Yurt dışında mukim şirketten tahsil edilemeyen alacaklar için dava açma hakkı bulunmaması dolayısıyla karşılık ayrılamayan alacaklar için anılan ülked

Özelge: Yurt dışında mukim şirketten tahsil edilemeyen
alacaklar için dava açma hakkı bulunmaması dolayısıyla
karşılık ayrılamayan alacaklar için anılan ülkede faaliyette
bulunan avukatlar aracılığıyla yapılmış olunan
müracaatlara ilişkin belgelerin kana
Sayı: 
B.07.1.GİB.4.34.19.02-105[322-2012/VUK-1- . . .]-2702
Tarih: 
29/08/2012
 
T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü
 
   
Sayı : B.07.1.GİB.4.34.19.02-105[322-2012/VUK-1- . . .]-2702 29/08/2012
Konu : Yurt dışında mukim şirketten tahsil edilemeyen alacakların 
değersiz alacak olarak değerlendirip
değerlendirilmeyeceği.
 
            İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, Kurumunuz tarafından ...'da mukim ... şirketine
teslim edilen ... Euro tutarındaki mallara ait belgeyi ibraz edemediğinizden dolayı dava açma
hakkınız bulunmayan ve dolayısıyla karşılık da ayıramadığınız alacaklarınız için .../2006 tarihinde
anılan ülkede faaliyette bulunan avukatlar aracılığıyla yapmış olduğunuz müracaatlara ilişkin
belgelerin kanaat verici vesika olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği hususunda görüş
talep edilmektedir.
            213 sayılı Vergi Usul Kanununun 3 üncü maddesinde, İspat: Vergilendirmede vergiyi
doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti esastır şeklinde tarif edilmiş ve
iktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan veya olayın özelliğine göre normal ve mutad olmayan bir
durumun iddia olunması halinde ispat külfetinin bunu iddia eden tarafa ait olduğu hükmü yer
almaktadır.
            Aynı Kanunun 322 nci maddesinde, kazai bir hükme veya kanaat verici  bir vesikaya göre
tahsiline artık imkan kalmayan alacakların değersiz alacak olacağı, değersiz alacakların, bu
mahiyete girdikleri tarihte tasarruf değerlerini kaybedecekleri ve mukayyet kıymetleriyle zarara
geçirilerek yok edileceği ile işletme hesabı esasına göre defter tutan mükelleflerin bu madde
hükmüne giren değersiz alacakları, gider kaydedilmek suretiyle yok edileceği hüküm altına
alınmıştır.
            Anılan madde uyarınca, kazai bir hükme veya kanaat verici bir vesikaya göre tahsiline artık
imkan kalmayan alacaklar değersiz alacak olarak nitelendirilmiştir. Görüldüğü gibi değersiz alacak;
kaybedilmiş, tahsiline artık imkan kalmamış, değeri sıfıra inmiş bir alacaktır. Kanuni düzenlemeye
göre alacağın tahsil imkanının kalmadığının, kazai bir hükümle veya kanaat verici bir vesika ile
tevsik edilmesi icap etmektedir. Kazai bir hükümden anlaşılması gereken, alacağın tahsili için
kanun yollarına başvurulmuş olması, icra takibinin yapılmış bulunması, bu müracaatlar ve takipler
sonunda, alacağın ödenmeyeceğine hakim tarafından hükmedilmiş olması; kanaat verici vesika
teriminden ise ödemeyi imkansız hale getirmiş hal ve sebepler sonucu ortaya çıkmış belgeler
anlaşılmalıdır. Alacağın tahsil güçlüğünün objektif ve inandırıcı belgelerle ortaya konması değersiz
alacak uygulaması bakımından büyük önem taşımaktadır. Aksi takdirde alacakların tahsilinin
mümkün olmadığının takdiri mükellefe bırakılmış olur. Böyle bir boşluk bırakmamak amacıyla
kanun koyucu değersiz hale geldiği ileri sürülen alacağın ciddi olarak takip edildiğine ilişkin
çabaların kazai bir hüküm veya kanaat verici bir vesika ile tevsikini öngörmüştür.            Ayrıca, alacağın değersiz hale geldiği yıl hesaplarına zarar olarak yazılması gerekmekte
olup, ilgili olduğu yılda zarar yazılmayan alacağın sonraki yıllarda dikkate alınması da mümkün
bulunmamaktadır.
            Vergi hukuku uygulaması bakımından kanaat verici vesikalara örnek olarak aşağıdaki
belgeler sayılabilir.
            -Borçlunun herhangi bir mal varlığı bırakmadan ölümü veya Medeni Kanunun 31 ve izleyen
maddelerine göre mahkemelerce borçlu hakkında verilen gaiplik kararı ve mirasçılarında mirası
reddettiklerine dair sulh hukuk mahkemelerince verilmiş bulunan mirası red kararı,
            -Borçlu aleyhine alacaklı tarafından açılan davayı borçlunun kazandığına dair mahkeme
kararı,
            -Mahkeme huzurunda alacaktan vazgeçildiğine ilişkin olarak düzenlenmiş belgeler,
            -Alacaktan vazgeçildiğine dair konkordato anlaşması,
            -Borçlunun dolandırıcılıktan mahkum olması ve herhangi bir malvarlığı bulunmadığını
belgeleyen resmi evrak,
