlerden birinin bir teşebbüsüne ait kazanç, sözkonusu teşebbüs diğer Devlette yer
alan bir işyeri vasıtasıyla ticari faaliyette bulunmadıkça, yalnız ilk bahsedilen Devlette
vergilendirilecektir. Eğer teşebbüs yukarıda bahsedilen şekilde ticari faaliyette bulunursa, kazanç
bu diğer Devlette, işyerine atfedilebilen miktarla sınırlı olmak üzere, vergilendirilebilir."
             hükmü yer almaktadır.
             Buna göre; Hollanda mukimi şirket tarafından Türkiye'de bir işyeri olmaksızın elde edilen
gelirleri vergileme hakkı yalnızca Hollanda'ya aittir. Eğer bu faaliyet Türkiye'de bir işyeri
aracılığıyla gerçekleştirilirse, bu kazançlar sadece işyerine atfedilen miktarla sınırlı olarak Türkiye
tarafından vergilendirilebilir.
             Diğer taraftan Anlaşma'nın "İşyeri" başlıklı 5 inci maddesinde;
            "1. Bu Anlaşmanın amaçları bakımından "işyeri" terimi, bir teşebbüsün işinin tamamen veya
kısmen yürütüldüğü işe ilişkin sabit bir yer anlamına gelir.
             2. "İşyeri" terimi özellikle şunları kapsamına alır:
            a) Yönetim yeri;
             b)Şube;
             c) Büro;
             d) Fabrika;
             e) Atelye;
             f) Maden ocağı, petrol veya doğal gaz kuyusu, taş ocağı veya doğal zenginliklerin elde
edilmesine yarayan diğer yerler.
             3. Bir inşaat şantiyesi ile yapım, montaj veya kurma projesi yalnızca altı ayı aşan bir süre
devam ettiğinde bir işyeri oluşturur.             4. Bu maddenin daha önceki hükümleri ile bağlı kalınmaksızın, "işyeri" teriminin aşağıdaki
hususları kapsamadığı kabul edilecektir:
             a) Teşebbüs olanaklarının, yalnızca malların veya ticari eşyanın depolanması, teşhiri veya
teslimi amacıyla kullanılması;
             b) Teşebbüse ait mal ve ticari eşya stoklarının yalnızca depolama, teşhir veya teslim
amacıyla elde tutulması;
             c) Teşebbüse ait mal ve ticari eşya stoklarının yalnızca bir başka teşebbüse işlettirilmesi
amacıyla elde tutulması;
             d) İşe ilişkin sabit bir yerin yalnızca teşebbüse mal veya ticari eşya satın alma veya bilgi
toplama amacıyla elde tutulması;
             e) İşe ilişkin sabit bir yerin teşebbüs için yalnızca hazırlayıcı veya yardımcı karakter taşıyan
diğer herhangi bir işin yapılması amacıyla elde tutulması;
             f) İşe ilişkin sabit bir yerin yalnızca (a) ile (e) bentleri arasında bahsedilen faaliyetlerin bir
veya birkaçının bir arada icra etmek için elde tutulması; ancak bu faaliyetlerin bir arada icra
edilmesi sonucunda kendini gösteren toplu faaliyetin hazırlayıcı veya yardımcı karakterde olması
şarttır.
            5. 1 inci ve 2 nci fıkra hükümleriyle bağlı kalınmaksızın, bir kişi - 6 ncı fıkra hükmünün
uygulanacağı bağımsız nitelikteki acente dışında - bir Akit Devlette diğer Akit Devletin teşebbüsü
namına hareket ederse, aşağıdaki şartlarla bu teşebbüs, ilk bahsedilen Devlette bu kişinin
gerçekleştirdiği her türlü faaliyet dolayısıyla bir işyerine sahip kabul edilecektir:
             a) Eğer bu kişi, işe ilişkin sabit bir yerden yürütülebilecek 4 üncü fıkrada belirtilen türden
faaliyetlerle sınırlı olmamak üzere, o Devlette teşebbüs adına mukavele akdetme yetkisine sahip
olur ve bu yetkisini mutaden kullanırsa işyerinin varlığı kabul edilecektir. Ancak anılan fıkra hükmü
çerçevesinde işe ilişkin sabit bir yerden yürütülen faaliyetler, bu yeri bir işyeri haline
getirmeyecektir; veya
            b) Eğer bu kişi, böyle bir yetkisi olmamasına rağmen, teşebbüs adına sürekli olarak sevk
ettiği mallardan veya ticari eşyadan ilk bahsedilen Devlette mutaden mal veya ticari eşya stoku
bulundurursa, işyerinin varlığı kabul edilecektir. Şu kadar ki, sözkonusu kişinin yalnızca malların
veya ticari eşyanın sürekli olarak sevkini değil, fakat bu malların veya ticari eşyanın satışıyla
bağlantılı bütün faaliyetleri bilfiil yürüttüğü; ancak ilk bahsedilen devlette vergiden kaçınmak için
satış  mukavelesini  bizzat  akdetmediği  ispatlanmadıkça  bir  önceki  cümle  hükümleri
uygulanmayacaktır.
             6. Bir teşebbüs Devletlerden birinde işlerini yalnızca, kendi işlerine olağan şekilde devam
eden bir simsar, bir genel komisyon acentası veya bağımsız statüde diğer herhangi bir acenta
vasıtasıyla yürüttüğü için o Devlette bir işyerine sahip kabul olunmayacaktır.
