Yurt dışı mukimi firmanın Türkiye'de düzenlenecek fuarda ülkesine ait eyaletin tanıtım faaliyetini yapmasının vergisel boyutu.

Yurt dışı mukimi firmanın Türkiye'de düzenlenecek fuarda
ülkesine ait eyaletin tanıtım faaliyetini yapmasının vergisel
boyutu.
Sayı: 
B.07.1.GİB.4.34.17.01-010-41
Tarih: 
02/01/2018
T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
 İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
Mükellef Hizmetleri Katma Değer Vergisi Grup Müdürlüğü
 
   
Sayı :39044742-010-41 02.01.2018
Konu :Yurt dışı mukimi firmanın Türkiye'de  
düzenlenecek fuarda ülkesine ait
eyaletin tanıtım faaliyetini
yapmasının vergisel boyutu.
İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, Şirketinizin … Eyaletinin ekonomik kalkınma teşvik ajansı
olarak faaliyette bulunduğu, İstanbul'da 2014 yılı Haziran ayında düzenlenen fuarda, … Eyaleti
adına fuara katılan bir bakanlığın tanıtım faaliyetinin yapıldığı, bu kapsamda fuar standının
kurulması, tercümanlık, temizlik, catering gibi fuar hizmetleri verildiği, tanıtım hizmeti dışında
herhangi bir faaliyette bulunulmadığı belirtilerek, söz konusu faaliyetler için Türkiye'de herhangi
bir vergileme olup olmayacağı hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.
 
I-GELİR VE KURUMLAR VERGİSİ KANUNLARI YÖNÜNDEN:
 
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 3 üncü maddesinin ikinci fıkrasında; Kanunun birinci
maddesinde  yazılı  kurumlardan  kanuni  ve  iş  merkezlerinden  her  ikisi  de  Türkiye'de
bulunmayanların, yalnız Türkiye'de elde ettikleri kazançları üzerinden vergilendirileceği hükme
bağlanmış; üçüncü fıkrasında ise dar mükellefiyette kurum kazancının hangi kazanç ve iratlardan
oluştuğu belirtilmiştir. Anılan maddenin üçüncü fıkrasının (a) bendinde, 213 sayılı Vergi Usul
Kanunu hükümlerine uygun Türkiye’de bir işyeri olan veya daimi temsilci bulunduran yabancı
kurumlar tarafından bu yerlerde veya bu temsilciler vasıtasıyla yapılan işlerden elde edilen ticari
kazançların, (ç) bendinde, taşınır ve taşınmazlar ile hakların Türkiye'de kiralanmasından elde edilen
kazançların dar mükellefiyet konusuna giren kurum kazancı olarak vergilendirileceği hükmüne yer
verilmiştir.
 
Anılan Kanunun 22 nci maddesinin birinci fıkrasında; dar mükellef kurumların iş yeri veya daimi
temsilci vasıtasıyla elde ettikleri kazançlarının tespitinde, aksi belirtilmediği takdirde tam mükellef
kurumlar için geçerli olan hükümlerin uygulanacağı; ikinci fıkrasında dar mükellefiyete tabi
kurumların ticari veya zirai kazançlar dışında kalan kazanç ve iratları hakkında, Gelir Vergisi
Kanununun bu kazanç ve iratların tespitine ilişkin hükümlerinin uygulanacağı, ancak bu kazanç ve
iratların Türkiye'de yapılmakta olan ticari veya zirai faaliyet kapsamında elde edilmesi halinde,
kurum kazancının bu maddenin birinci fıkrasına göre tespit edileceği hüküm altına alınmıştır.
 Aynı Kanunun "Dar mükellefiyette vergi kesintisi" başlıklı 30 uncu maddesinde, dar mükellefiyete
tâbi kurumların maddede bentler halinde sayılan kazanç ve iratları üzerinden, bu kazanç ve iratları
avanslar da dahil olmak üzere nakden veya hesaben ödeyen veya tahakkuk ettirenler tarafından
kurumlar vergisi kesintisi yapılacağı, maddenin birinci fıkrasının (c) bendinde gayrimenkul sermaye
iradı üzerinden (2009/14593 sayılı BKK ile belirlenen oran) %20 oranında vergi kesintisi yapılacağı
hükmüne yer verilmiş olup ticari faaliyet kapsamında yapılan ödemeler ise tevkifata tabi kazanç ve
iratlar arasında sayılmamıştır.
 
