2021/1008 K. 2022/1334 T. 26.10.2022

VDDK., E. 2021/1008 K. 2022/1334 T. 26.10.2022

T.C. Danıştay Başkanlığı - Vergi Dava Daireleri Kurulu
Esas No.: 2021/1008
Karar No.: 2022/1334
Karar tarihi: 26.10.2022
 

T.C.

D A N I Ş T A Y

VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU

Esas No : 2021/1008

Karar No : 2022/1334

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : … Dış Ticaret Limited Şirketi

VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı - …

(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)

VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:… , K: … sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :

Dava konusu istem: Motorlu araç alım satımıyla uğraşan davacının 2010 yılı hesap ve işlemlerinin incelenmesi neticesinde düzenlenen vergi inceleme raporu uyarınca yurt içindeki bayiden bayilik sözleşmesi kapsamında temin edilen dört adet aracın satış bedellerinin araçlara ilişkin ithalat beyannamelerinde yer alan tutarlardan düşük gösterildiğinden bahisle 2010 yılının Ağustos, Eylül ve Aralık dönemlerine ilişkin re'sen tarh edilen özel tüketim vergileri ile vergilerin bir katı tutarında kesilen ve tekerrür hükmü uygulanmak suretiyle arttırılan vergi ziyaı cezalarının ve aynı yıl için 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 353. maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca kesilen özel usulsüzlük cezasının kaldırılması istemiyle dava açılmıştır.

… Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararı:

Özel tüketim vergileri ile vergilerin bir katı tutarında kesilen vergi ziyaı cezaları yönünden yapılan inceleme:

Davacı hakkında düzenlenen vergi inceleme raporunun incelenmesinden davacının bayisi olduğu … Otomotiv İthalat İhracat Limited Şirketinden aldığı dört adet binek aracı nihai tüketicilere 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu'nun 12. maddesinin birinci fıkrasındaki hükme aykırı olarak ithalat beyannamesindeki katma değer vergisi matrahlarını gözetmeden çok daha düşük bedellerle sattığı anlaşılmıştır.

Bu nedenle uyuşmazlık konusu özel tüketim vergileri ile vergilerin bir katı tutarında kesilen vergi ziyaı cezalarında hukuka aykırılık bulunmamaktadır.

Vergi ziyaı cezalarının tekerrür hükmü uygulanmak suretiyle arttırılan kısmı yönünden yapılan inceleme:

Davacı adına 2008 yılının Temmuz dönemine ilişkin olarak kesilen vergi ziyaı cezası 29/08/2008 tarihinde kesinleşmiş olup 2010 dönemine ilişkin olarak kesilen davaya konu vergi ziyaı cezalarının %50 oranında arttırılmasında hukuka aykırılık bulunmamaktadır.

Vergi Usul Kanunu'nun 353. maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca kesilen özel usulsüzlük cezası yönünden yapılan inceleme:

213 sayılı Kanun'un 353. maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca özel usulsüzlük cezası kesilebilmesi için öncelikle maddede sayılan belgelerin verilmediğinin ve alınmadığının belirlenmesi ve bu belgeleri vermeyen ve almayanların saptandığına dair hukuken geçerli bir tespitin mevcut olması gerekmekte olup olayda ise bu yönde yapılmış hukuken geçerli somut bir tespit bulunmamaktadır.

Öte yandan, hesap dönemi kapandıktan sonra davacı adına ceza kesilmesi kanunun getiriliş amacına da uymamaktadır.

Karar sonucu:

Mahkeme bu gerekçeyle özel usulsüzlük cezasını kaldırmış, verginin bir katı tutarında kesilen ve tekerrür hükmü uygulanmak suretiyle arttırılan vergi ziyaı cezası yönünden davayı reddetmiştir.

Tarafların temyiz istemini inceleyen Danıştay Yedinci Dairesinin 10/10/2019 tarih ve E:2016/2971, K:2019/5446 sayılı kararı:

Özel tüketim vergileri ile vergilerin bir katı tutarında kesilen ve tekerrür hükmü uygulanmak suretiyle arttırılan vergi ziyaı cezaları yönünden yapılan inceleme:

Uyuşmazlığın çözümü ithalatçı bayi konumundaki davacı tarafından 4760 sayılı Kanun'a ekli (II) sayılı listedeki malların satış faturalarında gösterilen bedellerin ithalattaki katma değer vergisi matrahından düşük olduğunun tespit edilmesi durumunda söz konusu matrah esas alınarak re'sen özel tüketim vergisi tarh edilip edilemeyeceği, diğer bir ifadeyle asgari vergi uygulaması yapılıp yapılamayacağının saptanmasına bağlı olup anılan saptamanın yapılabilmesi olayda uygulanacak mevzuat hükümlerinin doğru olarak belirlenmesini gerektirmektedir.

