Çevre temizlik vergisinin mükellefi
Özelge: Çevre temizlik vergisinin mükellefi
Sayı:
B.07.1.GİB.0.66/6601-761/63410
Tarih:
26/04/2008
T.C.
MALİYE BAKANLIĞI
Gelir İdaresi Başkanlığı
Sayı : B.07.1.GİB.0.66/6601-761/63410 26.04.2008
Konu:
............ ....... ......
...................................
Suadiye/İSTANBUL
İlgi: a) 25/04/2008 tarihli B.07.1.GİB.0.66/6601-761-43262 sayılı yazımız.
b) 09/06/2008 tarihli dilekçeniz.
İlgi (b)'de kayıtlı dilekçenizde, işyerlerine ait çevre temizlik vergisi mükellefinin kiracılar olduğu ve
tahsilinin de kiracıdan talep edilmesi, tapuda taşınmazın satışı sırasında rayiç bedelin tapu
idaresinin mükellefi, belediyeye göndererek sorulmaması ve kiracı ile ev sahibi arasında kefalet
sözleşmesi yapılmışsa, çevre temizlik vergisinin mal sahibinden zamanında tahsil edilmesi
gerektiğinden bahisle konu hakkında Başkanlığımızdan bilgi istenilmiştir.
1- 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanununun 5035 sayılı Kanunla değişmeden önceki mükerrer 44
üncü maddesinin üçüncü fıkrasında "Çevre temizlik vergisinin mükellefi, her ne şekilde olursa olsun
binaları kullananlardır. Boş bulunan binalarda bu verginin mükellefi, binaların malikleri veya malik
gibi tasarruf edenleridir." hükmü yer almaktadır.
Öte yandan, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükellefiyet ve vergi sorumluluğunu düzenleyen 8
inci maddesinde "Vergi kanunlariyla kabul edilen haller müstesna olmak üzere, mükellefiyete veya
vergi sorumluluğuna müteallik özel mukaveleler vergi dairelerini bağlamaz." hüküm altına
alınmıştır.
Bu hükümlere göre, çevre temizlik vergisinin mükellefi, binaları her ne şekilde olursa olsun
kullanan gerçek ve tüzel kişiler olduğundan, binaları kullananların kiracılar olması halinde çevre
temizlik vergisinin de kiracılar tarafından ödenmesi gerekmektedir. Bu sebeple, binayı kullanandan
(kiracıdan) tahsil edilemeyen verginin bina sahibinden tahsili yoluna gidilmesi mümkün değildir.
Ayrıca, çevre temizlik vergisi mükellefiyetinin özel hukuk sözleşmeleriyle ev sahibine bırakılması bu
verginin uygulamasını değiştirmeyecektir.
2- 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanununun 29 uncu maddesinde vergi değeri;
"a) Arsa ve araziler için, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun asgari ölçüde birim değer tespitine ilişkin
hükümlerine göre takdir komisyonlarınca arsalar için her mahalle ve arsa sayılacak parsellenmemiş
arazide her köy için cadde, sokak veya değer bakımından farklı bölgeler (turistik bölgelerdekicadde, sokak veya değer bakımından farklı olanlar ilgili valilerce tespit edilecek pafta, ada veya
parseller), arazide her il veya ilçe için arazinin cinsi (kıraç, taban, sulak) itibarıyla takdir olunan
birim değerlere göre,
b) Binalar için, Maliye ve Bayındırlık ve İskan Bakanlıklarınca müştereken tespit ve ilân edilecek
bina metrekare normal inşaat maliyetleri ile (a) bendinde belirtilen esaslara göre bulunacak arsa
veya arsa payı değeri esas alınarak 31 inci madde uyarınca hazırlanmış bulunan tüzük
hükümlerinden yararlanılmak suretiyle,
hesaplanan bedeldir.
Vergi değeri, mükellefiyetin başlangıç yılını takip eden yıldan itibaren her yıl, bir önceki yıl vergi
değerinin 213 sayılı Vergi Usul Kanunu hükümleri uyarınca aynı yıl için tespit edilen yeniden
değerleme oranının yarısı nispetinde artırılması suretiyle bulunur.
33 üncü maddeye (8 numaralı fıkra hariç) göre mükellefiyet tesisi gereken hallerde vergi değerinin
hesaplanmasında, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 49 uncu maddesinin (b) fıkrasına göre
belirlenen arsa ve arazi birim değerleri, takdir işleminin yapıldığı yılı takip eden ikinci yıldan
başlamak suretiyle her yıl, bir önceki yıl birim değerinin, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu hükümleri
uyarınca aynı yıl için tespit edilen yeniden değerleme oranının yarısı nispetinde artırılması suretiyle
dikkate alınır.
......"
hükmü yer almaktadır.
Öte yandan, 492 sayılı Harçlar Kanununun 5766 sayılı Kanununla değişmeden önceki 63 üncü
maddesinde; bu Kanunda sözü edilen "kayıtlı değer" veya "emlâk vergisi değeri" deyiminin 1319
sayılı Emlâk Vergisi Kanununun 29 uncu maddesine göre belirlenen vergi değerini ifade ettiği; tapu
ve kadastro harcının, vergi değeri ile mükellef tarafından beyan edilmiş olan değerlerden yüksek
olanı üzerinden hesaplanacağı; mükelleflerin vergi değerinden daha düşük beyanda bulunmaları
halinde, harcın hesabında vergi değerinin esas alınacağı, aradaki farka isabet eden harca ise, 213
sayılı Vergi Usul Kanununa göre hesaplanan vergi ziyaı cezasının % 25 oranında uygulanmak
suretiyle ikmalen tarh edileceği hükmü yer almaktadır.
Bu hükümler çerçevesinde, taşınmaza ilişkin (emlak) vergi değeri, rayiç bedeli değil, 1319 sayılı
Kanunun 29 uncu maddesi esas alınarak hesaplanan değerdir.
Taşınmazın alım satımı sırasında tapu harcına esas olan matrah ise; taşınmazın vergi değeri ile
mükellef tarafından beyan edilen değerlerden yüksek olanıdır. Bu hükme göre, mükellefin beyan
edeceği değer, emlak vergi değerinden düşük olamayacaktır. Tapu idaresince, beyan edilen devir ve
iktisap bedelinin emlak vergi değerinden düşük olup olmadığının tespiti mümkün bulunmadığından
taşınmaza ilişkin emlak vergi değerinin ilgili belediyeden öğrenilmesi gerektiği tabiidir.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
Başkan a.