2022/412 K. 2023/153 T. 8.3.2023

VDDK., E. 2022/412 K. 2023/153 T. 8.3.2023

T.C. Danıştay Başkanlığı - Vergi Dava Daireleri Kurulu
Esas No.: 2022/412
Karar No.: 2023/153
Karar tarihi: 08.03.2023
 

T.C.

D A N I Ş T A Y

VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU

Esas No : 2022/412

Karar No : 2023/153

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Bakanlığı - ANKARA

VEKİLLERİ : Av. …

Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : … Anonim Şirketi

(Önceki unvanı: … Sanayii Anonim Şirketi)

VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunun 02/10/2019 tarih ve E:2019/1078, K:2019/666 sayılı bozma kararı üzerine verilen Danıştay Dördüncü Dairesinin 28/09/2021 tarih ve E:2020/583, K:2021/4626 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :

Dava konusu istem: 03/07/2005 tarih ve 25864 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 95 Seri No'lu Katma Değer Vergisi Genel Tebliği'nin ''1. Mahsuben İade Talepleri'' başlıklı kısmının ''1.2. Belge Eksikliği ya da Belgelerin Muhteviyatındaki Eksiklikler Nedeniyle Yapılamayan Mahsup İşlemleri'' başlıklı bölümünde yer alan "30 günlük ek süreden sonra eksikliklerini tamamlayan mükelleflerin mahsup taleplerinin ise eksikliklerin tamamlandığı tarih itibariyle yerine getirileceği ve borcun vadesinden mahsup tarihine kadar geçen süre için gecikme zammı uygulanacağı tabiidir." ibaresi ile 26/04/2014 tarih 28983 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliği'nin "IV. KDV İadesinde Ortak Hususlar" bölümündeki ''A. İade Tutarının Hesabı ve İadeye Dayanak İşlem ve Belgeler/2.Mahsup Yoluyla İade/2.1.Genel Açıklama/2.1.2. Mahsuben İade Talebi'' alt bölümünde yer alan "30 günlük ek süreden sonra eksiklikleri/olumsuzlukları gideren mükelleflerin mahsup talepleri ise eksikliklerin/olumsuzlukların giderildiği tarih itibarıyla yerine getirilir ve borcun vadesinden mahsup tarihine kadar geçen süre için gecikme zammı uygulanır." ibaresinin iptali istemiyle dava açılmıştır.

Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunun bozma kararı üzerine verilen Danıştay Dördüncü Dairesinin 28/09/2021 tarih ve E:2020/583, K:2021/4626 sayılı kararı:

(Daire 28/09/2021 tarihli ara kararı ile Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığının hasım mevkiinden çıkarılmasına karar vermiştir.)

Davacı tarafından, 2013 yılının Kasım döneminde gerçekleştirdiği ihraç kayıtlı teslimlerden kaynaklanan katma değer vergisi iade alacağından muhtelif vergi borçlarının mahsubu talebiyle 26/02/2014 tarihinde idareye başvurulmuştur.

Başvuru üzerine vergi dairesi başkanlığı tarafından 01/12/2014 tarihinde davacıya tebliğ edilen … tarih ve … sayılı yazı ile iade talebine ilişkin belgelerin incelenmesi neticesinde Katma Değer Vergisi İadesi Kontrol Raporu'nda segment bazlı eksikliklerin bulunduğu, söz konusu eksikliklerin yazının tebliği tarihinden itibaren otuz gün içerisinde tamamlanması halinde mahsuben iade talebinin dilekçe tarihi itibarıyla yerine getirileceği ve gecikme zammı uygulanmayacağı, eksikliklerin anılan süreden sonra giderilmesi halinde ise mahsubun, eksikliklerin giderildiği tarih itibarıyla yerine getirileceği ve mahsubu talep edilen borcun vadesinden mahsup tarihine kadar geçen süre için gecikme zammı uygulanacağı hususu 95 Seri No'lu Katma Değer Vergisi Genel Tebliği referans gösterilerek bildirilmiştir.

