Yurt dışındaki kurumdan elde edilen ücret gelirinin vergilemesihk.
Özelge: Yurt dışındaki kurumdan elde edilen ücret gelirinin
vergilemesihk.
Sayı:
63611781-120 [95-2013/83 ]-8
Tarih:
14/04/2014
T.C.
AFYONKARAHİSAR VALİLİĞİ
Defterdarlık Gelir Müdürlüğü
Sayı : 63611781-120 [95-2013/83 ]-8 14/04/2014
Konu : Yurt dışındaki kurumdan elde edilen ücret gelirinin
vergilemesihk.
İlgide kayıtlı özelge talep formunda; kanuni ve iş merkezi yurt dışında bulunan firmaya
firmanın faaliyette bulunduğu ülkede vergi kesintisi yapılmaksızın döviz cinsinden peşin olarak
saatlik ücret karşılığında (haftada 40 saat) internet üzerinden hizmet vermek üzere iş teklifi
aldığınız, ödemenin çalışma saatine göre Türkiye'de bulunan banka hesabınıza $ (dolar) olarak
havale edilmek suretiyle ödeneceğini belirterek, elde edeceğiniz ücretin Türkiye'de vergiye tabi
olup olmadığı hususunda bilgi talep ettiğiniz anlaşılmakta olup, konuya ilişkin görüşlerimiz aşağıda
açıklanmıştır.
Ülkemizle Kanada arasında akdedilen ve 01.01.2012 tarihinden itibaren uygulanmakta
olan Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması'nın "Bağımlı Faaliyetler"i düzenleyen 15 inci
maddesinin 1 inci fıkrasında;
"1. 16, 18, 19 ve 20 nci maddelerin hükümleri saklı kalmak üzere, bir Akit Devlet
mukiminin bir hizmet akdi dolayısıyla elde ettiği ücret, maaş ve diğer benzeri gelirler, bu hizmet
diğer Akit Devlette ifa edilmedikçe, yalnızca bu Devlette vergilendirilecektir. Hizmet diğer Devlette
ifa edilirse, buradan elde edilen söz konusu gelir bu diğer Devlette vergilendirilebilir."
hükmüne yer verilmiştir.
Bu hüküm uyarınca, bir Türkiye mukiminin Kanada'ya gitmeksizin Türkiye'de ifa ettiği
hizmetler karşılığında elde ettiği ücretlerin yalnızca Türkiye'de vergilendirilmesi gerkmektedir.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 1 inci maddesiyle gerçek kişilerin gelirleri gelir
vergisine tabi tutulmuş olup, gelirin bir gerçek kişinin bir takvim yılı içinde elde ettiği kazanç ve
iratların safi tutarı olduğu belirtilmiştir. Kanunun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı
bendinde ise Türkiye'de yerleşmiş olan gerçek kişilerin Türkiye içinde ve dışında elde ettikleri
kazanç ve iratların tamamı üzerinden tam mükellefiyet esasında vergilendirileceği hükme
bağlanmıştır.
Aynı Kanunun 4 üncü maddesinde;
"Aşağıda yazılı kimseler Türkiye'de yerleşmiş sayılır:
1.İkametgahı Türkiye'de bulunanlar (İkametgah, Kanunu Medeninin 19 uncu ve müteakip
maddelerinde yazılı olan yerlerdir.);
2. Bir takvim yılı içinde Türkiye'de devamlı olarak altı aydan fazla oturanlar (Geçici
ayrılmalar Türkiye'de oturma süresini kesmez.)" hükmüne yer verilmiştir.
Bu hükümlere göre, ikametgahı Türkiye'de bulunan veya bir takvim yılı içinde Türkiye'de
devamlı olarak altı aydan fazla oturan gerçek kişiler Türkiye'de yerleşmiş sayılacaklarından, elde
ettikleri gelirlerin tam mükellefiyet esasına göre gelir vergisine tabi tutulması gerekmektedir.
