Yurt dışındaki firmadan alınan hizmet karşılığı ödenen bedelin vergilendirilmesi
Yurt dışındaki firmadan alınan hizmet karşılığı ödenen
bedelin vergilendirilmesi
Sayı:
B.07.1.GİB.4.34.17-010-66139
Tarih:
25/05/2016
T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
Mükellef Hizmetleri Katma Değer Vergisi Grup Müdürlüğü
Sayı :39044742-010-66139 25/05/2016
Konu :Yurt dışındaki firmadan alınan hizmet
karşılığı ödenen bedelin
vergilendirilmesi
İlgide kayıtlı özelge talep formunda, Türkiye'de inşa ettirilerek Azerbaycan devletine yapılan
gemi satışına ilişkin, Azerbaycan’da yerleşik ... Ltd. Şti’ne ödenen pazarlama ve satış komisyonu
bedeli karşılığında Şirketiniz adına düzenlenen faturanın Türk Büyükelçiliğine tasdik ettirildiği
belirtilerek, Azerbaycan mukimi firmaya yapılan pazarlama ve satış komisyonu ödemelerinin KVK
ve KDV Kanunu karşısındaki durumu ile 2013 yılında kayıtlara gider olarak işlenen ancak aynı yıl
içinde Türkiye’den bedeli transfer edilemeyen pazarlama ve satış tutarının 2013 yılında gider olarak
kabul edilip edilmeyeceği hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmiştir.
Kurumlar Vergisi Kanunu Yönünden:
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 3 üncü maddesinin ikinci fıkrasında; birinci
maddede yazılı kurumlardan kanuni ve iş merkezlerinden her ikisi de Türkiye içinde
bulunmayanların yalnız Türkiye'de elde ettikleri kazançları üzerinden vergilendirileceği hükme
bağlanmış, üçüncü fıkrasında ise dar mükellefiyet mevzuuna giren kurum kazancının hangi kazanç
ve iratlardan oluştuğu belirtilmiştir.
Aynı Kanunun "Dar mükellefiyette vergi kesintisi" başlıklı 30 uncu maddesinin birinci
fıkrasında, dar mükellefiyete tâbi kurumların maddede yer alan kazanç ve iratlarının, söz konusu
kazanç ve iratları avanslar da dâhil olmak üzere nakden veya hesaben ödeyen veya tahakkuk
ettirenler tarafından % 15 oranında kurumlar vergisi tevkifatına tabi tutulması gerektiği, ikinci
fıkrasında ise; ticarî veya ziraî kazanca dâhil olup olmadığına bakılmaksızın telif, imtiyaz, ihtira,
işletme, ticaret unvanı, marka ve benzeri gayrimaddî hakların satışı, devir ve temliki karşılığında
nakden veya hesaben ödenen veya tahakkuk ettirilen bedeller üzerinden bu maddenin birinci
fıkrasında belirtilen kişilerce % 20 (2009/14593 sayılı B.K.K ile) oranında kurumlar vergisi kesintisi
yapılacağı hüküm altına alınmıştır.
Anılan Kanunun 'Safi kurum kazancı' başlıklı 6 ncı maddesinde; kurumlar vergisinin
mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safî kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı ve
safî kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanununun ticarî kazanç hakkındaki hükümlerinin
uygulanacağı hükme bağlanmıştır. 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun "Bilanço Esasında Ticari Kazancın Tespiti" başlıklı 38
inci maddesinde ise; "Bilanço esasına göre ticari kazanç, teşebbüsdeki öz sermayenin hesap dönemi
sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müsbet farktır. Bu dönem zarfında sahip veya sahiplerce:
1-İşletmeye ilave olunan değerler bu farktan indirilir;
2-İşletmeden çekilen değerler ise farka ilave olunur.
Ticari kazancın bu suretle tespit edilmesi sırasında, Vergi Usul Kanunu'nun değerlemeye ait
hükümleri ile bu kanunun 40 ve 41 inci maddeleri hükümlerine uyulur." hükmüne yer verilmiştir.
Bu hükümler uyarınca tespit edilecek kurum kazancından Kurumlar Vergisi Kanununun 8
inci maddesi ile Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesinde yer alan giderler indirilebilecektir.193
sayılı Gelir Vergisi Kanununun 'İndirilecek Giderler' başlıklı 40 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (1)
numaralı bendinde; ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderlerin
safi kazancın tespitinde indirim konusu yapılabileceği hükmüne yer verilmiştir.
Ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi maksadıyla yapılan genel giderlerin
indirim konusu yapılabilmesi için, söz konusu giderlerle kazancın elde edilmesi ve idamesi arasında
doğrudan ve açık bir illiyet bağının bulunması ve işin önemi ölçüsünde yapılması gerekmekte olup,
bu mahiyette olmayan giderlerin ticari kazancın tespitinde indirim konusu yapılması mümkün
değildir
27/06/1997 tarihli ve 23032 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, 01/09/1997 tarihinde
yürürlüğe giren ve 01/01/1998 tarihinden itibaren uygulanmakta olan “Türkiye Cumhuriyeti ile
Azerbaycan Cumhuriyeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme
Anlaşması” nın “Ticari Kazançlar” başlıklı 7’nci maddesinde,
“1. Bir Akit Devlet teşebbüsüne ait kazanç, sözkonusu teşebbüs diğer Akit Devlette yer alan
bir işyeri vasıtasıyla ticari faaliyette bulunmadıkça, yalnızca bu (ilk bahsedilen) Devlette
vergilendirilecektir. Eğer teşebbüs yukarıda bahsedilen şekilde ticari faaliyette bulunursa, bu
teşebbüsün kazançları diğer Devlette, sadece işyerine atfedilebilen miktarla sınırlı olmak
üzere,vergilendirilebilir.
