2006/340 K. 2007/116 T. 30.3.2007

VDDK., E. 2006/340 K. 2007/116 T. 30.3.2007

T.C. Danıştay Başkanlığı - Vergi Dava Daireleri Kurulu
Esas No.: 2006/340
Karar No.: 2007/116
Karar tarihi: 30.03.2007

İstemin Özeti : Aynı grup içerisinde yer aldığı … Hava Servisi Anonim Şirketinin Katma Değer Vergisi iade alacağından, davacı şirketin Haziran 2003 dönemine ilişkin gelir (stopaj) vergisi borcunun mahsubu talebi, iade alacağı bulunan şirketin satın aldığı antrepo binasıyla ilgili olarak indirim konusu yaptığı katma değer vergisi istisna kapsamında bulunduğundan, iadenin mümkün olmaması nedeniyle yerine getirilmeyerek, davacı adına ödeme emirleri düzenlenip tebliğ edilmiştir.

İstanbul 9. Vergi Mahkemesi 14.7.2004 günlü ve E:2003/2297, K:2004/1623 sayılı kararıyla; idarece, … Hava Servisi Anonim Şirketinin katma değer vergisi iade dosyasının incelenmesi sırasında, 30.6.2003 tarih ve 19689 sayılı fatura ile yapılan antrepo binası satışından doğan ve indirim ve iade konusu yapılan katma değer vergisinin, istisna kapsamında olması nedeniyle iade edilemeyeceği, ancak kazancın tespitinde gider yada maliyet unsuru olarak dikkate alınabileceği belirtilerek ödeme emri düzenlenmiş ise de, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu'nun, deniz ve hava taşıma araçları için liman ve hava meydanlarında yapılan hizmetlerin katma değer vergisinden istisna tutulmasına dair 13 üncü maddesinin (b) bendinin 5035 sayılı Kanunun 49 uncu maddesinin 1 inci fıkrasıyla 2.1.2004 tarihinden itibaren yürürlükten kaldırıldığı, aynı Yasanın 8 inci maddesiyle Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 17 inci maddesinin 4-1 bendi yeniden düzenlenerek, serbest bölgelerde verilen hizmetler ile deniz ve hava taşıma araçları için liman ve hava meydanlarında yapılan

hizmetlerin de istisna kapsamına alındığı, 11 inci maddenin 2 inci fıkrasında ise, bu Kanunun yayımı tarihine kadar gerçekleşen ve hem tam istisna hem de kısmi istisna kapsamına giren işlemlere ilişkin olarak yüklenilen vergilerin Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 32 inci maddesine göre iade edileceğinin ifade edildiği, bu yasal düzenlemeler karşısında antrepo satışı ile yüklenilen Katma Değer Vergisinin iadesi zorunlu bulunduğundan ve buna göre de davacı şirket, iade alacağı bulunan aynı grup içerisinde yer alan … Hava Servisi Anonim Şirketinin alacağından mahsubu suretiyle vergi borcunu ödediği anlaşıldığından, düzenlenen ödeme emirlerinde isabet bulunmadığı gerekçesiyle iptal kararı vermiştir.