Davacı tarafından, söz konusu yazıda belirtilen eksiklikler otuz günlük süre geçirildikten sonra 05/01/2015 tarihinde giderilmiştir.

Bunun üzerine mahsup işlemi bu tarih itibarıyla gerçekleştirilmiş ve mahsubu istenilen borca vade tarihinden mahsup tarihine kadar geçen süre için gecikme zammı uygulanmıştır.

Davacı tarafından katma değer vergisi iade taleplerinde idarenin eksiklik/olumsuzluk bildirimi üzerine bu eksikliklerin/olumsuzlukların idarece tayin olunan 30 günlük süreden sonra giderilmesi halinde gecikme zammının iade alacağının mahsup edileceği borcun vade tarihinden itibaren hesaplanmasına ilişkin idari düzenleme davaya konu edilmiştir.

Kanun ile her konuyu bütün kapsam ve ayrıntılarıyla düzenlemenin mümkün bulunmadığı durumlarda çerçevesi çizilerek bu sınırlar içinde kalmak koşuluyla uygulamaya ilişkin konularda idareye açıklayıcı ve tamamlayıcı nitelikte düzenleyici idari işlem yapma yetkisi verilebileceği idare hukuku ve vergi hukukunda kabul edilmiş bir ilkedir.

Vergi indirimi ve gecikme zammı hesaplanmasına ilişkin kanunda yer verilen ve çerçeve çizen kuralları açıklayıcı ve tamamlayıcı nitelikte olmak üzere tebliğ kapsamındaki katma değer vergisine tabi işlemler nedeniyle iade talep edilebilecek tutar ve iadeye ilişkin işlem ve belgeleri göstermek, mahsuben ve nakden iade işlemleri ve bunların ne şekilde yerine getirileceğini belirlemek, iade talebinde mevcut eksiklik ve olumsuzlukların nasıl ve hangi sürede giderilebileceğini ve hangi hallerde gecikme zammı hesaplanacağını açıklamak için yürürlüğe konulan dava konusu idari düzenlemenin 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 29. maddesinin (2) numaralı fıkarası ve 32. maddesi ile 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 120. maddesinin üçüncü fıkrasında Hazine ve Maliye Bakanlığına verilen usul ve esasları belirleme yetkisi kapsamında olduğu anlaşılmaktadır. Bu düzenleme ile vergilendirmenin esaslı unsurlarına ilişkin bir belirleme yapıldığından söz edilemeyeceğinden dava konusu düzenlemede Anayasa'nın 73. maddesinin üçüncü fıkrasında anılan vergilerin kanuniliği ilkesine aykırılık bulunmamaktadır.

Dava konusu Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliği ile katma değer vergisi iade alacağının, mükelleflerin kendisinin veya ortaklık payı ile orantılı olmak üzere adi, kollektif ve adi komandit şirketlerde ortakların (komandit şirketlerde sadece komandite ortakların); vergi dairelerince takip edilen amme alacaklarına, ithalat sırasında uygulanan vergilere, Sosyal Güvenlik Kurumu prim borçlarına mahsuben iade edilebileceği, mahsuben iade talebinin bir dilekçe ile yapılacağı ve iade için aranan belgelerin eksiksiz verilmesi gerektiği, vergi dairelerinin, mahsup taleplerinde belge ya da belgelerdeki muhteviyat eksikliklerini veya KDVİRA sisteminin tespit ettiği olumsuzlukları mükellefe yazı ile bildireceği, yazının tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içerisinde eksiklikleri/olumsuzlukları gideren mükelleflerin mahsup taleplerinin mahsup dilekçesinin vergi dairesine verildiği tarih itibarıyla yerine getirileceği ve borçlar için gecikme zammı uygulanmayacağı, otuz günlük ek süreden sonra eksiklikleri/olumsuzlukları gideren mükelleflerin mahsup taleplerinin ise eksikliklerin/olumsuzlukların giderildiği tarih itibarıyla yerine getirileceği ve borcun vadesinden mahsup tarihine kadar geçen süre için gecikme zammı uygulanacağı düzenlenmiştir.