            -Borçlunun adresinin saptanamaması nedeniyle icra takibat dosyasının kaldırıldığını ve yasal
süresi içerisinde yenileme talebinde de bulunulmadığını gösteren icra memurluğu yazısı,
            -Gerek doğuşu gerekse vazgeçilmesi bakımından belli ve inandırıcı sebepleri olmak şartıyla
alacaktan vazgeçildiğini gösteren anlaşmalar, (Alacaklının tek taraflı irade beyanı ile alınmasından
vazgeçilen alacakların, değersiz alacak olarak zarar kaydı mümkün değildir.)
            -Ticaret mahkemesince borçlu hakkında verilmiş ve ilgili masa tarafından tasfiyeye tabi
tutulmuş bulunan iflas kararına ilişkin belgeler.
            Anılan Kanunun 323 üncü maddesinde;
            "Ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olmak şartıyla;
            1- Dava veya icra safhasında bulunan alacaklar;
            2-Yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen borçlu tarafından
ödenmemiş bulunan dava ve icra takibine değmeyecek derecede küçük alacaklar;
            şüpheli alacak sayılır.
            Yukarıda yazılı şüpheli alacaklar için değerleme gününün tasarruf değerine göre pasifte
karşılık ayrılabilir.
            Bu karşılığın hangi alacaklara ait olduğu karşılık hesabında gösterilir. Teminatlı alacaklarda
bu karşılık teminattan geri kalan miktara inhisar eder.
            Şüpheli alacakların sonradan tahsil edilen miktarları tahsil edildikleri dönemde kar zarar
hesabına intikal ettirilir."
            hükmü yer almaktadır.
            Bu hükme göre, ticari kazancın elde edilmesi veya idame ettirilmesi ile ilgili olarak dava
veya icra safhasında bulunan alacaklarla, yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla
istenilmesine rağmen borçlu tarafından ödenmemiş olan dava ve icra takibine değmeyecek
derecedeki küçük alacaklar şüpheli alacak sayıldığından yukarıda belirtilen şartları taşıyan
alacaklar için karşılık ayrılması mümkün bulunmakta olup, bu şartlardan herhangi birisinin mevcut
olmaması halinde ise şüpheli alacak kaydına imkan bulunmamaktadır. Alacağın yurt içinden veyayurt dışından olması bir önem taşımadığından yurt dışından olan alacaklar için de bu madde
hükümleri geçerlidir.
            Şüpheli alacak karşılığı ayrılmasında temel unsur, ortada bir alacağın söz konusu olması ve
bu alacağın tahsilinin şüpheli hale gelmiş bulunmasıdır. Kanunun 323 üncü maddesinde bir ayrım
yapılmaksızın ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olmak şartıyla dava
ve icra safhasında bulunan bütün alacaklar için karşılık ayrılabileceği hüküm altına alınmıştır. İflas
halinde, alacaklının borçluyu dava etmesi veya icra yoluyla takip edebilmesi yasal olarak mümkün
bulunmamaktadır. İcra ve İflas Kanunu bu takip yollarını kapatarak sadece iflas masasına kayıt
olma hakkını verdiğinden, cebri icra ve külli tasfiye yolu olan iflas halinde bütün alacaklılar eşit
şekilde işlem görmekte ve bu nedenle ferdi icra takiplerine izin verilmemektedir. İflas bir icra yolu
olup alacaklı yönünden normal icradaki gibi amaç alacağa kavuşmak olduğundan iflas masasına
kaydı yaptırılan alacaklar icra safhasına intikal edilmiş sayılmaktadır. Mükellefler borçlu
müşterilerinin iflas etmesi halinde, şüpheli alacak karşılığı ayırabilirler. Ancak, karşılık alacağın
masaya kaydının yapıldığı, diğer bir deyişle icra safhasına intikal ettiği hesap döneminde
ayrılmalıdır. İflas halinde de ayrılan şüpheli alacakların sonradan tahsil edilen miktarları tahsil
edildikleri dönemde kar-zarar hesabına intikal ettirilir.
            Buna göre, dava açma hakkınız bulunmadığından dolayı şüpheli alacak karşılığı
ayıramadığınız ...'da mukim ... şirketinden olan alacaklarınız için avukatlar aracılığıyla yapmış
olduğunuz müracaatlara ilişkin belgelerin kanaat verici vesika olarak değerlendirilmesi mümkün
bulunmamaktadır. Ancak, söz konusu belgelerde iflas ettiği belirtilen müşterinizin iflas ettiğinin ve
bu müşteriden alacaklı olduğunuzun o ülkede geçerli bir belgeyle ispat edilmesi halinde bahsi
geçen alacaklarınızın Vergi Usul Kanununun 323 üncü maddesi kapsamında şüpheli alacak olarak
dikkate alınması mümkün olabilecektir.
            Bilgi edinilmesini rica ederim.
 
 
(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.
(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise
bu özelge geçersizdir.
(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz
dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi
için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.