Vergi dairesi başkanlığının temyiz istemini inceleyen Danıştay Dördüncü Dairesi 5.4.2005 günlü ve E:2004/2326, K:2005/532 sayılı kararıyla; 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun 121 inci maddesi ile 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 44 üncü maddesinde, beyannamede gösterilen kazançlardan bu kanuna ve Gelir Vergisi Kanununa göre tevkifan kesilmiş olan vergilerin beyanname üzerinden hesaplanan kurumlar vergisinden mahsup edileceğinin hükme bağlandığı, belirtilen kanun maddelerinde, beyannamede gösterilen gelire dahil kazanç ve iratlardan Kurumlar Vergisi Kanununa göre kesilmiş bulunan vergilerin, beyanname üzerinden hesaplanan kurumlar vergisine mahsup edileceği, mahsubu yapılan miktarın kurumlar vergisinden fazla olması halinde, aradaki farkın vergi dairesince mükellefe bildirileceği ve mükellefin tebliğ tarihinden itibaren bir yıl içinde müracaatı üzerine kendisine red ve iade edileceğinin öngörüldüğü, 193 sayılı Kanunun 121 inci maddesinde 5035 sayılı Kanunla yapılan düzenlemeler uyarınca,iadesi gereken vergiler ile ilgili olarak, iadeyi mahsuben veya nakden yaptırma, inceleme raporuna, yeminli mali müşavir raporuna veya teminata bağlama ve iade için aranacak belgeleri belirleme konusunda Maliye Bakanlığı'na yetki verildiği, mahsuben iade yapılabilmesi için, aranan tüm belgelerin tamamlanması koşuluyla, yıllık gelir vergisi kurumlar vergisi ya da muhtasar beyannamelerinin verildiği tarih itibariyle mahsubu talep eden mükelleflerin vergi idaresinden kendilerine ait iade alacağı hakkına sahip bulunmaları ve bu iade alacakların, mahsubu istenen vergi borçlarını karşılamaya yeterli olması gerektiği, incelenen olayda, Haziran/2003 döneminde vergi borcu bulunduğu çekişmesiz olan davacı şirket, vergi borcunun mahsubunu bir başka şirketin katma değer vergisi iade alacağından yapılmasını talep ettiği, bu dönemde davacı şirkete ait vergi iade alacağının bulunmadığının da dosya içeriğinden anlaşıldığı, bu itibarla davacının ihtilaflı dönemde davalı idareden bir iade alacağı bulunmadığına ve idarenin davacının borcunu, bir başka şirketin vergi iade alacağından mahsup etmesi hususunda yasal düzenleme olmadığına göre, idarece mahsup talebinin reddi ile vadesinde ödenmeyen kamu alacağının tahsili için düzenlenen ödeme emrinde hukuka aykırılık bulunmadığı, öte yandan Vergi Mahkemesince uyuşmazlık, idareden iade alacağı bulunduğu ileri sürülen şirketin katma değer vergisi iade alacağının mevcut olup olmadığı şeklinde nitelendirilerek karara bağlanmış ise de, bu konudaki uyuşmazlık İstanbul 7. Vergi Mahkemesinin E:2003/2389 esas numaralı dosyasında derdest bulunduğundan, mahkemece söz konusu ihtilafa yönelik olarak karar verilmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle kararı bozmuştur.

Bozma kararına uymayan İstanbul 9.Vergi Mahkemesi 20.6.2006 günlü ve E:2006/1578, K:2006/1165 sayılı kararıyla; ilk kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçeye ek olarak, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 32 nci maddesinin verdiği yetkiyle yayımlanan 28 No.lu Katma Değer Vergisi Genel Tebliğinde; ihracatçıların ve ihraç kaydı ile mal teslim edenlerin lehlerine doğacak katma değer vergisi iadelerinin, kendilerinin veya kendilerine mal veya hizmet satanların vergi borçlarına mahsubunu talep edebilecekleri, mahsup taleplerinin inceleme raporu ve teminat aranmaksızın, istenilen belgelerin ibrazı şartıyla yerine getirileceği, sahte ve muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge düzenleyenlerin iade ve mahsup taleplerinin ise verecekleri teminat karşılığında yerine getirileceğinin belirtildiği, 39, 81 ve 84 No.lu Genel Tebliğlerde de bu konuya yer verildiği, uyuşmazlık konusu olayda ise, … Hava Servisi Anonim Şirketinin satın aldığı antrepo binası sebebiyle iade edilmesi

gereken katma değer vergisinin 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 16 ncı maddesi uyarınca istisna kapsamında olduğu ve bu nedenle ödenen katma değer vergisinin gider ve maliyet unsuru olarak değerlendirilebileceğinden bahisle re'sen yapılan düzeltme işleminin iptali istemiyle açılan davanın İstanbul 7.Vergi Mahkemesinin 23.9.2004 günlü ve E:2003/2389, K:2004/1721 sayılı kararıyla kabul edildiği, bu kararın Danıştay Dokuzuncu Dairesinin 28.4.2005 günlü ve E:2005/609, K:2005/1092 sayılı kararıyla onandığı, mahsup talebinin yerine getirilmesine engel bir durum bulunmadığı, mahsup talep edilen tarihten itibaren verginin ödenmiş sayılacağı, ödeme emrine konu borç bulunmadığı gerekçesiyle ödeme emrinin iptali yolundaki kararında ısrar etmiştir.

Israr kararı vergi idaresi tarafından temyiz edilmiş, dava konusu ödeme emrinde yasal düzenlemeye aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek kararın bozulması istenmiştir.

