Yurt dışı mukimi rmalardan alınan hizmet karşılığı ödenen komisyon bedellerinin vergilendirilmesi.

T.C.

 GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

 İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

 Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü

 Sayı :B.07.1.GİB.4.34.19.02-019.01-1953 21/06/2012

 Konu :Yurt dışı mukimi rmalardan alınan hizmet

 karşılığı ödenen komisyon bedellerinin

 vergilendirilmesi.

            İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, yurt dışındaki acentelerinizden ve ortaklarınızdan aldığınız müşteri bulma

 hizmeti karşılığı bu rmalara komisyon ödediğiniz belirtilerek, söz konusu komisyon ödemelerinin vergilendirilmesi

 hususunda Başkanlığımız görüşü sorulmaktadır.

            I- GELİR VE KURUMLAR VERGİSİ KANUNU İLE ÇİFTE VERGİLENDİRMEYİ ÖNLEME ANLAŞMALARI YÖNÜNDEN

            193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun "Mükelle er" başlıklı 3 üncü maddesinde, "Aşağıda yazılı gerçek kişiler Türkiye

 içinde ve dışında elde ettikleri kazanç ve iratların tamamı üzerinden vergilendirilirler:

            1. Türkiye'de yerleşmiş olanlar;

            2. Resmi daire ve müesseselere veya merkezi Türkiye'de bulunan teşekkül ve teşebbüslere bağlı olup adı geçen

 daire, müessese, teşekkül ve teşebbüslerin işleri dolayısıyla yabancı memleketlerde oturan Türk vatandaşları (Bu

 gibilerden,  bulundukları memleketlerde elde ettikleri kazanç ve iratları dolayısıyla Gelir Vergisi'ne veya benzeri bir

 vergiye tabi tutulmuş bulunanlar, mezkûr kazanç ve iratları üzerinden ayrıca vergilendirilmezler.)";

            "Mükelle er ve Mevzu" başlıklı 6 ncı maddesinde, "Türkiye'de yerleşmiş olmayan gerçek kişiler sadece Türkiye'de

 elde ettikleri kazanç ve iratlar üzerinden vergilendirilirler.";

            "Kazanç Veya İradın Türkiye'de Elde Edilmesi" başlıklı 7 nci maddesinde ise "Dar mükelle yete tabi kimseler

 bakımından kazanç ve iradın Türkiye'de elde edildiği aşağıdaki şartlara göre tayin olunur:

            1. Ticari kazançlarda; kazanç sahibinin Türkiye'de işyerinin olması veya daimi temsilci bulundurması ve kazancın

 bu yerlerde veya bu temsilciler vasıtasıyla sağlanması (Bu şartları haiz olsalar dahi iş merkezi Türkiye'de

 bulunmayanlardan, ihraç edilmek üzere Türkiye'de satın aldıkları veya imal ettikleri malları Türkiye'de satmaksızın

 yabancı memleketlere gönderenlerin bu işlerden doğan kazançları Türkiye'de elde edilmiş sayılmaz.

            Türkiye'de satmaktan maksat, alıcı veya satıcının veya her ikisinin Türkiye'de olması veya satış akdinin Türkiye'de

 yapılmış olmasıdır. İş merkezinden maksat ise, iş bakımından muamelelerin bil il toplandığı ve idare edildiği merkezdir.

            ..." hükümlerine yer verilmiştir.

            5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun "Tam ve dar mükelle yet" başlıklı 3 üncü maddesinin 2 nci fıkrasında,

 Kanunun l inci maddesinde sayılı kurumlardan kanunî ve iş merkezlerinin her ikisi de Türkiye'de bulunmayanların, dar

 mükelle yet esasında sadece Türkiye'de elde ettikleri kazançları üzerinden vergilendirileceği hükmü getirilmiş; aynı

 maddenin 3 üncü fıkrasında ise dar mükelle yette kurum kazancının ticari kazançlar, zirai kazançlar, serbest meslek

 kazançları, gayrimenkul ve menkul sermaye iratları ile diğer kazanç ve iratlardan oluştuğu belirtilmiştir.

