2022/1275 K. 2022/1469 T. 7.12.2022

VDDK., E. 2022/1275 K. 2022/1469 T. 7.12.2022

T.C. Danıştay Başkanlığı - Vergi Dava Daireleri Kurulu
Esas No.: 2022/1275
Karar No.: 2022/1469
Karar tarihi: 07.12.2022
 

T.C.

D A N I Ş T A Y

VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU

Esas No : 2022/1275

Karar No : 2022/1469

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Başkanlığı

KARŞI TARAF (DAVACI) : …

VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : ... Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :

Dava konusu istem: Davacı tarafından, iş akdinin 27/03/2018 tarihinden önce yapılan ikale sözleşmesi uyarınca sona erdirilmesi üzerine kendisine "ek ödeme, merkez primi, ihbar tazminatı, kıdem tazminatı, kullanılmayan izin ücreti, maaş, hediye, ödül, araç kiralaması, telefon hattı ve internet paketi kullanımı" adı altında yapılan ödemeler üzerinden kesinti yapılmak suretiyle tahsil edilen gelir (stopaj) vergisinin iadesi istemiyle yapılan düzeltme başvurusunun reddi üzerine yapılan şikayet başvurusunun reddine dair işlemin iptali ve tahsil edilen tutarın iadesi istemiyle dava açılmıştır.

... Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı:

Olayda, davacının işvereni ile yaptığı ikale sözleşmesi uyarınca iş akdinin sona ermesi üzerine davacıya iş güvencesi tazminatı adı altında ödeme yapılmıştır. İşveren şirket tarafından yapılan söz konusu ödeme üzerinden 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun 94. maddesi uyarınca gelir vergisi kesintisi yapılarak ilgili vergi dairesine yatırılmıştır. Davacı tarafından söz konusu ödeme üzerinden kesilen gelir vergisinin iadesi istemiyle yapılan şikayet başvurusunun reddi üzerine işbu dava açılmıştır.

Dava konusu kesintinin yapıldığı tazminat, davacının çalıştığı şirket tarafından iş akdinin sona erdirilmesi nedeniyle yasal bir zorunluluk olmaksızın davacıya işsiz kalması sebebiyle yardım amaçlı yapılan bir ödeme olduğundan, bu ödemenin işverene bağlı olarak ve hizmet karşılığı yapıldığından dolayısıyla ücret sayılan ödemelerin özelliğini taşıdığından bahsedilemez.

Bu nedenle davacıya yapılan ve gelir vergisine tabi olmayan ödemeden, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun 61 ve 94. maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendi uyarınca vergi kesintisi yapılması vergilendirme hatası teşkil etmekte olup hukuka aykırıdır.

Mahkeme bu gerekçeyle dava konusu işlemin iptaline ve ödenen tutarın iadesine karar vermiştir.

Davalının temyiz istemi Danıştay Dördüncü Dairesinin 11/03/2021 tarih ve E:2016/13626, K:2021/1575 sayılı kararıyla reddedilmiştir.

Davalının karar düzeltme istemini kabul ederek önceki kararını kaldırdıktan sonra davalının temyiz istemini yeniden inceleyen Danıştay Dördüncü Dairesinin 29/12/2021 tarih ve E:2021/6507, K:2021/11457 sayılı kararı:

İşçi ile işverenin kendi aralarında bir anlaşma yapma yoluna giderek aralarındaki iş ilişkisini sonlandırmaları uygulamada ikale sözleşmesi olarak adlandırılmaktadır. İkale sözleşmesine ilişkin 4857 sayılı İş Kanunu'nda ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nda herhangi bir düzenleme yer almamakta, bu sözleşme türüne ilişkin uygulama daha çok Yargıtay tarafından verilen kararlarla şekillenmektedir.

İkale sözleşmesi yapılırken, işçi ile işverenin anlaşarak ve özgürce belirleyecekleri koşullar çerçevesinde iş ilişkisini sonlandırmaları amaçlanmakta olup sözleşmeye istinaden işçinin ihbar tazminatı ve kıdem tazminatı talebinde bulunmaması, iş güvencesi kapsamında olsa bile işe iade davası açmaması ve buna bağlı olarak işe başlatmama tazminatından ve çalışılmayan döneme ilişkin ücret ve diğer haklarından vazgeçmesi karşılığında kayıplarını telafi edecek bir ödemenin yapılması sağlanmaktadır. İşveren ise işçiye yaptığı ödeme sayesinde, ihbar tazminatı, kıdem tazminatı, işe başlatmama tazminatı ve çalışılmayan döneme ilişkin ücret ve diğer hakları ödeme yükümlülüğünden ve işe iade davası açılması yükünden kurtulmaktadır.