Konunun üç döneme ayrılarak incelenmesi zorunludur:

(II) sayılı listedeki mallar bakımından asgari vergi uygulaması 4760 sayılı Kanun'un 12. maddesinin birinci fıkrasına 5766 sayılı Kanun'un 19. maddesinin (d) fıkrasıyla eklenen paragrafla getirilmiş olup ilk dönem söz konusu hükmün yürürlüğe girdiği 01/07/2008 tarihinden öncesini kapsamaktadır. Anılan dönemde konuya ilişkin özel bir düzenleme bulunmadığından özel tüketim vergisi genel hükümlere göre ithalatçı/bayiler tarafından yapılan satış bedeli üzerinden hesaplanacaktır. Söz konusu bedelin, ithalattaki katma değer vergisi matrahı veya alış bedelinden düşük olması da vergilendirmeyi etkilemeyecektir. Bir başka ifadeyle bu dönemde hem ithalatçılar hem de bayiler bakımından ithalatta hesaplanan katma değer vergisi matrahı esas alınmak suretiyle asgari vergi uygulamasına gidilemeyecektir. Aksi yönde alıcı ifadesi ya da satış bedelinin doğru olmadığı hususunda somut tespit bulunması durumunda söz konusu tespitlere göre vergilendirme yapılacağı tabiidir.

4760 sayılı Kanun'un 12. maddenin birinci fıkrasına eklenen paragrafın yürürlüğe girdiği 01/07/2008 tarihi ile anılan paragrafın 6487 sayılı Kanun'un 28. maddesiyle değiştirilen halinin yürürlüğe girdiği 11/06/2013 tarihleri arasını kapsamına alan ikinci dönemde asgari vergi uygulamasına geçilmiştir. Buna göre araçlardan alınacak vergi, mükellefin bu malı alış bedeli üzerinden, malın tabi olduğu orana göre hesaplanan vergi tutarından az olamayacak; ithalatçıların alış bedeli olarak da, ithalatta hesaplanan katma değer vergisi matrahı esas alınacaktır. Bu dönemde, genel kural yine, ithalatçı/bayiler tarafından yapılan satış bedeli üzerinden özel tüketim vergisi hesaplanması olmakla birlikte öngörülen şekilde hesaplanan vergi tutarının ithalatçı/bayilerin alış bedeli üzerinden hesaplanacak vergiden az olması durumunda alış bedeli (ithalatçılar için bu bedel ithalatta hesaplanan katma değer vergisi matrahıdır) üzerinden vergilendirme yapılacaktır. Söz konusu dönem bakımından önem arz eden husus ithalatçılar yönünden alış bedeli olarak getirilen ithalatta hesaplanan katma değer vergisi matrahının bayiler bakımından esas alınamayacak olmasıdır. Aksi yönde alıcı ifadesi ya da alış/satış bedellerinin doğru olmadığı hususunda başkaca somut bir tespit bulunması durumunda bu dönemde de tespit edilen bedel üzerinden vergilendirme yapılacağı açıktır.

Anılan Kanun'un 12. maddesinin birinci fıkrasına eklenen paragrafın 6487 sayılı Kanun'un 28. maddesiyle değiştirilen halinin yürürlüğe girdiği 11/06/2013 tarihinden sonrasını kapsayan üçüncü dönemde (II) sayılı listedeki mallardan alınacak vergi, mükellefin bu malı alış bedeli ile her hâlükârda bu malların imalatçısının satış bedeli veya ithalatta hesaplanan katma değer vergisi matrahı üzerinden malın tabi olduğu orana göre hesaplanan vergi tutarından az olamayacaktır. Söz konusu dönemde ithalatçılar ve bayiler bakımından herhangi bir ayrım yapılmaksızın araçların satış bedeli, imalatçıların satış bedeli veya ithalatta hesaplanan katma değer vergisi matrahı üzerinden malın tabi olduğu orana göre hesaplanan vergi tutarından en yüksek olanı üzerinden vergilendirme yapılması esası getirilmiştir. Diğer bir anlatımla maddede sayılan diğer bedellerden yüksek olması durumunda ithalatta hesaplanan katma değer vergisi matrahı hem bayiler hem de ithalatçılar bakımından vergilendirmeye esas alınabilecektir.