1  Seri  No.lu  Kurumlar  Vergisi  Genel  Tebliğinin  "30.3."  bölümünün  beşinci  ve  altıncı
paragraflarında;
 
"Öte yandan, dar mükellefiyete tabi kurumların, Türkiye’de bir işyeri veya daimi temsilci
bulundurmak suretiyle yaptıkları ticari ve zirai faaliyet kapsamında, bu işyerleri veya daimi
temsilcileri vasıtasıyla elde ettikleri serbest meslek kazançları, gayrimenkul sermaye iratları (dar
mükellef kooperatiflere ait taşınmazların kiralanması karşılığında bunlara yapılan kira ödemeleri
hariç) ve menkul sermaye iratları (kâr payları ile Kanunun 15 inci maddesinin birinci fıkrasında
vergi kesintisine tabi tutulan menkul sermaye iratları hariç) üzerinden anılan Kanunun 30 uncu
maddesine göre vergi kesintisi yapılmayacaktır.
 
Ancak, dar mükellefiyete tabi kurumların Türkiye’de bir işyeri veya daimi temsilcisi bulunmadan
veya Türkiye’de bir işyeri veya daimi temsilci bulunsa da bu işyerlerinde yürüttükleri ticari
faaliyetle bağlantılı olmamak suretiyle elde ettikleri, serbest meslek kazançlarından, gayrimenkul
sermaye iratlarından ve kâr payları hariç menkul sermaye iratlarından Kanunun 30 uncu maddesine
göre vergi kesintisi yapılacağı tabiidir.” açıklamaları bulunmaktadır.
 
Diğer taraftan, Türkiye Cumhuriyeti ile Almanya Federal Cumhuriyeti Arasında Gelir Üzerinden
Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığına Engel Olma Anlaşması'nın
hükümleri 01/01/2011 tarihinden itibaren uygulanmaktadır. İstanbul’da düzenlenen söz konusu
fuara ilişkin olarak, Almanya mukimi firma tarafından yapılan, … eyaleti adına fuara katılan bir
bakanlığın tanıtımı yukarıda yer verilen Anlaşma'nın "Ticari Kazançlar"a ilişkin 7 nci maddesi
kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir.
 
Bu maddenin ilk fıkrasında;
 
“1. Bir Akit Devlet teşebbüsüne ait kazanç, söz konusu teşebbüs diğer Âkit Devlette yer alan bir
işyeri vasıtasıyla ticari faaliyette bulunmadıkça, yalnızca bu Devlette vergilendirilecektir. Eğer
teşebbüs yukarıda bahsedilen şekilde ticari faaliyette bulunursa, teşebbüsün kazançları bu diğer
Devlette, yalnızca bu işyerine atfedilebilen miktarla sınırlı olmak üzere vergilendirilebilir.”   hükmü
yer almaktadır.
 
Buna göre; Şirketiniz tarafından Türkiye’de bir işyeri olmaksızın elde edilen gelirleri vergileme
hakkı yalnızca Almanya’ya aittir. Eğer bu faaliyet Türkiye’de bir işyeri aracılığıyla gerçekleştirilirse,
bu kazançlar sadece işyerine atfedilen miktarla sınırlı olarak Türkiye tarafından vergilendirilebilir. 
Ayrıca söz konusu Anlaşma’nın 5 inci maddesinde; işyeri ve daimi temsilcilik ile ilgili hükümler yer
almakta olup, Şirketinizin Türkiye’de Anlaşma'nın söz konusu maddesi çerçevesinde bir işyeri veya
daimi temsilciliği oluşmamış olması durumunda, Şirketinizin ticari faaliyetlerinden dolayı elde ettiği
kazançlardan vergi alma hakkı yalnızca Almanya’ya ait olacağından, Türkiye’nin bu kazançlardan
vergi alma hakkı bulunmamaktadır. Tersi durumda, bir diğer ifade ile faaliyet Türkiye’de bir işyeri
veya daimi temsilcilik aracılığıyla gerçekleştirilirse, bu şekilde elde edilecek kazançlardan
Türkiye’nin vergi alma hakkı bulunmakta; ancak vergileme hakkı işyeri veya daimi temsilci
vasıtasıyla elde edilen kazançlarla sınırlı tutulmaktadır.
 
II- KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:
 
3065 sayılı Katma Değer Vergisi (KDV) Kanununun;
 
1/1 inci maddesinde; Türkiye’de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde
yapılan teslim ve hizmetlerin KDV ye tabi olduğu,
 
4 üncü maddesinde; hizmet, teslim ve teslim sayılan haller ile mal ithalatı dışında kalan işlemler
olarak tanımlanmış ve bu işlemlerin bir şeyi yapmak, işlemek, meydana getirmek, imal etmek, bir
şeyi yapmamayı taahhüt etmek gibi şekillerde gerçekleşebileceği,
 
6/b maddesinde; hizmetin Türkiye’de yapılmış sayılması için hizmetin Türkiye’de yapılması veya
hizmetten Türkiye’de faydalanılması gerektiği,
 
9/1 inci maddesinde; mükellefin Türkiye içinde ikametgâhının, işyerinin, kanuni merkezi ve iş
merkezinin bulunmaması hallerinde ve gerekli görülen diğer hallerde Bakanlığımızın, vergi
alacağının emniyet altına alınması amacıyla, vergiye tabi işlemlere taraf olanları verginin
ödenmesinden sorumlu tutabileceği,
 
44/b maddesinde; Türkiye'de yerleşmiş olmayan gerçek kişiler ile kanunî merkez veya iş
merkezlerinden her ikisi de Türkiye içinde bulunmayan tüzelkişilerde, bu kanuna göre vergi
kesintisi yapmakla sorumlu kişinin; vergi kesintisi yapmakla sorumlu tutulan bir şahsın
bulunamaması halinde, mükellefin Türkiye'deki daimî temsilcisinin; Türkiye'de birden fazla
temsilcisinin mevcudiyeti halinde mükellefin tayin edeceği temsilcinin; tarhiyat tarihine kadar böyle
bir tayin yapılmamışsa temsilcilerden herhangi birisinin; daimî temsilci mevcut değilse işlemleri
mükellef adına yapanların tarhiyatın muhatabı olduğu
 
hüküm altına alınmıştır.
 
Konuya ilişkin açıklamaların yer aldığı 60 No.lu KDV Sirkülerinin (1.1.2.) bölümünde; 
''KDV Kanununun 1 ve 6 ncı maddelerine göre, Türkiye'de gerçekleşen mal teslimleri ile Türkiye'de
ifa edilen veya yurt dışında ifa edilmekle birlikte Türkiye'de faydalanılan hizmetler KDV'ye tabidir.
Bu teslim ve hizmetlerin yabancı firmalara yapılması bu durumu değiştirmez.''
 
denilmektedir.
 
Buna göre, … Eyaleti adına Türkiye'de düzenlenen fuara katılan bakanlığın tanıtım faaliyeti
kapsamında Şirketinizce verilen fuar standının kurulması, tercümanlık, temizlik, catering vb.
hizmetler Türkiye'de ifa edildiğinden ve bu hizmetlerden Türkiye'de faydalanıldığından 3065 sayılı
KDV Kanununun 1/1 inci maddesi çerçevesinde KDV ye tabi bulunmakta olup, söz konusu KDV nin
Şirketiniz tarafından KDV beyannamesi ile beyan edilmesi gerekmektedir.
 
Bilgi edinilmesini rica ederim.
 
 
(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.
(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise
bu özelge geçersizdir.
(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz
dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi
için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.