213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun vergi hatalarının düzeltilmesine ilişkin 116. ve devamındaki maddelerine göre, dava açma süresi geçtikten sonra ancak Kanun'da belirtilen durumlarla sınırlı olarak hukuki ihtilaf içermeyen basit ve açık hataların düzeltme ve şikayet yoluna başvurulmak suretiyle dava konusu edilebilmesi mümkündür. Aksi takdirde, her türlü uyuşmazlığın düzeltme zamanaşımı içinde dava konusu edilebilmesi söz konusu olur ki bunun da 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun dava açma sürelerine ilişkin 7. maddesinin düzenlenme amacına uygun düşmeyeceği tartışmasızdır.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu uyarınca çalışanlara ücret, ödenek, tazminat veya başka adlar altında yapılan ödemeler olay tarihi itibarıyla ücret olarak sayılmaktadır. Olayda, işveren tarafından ihbar tazminatı, kullanılmayan izin ücreti, brüt ücret ödemesi ve diğer ek ödemeler adı altında yapılan ödeme ancak 4857 sayılı İş Kanunu'nda tanımlanan tazminatlardan biri veya mahkeme kararına dayalı işe iade edilmeme tazminatı olması halinde gelir vergisinden müstesna tutulabilecektir. Bu haliyle davacıya yapılan ödemenin ücret niteliği taşıdığı ve uyuşmazlığın hukuki ihtilaf niteliğinde olduğu açıktır. Dolayısıyla davacı tarafından ileri sürülen iddialar ancak ilgili vergi kesintisine karşı süresi içerisinde açılacak bir davada dikkate alınabilecektir.

Bu durumda, hukuki ihtilaf niteliğindeki dava konusu uyuşmazlığın vergi hatası kapsamında değerlendirilmesi ve düzeltme şikayet başvurusuna konu edilebilmesi mümkün olmadığından, uyuşmazlığın esası incelenmek suretiyle verilen Mahkeme kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.

Ayrıca, davaya konu edilen 240.083,91 TL ödeme içerisinde kıdem tazminatının da yer aldığı, davalı idare tarafından kıdem tazminatı üzerinden gelir vergisi kesintisi yapılmadığının belirtildiği görüldüğünden, Mahkemece, davacıya yapılan kıdem tazminatından gelir vergisi kesintisi yapılıp yapılmadığının araştırılması ve sonucuna göre yeniden bir karar verilmesi gerekmektedir.

Daire bu gerekçeyle kararı bozmuştur.

... Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararı:

Vergi Mahkemesi, aynı hukuksal nedenler ve gerekçeyle ilk kararında ısrar etmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Dava konusu olayda vergilendirme ve hesap hatalarından hiçbirinin bulunmadığı, yapılan ödemenin ücret sayılan ödemelerin ortak özelliklerini taşıdığı ve 193 sayılı Kanun'un 25. maddesi uyarınca gelir vergisi istisnası kapsamında bulunmadığı, ödemenin gelir vergisinin konusuna girmediğinin kabul edilmesi halinde vergi sistematiğinin bozulacağı ve ödemenin gider olarak yazılmayıp ivazsız intikal kapsamında vergilendirilmesi sonucunu doğuracağı belirtilerek hukuka aykırı olan ısrar kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Cevap verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'İN DÜŞÜNCESİ: Davacı tarafından, iş akdinin 27/03/2018 tarihinden önce yapılan ikale sözleşmesi uyarınca sona erdirilmesi üzerine kendisine "ek ödeme, merkez primi, ihbar tazminatı, kıdem tazminatı, kullanılmayan izin ücreti, maaş, hediye, ödül, araç kiralaması, telefon hattı ve internet paketi kullanımı" adı altında yapılan ödemeler üzerinden kesinti yapılmak suretiyle tahsil edilen gelir (stopaj) vergisinin iadesi istemiyle yapılan düzeltme başvurusunun reddi üzerine yapılan şikayet başvurusunun reddine dair işlemin iptali istemiyle işbu dava açılmıştır.

Mahkeme, dava konusu işlemin, hukuka uygun olup olmadığını incelerken "ek ödeme, merkez primi, ihbar tazminatı, kıdem tazminatı, kullanılmayan izin ücreti, maaş, hediye, ödül, araç kiralaması, telefon hattı ve internet paketi kullanımı" adı altındaki ödemelerin mahiyetini ayrı ayrı değerlendirmemiştir. Bunun yerine bütüncül bir değerlendirme yaparak dava konusu işlemi iptal etmiştir. Ancak her bir ödemenin ücret niteliğinde olup olmadığı dolayısıyla anılan ödemeler üzerinden kesilen gelir (stopaj) vergisi yönünden hukuki yorum gerektirmeyen açık bir vergi hatasının bulunup bulunmadığı hususu ayrı ayrı değerlendirilebilecek bir husustur.