            Buna göre, kanuni ve iş merkezlerinin her ikisi de Türkiye'de bulunmayan mükelle er yalnızca Türkiye'de elde

 ettikleri kazançları üzerinden vergilendirilmektedir. Eğer Türkiye'de şube ya da temsilci var ise verginin ödenmesinden

 bunlar sorumlu olmaktadır. Yurt dışındaki rmanın Türkiye'de temsilci bulundurmadan mal veya hizmeti kendisinin

 satması halinde de bu kurumun dar mükellef olma özelliği değişmeyecek, verginin ödenmesinden mal veya hizmeti alan

 kurum sorumlu olacaktır.

            Aynı Kanunun "Sa kurum kazancı" başlıklı 6 ncı maddesinin l inci fıkrasında, kurumlar vergisinin, mükelle erin bir

 hesap dönemi içinde elde ettikleri sa kurum kazançları üzerinden hesaplanacağı; 2 nci fıkrasında ise sa kurum

 kazancının tespitinde, Gelir Vergisi Kanununun ticarî kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır.

            Öte yandan, Gelir Vergisi Kanununun 37 nci ve 5l inci maddeleri ile tavassut (aracılık) işi ticari kazanç kapsamında

 değerlendirilmiştir.

            Diğer taraftan, komisyon geliri elde eden bahse konu yurt dışı rmaların Hollanda ve İngiltere mukimi olduğu

 anlaşılmaktadır. Bu nedenle, vergilendirme değerlendirmesi yapılırken Türkiye-Hollanda ve Türkiye-İngiltere Çifte

 Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmalarının "Ticari Kazançlar"a ilişkin bir örneği ekli 7 nci maddelerinin dikkate alınması

 gerekmektedir.

            Anılan maddelerin 1 inci fıkrasına göre, bu kazançların Türkiye'de vergilendirilmesi için Hollanda ya da İngiltere

 mukimi şirketin ticari faaliyetini Türkiye'de sahip olduğu bir işyeri vasıtasıyla gerçekleştirmesi gerekmektedir.

            "İşyeri" tanımı ise, Anlaşmaların bir örneği ekli "İşyeri" başlıklı 5 inci maddelerinde yapılmış olup, hangi hallerde

 diğer Devlette bir işyeri oluşacağı ve oluşmayacağı açıkça belirtilmiştir.

            Bu tanımlar çerçevesinde söz konusu rmaların Türkiye'de işyerinin oluşmaması durumlarında, ticari

 faaliyetlerinden dolayı elde ettikleri kazançlardan vergi alma hakkı yalnızca mukim oldukları ülkeye ait olup, Türkiye'nin

 bu kazançlardan vergi alma hakkı bulunmamaktadır. Bununla birlikte, faaliyetlerin Türkiye'de işyeri oluşturacak nitelikte

 olması durumunda, bu kazançlardan Türkiye'nin vergi alma hakkı bulunmakta; ancak vergileme hakkı işyerinden elde

 edilen kazançlarla sınırlı tutulmaktadır. Bu şekilde Türkiye'de vergi ödenmesi durumunda, söz konusu gelirler

 Anlaşmaların "Çifte Vergilendirmenin Önlenmesi" maddeleri uyarınca Hollanda açısından istisna; İngiltere açısından ise

 mahsup konusu edilebilecektir.

            Diğer taraftan, Türkiye ile arasında uygulanmakta olan Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması bulunmayan bir

 ülke mukimine yapılan komisyon ödemelerinin vergilendirilmesinin her iki ülke iç mevzuat hükümleri çerçevesinde

 yapılacağı tabiidir.

           II- KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNUN YÖNÜNDEN

            Katma Değer Vergisi Kanununun 1 inci maddesinin 1 numaralı fıkrasında, ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest

 meslek faaliyeti çerçevesinde Türkiye'de yapılan teslim ve hizmetlerin katma değer vergisinin konusunu oluşturduğu,

 aynı maddenin 2 numaralı fıkrasında ise her türlü mal ve hizmet ithalatının KDV ye tabi bulunduğu hükme bağlanmıştır.

            Aynı Kanunun 6/b maddesine göre hizmet ifalarında işlemin (hizmetin) Türkiye'de yapılmış sayılması için, hizmetin

 Türkiye'de yapılması veya hizmetten Türkiye'de faydalanılması gerekmektedir.