Savunmanın Özeti :Temyiz isteminin reddi gerektiği yolundadır.

Danıştay Tetkik Hakimi … 'in Düşüncesi : … Hava Servisi Anonim Şirketinin katma değer vergisi iade alacağının, davacının gelir (stopaj) vergisi borcuna mahsubu talep edilmiş, idarece iade alacağı bulunmadığı re'sen düzeltme yapıldığı

Hava Servisi Anonim Şirketine bildirilmiş ve işlem de dava konusu edilmiştir. Mahsup talebinin yapıldığı tarih itibarıyla … Hava Servisi Anonim Şirketinin iade alacağı bulunmadığından mahsup işleminin gerçekleştirilmeyip, ödeme emri düzenlenmesinde yasal düzenlemeye aykırılık bulunmadığı aksi yolda verilen ısrar kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı … 'nun Düşüncesi :Temyiz isteminin reddi ile vergi mahkemesi ısrar kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

Aynı grup içerisinde yer alan … Hava Servisi Anonim Şirketinin katma değer vergisi iade alacağından, davacı şirketin Haziran 2003 dönemine ilişkin gelir (stopaj) vergisi borcunun mahsubu talebi, iade alacağı bulunan şirketin satın aldığı antrepo binasıyla ilgili olarak indirim konusu yaptığı katma değer vergisi istisna kapsamında olduğu için yerine getirilmesinin mümkün olmadığından bahisle davacı adına düzenlenen ödeme emrini iptal eden vergi mahkemesi ısrar kararı, Ulaştırma Uygulama Gurup Müdürlüğü tarafından temyiz edilmiştir.

Ulaştırma Uygulama Gurup Müdürlüğünün temyiz isteminde bulunabilme yetkisine sahip olduğuna oyçokluğu ile karar verildikten sonra temyiz isteminin esasının incelenmesine geçildi.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 121 inci maddesinde, yıllık beyannamede gösterilen gelire dahil kazanç ve iratlardan bu kanuna göre kesilmiş bulunan vergilerin, beyanname üzerinden hesaplanan gelir vergisine mahsup edileceği, mahsubu yapılan miktar gelir vergisinden fazla olduğu takdirde, aradaki farkın vergi dairesince mükellefe bildirileceği ve mükellefin tebliğ tarihinden itibaren bir yıl içinde müracaatı üzerine kendisine ret ve iade olunacağı ifade edilmiş, bu konuda benzer bir düzenleme de 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 44 üncü maddesiyle yapılmıştır. 193 sayılı Kanunun 121 inci maddesinde 5035 sayılı Kanunla yapılan düzenlemeyle de, iadeyi mahsuben veya nakden yaptırma, inceleme raporuna, yeminli mali müşavir raporuna veya teminata bağlama ve iade için aranacak belgeleri belirleme konusunda Maliye Bakanlığına yetki verilmiştir.

Öte yandan, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 32 nci maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak yayımlanan 28 No.lu Katma Değer Vergisi Genel Tebliğinde, ihracatçıların ve ihraç kaydı ile mal teslim edenlerin lehlerine doğacak katma değer vergisi iadelerinin, kendilerinin veya kendilerine mal veya hizmet satanların vergi borçlarına mahsubunu talep edebilecekleri, mahsup taleplerinin inceleme raporu ve teminat

aranmaksızın, istenilen belgelerin ibrazı şartıyla yerine getirileceği, sahte ve muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge düzenleyenlerin iade ve mahsup taleplerinin ise verecekleri teminat karşılığında yerine getirileceği belirtilmiş, 39,81 ve 84 No.lu Genel Tebliğlerde de bu konuya yer verilmiştir.

İncelenen dosya içeriğinden, davacı şirketle aynı grup içinde yer alan … Hava Servisi Anonim Şirketinin kendisine ait iade alacağının davacı şirketin vergi borçlarına mahsubu talebini içeren 21.7.2003 tarihli dilekçesi üzerine, Ulaştırma Vergi Dairesi Başkanlığınca bu şirkete 3.9.2003 günlü yazı ile, indirim ya da iade konusu yapılacak bir alacağının bulunmadığı, verilen beyannameler üzerine idarece re'sen düzeltme yapıldığı, mahsup işleminin yapılamayacağı ve davacı şirketin borçlarının derhal ödenmesi hususunun bildirildiği ve bu işlemin, sözü edilen şirketçe ayrıca dava konusu edildiği anlaşılmaktadır.