Buna göre, iade talep eden vergi mükellefinin eksiklik ve olumsuzluk bildirimi üzerine bu eksiklik ve olumsuzlukları verilen sürede gidermesi halinde gecikme zammı hesaplanmayacak; ancak bu süreden sonra söz konusu eksiklik ya da olumsuzluğun giderilmesi halinde borcun vadesinden mahsup tarihine kadar geçen süre için gecikme zammı uygulanacaktır.

Dava konusu düzenleyici işlem açısından hukuka uygunluk denetiminde esas alınması gereken mesele de iade talep eden vergi mükellefinin eksiklik ve olumsuzluk bildirimi üzerine bu eksiklik ve olumsuzlukları verilen süreden sonra gidermesi halinde gecikme zammı hesaplanırken idarenin iadeye ilişkin müracaatı değerlendirmesinde geçen sürenin de dikkate alınmasının, eksiklikleri/olumsuzlukları otuz günlük süre geçirildikten sonra gideren mükellefler açısından hukuka uygun olup olmadığıdır.

Gecikme zammının hesaplanmasında idareye müracaat tarihine kadar geçen süre ile eksikliğin/olumsuzluğun giderilmesi için yapılan bildirim tarihinden sonraki süre mükellefin tasarruf ve insiyatifinde kaldığından bu süre için gecikme zammı hesaplanması hukuka uygun görülebilir.

Ancak, iade için idareye müracaat tarihinden eksiklik bildirimine kadar geçen süre tamamen idarenin tasarrufunda kaldığından ve müracaatı değerlendirme süresi belirlilik arz etmediğinden bu süreyi kapsayacak şekilde gecikme zammı hesaplanmasını öngören idari düzenlemenin hukuka uygun olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

Daire bu gerekçeyle 95 Seri No'lu Katma Değer Vergisi Genel Tebliği ile Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliği'nin dava konusu edilen kısımlarını iptal etmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Genel Tebliğ'lerin iptali istenilen kısımlarında davacının hakkını ihlâl eden bir durumun söz konusu olmadığı, ayrıca davanın süresinde açılmadığı, dolayısıyla işin esasına girilmeksizin bu gerekçelerle davanın usulden reddi gerektiği, esasa ilişkin olarak ise bahsi geçen Genel Tebliğ'lerin Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 29. maddesinin ikinci fıkrası ile 32. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak çıkarıldığı ve mükelleflerin lehine bir uygulama getirdiği, anılan düzenleme ile mükelleflerin bilgisi dışındaki eksiklikler nedeniyle gecikme zammı uygulanmasının önüne geçildiği, düzenlemenin hukuka uygun olduğu belirtilerek Daire kararının bozulması gerektiği ileri sürülmüştür.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: İstemin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'NİN DÜŞÜNCESİ: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar bozma kararı uyarınca verilen kararın bozulmasını sağlayacak durumda görülmediğinden istemin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 50. maddesinin (4) numaralı fıkrası uyarınca Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunun bozma kararına uyularak verilen kararlara ilişkin temyiz incelemesinin bozma kararına uygunlukla sınırlı olarak yapılması gerekmektedir.

Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunun bozma kararı üzerine verilen temyize konu kararın bozma kararındaki esaslara uygun olduğu anlaşıldığından, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU :

Açıklanan nedenlerle;

1- Davalının temyiz isteminin REDDİNE,

2- Danıştay Dördüncü Dairesinin 28/09/2021 tarih ve E:2020/583, K:2021/4626 sayılı kararının ONANMASINA,

08/03/2023 tarihinde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.