Yine Gelir Vergisi Kanununun 23 üncü maddesinin 14 numaralı bendinde, kanuni ve iş
merkezi Türkiye'de bulunmayan dar mükellefiyete tabi işverenlerin yanında çalışan hizmet
erbabına, işverenin Türkiye dışında elde ettiği kazançları üzerinden döviz olarak ödediği ücretlerin
gelir vergisinden istisna edileceği hüküm altına alınmıştır.
Konuya ilişkin olarak 147 seri no.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinin "Kanuni ve İş Merkezi
Türkiye'de Olmayan Dar Mükellefiyete Tabi İşverenlerce Hizmet Erbabına Döviz Olarak Ödenen
Ücretler" başlıklı 1-c bölümünde gerekli açıklamalara yer verilmiştir.
Buna göre, kanuni ve iş merkezi Türkiye'de bulunmayan dar mükellefiyete tabi
işverenlerin yanında çalışan hizmet erbabına ödenen ücretlere istisna uygulanabilmesi için;
1-Türkiye'de hizmet arz eden gerçek kişinin bağlı olduğu işverenin dar mükellef kurum
olması, bu kurumun da Türkiye'de hiçbir şekilde kazanç elde edecek şekilde faaliyette
bulunmaması,
2-Dar mükellef kurumda çalışan kişinin hizmet erbabı ve yapılan ödemenin de ücret
niteliğinde olması,
3-Dar mükellef kurumun Türkiye'deki personeline yapılacak ödemenin bu kurumun
yurtdışı kazançlarından karşılanması,
4-Ücretin döviz olarak ödenmesi,
5-Ödenen ücretin dar mükellef kurumun Türkiye'deki hesaplarına gider olarak
kaydedilmemesi,
şartlarının bir arada bulunması gerekmektedir.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 61 inci maddesinde,
"Ücret, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen
para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.
Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam,
avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması
veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin
edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez.
Aynı Kanunun 86 ncı maddesinde;
"Aşağıda belirtilen gelirler için yıllık beyanname verilmez, diğer gelirler için beyanname
verilmesi halinde bu gelirler beyannameye dahil edilmez.
1- Tam mükellefiyette;
...
b) Tek işverenden alınmış ve tevkif suretiyle vergilendirilmiş ücretler (birden fazla
işverenden ücret almakla beraber, birden sonraki işverenden aldıkları ücretlerinin toplamı, 103
üncü maddede yazılı tarifenin ikinci gelir diliminde yer alan tutarı aşmayan mükelleflerin, tamamı
tevkif suretiyle vergilendirilmiş ücretleri dahil)
..."
hükmüne yer verilmiştir.
Aynı Kanunun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasında tevkifat yapmak zorunda olan
mükellefler sayılmış, birinci bendinde de hizmet erbabına ödenen ücretler ile 61 inci maddede
yazılı olup ücret sayılan ödemelerden (istisnadan faydalananlar hariç) Kanunun 103 ve 104 üncü
maddelerine göre gelir vergisi tevkifatı yapılması gerektiği hükmüne yer verilmiş olup, 95 inci
maddenin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde ise ücretlerini yabancı bir memleketteki
işverenden doğrudan doğruya alan hizmet erbabının gelirlerini yıllık beyanname ile bildirecekleri
hüküm altına alınmıştır.
Bu hüküm ve açıklamalara göre yurt dışında mukim şirkete internet üzerinden verdiğiniz
proje danışmanlık hizmeti dolayısıyla tarafınıza doğrudan doğruya yurt dışından döviz olarak
ödenen ücret işveren firmanın kazanç elde etmesine danışmanlık yaparak katkı sağlandığından
Gelir Vergisi Kanununun 23/14 fıkrasında yer alan istisnaya ilişkin olarak 147 Seri No.lu Gelir
Vergisi Genel Tebliğinde yer alan şartların ihlal edildiği anlaşıldığından Gelir Vergisi Kanununun 23
üncü maddesinin 14 numaralı bendine göre gelir vergisinden müstesna olması mümkün değildir. Bu
nedenle ücret gelirinin Gelir Vergisi Kanununun 95 inci maddesine göre yıllık beyanname ile beyan
edileceği tabiidir.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.
(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise
bu özelge geçersizdir.
(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz
dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi
için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.