Noterde çalışan personel tarafından çalınan para ve cari hesaptan kullanılan avans tutarının gider kaydedilip edilmeyeceği hk.

Özelge: Noterde çalışan personel tarafından çalınan para ve
cari hesaptan kullanılan avans tutarının gider kaydedilip
edilmeyeceği hk.
Sayı: 
62030549-120[68-2012/903]-1435
Tarih: 
04/09/2013
 
T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
 İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
(Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)
 
   
Sayı : 62030549-120[68-2012/903]-1435 04/09/2013
Konu : Noterde çalışan personel tarafından çalınan para ve  
cari hesaptan kullanılan avans tutarının gider
kaydedilip edilmeyeceği.
 
            İlgide kayıtlı özelge talep formu ve eklerinden, ... Vergi Dairesi Müdürlüğünün ... vergi
kimlik numarasında kayıtlı mükellefi olduğunuz, Noterliğinizde çalışan bir personelin, kasadaki
38.600,00 TL'yi çaldığı, söz konusu şahsın polise vermiş olduğu 12/03/2012 tarihli ifadesinde söz
konusu tutarı aldığını beyan ettiği, olayın İstanbul 8. Asliye Ceza Mahkemesinde dava konusu
yapıldığı, adı geçen Mahkemenin ... tarihli ve ... Dosya No.lu kararı ile yasa yolu açık olmak üzere
şahsın suçluluğunu karara bağladığı, bu arada işten çıkarılan şahsın Noterliğinizde 3.500,00 TL
avans borcunun da bulunduğunu belirtilerek, çalınan ve avans olarak kullanılan tutarların Vergi
Usul Kanunu ve Gelir Vergisi Kanununa göre gider olarak yazılıp yazılamayacağı hususunda bilgi
talep edildiği anlaşılmakta olup, konu hakkında Başkanlığımız görüşü  aşağıda açıklanmıştır.
            VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN:
            213 sayılı Vergi Usul Kanununun "Değersiz alacaklar" başlıklı 322 nci maddesinde, "Kazai
bir hükme veya kanaat verici bir vesikaya göre tahsiline artık imkan kalmayan alacaklar değersiz
alacaktır.
            Değersiz alacaklar, bu mahiyete girdikleri tarihte tasarruf değerlerini kaybederler ve
mukayyet kıymetleriyle zarara geçirilerek yok edilirler.
            İşletme hesabı esasına göre defter tutan mükelleflerin bu madde hükmüne giren değersiz
alacakları, gider kaydedilmek suretiyle yok edilirler."  hükmü yer almaktadır.
            Bu hükme göre, bir alacağın değersiz alacak sayılabilmesi için alacağın iş ve işletme ile ilgili
olması, ticari veya zirai faaliyet sonucu olarak doğmuş bulunması, kazai bir hükme veya kanaat
verici bir vesikaya göre alacağın tahsiline olanak kalmadığının anlaşılması, alacağın bilanço veya
işletme hesabı esasında defter tutan iktisadi işletmelere ait olması, hatır senedi ile kefaletten doğan
alacaklardan olmaması, aciz vesikasına bağlanan alacak olmaması gerekmektedir.
            Maddede belirtilen "kazai hüküm"den kasıt, alacağın tahsil edilme imkanının tamamen
ortadan kalktığını hükme bağlayan bir mahkeme kararının varlığıdır. Yine aynı maddede ifade
edilen "kanaat verici bir belge"den söz edebilmek için ise, alacaktan açıkça vazgeçildiğini gösteren
bir belgenin ya da tahsil imkansızlığını gösteren bir delilin varlığı şarttır. Vergi  mevzuatımızda
kanaat verici belgelerin neler olduğu hususunda kesin bir hüküm olmamakla birlikte, gerek
Danıştay'a  intikal  eden  ihtilaflar  sonucu  verilen  kararlarda  gerekse  Gelir  İdaremizin
uygulamalarında; alacaktan vazgeçildiğini gösteren ve inandırıcı olan anlaşmalar ve benzeri
vesikalar (mektup, muhasebe evrakı ve yazılı her türlü belge gibi), borçlunun kesin olarak yurtdışına çıkmış olduğunu gösteren belgeler kanaat verici belge olarak kabul edilmektedir.
            Bu hüküm ve açıklamalara göre, Noterliğiniz kasasından bir çalışan tarafından çalınan