Olayda, 2010 yılında satışı gerçekleştirilen araçlar nedeniyle yapılan dava konusu cezalı tarhiyat ikinci dönem kapsamına girmekte olup söz konusu dönemde ithalatçılar yönünden alış bedeli olarak getirilen ithalatta hesaplanan katma değer vergisi matrahının araçları ithalatçı firmadan edinerek nihai tüketiciye teslim eden davacı bayi bakımından esas alınamayacağı açıktır. Dosyada aksi yönde alıcı ifadesi ya da alış/satış bedellerinin doğru olmadığı hususunda başkaca somut bir tespit de bulunmamaktadır. Ayrıca ithalatta hesaplanan katma değer vergisi matrahının bayiler ve araçları ithalatçı firmadan edinerek nihai tüketiciye teslim eden firmalar bakımından da esas alınabilmesine imkan tanıyan ve vergilendirme döneminde yürürlükte olmayan 4760 sayılı Kanun'un 12. maddesinin birinci fıkrasına 5766 sayılı Kanun'un 19. maddesinin (d) fıkrasıyla eklenen paragrafın 6487 sayılı Kanun'un 28. maddesiyle değişik halinin olayda uygulanma imkanının bulunmadığı da izahtan varestedir.

Bu durumda, yukarıda açıklanan gerekçeyle vergi ziyaı cezalı özel tüketim vergisi tarhiyatının iptali gerekirken, 4760 sayılı Kanun'un 12. maddesinin birinci fıkrasına eklenen paragrafın olay tarihinde yürürlükte bulunan şeklinin yanlış yorumlanması suretiyle verilen davanın reddine dair kararda hukuka uygunluk bulunmamaktadır.

213 sayılı Kanun'un 353. maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca kesilen özel usulsüzlük cezası yönünden yapılan inceleme:

Kesilen özel usulsüzlük cezasını iptal eden mahkeme kararında sonucu itibarıyla isabetsizlik görülmemiştir.

Karar sonucu:

Daire bu gerekçeyle temyize konu kararın özel tüketim vergileri ile vergilerin bir katı tutarında kesilen ve tekerrür hükmü uygulanmak suretiyle arttırılan vergi ziyaı cezaları yönünden davanın reddine ilişkin hüküm fıkrasını bozmuş; kararın özel usulsüzlük cezasına ilişkin hüküm fıkrasını gerekçeli olarak onamış; davalının karar düzeltme talebini reddetmiştir.

… Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı ısrar kararı:

4760 sayılı Kanun'un 12. maddesine ilişkin olarak getirilen düzenlemeler ticari işletmenin zarar ile satış yapmasının gerçekçi olmayacağı düşüncesi ile sıfır kârla satılması mantığına dayanmaktadır. Kaldı ki ithalatçı ile bayi arasındaki özel hukuk sözleşmesi ile kamu düzeninden olan vergi kanunlarının uygulanmasının bertaraf edilemeyeceği açıktır.

Mahkeme, bu ek gerekçeyle bozulan hüküm fıkrası yönünden ısrar etmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: İthalatçıdan satın alınan araçların daha yüksek bir bedelle satıldığı, yeterli inceleme ve somut tespit bulunmadan yapılan cezalı tarhiyatların hukuka aykırı olduğu belirtilerek ısrar kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Cevap verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ … 'NIN DÜŞÜNCESİ: Temyizen incelenen ısrar kararının, Danıştay Yedinci Dairesinin kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçe uyarınca bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :

Danıştay Yedinci Dairesinin yukarıda yer verilen kararının dayandığı aynı hukuksal nedenler ve gerekçeyle ısrar kararının bozulması gerekmektedir.

KARAR SONUCU :

Açıklanan nedenlerle;

1- Davacının temyiz isteminin KABULÜNE,

2- … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı ısrar kararının BOZULMASINA,

3- Yeniden verilecek kararda karşılanacağından, yargılama giderleri hakkında hüküm kurulmasına gerek bulunmadığına,

2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren on beş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26/10/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.