Dava konusu işlemin hukuka uygun olup olmadığı incelenirken "ek ödeme, merkez primi, ihbar tazminatı, kıdem tazminatı, kullanılmayan izin ücreti, maaş, hediye, ödül, araç kiralaması, telefon hattı ve internet paketi kullanımı" adı altındaki ödemelerin mahiyeti ayrı ayrı dikkate alınmaksızın yapılan yargılama, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 22 ve 24. maddelerine aykırılık oluşturduğundan, ısrar kararının anılan Kanun'un 49. maddesinin (2) numaralı fıkrasının "c" bendi uyarınca bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :

MADDİ OLAY :

Davacı ile işveren arasında 27/03/2018 tarihinden önce yapılan ikale sözleşmesi uyarınca iş ilişkisinin sona erdirilmesi üzerine işveren tarafından davacıya "ek ödeme, merkez primi, ihbar tazminatı, kıdem tazminatı, kullanılmayan izin ücreti, maaş, hediye, ödül, araç kiralaması, telefon hattı ve internet paketi kullanımı" adı altında yapılan ödeme, işveren tarafından ücret mahiyetinde değerlendirilerek Gelir Vergisi Kanunu'nun 94. maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendi uyarınca gelir vergisi kesintisine tabi tutulmuştur.

Davacı tarafından ikale sözleşmesi uyarınca yapılan ödeme üzerinden yapılan gelir vergisi kesintisinin iadesi istemiyle yapılan düzeltme başvurusunun reddi üzerine yapılan şikayet başvurusunun reddine dair işlemin iptali ve ödenen tutarın iadesi istemiyle dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT :

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 22. maddesinin (1) numaralı fıkrasında konular aydınlandığında meselelerin sırasıyla oya konulacağı ve karara bağlanacağı, kararlarda bulunacak hususları düzenleyen 24. maddesinin birinci fıkrasının (e) işaretli bendinde kararın dayandığı hukuki sebepler ile gerekçesinin ve hükmün kararda gösterilmesinin zorunlu olduğu kurala bağlanmış, 49. maddesinin (2) numaralı fıkrasının (c) işaretli bendinde ise usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması bozma sebebi olarak sayılmıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :

Olayda, 27/03/2018 tarihinden önce yapılan ikale sözleşmesi uyarınca işveren tarafından davacıya "ek ödeme, merkez primi, ihbar tazminatı, kıdem tazminatı, kullanılmayan izin ücreti, maaş, hediye, ödül, araç kiralaması, telefon hattı ve internet paketi kullanımı" adı altında yapılan ödemenin ücret mahiyetinde değerlendirilerek gelir vergisi kesintisine tabi tutulduğu anlaşılmaktadır. Gelir Vergisi Kanunu'nun 94. maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendi uyarınca ücret veya farklı ad altında ödenip ücret niteliği taşıyan ödemelerin gelir vergisi tevkifatına tabi bulunduğu açık olup uyuşmazlığın çözümü öncelikle değinilen "ek ödeme, merkez primi, ihbar tazminatı, kıdem tazminatı, kullanılmayan izin ücreti, maaş, hediye, ödül, araç kiralaması, telefon hattı ve internet paketi kullanımı" adı altında yapılan ödemelerin uyuşmazlık konusu dönemde yürürlükte bulunan 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun 25 ve 61. maddeleri uyarınca gelir vergisine tabi olup olmadığının belirlenmesini gerektirmektedir.

Şikayet başvurusuna konu edilen her bir ödemenin mahiyeti itibarıyla ücret geliri niteliğinde olup olmadığı, ödemeler üzerinden kesilen gelir (stopaj) vergisinde hukuki yorum gerektirmeyen açık bir vergi hatasının bulunup bulunmadığı ve bu kapsamda idarenin şikayet başvurusunu reddetmesinin hukuka uygun olup olmadığının her bir ödeme bazında ayrı bir inceleme ve hukuki değerlendirmeye tabi tutulması gerekmektedir.

Bu yönde bir inceleme ve hukuki değerlendirme yapılarak karar verilmesi gerekirken ödemelerin tamamının iş güvencesi tazminatı mahiyetinde olduğuna yönelik bütüncül bir değerlendirmeyle yapılan yargılama sonucunda verilen ısrar kararı 2577 sayılı Kanun'un 22 ve 24. maddelerinde yer alan usul kurallarına uygun düşmemiştir.

Bu durumda, 2577 sayılı Kanun'un 22 ve 24. maddelerindeki usul kurallarına aykırı olarak verilen temyize konu ısrar kararının aynı Kanun'un 49. maddesinin (2) numaralı fıkrasının "c" bendi uyarınca bozulması gerekmektedir.

KARAR SONUCU :

Açıklanan nedenlerle;

1- Davalının temyiz isteminin KABULÜNE,

2- ... Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının BOZULMASINA,

3- Yeniden verilecek kararda karşılanacağından, yargılama giderleri hakkında hüküm kurulmasına gerek bulunmadığına,

2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren on beş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07/12/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.