             7. Devletlerden birinin mukimi olan bir şirket, diğer Devletin mukimi olan veya diğer
Devlette ticari faaliyette bulunan bir şirketi kontrol eder, ya da onun tarafından kontrol edilirse (bir
işyeri vasıtasıyla veya diğer bir şekilde), bu şirket diğeri için işyeri oluşturmayacaktır."
             hükmü yer almaktadır.
             Bu kapsamda, ....'nin Türkiye'de Anlaşma'nın 5 inci maddesi çerçevesinde bir işyeri veya
daimi temsilciliğinin oluşmaması durumunda, söz konusu firmanın ticari faaliyetlerinden dolayı elde
ettiği kazançlardan vergi alma hakkı yalnızca Hollanda'ya ait olup, Türkiye'nin bu kazançlardan
vergi alma hakkı bulunmamaktadır. Tersi durumda, bir diğer ifade ile faaliyet Türkiye'de bir işyeri
veya daimi temsilcilik aracılığıyla gerçekleştirilirse, bu şekilde elde edilecek kazançlardan
Türkiye'nin vergi alma hakkı bulunmakta; ancak vergileme hakkı işyeri veya daimi temsilcivasıtasıyla elde edilen kazançlarla sınırlı tutulmaktadır.
             Diğer taraftan, Hollanda mukimi firmanın fuar alanında yer alan standları, fuara katılacak
ulusal ve uluslar arası katılımcılara kiralaması faaliyeti Anlaşma'nın "Gayrimenkul Varlıklardan Elde
Edilen Gelir" başlıklı 6 ncı maddesi kapsamındadır.
             Bu maddenin ilk fıkrasında;
            "1. Devletlerden birinin bir mukiminin diğer Devlette bulunan gayrimenkul varlıklardan elde
ettiği gelir (tarım ve ormancılıktan elde edilen gelir dahil), bu diğer Devlette vergilendirilebilir."
             hükmü yer almaktadır.
            Bu hüküm çerçevesinde, söz konusu kiralama faaliyetine ilişkin Türkiye'nin vergilendirme
hakkı doğmakta olup, vergilendirme iç mevzuatımız hükümlerince gerçekleştirilecektir.
             II- KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN
            3065 sayılı Katma Değer Vergisi (KDV) Kanununun;
            1/1 inci maddesinde; Türkiye'de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti
çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV'ye tabi olduğu,
            4 üncü maddesinde; hizmet, teslim ve teslim sayılan haller ile mal ithalatı dışında kalan
işlemler olarak tanımlanmış ve bu işlemlerin bir şeyi yapmak, işlemek, meydana getirmek, imal
etmek, bir şeyi yapmamayı taahhüt etmek gibi şekillerde gerçekleşebileceği,
            6/b maddesinde; hizmetin Türkiye'de yapılmış sayılması için hizmetin Türkiye'de yapılması
veya hizmetten Türkiye'de faydalanılması gerektiği,
            9/1  inci maddesinde; mükellefin Türkiye içinde ikametgahının, işyerinin, kanuni merkezi ve
iş merkezinin bulunmaması hallerinde ve gerekli görülen diğer hallerde Maliye Bakanlığı, vergi
alacağının emniyet altına alınması amacıyla, vergiye tabi işlemlere taraf olanları verginin
ödenmesinden sorumlu tutabileceği,          
            44/b maddesinde ; Türkiye'de yerleşmiş olmayan gerçek kişiler ile kanunî merkez veya iş
merkezlerinden her ikisi de Türkiye içinde bulunmayan tüzelkişilerde, bu kanuna göre vergi
kesintisi yapmakla sorumlu kişi; vergi kesintisi yapmakla sorumlu tutulan bir şahsın bulunamaması
halinde, mükellefin Türkiye'deki daimî temsilcisi; Türkiye'de birden fazla temsilcisinin mevcudiyeti
halinde mükellefin tayin edeceği temsilci; tarhiyat tarihine kadar böyle bir tayin yapılmamışsa
temsilcilerden herhangi birisi; daimî temsilci mevcut değilse işlemleri mükellef adına yapanların
tarhiyatın muhatabı olduğu,
          hüküm altına alınmıştır.
            Buna göre; Şirketinizce Hollanda mukimi firmaya verilen stand kiralama hizmeti Türkiye'de
ifa edildiğinden ve hizmetten Türkiye'de faydalanıldığından 3065 sayılı Kanunun 1/1 inci maddesi
çerçevesinde KDV'ye tabi bulunmaktadır.
            Şirketinizden stand kiralayanların tamamının Türkiye'de mukim olması halinde bu kiralama
işlemi ile ilgili hesaplanan KDV standı kiralayanlar tarafından sorumlu sıfatıyla beyan edilerek
ödenecektir.
          Şirketinizden stand kiralayanların tamamının veya bir kısmının ikametgahı, işyeri, kanuni
merkezi ve iş merkezi Türkiye'de bulunmaması halinde şirketiniz adına Türkiye'de KDV
mükellefiyeti tesis edilecek, Türkiye'de mukim olanlara verilen kiralama hizmetleri de dahil olmak
üzere bütün kiralama hizmetleri üzerinden hesaplanan KDV şirketiniz tarafından mükellef sıfatıyla
1 No.lu KDV Beyannamesi ile beyan edilecektir.            Bilgi edinilmesini rica ederim.
 
   
 
(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.
(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise
bu özelge geçersizdir.
(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz
dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi
için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.
(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.
(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise
bu özelge geçersizdir.
(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz
dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi
için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.