2. 3 üncü fıkra hükümleri saklı kalmak üzere, bir Akit Devlet teşebbüsü diğer Akit Devlette
yer alan bir işyeri vasıtasıyla ticari faaliyette bulunduğunda, bu işyerine her iki Akit Devlette de,
eğer bu işyeri, aynı veya benzer koşullar altında, aynı veya benzer faaliyetlerde bulunan, tamamen
ayrı ve bağımsız bir teşebbüs olsaydı ve işyerini oluşturduğu teşebbüsten tamamen bağımsız nitelik
kazansaydı, ne kazanç elde edecek idiyse, böyle bir kazanç atfedilecektir.
3. İşyerinin kazancı belirlenirken, işyerinin bulunduğu Devlette veya başka herhangi bir
yerde yapılan, yönetim ve genel idare giderlerini de kapsamına alan, işyerinin amaçlarına uygun
düşen giderlerin indirilmesine müsaade edilecektir.
4. İşyeri, tarafından teşebbüs adına yalnızca mal veya ticari eşya alınması dolayısıyla doğan
hiç bir kazanç bu işyerine atfedilmeyecektir.
5. Kazanç, bu Anlaşmanın başka maddelerinde ayrı olarak düzenlenen gelir unsurlarını da
kapsamına aldığında, o maddelerin hükümleri bu madde hükümlerinden etkilenmeyecektir.
... "
hükümlerine yer verilmiştir.
Anılan maddenin 1 inci fıkrasına göre, bu kazancın Türkiye'de vergilendirilebilmesi için
Azerbaycan'da yerleşik şirketin ticari faaliyetini Türkiye'de sahip olduğu bir işyeri vasıtasıyla
gerçekleştirmesi gerekmektedir. "İşyeri" tanımı ise, Anlaşmanın bir örneği ekli "İşyeri" başlıklı 5
inci maddesinde yapılmış olup, hangi hallerde diğer Devlette bir işyeri oluşacağı ve oluşmayacağı
açıkça belirtilmiştir. Bu kapsamda, Azerbaycan'da mukim firmanın Türkiye'de komisyon
kazançlarının elde edilmesi ile bağlantılı bir işyerinin oluşmaması durumunda, ticari
faaliyetlerinden dolayı elde ettiği kazançlardan vergi alma hakkı Azerbaycan'a ait olup, Türkiye'nin
bu kazançlardan vergi alma hakkı bulunmamaktadır. Ancak, bu faaliyetlerin Türkiye'de yer alan bir
işyeri ile bağlantılı olarak elde edilmesi durumunda, bu kazançlardan Türkiye'nin iç mevzuatımızın
hükümleri dikkate alınarak vergi alma hakkı bulunmakta; fakat vergileme hakkı işyerinden elde
edilen kazançlarla sınırlı tutulmaktadır. Bu şekilde Türkiye'de vergi ödenmesi durumunda ise, söz
konusu vergi, Anlaşmanın 22 nci maddesinin 2 nci fıkrası uyarınca Azerbaycan'da ödenecek
vergiden mahsup edilebilecektir
Öte yandan, indirime konu olacak ödemenin işin önem ve genişliği ile orantılı olması, fatura
ve benzeri belgelerde ayrıca belgelendirilmesi gerekmekte olup, yurt dışı mukimi firmaya yapılan
komisyon ödemeleri üzerinden Şirketiniz tarafından fatura düzenlenmesi ve düzenlenen faturanın
Türk Büyükelçiliğine tasdik ettirilmesi dolayısıyla pazarlama ve satış bedellerinin faturanın
düzenlendiği yılda kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkün
bulunmaktadır.
Katma Değer Vergisi Kanunu Yönünden:
Katma Değer Vergisi Kanununun;
- 1/1 inci maddesinde, Türkiye‘de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti
çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV ye tabi olduğu,
- 4 üncü maddesinde, hizmetin, teslim ve teslim sayılan haller ile mal ithalatı dışında kalan
işlemler olduğu ve bu işlemlerin bir şeyi yapmak, işlemek, meydana getirmek, imal etmek, onarmak,
temizlemek, muhafaza etmek, hazırlamak, değerlendirmek, kiralamak, birşeyi yapmamayı taahhüt
etmek gibi şekillerde gerçekleşebileceği,
- 6/b maddesinde, hizmetin Türkiye’de yapılmasının veya hizmetten Türkiye’de
faydalanılmasının işlemlerin Türkiye’de yapıldığını ifade ettiği,
- 9/1 maddesinde ise, mükellefin Türkiye içinde ikametgahının, işyerinin, kanuni merkezi ve
iş merkezinin bulunmaması hallerinde ve gerekli görülen diğer hallerde Maliye Bakanlığının, vergi
alacağının emniyet altına alınması amacıyla, vergiye tabi işlemlere taraf olanları vergininödenmesinden sorumlu tutabileceği
hüküm altına alınmıştır.
Buna göre, ihracat yapan firmanız tarafından yurt dışında yerleşik firmalardan yurt dışında
alınan ve yurt dışında yararlanılan pazarlama ve satış hizmetleri, KDV Kanununun 6/b maddesi
uyarınca KDV nin konusuna girmediğinden, Şirketiniz tarafından sorumlu sıfatıyla KDV tevkifatı
yapılmayacaktır.
Bilgi edinilmesini rica ederim.