paranın, noterlik faaliyetiniz sonucu doğan bir alacak olmaması nedeniyle değersiz alacak olarak
değerlendirilmesi mümkün bulunmamaktadır.
            GELİR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:
             193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 65 inci maddesinde, her türlü serbest meslek
faaliyetinden doğan kazançların serbest meslek kazancı olduğu hüküm altına alındıktan sonra,
serbest meslek faaliyeti; sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa
dayanan ve ticari mahiyette olmayan işlerin işverene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi
nam ve hesabına yapılması şeklinde tanımlanmıştır.
             Anılan Kanunun 66 ncı maddesinde de serbest meslek faaliyetini mutad meslek halinde ifa
edenlerin serbest meslek erbabı olduğu belirtilerek maddenin ikinci fıkrasının (1) numaralı
bendinde,  noterler, noterlik görevini ifa ile mükellef olanların serbest meslek erbabı olacağı
hükmüne yer verilmiştir.
            Söz konusu Kanunun "Mesleki Giderler" başlıklı 68 inci maddesinin birinci fıkrasında,
serbest meslek kazancının tespitinde hangi giderlerin hasılattan indirileceği belirtilmiş olup,  anılan
fıkranın (1) numaralı bendinde ise, mesleki kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için ödenen
genel giderlerin hasılattan indirilebileceği hüküm altına alınmıştır.
            Diğer tarftan, aynı Kanunun "Ücretin Tarifi" başlıklı 61 inci maddesinde; "Ücret, işverene
tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile
sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.
            Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans,
aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir
ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş
bulunması onun mahiyetini değiştirmez." hükmü yer almıştır.
            Öte yandan, Kanunun  94 üncü maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı  bendinde ise
hizmet erbabına ödenen ücretler ile 61 inci maddede yazılı olup ücret sayılan ödemelerden
(istisnadan faydalananlar hariç) 103 ve 104 üncü maddelere göre, gelir vergisi tevkifatı yapılacağı,
96 ncı maddesinde de; "Vergi tevkifatı, 94'üncü madde kapsamına giren nakten veya hesaben
yapılan ödemelere uygulanır. Bu maddede geçen hesaben ödeme deyimi, vergi tevkifatına tabi
kazanç ve iratları ödeyenleri istihkak sahiplerine karşı borçlu durumda gösteren her türlü kayıt ve
işlemleri ifade eder." hükmü yer almaktadır.
             Bu hükümlere göre, avans ödemelerinin hizmet erbabına sağlanan bir menfaat olarak kabul
edilmesi nedeniyle, söz konusu ödemelerin ücret olarak değerlendirilerek Gelir Vergisi Kanununun
94 üncü maddesi uyarınca tevkifat yapılması gerekmekte olup, bu şekilde yapılan ücret ödemesinin
Gelir Vergisi Kanununun 68 inci maddesi hükmü çerçevesinde serbest meslek kazancının tespitinde
indirim konusu yapılması mümkün bulunmaktadır.
             Diğer taraftan, Gelir Vergisi Kanununun 68 inci maddesinde serbest meslek erbabının
yanında  çalışanlar  tarafından  çalınan  paralarla  ilgili  olarak  herhangi  bir  düzenleme
bulunmadığından, Noterliğiniz kasasından çalışanınız tarafından çalınan paranın serbest meslek
kazancınızın tespitinde gider olarak indirilmesi mümkün bulunmamaktadır.
            Bilgi edinilmesini rica ederim.
   
(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise
bu özelge geçersizdir.
(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz
dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi
için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.