Yasa koyucunun bir takım kurallara bağladığı ve özel bir borç ödeme şekli olan mahsup için talep tarihi itibarıyla idarenin elinde iadesi gereken bir alacak bulunmadığı gibi

Hava Servisi Anonim Şirketi tarafından iade alacağı bulunduğu iddiası ile açılan dava, İstanbul 7.Vergi Mahkemesinin 23.9.2004 günlü ve E:2003/2389, K:2004/1721 sayılı kararıyla kabul edilerek işlem iptal edilmiş ve davalı idarenin temyiz istemi Danıştay Dokuzuncu Dairesinin 28.4.2005 günlü ve E:2005/609, K:2005/1092 sayılı kararı ile reddedilmiş ise de, sonradan ortaya çıkan bu hukuki durumun, çok önceki bir tarihe ait olan mahsup talebinin kabulü ile davacı şirketin gelir (stopaj) vergisi borcunun mahsup yoluyla ödemiş olduğu sonucunu doğurmasına olanak bulunmamaktadır.

Bu durumda, mahsup işleminin yapılmaması ve vadesinde ödenmeyen kamu alacağının tahsili için ödeme emri düzenlenmesinde hukuka aykırılık görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulü ile İstanbul 9.Vergi Mahkemesinin 20.6.2006 günlü ve E:2006/1578, K:2006/1165 sayılı ısrar kararının bozulmasına, yeniden verilecek kararda hüküm altına alınacağından, yargılama giderleri hakkında hüküm kurulmasına gerek bulunmadığına, 30.3.2007 gününde esasta ve gerekçede oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY

İstanbul 9.Vergi Mahkemesinin 20.6.2006 gün ve E:2006/1578; K:2006/1165 sayılı ısrar kararının bozulması istemiyle, İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı Ulaştırma Uygulama Grup Müdürlüğünce yapılan başvuruya ait dilekçenin, Ulaştırma Uygulama Grup Müdürlüğü adına düzenlenerek, grup müdürü vekili tarafından imzalandığı anlaşılmıştır.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 48'inci maddesinin 1'inci fıkrasında, temyiz istemlerinin Danıştay Başkanlığına hitaben yazılmış dilekçeler ile yapılacağı; 2'nci fıkrasında, temyiz dilekçelerinin 3'üncü madde esaslarına göre düzenlenmesinin gerektiği; düzenlenmemiş ise eksikliklerin onbeş gün içinde tamamlatılması hususunun, kararı veren Danıştay veya mahkemece ilgiliye tebliğ olunacağı; bu sürede eksiklikler tamamlanmazsa temyiz isteminde bulunulmamış sayılmasına Danıştay veya mahkemece karar verileceği; 3'üncü fıkrasında ise, temyiz dilekçelerinin, ilgisine göre kararı veren mahkemeye, Danıştaya veya 4'üncü maddede belirtilen mercilere verileceği ve kararı veren mahkeme veya Danıştayca karşı tarafa tebliğ edileceği; 4'üncü fıkrasında da, kararı veren Danıştay dairesi veya mahkemenin, cevap dilekçesi verildikten veya cevap süresi geçtikten sonra dosyayı dizi listesine bağlı olarak, Danıştaya veya Kurula göndereceği açıklanmış; 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 377'nci maddesinin 3239 sayılı Kanunla değişik dördüncü fıkrasında ise, vergi dairelerinin, Maliye Bakanlığının muvafakatını almadan vergi mahkemelerinin kararları aleyhine Danıştayda temyiz yoluna başvuramayacakları; son fıkrasında da, Maliye Bakanlığının, tespit edeceği hadlerle sınırlı olmak şartıyla, muvafakat verme yetkisini defterdarlıklara devredebileceği belirtilmiştir.

Öte yandan; 5345 sayılı Gelir İdaresi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun geçici 5'inci maddesinde, kurulacak vergi dairesi başkanlıklarının faaliyete

geçmesiyle birlikte vergi dairesi müdürlükleri ile gelir müdürlüklerinin ilgili vergi dairesi başkanlığına bağlanmış sayılacağı; mal müdürlükleri bünyesinde bulunan bağlı vergi dairelerinin ise vergi dairesi başkanlığı birimi haline dönüştürülünceye kadar defterdarlıklara bağlı olarak faaliyetlerine devam edecekleri hükmüne yer verilmiştir.