            Yine aynı Kanunun 8 inci maddesinde, mal teslimi ve hizmet ifası hallerinde bu işi yapanların verginin mükelle

 olduğu belirtildikten sonra 9/1 inci maddesinde, mükelle n Türkiye içinde ikametgâhının, işyerinin, kanuni merkezi ve iş

 merkezinin bulunmaması hallerinde vergiye tabi işlemlere taraf olanların verginin ödenmesinden sorumlu tutulabileceği

 hüküm altına alınmıştır.

            15 seri no.lu Katma Değer Vergisi Genel Tebliğinin (C) bölümünde, yurt dışındaki rmalara yaptırılan hizmet

 ifalarında tevkifat uygulanacağı belirtilerek, bu hizmet ifalarında mükelle n esas olarak yurt dışındaki rma olmakla

 birlikte, rmanın Türkiye'de ikametgâhı, işyeri, kanuni merkezi ve iş merkezi bulunmaması halinde verginin hizmetten

 faydalanan yurt içindeki muhatap tarafından bağlı bulunulan vergi dairesine sorumlu sıfatıyla beyan edilip ödeneceği; 49

 seri no.lu Katma Değer Vergisi Genel Tebliğinin "B-Sorumlu Sıfatıyla Ödenen Katma Değer Vergisinin İndirimi" başlıklı

 bölümünde de; KDV Kanununun 9 uncu maddesi gereğince sorumlu sıfatıyla ödenen katma değer vergisinin, 2 no.lu KDV

 Beyannamelerine dayanılarak indirim konusu yapılmasının mümkün olduğu belirtilmiştir.

            Buna göre, tarafınızca yurt dışında yerleşik rmalardan alınan aracılık hizmeti karşılığı yapılan ödemeler KDV'ye

 tabi olup, bu tutar üzerinden hesaplanan KDV'nin sorumlu sıfatıyla 2 no.lu KDV Beyannamesi ile bağlı bulunduğunuz

 vergi dairenize beyan edip ödenmesi gerekmektedir.

            Diğer taraftan, bu şekilde beyan edilen verginin aynı döneme ilişkin 1 no.lu KDV Beyannamesinde indirim konusu

 yapılması mümkün bulunmaktadır.

           III- VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN

            213 sayılı Vergi Usul Kanununun 227 nci maddesinin birinci fıkrasında, "Bu kanunda aksine hüküm olmadıkça bu

 Kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir." hükmü

 yer almaktadır. Söz konusu kayıtların ise mezkûr Kanunun 229 ve müteakip maddelerinde yer alan, fatura, gider

 pusulası, müstahsil makbuzu şeklindeki belgelerden herhangi birisi ile tevsik edilmesi gerekmektedir.

            Buna göre, üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait kayıtlar vesikalara dayanılarak tevsik edilecektir.

            Diğer taraftan, 253 Sıra Numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin "Yurt Dışında Faaliyette Bulunan

 Mükelle ere Yaptırılan İş ve Hizmetler Karşılığında Alınan Belgelerle İlgili İşlemler" başlıklı (B) bölümünde, yurt dışında

 mukim kişi veya kuruluşlara yaptırılan iş veya hizmetler karşılığında ödemede bulunan gelir veya kurumlar vergisi

 mükelle erinin, yurt dışında mukim kişi veya kuruluşlardan aldıkları muteber belgeleri gider olarak defterlerine

 kaydedebildikleri belirtilerek, yurt dışındaki kişi veya rmalardan belge alan mükelle erin, bu belgeleri defter kayıtlarında

 gider olarak göstermeleri sırasında belgelerde yazılı bedelleri, belgelerin düzenlendiği günde Merkez Bankasınca

 belirlenen döviz alış kuru üzerinden Türk Lirasına çevirerek kayıtlarında gösterecekleri, ancak inceleme sırasında

 inceleme elemanınca lüzum görülmesi halinde, mükelle erin bu belgelerini tercüme ettirmek zorunda oldukları

 açıklanmış bulunmaktadır.

            Buna göre; müşteri bulma hizmeti karşılığında yurt dışında bulunan rmalara ödediğiniz komisyon bedelleri için

 hizmet aldığınız rmanın bulunduğu ülke mevzuatına uygun düzenlenen belgenin kayıtlarınızda gösterilebilmesi

 mümkün bulunmaktadır.

            Bilgi edinilmesini rica ederim.

 (*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

 (**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

 (***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu illeriniz dolayısıyla vergi tarh

 edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.