Ayrıca; 5345 sayılı Kanunun 23'üncü maddesinde; Gelir İdaresi Başkanlığının taşra teşkilatının doğrudan merkeze bağlı vergi dairesi başkanlıkları ile vergi dairesi başkanlığı kurulmayan yerlerde bu Kanunun 24 ve 25'inci maddesindeki görev ve yetkileri haiz vergi dairesi müdürlüklerinden oluşacağı, vergi dairesi başkanlıklarının kuruluş yerleri ve sayıları ile bunlara ilişkin değişikliklerin Bakanlar Kurulunca belirleneceği, hükme bağlanmış olup; Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığınca Valiliklere gönderilen 22.9.2005 gün ve 48194 sayılı yazıda da, anılan Kanunun 23'üncü maddesi uyarınca; 29 ilde kurulan ve 16.9.2005 tarihinde faaliyete geçen vergi dairesi başkanlıklarının kurulduğu illerde bulunan bağlı vergi dairelerinin, anılan Kanunun Geçici 5'inci maddesi gereğince, vergi dairesi başkanlığı birimi haline dönüştürülünceye kadar, Defterdarlıklara bağlı olarak faaliyetlerine devam edecekleri belirtilmiştir. Bu durumda, vergi dairesi başkanlıklarının faaliyete geçirildiği 16.9.2005 tarihinden sonra açılan davalarda, 5345 sayılı Kanunun 24'üncü maddesine göre, vergi uyuşmazlıklarını takip ve yargısal işlem yapma yetkisi, vergi dairesi başkanlıklarına, bu başkanlıkların bulunmadığı yerlerde vergi dairesi müdürlüklerine ve aynı Kanunun geçici 5'inci maddesi kapsamındaki vergi dairesi müdürlüklerine aittir. 5345 sayılı Kanunda, dava takip ve yargısal işlemler yapma yetkisinin, yetkinin sahibi olduğunu açıkladığımız idari birimler tarafından alt idari birimlere devrine izin veren bir düzenleme yoktur. Kanunun, Gelir İdaresi Başkanlığının merkez teşkilatını oluşturan başkan ve başkanlık yöneticilerinin astlarına yetki devrine izin veren 27'nci maddesini ise, taşra teşkilatını oluşturan vergi dairesi başkanlıkları ile bu başkanlıkların bulunmadığı yerlerde vergi dairesi müdürlükleri, bu amaçla kendilerine dayanak alamayacakları gibi; 5345 sayılı Kanunun 24'üncü maddesinin son fıkrasında, vergi dairesi başkanlıkları bünyesinde kurulması öngörülen grup müdürlüklerine verilen, davayı takip ve idari davalara ilişkin işlemleri yapma yetkisi bulunan vergi dairesi başkanlıklarına, hukuki hizmet sağlamaktan ibaret bulunan hukuk işlerini yürütme görevi de, bu müdürlüklere, vergi uyuşmazlıklarında idari davanın tarafı olma niteliğini kazandıramaz.

Bu bakımdan; dosyada, İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığına bağlı grup müdürlüğü olan ve bu nedenle, vergi uyuşmazlıklarıyla ilgili idari davalar ile bu davalarda verilecek kararlara karşı gidilen kanun yollarında taraf olma ehliyeti bulunmayan ve bu konuda kendisine yetki devri de yapılamayacak olan Ulaştırma Uygulama Grup Müdürlüğünce temyiz isteminde bulunulduğu anlaşıldığından; Mahkemece, temyiz dilekçesinin, Gelir İdaresi Başkanlığının vergi uyuşmazlıklarına taraf olma ve bu uyuşmazlıklarla ilgili yargısal işlemleri yapma yetkisini haiz idari birimi olan İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığınca düzenlettirilerek, dosyanın tekemmülünün sağlanması gerekmektedir.

Bu nedenlerle, yukarıda açıklanan şekilde işlem yapılarak, tekemmülünün sağlanmasından sonra Danıştaya gönderilmek üzere dosyanın, İstanbul 9.Vergi Mahkemesine gönderilmesi gerektiği oyu ile temyiz isteminin esasının incelenmesi yolundaki karara katılmıyoruz.

KARŞI OY

X- Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar vergi mahkemesi ısrar kararının dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçe uyarınca kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmediğinden aksi yolda verilen karara katılmıyoruz.